bugün

türkiye cumhuriyeti devleti

acizdir. vasıfsız yöneticilerle dolu olan bir meclisi vardır.

ordusunun bir zamanlar sahip olduğu yüksek potansiyel yönetici kadrolarında elinden alınmıştır. vatansever bütün komutanları ''birileri tarafından'' kandırılarak orduya küstürülmüştür.

iktidar için ortaklık ettiği virüs tarafından içi kurutulan kurumlarla doludur. vatandaşının can güvenliğini sağlamaktan acizdir. fakat kendine başkomutan diyen bir yöneticisi vardır. sikile sikile sikmeyi çok geç öğrenen bu yönetici şimdi etrafına baktığında eminim ki kendisini çok yalnız hissediyordur. bu sebeptendir ki başkanlık sistemi kafasındaki tek idealdir. yargılanmak istemiyordur çünkü. yalnızlıktan ve korkudan tir tir titreyen bu başkomutan, içine sokulduğu şu an ki konjonktürde bir karar vermeye mecburdur.

bu karar nedir?

bu karar savaşın kıyısında olan vatanı kurtarmak yada işleri iyice boka batırıp vatanın sevr'e gerilemesini izlemektir. ki olası bir durumda kendisi izleyemeyecektir. eminim bunun farkındadır.

zatı hallerininde sıklıkla tekrar ettiği gibi ülke kurtuluş savaşından sonraki en çetin mücadelesi ile karşı karşıyadır. bu doğrudur. lakin gerek ekonomi,gerek uluslar arası ilişkilerin elzem durumu, gerek içeriye sokulan mülteciler, gerek polisin gerek askerin emir komuta zincirindeki başka merkezler, gerek pkk, gerek ellerinde patlayan kürt siyaseti, gerek her yerde patlama ihtimali olan bombalar, gerek istihbaratının artık ptt'den bir farkının kalmamış olması ile ülke akıllı birinin 82,83,84. illeri isteyebileceği bir güçte değildir. yanlış yerde yanlış hamiliğe soyunmaktadır.

akıllı adamın unutmaması gereken tek bir şey var. içine çekildiğin kasırga senden kuvvetli demektir. içine çekilmeyip kendi kararın ile oradaysan ya herru ya merru demeyi bilmen gerekir.

elbet bu ülke ne badireler atlatmıştır. bu siyasi islamcıların soktuğu bataklıktanda alnının akıyla çıkacaktır.

içiniz ferah olsun.

hangi türk şehidinin kanı boşa akmış, hesabı sorulmamıştır?