bugün

vapurlardan insan manzaraları

vapur haydar paşa iskelesine yanaşmak için yavaşladığını sandığım sıralarda onu ilk gördüğüm andaki duruşunda neredeyse hiç bir değişiklik yapmamıştı. üst kata çıkan merdivenlerin kenarındaki koltuklarda, sağ bacağı sol bacağının üzerinde, sol eli ile sağ elinin üstünü kavramış, başını hafif sola cevirerek pencereden dışarıyı izliyordu. bana dönük kulağında palto düğmesi büyüklüğünde, sedeften, iki delikli yuvarlak bir küpe sallanıyordu. saçının telinden ayağındaki sandalete kadar karadenizin yüksek yaylarındaki nemli sis bulutlarının renkleri ile bezeliydi. gizli, yaşlı ve gri...
yüzünde ve bedeninin görünen yerlerinde hiç bir kırışıklık yoktu ancak işlenmiş inci gibi de pürüssüz değildi. koları kalınlaşmış ve derisi sarkmıştı.
bahcemizdeki elli yaşındaki elma ağacını andırıyordu. bu ağacın en canlı görünen şeyleri, kırmızı, sert ve sulu elmalarıdır. çiçek açtığını bile fark etmezsiniz. mevsimi geldiğinde çok güzel elmalar verir.
bu kadından da akılda kalacak tek şey elma gibi güzel, yaşam kokan ve tatlı dudakları olacaktır.
(23,05,2007)