bugün

bilişsel gelişim kuramı

Jean Piaget (1896-1980) tarafından geliştirilen kuramdır.

Bu kuram ile ilgili yaptığım bir ödev vardı. Buraya koyayım da ihtiyacı olan kullansın.

Not: Verilen bilgileri internetten ve elimdeki kaynaklardan derledim. ifadelerin bir kısmı bana bir kısmı da aldığım kaynaklara ait. Akademik bir ödev değildi. Kullanmak isteyen buna göre kullansın.

Jean Piaget, 20. Yüzyılda yaşamış ünlü bir isviçreli psikologdur. Küçük yaşlardan itibaren bilime ilgi duymuş ve ilk bilimsel makalesini henüz 10 yaşında iken yazmıştır. Yaklaşık olarak 75 yıl boyunca bilim hayatını kesintisiz olarak sürdürmüştür. Cenevre, Zürih, Paris gibi kentlerde eğitim görmüştür. ilk eğitimini biyoloji alanında almış; daha sonra psikolojiye ilgi duymuştur. 1918 yılında, Neuchatel Devlet Üniversitesi’nde Bilim Doktorasını tamamlamıştır. 1929 yılında Cenevre Üniversitesi’nde profesör unvanı ile çalışmaya başlamıştır. isviçre Psikoloji Cemiyeti’nin başkanlığını yapmıştır. 1955 yılında, Cenevre’de Uluslararası Epistemoloji Merkezi’ni kurmuş ve yönetmiştir. Sırası ile doğa bilimleri, biyoloji, psikoloji, felsefe, bilimsel düşünce tarihi gibi farklı alanlarda eğitim görmüştür.

Piaget, çocuklar üzerinde yaptığı çalışmalara 1921 yılında başlamıştır. Meslek yaşamının büyük bir bölümünü (yaklaşık 50 yıl) çocukları dinleyip, gözleyerek ve dünyanın her köşesinden bilim adamlarının aynı konuda hazırladıkları raporları inceleyerek geçirmiştir. Piaget, çocukların yetişkinlerden çok farklı düşündüklerini savunmuş ve bu tezini kuramlaştırmıştır. Piaget, gelişimsel ruhbilim, bilişsel kuram ve genetik bilgi kuramı (epistemoloji) adı verilen birçok yeni bilim dalının gelişmesine katkıda bulundu. Piaget’nin çocukların düşünce biçimini ilk kez ciddiye alan bir bilim adamı olduğu söylenebilir.

Biliş (cognitive), zekanın işleyişiyle ilgili bir terimdir. Düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerinin genel adıdır. Bilişsel gelişim ise, bireyin anlamasını ve öğrenmesini sağlayan, zihinsel faaliyetlerdeki gelişimidir. insanın doğumdan itibaren katettiği bilişsel gelişmeleri konu alır. Nörobilim ve psikolojinin birlikte çalıştığı bir alandır. Bilginin işlenmesi, kaynakları, algısal yetenekler, dil öğrenme ve beyin gelişiminin diğer yönleri hakkında çalışır. Bilişsel gelişim sürecine, insanın düşünme ve anlama yeteneği edinme süreci de denilebilir. Çocukların dünyayı anlaması, yetişkin birey olana dek düşüncelerindeki değişiklikler ve zihinsel faaliyetlerdeki gelişmeler bu disiplinin odak noktalarıdır. Piaget, bu kuramın en öenmli temsilcisidir.
Piaget “Düşünme nasıl gerçekleşiyor?” sorusuna yanıt ararken bütün çocukların aynı basamaklardan geçerek dünyayı keşfettiklerini, benzer hataları yaptıklarını ve sorunlara benzer çözümler bulduklarını belirmektedir. Piaget, özellikle çocukların yaptıkları yanlışlarla ilgilenmiş ve bu yanlışların tesadüfi olmadığını dşünmüştür. Sistematik bir yapı içersinde çocukların yanlışlarının kaynaklarını araştırmıştır. Düşüncenin gelişimi ile birlikte dil gelişimi alanında da çalışmıştır.
Piaget’in “Bilişsel Gelişim Kuramı” ile ilgili temel kavramlar:

1. Şema
2. Uyum Sağlama
2.1. Özümleme
2.2. Dengeleme
3. Düzenleme

1. ŞEMA (DiAGRAM)
Şema, bireyin çevresindeki dünyayı anlamak için geliştirdiği bir bilgisayar programı gibidir. Çevresindeki problemleri anlama, çözme, dünyayla baş etme yapıları olarak düşünülebilir Diğer bir deyişle bireyin, etrafında algıladığı bir obje, durum veya problemi temsil eden zihinsel yapı ve düşünme örüntüsüdür. Şema, yeni gelen bilginin yerleştirileceği bir çerçevedir. Bilişsel yapılar ya da şema yoluyla birey, çevresine uyum sağlar ve çevreyi organize eder. Piaget, vücudun, yaşamını sürdürmesi için yapıları (organları) olduğu gibi, zihnin de yapıları olduğuna inanmaktadır. Kuşkusuz bu yapılar gözlenemez; ancak davranışlardan yordanabilir.
Şemalarla ilgili önemli bir nokta, sürekli olarak olgunlaşma ve yaşantı kazanma yoluyla değişmeye uğrayıp yeniden organize edilebilir olmalarıdır. Bebeğin doğduğundaki ilk şemaları refleksif etkinliklerdir. Bunlar; emme, yakalama vb. çok basit şemalardır. Bebeklikten yetişkinliğe doğru şemalar, olgunlaşma, yaşantı kazanma, uyum ve örgütleme yoluyla sürekli olarak değişir, gelişir. Mesela bir topu alırken, alma şemanızı kullanırsınız. Topu birisine atarken ise bakma şemanızı ve atma şemanızı kullanırsınız. Piaget’ye göre bütün bebekler yaşama, görme, tat alma, dokunma, işitme, yakalama gibi duyusal motor şemalarla başlar. Zihinsel şemaların büyük çoğunluğu çocukluk ve ergenlik yıllarında oluşturulmaktadır. Oluşturduğumuz şemalar mantıklı düşünmemize ve sembolleri kullanmamıza olanak sağlar.

2. UYUM SAĞLAMA (ADAPTATiON)
Bireyin, yeni bir bilgiyi, varolan şemalarını kullanarak algılamasıdır. Çocuğun, oyuncağını eline alırken yakalama şemasını kullanması, durumu özümlediğini göstermektedir. Uyum, fonksiyonel bir değişmezdir. Yani uyum, yaşam boyunca devam eder. Bilişsel gelişim açısından olduğu kadar diğer fiziksel ve psiko-sosyal gelişim açısından da sürekli olarak uyum sağlanmak durumundadır.
Piaget’ye göre uyumun iki yönü vardır. Bunlar, özümleme (assimilation) ve düzenlemedir (accomodation).

2.1. Özümleme (Assimilation)
Bireyin, kendisinde var olan bilişsel yapılarla (şemalarla) çevresine uyumunu sağlayan bilişsel bir süreçtir. Diğer bir deyişle; çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı, fikri, objeyi, kendisinde daha önceden var olan bilişsel yapı içine alması sürecidir. Çevresine, kendisinde var olan bilişsel yapılarla tepkide bulunmasıdır.

2.2. Düzenleme (Accomodation)
Birey, yeni bir bilgiyi var olan şemaları ile açıklayamadığı durumlarda, yeni bilgilere dayanarak yeni bir şema oluşturur. Buna düzenleme denir. Düzenlemeye bağlı olarak becerilerimiz gelişir ve düşünme yapısını yeniden organize ederiz. Örneğin, bir çocuk ilk defa kare şeklindeki bir objeyi eline almak istediğinde, elininin pozisyonunu yuvarlak bir nesneyi yakaladığından daha farklı tutması gerekecektir. Bu durumla ilgili yeni bir şema oluşturduktan (düzenleme yaptıktan) sonra buna benzer bir nesne ile karşılaştığında rahatlıkla bu nesneyi eline alabilecektir.
Her yaşantı özümleme ve düzenlemeyi kapsar. Eğer mevcut bilişsel yapılar, yeni durumlara cevap vermek için uygun ise özümleme yapılır. Yeterli değilse, mevcut bilişsel yapılar yeniden düzenlenir. Bu yeniden düzenleme kabaca, öğrenmeye eşdeğer görülmektedir. Yeniden düzenleme olmadan tek başına özümleme ile öğrenme ve dolayısıyla da gelişme mümkün değildir.

3. DENGELEME (EQUALiZATiON)
Özümleme ve düzenleme arasında bir denge kurulması ve dış dünyaya uyum sağlama sürecidir. Bebeğin eline aldığı her nesneyi ağzına götürdüğünü düşünecek olursak, Piaget’ye göre bebeğin objeleri ağzına götürerek özümlediğini söyleyebiliriz. Her bir nesneyi ağzına götürdüğünde bebek, “bu nesne ağza götürülebilir” ya da “bu nesne ağza götürülemez” diye şemalar oluşturmaktadır. Böylelikle de bir süre sonra gerçek dünyaya daha uyumlu hale gelir.
Bilişsel gelişimin temelindeki itici güç, dengeleme kavramında yatmaktadır. Piaget’ye göre, tüm organizmalar, doğuştan, kendileri ve başkalarıyla uyumlu ilişkiler kurmalarını sağlayacak özelliklere sahiptirler. Yani organizmanın tüm donanımı, en yüksek uyumunu sağlamaya yöneliktir. Dengeleme de bu içsel eğilimi, yaşantılarla organize edici bir süreçtir.

Piaget’nin Bilişsel Gelişim Evreleri

Piaget, mantıklı düşünmenin dört basamak içerdiğini belirtmektedir.
1. Duyusal-motor dönemi (0-2 Yaş)
2. işlem öncesi dönem (2-7 yaş)
3. Somut işlemler dönemi (7-11 yaş)
4. Soyut işlemler dönemi (11 yaş ve üzeri)

1. Duyusal-Motor Dönemi (0-2 Yaş)
Bebek, duyular ve motor becerileri ile içinde bulunduğu dünyayı anlamaya çalışır. Basit sembolleri kullanmaya başlarlar. Çocuğun içinde bulunduğu dünya ile ilgili bilgileri oldukça sınırlıdır; ancak motor hareketleri ile etrafı hakkında bilgi edinir. Yaklaşık 7 aylık olduklarında nesnenin kalıcılığını kazırlar. Bu kazanım özellikle hafıza (bellek) gelişimini gösterdiği için oldukça önemlidir.

Bu evre de 6 alt basamaktan meydana gelmektedir.

1.1. Refleksif dönem (0-2 Ay)
Yakalama ve emme gibi basit (ilkel) refleksleri içeren dönem.

1.2. Birincil döngüsel tepkiler (2-4 ay)
Eğer çocuk yaptığı davranışın sonucundan haz alıyorsa parmaklarını açma ya da kapama gibi bazı refleks hareketlerini düzenli olarak yapmaya başlar.

1.3. ikincil döngüsel tepkiler (4-8 ay)
Çocuk başlangıçta rastlantısal olarak yaptığı bir eylemin sonucundan zevk alırsa bu davranışını tekrarlamaya başlar. Yatağının üzerinde asılı duran oyuncağa değdiğinde ses çıkardığını fark etmesi gibi…

1.4. ikincil tepkilerin kooridnasyonu (8-12 ay)
Çocuklar amaçlı davranışlarda bulunmaya başlarlar. ilgisini çeken bir oyuncağa ilerlemesi gibi…

1.5. Üçüncül döngüsel tepkiler (12-18 ay)
Herhangi bir durumla ilgili olarak bildikleri bir davranış örüntüsü yerine yeni davranışlar denerler. Mesela, oyuncağa uzanıp almak yerine oyuncağın altındaki yastığı kendisine doğru çekerek oyuncağa ulaşması.

1.6. Mantıksal çözümler bulma (18-24 ay)
Çocuklar herhangi bir eylemde bulunmadan önce düşünmeye başlarlar. Böylelikle eylemleri ve sonuçlarını içselleştirirler.

2. işlem Öncesi Dönem (2-7 Yaş)
Çocuklar, 2 yaşlarına geldiklerinde düşünmek ve iletişim kurmak için sembolleri kullanmaya başlarlar. Dil becerileri gelişir. Olayları benmerkezci bir bakış açısıyla değerlendirir ve objeleri sınıflandırabilirler. Sembolik oyunlar, çocuğun günlük yaşamında önemli bir yer kaplar. Çocuk bu dönemde büyüsel ve doğaüstü düşüncelere sahiptir (Noel baba’nın gerçek olduğuna inanma). Bu düşünce biçimi özellikle doğa üstü varlıklara inanan ebeveynlerin çocuklarında daha fazla görülmektedir. Çocuk, birbirleriyle her zaman ilişkili olmayan durumlar arasında bağ kurmaya çalışır. Örneğin, annesi hastanede doğum yapan bir çocuk, annesi eve bebekle geldiği için annesinin hastaneye her gidişinde eve bir bebekle döneceğini bekleyebilir.

Animizm: Çocuğun, cansız nesnelere canlılara özgü nitelikler yüklemesine denir. Deniz kıyısından çakıltaşı toplayan bir çocuk sadece bir taş almak yerine birden fazla taş toplayabilir. Bunun nedeni sorulduğunda çocuk “canları sıkılmasın” diye cevap verebilir.
Bu dönem, sembolik ve sezgisel özelliklere sahiptir. iki aşamada gerçekleşir:

a. Sembolik: Dil gelişiminin en yoğun olduğu evredir. Nesnelerin yanı sıra semboller gelişir. Çocuklar çevrelerindeki olayları ve varlıkları kendilerine özgü sembollerle taklit ederler. Nesneleri yalnızca tek bir özelliklerine göre sınıflandırabilirler. Belirli bir sıra ya da dizide verilen nesnelerin eşlerini aynı sıraya koyabilirler. Ancak tersinden sıralamaları istendiğinde başarılı olamazlar.

b. Sezgisel: Sembolik düşünme devam eder. Ancak düşünme biçimleri tek yönlüdür. Nesne ya da işlemleri bütün olarak akıllarında tutamazlar. Dolayısıyla tersine düşünemezler. Örneğin, kendilerine belirli bir sırada verilen nesnelerin eşlerini aynı sıraya koyabilirler. Ancak nesneleri tersine sıralamaları istendiğinde başarılı olamazlar. Bu döneme sezgisel denmesinin nedeni ise çocukların birçok konuda kendilerinden emin gözükmelerine karşın, emin olduğu konuları nasıl bildiğinin farkında olmayışlarıdır.

3. Somut işlemler Dönemi (7-11 Yaş)
ilkokul yıllarındaki çocuklar, bilişsel yeterlilik bakımından çok hızlı değişme gösterirler. Bu dönemdeki çocukların düşünmesi okul öncesi çocukların düşünmesinden çok farklıdır. Artık, tersine çevirebilme kavramı kazandıklarından korunum ilkesi ile ilgili bir sorunları da yoktur.
Nesneleri birden çok boyuta göre (renk, şekil gibi) gruplandırabilir. Nesnenin korunumunu kazanır. Çocuklar işlem öncesi dönemde bu beceriye sahip değilken somut işlemler döneminde sayı, madde,uzunluk, alan, ağırlık ve hacim korunumunu kazanırlar.

Somut problemleri mantıklı bir biçimde çözebilir. Koruma yasalarını anlar, sınıflar ve diziler oluşturabilir. Tersine dönüşebilirliği anlar. Kuralları takip edebilir. Somut işlemler dönemindeki çocuklar benmerkezcilikten uzaklaşmışlardır. Olayları ve dünyayı, başkaları açısından da görebilirler. Çocuklar bu dönemde dili etkili olarak kullanmakla birlikte vatan, millet, ülke vb. soyut kavramları anlayamazlar. Soyut kavram ve deneyimlerin somut yollarla açıklanmaları gerekir.

4. Soyut işlemler Dönemi (11 Yaş ve üzeri)
Bu dönemde çocukların düşünme biçimleri, yetişkinlere benzer hale gelir. Bu dönemde artık soyut düşünme başlar. Bir problemin çözümü, somut yollarla sınırlanmaz. Problemde bulunan değişkenler arası ilişkileri bulur. Olası denenceleri geliştirir. Daha sonra da bu denenceleri sırasıyla test eder. Çözüme sistemli şekilde ulaşır. Bu dönemde tümevarım ve tümdengelim yoluyla akıl yürütme gözlenir. Hipotezler kurabilir. Düşüncelerini organize edebilir. Soyut problemleri mantıklı bir biçimde çözebilir. Düşünmesi daha bilimsel bir düzeyde gerçekleşir. Sosyal konular ve kimliğe ilişkin ilgileri gelişir. Çocuklar soyut kavramları anlayarak etkili bir şekilde kullanabilirler. Bu dönemde çocuklar, çeşitli ideal fikirleri, değerleri, inançları geliştirmeye başlar. Toplumun yapısıyla, felsefesiyle, politikayla ilgilenir: bir değerler sistemi örgütlemeye yönelirler.
Somut işlemler dönemindeki çocuklarla soyut işlemler dönemindeki ergenler arasındaki temel fark, ergenlerin bir olayın çok değişik yönlerini görebilmeleri ve bilgiyi soyut olarak üretebilmeleridir. Ayıca dil gelişimi bakımından kavramları atasözlerinin, deyimlerin anlaşılmasında artık problemleri yoktur. Ayrıca yazılı dilinde bir yetişkin kadar etkili olarak kullanabilirler.