bugün

400 isteyip babayı almak

Bizim mahallede satılan komikli bir oyuncaktır "baba". Ancak komikli
olduğu kadar da pahalıdır bu meret. şimdiye kadar alma ihtimalim olmadığı için hiç gidip fiyatını bile sormadım. Ancak geçtiğimiz hafta sonu ankaradan gelen dayım, bana o zamana kadar hiç almadığım kadar yüksek mevlada (Evet mevla; allah gönderdi) harçlık verince, "dur şu oyuncağın fiyatını bi sorayım diyerek bakkalın yolunu tuttum. Elimdeki parayı gösterip," amca bu paraya bu oyuncAğı alabilir miyim?" diye sorunca, mahallenin üç Nesildir bakkallığını idame ettiren akkoyanlar'ın son sürümü olan Ali cengiz, (mahallede "the bıcır" deriz kendine, nitekim boyu 13 yaşında Çıkmayı bıraktı, öyle de kaldı. Aslında çok kısa sayılmaz ama daha geçen seneye kadar bakkalı işleten abisi "the tallest"ekstra uzun olunca kendisinin ortalama boyu ters psikoloji yaptı bize.) bana "bu yetmez, en az dörtyüz daha ver, oyuncağı güzellikle al" dedi. Hayatımda ilk Defa, o güzelim oyuncağa bu kadar yaklaşmışken adeta ellerimin arasından kayıp gitmesi beni kahretmişti. Bu yıkıntıyı gizleyememiş olacam ki, tam bakkaldan çıkarken bıcır çırak arkamdan, "400 olmadı mı, 330 getir, o da olumlu" diye seslendi. Umutlarım tekrar yeşermişti. Hemen eve koşup, babamdan 400 daha vermesini istedim. Babam: "ne yapacan dörtyüzü, üçyüzelli neyine yetmiyor, al şu... " esprisini, evde artık gülen hiç kimsenin kalmamış olmasına rağmen büyük bir sabırla yineledi ve ben de gülene kadar gözümün içine bakarak inatla gülmeye devam etti. Eğer o gün bende onunla gülmeseydim, bugün dolunaylı, sessiz ve izbe gecelerde, kendisinin hiç dinmeyen kahkalarını duyuyor olabilirdiniz. Neyse ki, benim tebessüm ettiğimi görünce daha fazla uzatmadı. "ceketimi getir" ordan dedi. Hemen askıya gidip getirdim ceketi. Çıkarıp 800 verdi, sonra bi pakette kısa malbuş almamı söyleyerek bakkala gönderdi. Kasaya geldiğimde Babamın matematiğine inanamadım. Malbuşu aldıktan sonra geriye sadece 255 kalıyordu, ki bu mevla 330'un dahi çok altındaydı. Adeta yıkılmıştım. Eve gelip babama sigarayı verdim, o da "oyuncağı alıp almadığı mı" sordu. Para yetmedi deyince, anlam veremediğim bir şekilde celallendi. "ne demek yetmez, nasıl olur, ceketimi koysam alırım ben o babayı, alırım babayı, ceketimi koysam babayı alırım" diye bağırıyordu. Korkudan annemle köşeye pısmıştık ki, babamın biraz sakinleştiğini gördük. Şimdi de bir takım hesaplar yapıyordu. Annem ne yaptığını Sorunca, babam, bakkalda kriz çıkaracağını, söyledi. Bütün mahallenin alışveriş yaptığı tek bakkalı batıracaktı babam. Gözü dönmüştü...

Aradan yıllar geçti, hala hatırladıkça afedersiniz adeta sinirden kendini silker babam. O ceketi de bi daha giymez oldu. Ne oldu cekete, nereye gitti o ceket kimse de öğrenemedi.

Sahi ceket neydi? Ceket emekti.