bugün
- yazarların kendinde övündüğü özellikleri22
- gocunmakla ilgili şakaları artık bitirelim please8
- seninle şöyle böyle olabilirdik8
- sözlük kızlarının tarzları23
- the merich10
- koltuğa bir dolu bardak çay dökmüş olmam10
- her kızın fotosunu beğenen erko13
- sözlük erkeklerinin tarzları16
- oğlum siz birbirinizi tanıyorsunuz lan13
- narin ne gördü15
- menuet12
- yüzünde yara izi olan erkek13
- küresel ikinma'nın tavanda asılı durması12
- türkiye'nin en kötü partileri8
- gocu29
- alışveriş krizine az sevişen kızlar girer15
- albay kemal nickli sözlük azizi8
- anın görüntüsü21
- malum şahsın instagrama foto atması8
- aniden gelen alışveriş isteği9
- güzellik kişiye göre değişir mi20
- şort mevsiminin kapanması13
- fakirler cennetin olmadığını öğrenirse ne olur9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim9
- arkadaşlar bakar mısınız bi8
- leopar desenli tayt8
- güzel bir kadın görünce olan şeyler8
- kadınlar neden kendinden küçük erkek istemiyor28
- türbanlıların açık ayakkabı giyme nedeni10
- sigorta şişirmesi yüzünden ağır hasar kaydı vardır11
- öğretmen maaşının fazla olması14
- ekonomi neye göre kötü11
- bik bik'in mutfağına konuk olmak9
- akp den önce dış güçler yok muydu sorunsalı15
- japonyadan türkiyeye vize kararı12
- süslü sözlük yazar profili9
- türkiyedeki insanların en büyük sorunu14
- gezi çapulcuları9
- ferrari sahibi olamadan ölüp gitmek9
- dün gece sözlükte yaşanan ayıplı olay10
- doktora aşık olmak21
- bik bik adlı yazarın göt merakı10
- türkiyede neden herşey pahalı21
- cehennemden daha korkunç diyar18
- galatasaray'ın son 89 faulde 1 sarı kart görmesi8
- kartoncu ibnesi14
- eşşşek abur52
- galatasaray'ın son 73 faulde 1 sarı kart görmesi8
- menuet'in ağzının çok bozuk olması12
- sözlük kızlarının evde kaldığı gerçeği11
dostluk.. bir anlamda,kafaların uyuşabilmesidir. kayıtsız şartsız güvendir. daha geniş anlamıyla,bir yolda olmaktır,aynı gemide olmaktır. gözü karartmaktır,öyle ki aşk gibi,o denli asil bir duygu olmalıdır.. saçınız dostunuzun derdiyle ak olabilmeli,onun için yapabileceklerinize limit koymamalısınız. büyük fedakarlıklar büyük süreçler gerektirir,dolayısıyla iki üç günlük insanlara dost denilmemeli. yıllanmışlar hakkında da kesinlikle ince elenip sık dokunmalı. çünkü bir yerde kafaların uyuşması,beklentilerin de uyuşması anlamına geliyor.
hayatımı sevdiğim insanlara adıyorum desem ve bunu övünmek için söylemiyorum,hatta bundan zarar görüyorum desem muhtemelen gizli kibir yapıyor denerek eller eksi butonuna gidecek. ama.. hayat inanın biraz da umursamaz olmayı başarmış,bununla beraber dost kalmayı da başarmış insanlara güzel. ve bilmiyorum bu yazısız kurallar neden böyle gelişiyor,fakat kimse olması gereken üzerinde kafa yormuyor. olan üzerinden hareket ediyor. olması gerekene yönelik düşünceler hep bencil. bir grubun daha sağlam bağlarla bağlı olmasına yönelik bir fikir üretip ona göre bir karakter ortaya koyma isteği yok kimsede. bu şartlar altında kim iğreti duruyor ? ben duruyorum. kim yalnızlaşmış görünüyor ? ben görünüyorum.
arkadaşlar,şu düsturu hayatınıza lütfen kazıyın. şayet dostum dediğiniz bir adama,dostum dediğiniz ikinci bir adam tarafından ağır bir yanlış yapılıyorsa,o ikinci adamı o dakikada siktir edin. olmaz değil mi ? çünkü siz yaşamadınız. çünkü gözünüzle görmüş değilsiniz. çünkü haklıyı haksızı tespit etmek çok zor. aslında kimin haklı kimin haksız olduğu,kimin ne denli ağır bir yanlış yaptığı belliyken de aynısınız. aman tadımız kaçmasın lafının altında bütün karaktersizliğini dolduruyorsunuz.
toplumdaki ahlak anlayışının gavatlığa evrilmesinde de bu kafa yapısı etkili işte. bir kişi yapıyor,ses yok. o kişi aslında yaptığının yanlış olduğuna dair şüphelerle yapıyor bunu. fakat bakıyor ki kimseden ses yok,o yanlışına öyle güzel bir kılıf atıyor ki.. diğer insanlar da bunun yanlış bir şey olmadığını düşünmeye başlıyor,bu ilk hayvan da o ahlak dışı hareketini artık karakterinin bir unsuru haline getiriyor. işte bütün problem burada. nasıl bir dostluk ve toplum anlayışıdır ki 3 kuruşun hesabını yaptığı,250 gram am için sırtından hançerlediği adama diyebiliyor ki 'sen yalnızlaşıyorsun.' toplum buna bu lafı söyletebiliyor çünkü.
nasıl mı ? şu hareketleri yaptığı açık olan ve ilgili çevrece de kabul edilen bir adama,aman aramız bozulmasın diye bir allahın kulu tepki göstermiyor. bir tanesi. işte siz,bu hareketlere maruz kalan adamı sessizliğinizle yıkıyorsunuz. akıl tutulmaları böyle baş gösteriyor. düşen birini kolunuzun altına alıp taşımanız gerekir. yıllar yılı dostum diye yanımda beslediğim adamların bu hareketleri yapması bir yana,diğer dostlarımın da bunu normalleştirmesi,görmezden gelmesi ve hiçbir şey olmamış gibi,sırf sadece olayın içinde yoklar diye hayatlarına devam etmeleri,konuya dair sadece sikik teselli cümleleri kurmaları daha fazla yıkıyor insanı.
bir tane insan yoktu içlerinde. o koca gruptan 1 tane delikanlı çıkmadı. şapkamı önüme aldım,dedim ben salakmışım meğer. her kavgada haksız olduğu alenen belli olan adamın ağzına sıçmamla,özür diletene kadar barışmamamla ben salakmışım. meğer kullanılmışım. her meselesi olan,önce bi bana uğrardı ki karşı tarafa laf söyletebileyim diye. tuzlukla atlardım her seferinde. belki biraz romantik gelecek ama,bir insanın kendi marifetiyle bir insanın hayatına zarar vermesi beni inanılmaz derecede üzüyor ve sinirlendiriyor. engel olmaya çalışıyorum,bu yolda kendimi çok yıpratıyorum. o üzgün duran insana bir omuz olmak,yüzünü güldürmek istiyorum.
ama bunun karşılığını görememek beni öyle bir yıprattı ki,her unuttum dediğim anda bu acı gerçek yüzüme vuruyor. bir kişi,benim doğrularımı savunmadı. bir kişi benden yana tavır almadı. bir kişi.. halbuki hepsi,benim haklı olduğuma,benim hiç yoktan meselelerle küçük düşürüldüğüme inanırken..
bu kadar korkak olacak ne vardı beyler bayanlar ? bu kadar umarsız olacak ne vardı ?
benim derdim en büyük demiyorum,ama allah 30 insanı 1 senede gömüp de normalleşecek kafayı taşımayı size nasip eder umarım.
hayatımı sevdiğim insanlara adıyorum desem ve bunu övünmek için söylemiyorum,hatta bundan zarar görüyorum desem muhtemelen gizli kibir yapıyor denerek eller eksi butonuna gidecek. ama.. hayat inanın biraz da umursamaz olmayı başarmış,bununla beraber dost kalmayı da başarmış insanlara güzel. ve bilmiyorum bu yazısız kurallar neden böyle gelişiyor,fakat kimse olması gereken üzerinde kafa yormuyor. olan üzerinden hareket ediyor. olması gerekene yönelik düşünceler hep bencil. bir grubun daha sağlam bağlarla bağlı olmasına yönelik bir fikir üretip ona göre bir karakter ortaya koyma isteği yok kimsede. bu şartlar altında kim iğreti duruyor ? ben duruyorum. kim yalnızlaşmış görünüyor ? ben görünüyorum.
arkadaşlar,şu düsturu hayatınıza lütfen kazıyın. şayet dostum dediğiniz bir adama,dostum dediğiniz ikinci bir adam tarafından ağır bir yanlış yapılıyorsa,o ikinci adamı o dakikada siktir edin. olmaz değil mi ? çünkü siz yaşamadınız. çünkü gözünüzle görmüş değilsiniz. çünkü haklıyı haksızı tespit etmek çok zor. aslında kimin haklı kimin haksız olduğu,kimin ne denli ağır bir yanlış yaptığı belliyken de aynısınız. aman tadımız kaçmasın lafının altında bütün karaktersizliğini dolduruyorsunuz.
toplumdaki ahlak anlayışının gavatlığa evrilmesinde de bu kafa yapısı etkili işte. bir kişi yapıyor,ses yok. o kişi aslında yaptığının yanlış olduğuna dair şüphelerle yapıyor bunu. fakat bakıyor ki kimseden ses yok,o yanlışına öyle güzel bir kılıf atıyor ki.. diğer insanlar da bunun yanlış bir şey olmadığını düşünmeye başlıyor,bu ilk hayvan da o ahlak dışı hareketini artık karakterinin bir unsuru haline getiriyor. işte bütün problem burada. nasıl bir dostluk ve toplum anlayışıdır ki 3 kuruşun hesabını yaptığı,250 gram am için sırtından hançerlediği adama diyebiliyor ki 'sen yalnızlaşıyorsun.' toplum buna bu lafı söyletebiliyor çünkü.
nasıl mı ? şu hareketleri yaptığı açık olan ve ilgili çevrece de kabul edilen bir adama,aman aramız bozulmasın diye bir allahın kulu tepki göstermiyor. bir tanesi. işte siz,bu hareketlere maruz kalan adamı sessizliğinizle yıkıyorsunuz. akıl tutulmaları böyle baş gösteriyor. düşen birini kolunuzun altına alıp taşımanız gerekir. yıllar yılı dostum diye yanımda beslediğim adamların bu hareketleri yapması bir yana,diğer dostlarımın da bunu normalleştirmesi,görmezden gelmesi ve hiçbir şey olmamış gibi,sırf sadece olayın içinde yoklar diye hayatlarına devam etmeleri,konuya dair sadece sikik teselli cümleleri kurmaları daha fazla yıkıyor insanı.
bir tane insan yoktu içlerinde. o koca gruptan 1 tane delikanlı çıkmadı. şapkamı önüme aldım,dedim ben salakmışım meğer. her kavgada haksız olduğu alenen belli olan adamın ağzına sıçmamla,özür diletene kadar barışmamamla ben salakmışım. meğer kullanılmışım. her meselesi olan,önce bi bana uğrardı ki karşı tarafa laf söyletebileyim diye. tuzlukla atlardım her seferinde. belki biraz romantik gelecek ama,bir insanın kendi marifetiyle bir insanın hayatına zarar vermesi beni inanılmaz derecede üzüyor ve sinirlendiriyor. engel olmaya çalışıyorum,bu yolda kendimi çok yıpratıyorum. o üzgün duran insana bir omuz olmak,yüzünü güldürmek istiyorum.
ama bunun karşılığını görememek beni öyle bir yıprattı ki,her unuttum dediğim anda bu acı gerçek yüzüme vuruyor. bir kişi,benim doğrularımı savunmadı. bir kişi benden yana tavır almadı. bir kişi.. halbuki hepsi,benim haklı olduğuma,benim hiç yoktan meselelerle küçük düşürüldüğüme inanırken..
bu kadar korkak olacak ne vardı beyler bayanlar ? bu kadar umarsız olacak ne vardı ?
benim derdim en büyük demiyorum,ama allah 30 insanı 1 senede gömüp de normalleşecek kafayı taşımayı size nasip eder umarım.
güncel Önemli Başlıklar