bugün

ayder yaylası

rize'nin ardeşen ilçesinden yukarı, güneye doğru, fırtına deresi boyunca 40 kilometre yol teperek ulaşılabilir.

sabaha karşı üç dört civarı gidilmemesi gereken bir yer burası. velev ki böyle bir hataya düştünüz, o zaman bol yıldızlı pahalı oteller dışında açık pansiyon bulmakta oldukça zorlanacağınız için fırıncıyla kanka olacak ve sabah namazını bekleyerek fırıncının tanıdığı pansiyoncuların sabah namazına kalkmasını umut edeceksiniz.

2007 yazı itibariyle sezonun tam olarak açılmadığı şu günlerde, pansiyoncularla pazarlık yaparak geceliği 15 milyondan kalma şansınız var. sezon açıldıktan sonra bu fiyatlar 30-35'e hatta daha kaliteli otellerde kat be kat fazlasına çıkabilmekte. 5 milyon liraya da mükellef bir kahvaltı yapabilirsiniz.

buraya kadar geldikten sonra, kaplıcaya girmeden gidilmez, zira insanı cidden rahatlatan bir kaplıcası var. bu kaplıca yazın şu günlerinde 42 derece civarındaydı. kışın da 30 derece civarında seyrediyormuş. böylesine bir sıcaklık varken, suyun içinde uzun süre kalmak pek mümkün değil. hatta böylesine sıcak bir suda yüzmeye çalışmak kalp sağlığı açısından tehlikeli olduğu için havuzda yüzmek yasaklanmış.

ayder'in üst kısmında görülebilecek devasa bir bayrak var işte onu geçip bir müddet ilerledikten sonra harika bir doğa manzarasının içinde karnınızı doyurabileceğiniz lakin tam olarak adını hatırlayamadığım bir kır gazinosu bulabilirsniz.

ayder'in merkezi sayılabilecek olan yemyeşil çimenliklerle kaplı ve eğimli -kısmen düz- bir arazi var ki burada insanlar günün en hareketli saatlerinde kalabalık gruplar halinde horon tepmektedir. gözünüze kestirdiğiniz bir gruba dalarak siz de horon tepebilirsiniz.

kısacası gerçekten çok hoş bir doğa parçası bu yer. hem doğada ruhunuzu dinlendirebilir, hem de bir horon grubunun içinde coşabilirsiniz.

***

peki bizim sabahın üç buçuğunda bu yerde ne işimiz vardı? evet bizi deli sikti.