bugün

kucak tepsisi

bilinçaltıma işleyen, sonunda aldığım tepsidir.

bir gün kuzenlerimdeyim. kuzenlerimden büyüğü olan z ile muhabbet ederken, benim bir zamanlar onunsa şimdi özel ders aldığı hocadan bahsediyoruz. ''aa dur bak bana ne hediye almış göstereyim'' dedi.
ve her şey o gün başladı...

ona kucak tepsisi almış. bende bu durumdan özenip, bana almadığı için de kıskanıp kendime bu tepsiden almaya karar verdim.
bir yere sordum yok, başka yere gittim kalmamış. uzunca bir yol gidip olduğundan emin olduğum mağazadayım sonunda.
beğendiğime uzanıyordum ki, bir kızın eli aynı zamanda uzandı.

birbirimize baktık. kadın aklı işte, başkası da beğenince daha bir değerli oluyor. satış sorumlusu bayana döndüm,
-bundan başka var mı?
+ maalesef, kalmadı aynısından. isterseniz diğerlerine bakalım?

kızla aynı anda ''hayır'' dedik.
biraz çekiştirme oldu. sonra ben ''ya sabır'' diyerek bıraktım. kız bir sevindi. bakınıyor her tarafına kıçı kırık kucak tepsisinin.
düşünüyorum o sırada... o benim olmalı. üstünde kelebek deseni var bir kere.

bir güzel kasaya gittim ödemeyi yaptım.
sonra görevlilerden biri gitti aldı kızdan. satıldı o hanfendi diyerek.
huzurluydum. çıktım oradan. bunun başıma getireceklerini nereden bilebilirim ki. ahı kalmış yellozun.
o gün içinde bileğim burkuldu. ben kırıldığına inansam da, acilde abartma lan bakışlı bir kadın gerçekle yüzleştirdi sağolsun.

eve geldim ama tepsiyi bırakmıyorum. karpuz peynir falan aldım koydum üstüne. oturup film izleyeceğim.
telefon çaldı aniden, o sallantıya dayanıklı dediğim tepsi yerle bir. sinirle telefonu buldum koltuğun arasından.

- bb hemen gelmen lazım vıdı vıdı bıdı bıdı...

olay arkadaşımın sevgilisi. o aceleyle evden çıktım, araba çarpıyordu son anda kurtuldum. neyse ağlamalı zırlamalı bir dertleşme faslından sonra burkulmuş bileğim, kalkmış yüreğimle eve geldim. yerdeki karpuz ve peynirler...

o tepsi. her şeyin sorumlusu o. ayrıca bir kere ben oturmam ki koltukta, kucak tepsisine ihtiyacım olsun. bulduğum yerde laptop kucağımda yanlar yatarım.
o kızı bulsam tepsiyi ona verirdim demeyeceğim. bana getirdiği bu uğursuzlukla başında parçalardım.

siz siz olsun kucak tepsisi almayın. çok gereksiz.
yada benimkini alın, uğursuzluk size geçsin.