bugün

hayatın anlamı

var olduğuna inansaydım şu an gülümsüyor bile olabilirdim.

radyonun cızırdayan sesi. kartvizitlerin düzeltilmiş tek rakamında hüzün var. yanlış aranan numaralar. bütün gün ve gece insan bekleyen beş metrekare yerler. bir başka yüzle karşılaşmaya görsün hemen gülümser. ki yüzler ne çok anlatırlar. radyonun cızırdayan sesi. satır araları sıkıntı, cümleler külfet. umut ettiği hiçbir şey yok. peki, baharın gelmesini sayıklamak neden. on iki yaşındayken tanışılan insanlar. bir zamanlar gelip bir zamanlar gidenler. ve kalanlar. radyonun cızırdayan sesi. tabiatını sevmiyor. huyuna gidildiği kadar ulaşım. mutsuzlukları yirmi üç yıl evveline dayanıyor. anne karnına ve öncesi. ve sonrası. hastalık bir çeşit, doğuştan. radyonun cızırdayan sesi. ve sesi uzaktan duyulmaz. güzel değiller hiç dedikçe hesap sorar gibi şişmiş sağ gözü. kırptıkça kirpiklerini ağırlaşıyor ağırlaşıyor ve kapanmaya yakın bir yara gibi değil, direnmeye meyilli. sonu belli olsa dahi. aciziyet diyor, dinlese de eylemsiz. radyonun cızırdayan sesi. kışları örgü örmek için kilometreler sayar. sıfır umut, sıfır neşe. çift renk. içi eziliyor. her duyduğu seste içi türlü türlü eziliyor. gelse bütün kafa düzeltici ilaçlar ağzına. geçmez çok içerilerdeki nümayiş. nasıl da provokatif nasıl da yüksek sesli. radyonun cızırdayan sesi. uzaktan bakarsan mülayim. tanıyamaman sıfır kayıp. tanıyamaman bol kazanç. keşke muhtar olsaydı, bütün gün sigara içip mahalleyi izlerdi.

bu cümleler ne kadar anlamlıysa hayat da o kadar anlamlı benim için.