bugün

gitmek

(bkz: gitmek biraz ölmek demektir)

kalk ! kalk gidelim ! topla bavulları, anıları, fotoğrafları... değneklerini de ben taşırım. ama ne olur gidelim artık...

başka bir şehire gidelim mesela. rüyaya dalmak gibi olsun. başka bir şehire... bahçesinde çiçekler yetiştirebileceğimiz küçük küçük evleri olan bir şehire gidelim mesela. evet, evet... bir bahçemiz ve sevebileceğimiz çiçeklerimiz olsun. yaşlı kadınlar, ölmüş kocalarının saçını okşar gibi severler ya çiçeklerin yapraklarını; işte öyle...

varsın yaldızlı mobilyalarımız olmasın. varsın parlak, çiziksiz, gıcır gıcır misafirlik sevinçleri yaşamayalım. varsın konuşan battaniyelerle arkadaşlık edelim sadece. boş odalarımızda cılız bir kedi gezinsin kafi... ama bizim boş odalarımız olsun onlar. öylesine sıkı sarılalım ki ısınsın buz gibi duvarlar. sivri ve şefkatli dikenlerimiz birbirimize batsın. göğüs gerdiğimiz tüm o hüzünlü günlere ağıtlar yaksın pikabımız.

gidelim ! başka bir şehire gidelim... adını biz koyalım bu şehirin. göğünü biz boyayalım. sokaklarını biz çizelim. kalbimiz gibi buruk atsın, kıyılara vursun, mercanlar savursun o yorgun sokaklar. dalgaları büken rüzgarlar, kızların da saçlarını büker ya; işte öyle bükülsün sokaklar da... sonra o sokaklarda sonbaharın gelmesini bekleyelim. hem belki de beklerken evimizin yanındaki yoldan neşeli bir arabacı geçer. atlarımızı kıyıya sürmemizi söyler. Bordeaux'un üzüm bağlarına gideriz belki. kaçırdığımız tüm bağ bozumlarının ardından ağlarız. göz yaşlarımıza şarap katarız...

gidelim ! başka bir şehire gidelim. 80 küsür yıldır yaşayan bir adamın kumlu gözlerinde biriktirdiği hayatlara, birbirinden değerli kederlere değeriz seninle. yorgun ama heybetli sesinden masallar dinleriz. kalabalıklarımızın arasındaki yalnızlığımızda yaşarız, yaşlanırız. çatlak avuçlarımız, kendimizi üzerinde tutmaya çalıştığımız topraktan bile eski olur. iki kum saatini karşılıklı koyar, birbiriyle yarıştırırız.

gidelim ! ben artık dayanamıyorum ! dayanamıyorum aynı sokaklara, aynı insanlara, aynı yalanlara ! gidelim ! yine gidelim !!! bırakalım buraları. illa da bir yerlere gitmemiz gerekmez biliyorsun değil mi ? ama gidelim ! kendi şehrimize gidelim. oralar hep bizim olsun. gözümüzün gördüğünce hem de...

hadi uyan... uyan da gidelim artık. bak ellerim kanıyor yine... ne olur uyan !!! uyan !!! sensiz gidemem ben ! uyan !!!