bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

kazım koyuncu’nun o harika şarkısını dinliyordum. gidiyorum…

nedensiz değil ama hüzünlendim. sözleri bir şeyi çok net anlatıyordu. bir ayrılığı. benim başıma geleni. şimdi o şarkıyı açın ve okuyun bunu.

ben bunu yaptım. sessizce. bir şey demeden. arkamı dönmeden şikayet edemeden. hiçbir şey almadan vermeden. gittim.

vapur. hayatımda ilk kez vapurun kıyıya yanaştığına sevinmiştim.ve göründü. o göründü. evet fazla güzel değildi. kısaydı. esmerdi. pekte şık giyinmemişti. ama kimin umurundaydı ki? be onun kişiliğine içtenlikle aşık olmuştum. neyse işte karşımdaydı.tüm güzelliği ile. kalbim çok hızlı atıyordu. çok hızlı. sıcaktı bir yandan da. izmir tabi olacak o kadar. elimde ki poşette ona hediye etmek istediğim kazağım vardı. elimle sım sıkı sıkıyorum poşeti. ellerim terledi. unuttum. acaba elini sıktım mı ki? aslında ilk fark ettiğim bakışları idi. o an anlamıştım. ters gidecekti. bakışları. beni mahvetti. kötü anlamda. çok kötü çok. an gibi yaşıyorum. süzüyor. evet. yakışıklı olmadığıma kanaat getirdi. konuşmuyor. telefonda da pek konuşmazdı ama bu başkaydı. arada ağzından kaçıyordu. ne demişti hiç hatırlamıyorum ama dış görünüşüm konusunda ağzında kaçırıyordu. söyleyemediklerini. anladım. daha iki üç adımda anladım.saçmalamalar başladı bende. kendi içimden de söyleniyorum. “lanet olsun lanet olsun” bir yanda da onunla konuşmaya çalışıyorum.10-15 dk dolaştık. oturduk. tekrar dolaştık. sıkıldı. anladım. aslında bu sondu. bu anlar sondu. birazdan gidecekti. bir yere oturduk. su aldım ona. midesinin ağrıdığını söylüyordu. tabi kide yalandı yoktu öyle bir şey. bir an önce kaçıp kurtulmak istiyordu. anlamıştım. karşısında elim ayağım birbirine girmişti.ve son cümlelerimi söyledim ona. aslında isyanımdı. dedim “ben diğer erkekler gibi olamadım kusura bakma”. diğer erkekler! diğerleri. nefret ettiklerim kıskandıklarım.

neyse kalktık. ben dedim ona. o demedi. eve git istersen. bugün burada bitsin dedim. oysa öyle olmayacaktı. 1 gün önce neler de düşünmüştük. ne hayaller kurmuştuk. neler de yapacaktık. hepsi olmayacaktı. hiç biri olmayacaktı çok iyi biliyorum. o metroya bindiğinde bir daha asla görüşmeyecektik. neyse. çıktık. 5 dakika kadar yürüdük. galiba saat kulesinin orada bir metro vardı. oranın giriş kapısına önüne geldik. ben çok net anlamıştım artık.bitmişti. beğenmemişti beni. yakışıklı bulmamıştı. hak vermek gerek doğrusu. ama anlamıyorum hala web cam da kaç kez görüştük gördü beni. peki şimdi neden böyle oldu ki. anlamıyorum. gerçekten anlamıyorum. neyse kapının önüne geldik. elimi sıktı. o sıktı ben uzatamadım. o an aklımdan geçen tek şey elime dokunduğu an ki sıcaklıktı. ama sondu. asla olmayacaktı başka zaman. arka bile bakamadım. döndüm önüme yürüdüm. yürüdüm.19 haziran cumartesi. bitmişti. arkama bile bakamadım. utandım. telefondan hemen mesaj attım. salak kafam metroda çekmeyeceğini akıl edemedim. bende otobüse bindim. kafa falan kalmadı. yanlış durakta indim. evi bulmak için saatlerce dolaştım. izmire yabancıydım çünkü. o arada da mesaj atıyordum. mesajlar soğuktu. çok soğuk. ben dedim. hadi de artık. de bitti de. bu ilişki burada bitti de. 1 gün önce sabah 5 e kadar telefonda konuştuğumuz her şey yalandı de. de ulan de. demedi. sadece bitti dedi. bir bok diyemedim. olmadı tek kelime yazamadım. yapamadım. evi bulup gittim. gözlerim doldu. ağlamak istiyorum. ama elin evi nasıl ağlıcaksın. yol yorgunuyum diye uyudum. gözlerimdeki yaşları herkesten saklayarak saatlerce uyudum. uyandığımda ise her şey bitmişti. canım yanıyordu. ilk kez çok yandı. ilk kez. bitti ama. yok artık. insanlığa olan tüm güvenimi de alarak gitti .