bugün

zengin olmayan müşteriyi ezen tezgahtar

it muamelesi yapıldığında götünüzü yalayacak tezgahtar bozuntusudur. biraz cazgır, arıza müşteri ayağına yatarsanız hizaya gelir. ne yazık ki tecrübeyle sabittir.

"sabahtan akşama kadar götünden terler akıyor, bir de ben uğraştırmayım bu kadar" diye anlayışlı davranmaya çalışmayın, çoğunluğu ezilmeyi seviyor nedense. ve onları ezen insanların hep zengin olduklarını zannediyorlar. ezildiklerinde geldikleri yeri hatırlıyor olmalılar. azıcık saygılı davranıldığında bunu hazmedemeyip tepenize çıkıyorlar. her yerde olduğu gibi burda da iyilikten maraz doğuyor. kibarlık, anlayış, terbiye burda da pek işe yaramıyor. sonuçta o da insandır, tezgahtar diye kölem değil ya diye düşünüp, ona göre hareket ediyorsunuz ve sonuç sizin adam yerine koyulmamanız oluyor. baştan aşağıya şöyle bir süzüyorlar sizi, kıyafetinizden, saçınızdan başınızdan aylık gelir raporu çıkarıyorlar. oysa insanın parasının varlığı ya da yokluğu görüntüsünden pek de anlaşılmıyor. belki param var ama paspalım, belki de açlıktan ağzım kokuyor ama markadan ödün vermiyorum. belki alamayacağım ama her boka parası yeten zengin kişi numarası yapıp, seni götümde koşturuyorum, sonra da "ay içime sinmedi kolay gelsin" diyerek siktir olup gideceğim daha ucuz bir mağazaya. saçım platin sarısı, fönlü olmadığı, solaryuma girmediğim ve elimi bükerek çakma louis vuitton çanta taşımadığım için mi fakir oluyorum? eğer böyle olmamak fakirlikse, o halde bizim memlekette çok az fakir var demektir. saçımı sarı yapıp, fönümle, yüzümden bir ton makyaj, elimde çakma çantam, 10 cm topuk ayakkabılarımla götümü kıvırta kıvırta oraya girsem zengin mi görüneceğim yani?

zannımca bu tip tezgahtarlar mesleklerinin sırlarına erişememiş, toy ve eğitimsiz insanlardır. profesyonel bir satış görevlisi paranın ve imanın kimde olduğunun belli olmayacağını bilir çünkü. insana insan gibi davranan tezgahtarları tenzih ediyorum bu sebeple.