bugün

objebi

sustalı bıçağı var bunun. gördüm.

"napıyosun lan o bıçakla?" dedim. "midye ayıklıyorum" diye cevap verdi.

bir anda burnu büyüyüp kemerli bir şekil aldı. üstünde bi tane kırmızı leke. alnında çizgiler oluştu. griyle açık mavi arası bir renkte sakalları çıktı üç saniye içinde. gri montu sarı yağmurluğa dönüştü. ugg'ları da lastik çizmelere.. dişleri sarardı. birkaç tanesi döküldü.

"bu kadar midyeyi sen mi yiyeceksin?" diye sordum bu sefer. dikkatinizi çekerim. yicen demedim. yiyeceksin dedim. korkudan dilim özüne döndü allah seni inandırsın.

"hayır" dedi. "çocuklarım için ayıklıyorum onları. acıktılar. bak."

çocuklarım diye işaret ettiği yere baktım. minik bir karton kutu içerisinde üç tane yavru kara kedi. yağmurdan sırılsıklam olmuşlar. tüyleri dikelmiş. kutu da mentollü marlboro kutusu. var mı öyle bi sigara? yeşil.

koşarak uzaklaşmaya başladım kendisinden. ben koşarken arkamdan: "o norveçli balıkçıların da amına koyim" diye bağırıyordu. "benim kremim body shop'tan. keten tohumlu. on basar!"

böyle rüya mı olur anasını satiim. oha.

bildiğin sustalı bıçak lan. kırmızı saplı. çiçek çizecekmiş üstüne.