bugün

vatan uğrunda şehit olan askelerimizin ulaştığı en üst mertebedir. türk töresi ve kutsal kitabımız kur'an-ı kerim'de yer alır...

Mensuplarına dünya ve ahiret mutluluğu vadeden dinimiz vatan, millet ve devlet gibi kutsal sayılan değerlere büyük önem vermiştir. Bu değerlerin korunmasına çalışırken şehit ve gazi olanlar, Yüceler yücesi Allah ve Sevgili Peygamberimiz tarafından övülmüştür.

türk töresinde ayrı bir yeri olan şehitlik mertebesi yüce dinimizde yüceler uyücesi allah uğrunda ölenler için müjdeleniyor. peygamber efendimiz vatan ve millet uğrunda ölenleri şehit olarak tanımlıyor. keza onlar insaları, insanlığı korumak için savaşırlar, onlar milleti, yaşadıkları toprakları, masumları, sivilleri korumak için ölürler. şehit olurlar...

milletinin rahat yaşaması için şehit olurlar... yüceler yücesi allah için şehit olurlar...

Eğer Allâh yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki Allâh'ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün her şeyden daha hayırlıdır.(Âl i imrân 157)

Allâh yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyiniz. Bilâkis onlar diridirler, lâkin siz anlamazsınız.(el-Bakara, 154)

" ey sehit oglu sehit isteme benden makber, ellerini acmis seni bekliyor peygamber "

Efendimiz hazreti muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-; malı, kanı, dîni ve âilesi uğrunda öldürülen kimselerin de şehîd olduğunu bildirmiştir.

(bkz: şehadet rütbesi)
din kahramanları küçümsemez: olmayan cenneti vaat ederek yüceltir onu!
alamut kalesi kitabını hatırlatır bana bu söz. hasan el sabbah fedailerini şehadet ile ve cennet ile avutur; ölüme gönderirdi. ama kendisi çok iyi bilirdi ki ölen yok olup gider. ne şehit, ne gazi; hepsi niyazi demişliği vardır bizzat bana hasan'ın.