bugün

sahte gülümseme de göz cevresinde kırışıklık olmaz. ilginctir işe yarayabilir.
sex'in karşı cinsle yapılıyor olması.

sadece elle sanıyordum amk.
"mardin kapı şen olur" diyarbakır türküsüdür.
devenin burun yapısı. şimdi deve, burun ne alaka demeyin. anlatıcam.

develerin yaşadığı yüksek sıcaklıktaki bölgelerde nem oranı çok azdır. bu nedenle devenin soluduğu havadaki suyu kaybetmemsi gerekir.işte bu nedenle develerin burnu büyük, kıvrımlı ve süngerimsi bir dokuyla kaplıdır.
bu kıvrımlı ve süngerimsi yapıyla suyun %66 sını tutabilir. burnunun nemi emme özelliği sayesinde 40 dereceden fazla ısıyı 20 derece civarına düşürerek akciğerlerine elverişli hale getiriri.

başka bir özelliği de, çölde kum girmemesi için bizim gözlerimizi kapattığımız gibi burun deliklerini kapatabilmesidir.

--spoiler--
Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı? Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara, nasıl oturtulup kuruldu? Yere, nasıl yayılıp döşendi? Artık sen öğüt verip hatırlat. Sen, yalnızca öğüt verip hatırlatıcısın. (Gaşiye Suresi, 17-21)
--spoiler--

--spoiler--
yaratan hiç yaratmayan gibi midir? artık öğüt alıp düşünmez misiniz? (nahl, 17)
--spoiler--
enerji ve tabii kaynaklar bakanı taner yıldız'ın konuşmasından bir cümledir .
"şöylede bir gerçek var arkadaşlar, yağmur yağıyorsa doluluk var demektir, yağmıyorsa yok demektir"

bu cümle bende öyle etki yarattı ki, dumura uğradım, gözlerim doldu, evet evet bu cümleyi kuran enerji bakanıydı ...
KADIKÖY BOĞASININ HiKAYESi
Nüfusu Germen yoğunluklu olan Alsas-Loren, 18. yy boyunca Almanya ile Fransa arasında sürekli el değiştirdi.
1860’larda bir ara bölge Fransızların eline geçince, “tamam artık bu iş bitti, Alsas-Loren bizim oldu” diyen Fransızlar, zaferin anısına bir heykel yaptırmaya karar verir. Dönemin ünlü Fransız heykel traşları Isidore Bonheure ve T. Roulliard bu işle görevlendirilir.
Fransızların Almanları azgın bir boğa gibi ezip geçtiğini göstermek için yaptırılan Boğa Heykeli, büyük bir özgüvenle Alsas-Loren bölgesine yerleştirilir.
Almanya’nın “Demir Şansölye” lakaplı başbakanı Bismarck liderliğinde savaş ilan etmesi ve çetin bir mücadele ve on binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan savaştan sonra Alsas-Loren bölgeleri yeniden el değiştirerek Almanya’nın topraklarına katılır.
Almanlar, Boğa heykelini savaş ganimeti olarak Berlin’e götürür. 40 yıl Alman topraklarında ikamet eder Boğamız.
Güçlenen Osmanlı-Almanya ilişkileri ve Osmanlı’nın Almanya’nın yanında cihan harbine katılması hasebiyle, teşekkür mahiyetinde, Alman imparatoru II. Wilhelm tarafından, dönemin iktidarı ittihat ve Terakki Partisi’nin başkanı Enver Paşa’ya 1917 yılında hediye edilen “Boğa Heykeli”, Enver Paşa’nın sarayında bir süre misafir edilir.
I. Dünya Savaşı yenilgimizle sonuçlanıp, Enver Paşa yurt dışına kaçınca kaderine terk edilen heykel, 1953 yılında Hilton Otel’in açılışına kadar unutulur. Bu tarihte Hilton Oteli’nin bahçesine konulan heykel, 1969'da Kadıköy’e getirilerek, eski kaymakamlık binası (bugünkü Kadıköy iskele başkanlık binası) önüne yerleştirilir. O dönemde boğa heykelinin Haydarpaşa koyunda yapılan parka konulması planlansa da bu plan hayata geçirilmez. En nihayetinde, Kadıköy Boğası, 1987 yılında bugünkü yeri olan Altıyol'a yerleştirilir.
Günümüzde Kadıköy’ün simgesi olarak kabul edilen Boğa Heykeli, asırlık tarihinden bihaber binlerce insanın buluşma noktası olarak kabul görmüş. Eğer Kadıköy'e yolunuz düşerse, çevresinde birilerini bekleyen insanları ve boğanın üstüne çıkmaya çalışan çocukları göreceksiniz.
Daha once yazilip yazilmadigini bilmemekle birlikte ogrendigim an ufkumdan cok adama olan hayranligimin 2 katina ciktigi hadise.

Haber; http://www.cnnturk.com/20...stesiz.restoran/633858.0/

Haberin ozeti; dunyaca unlu rock star bon jovi, gunun birinde hayalini kurdugu bir restaurant acar ve bu restaurant daha cok yoksullara hizmet icin acilmistir. Ama isteyen herkes bu restaurantda yemek yiyebilir ve hesap olarakta gonlunden gecen fiyat ne ise onu verir. Hic ama hic verecek parasi olmayanlar ise fiyat bedeli olarak restaurantda calismayi veya toplumsal bir faaliyette gonullu olmayi kabul ederek yedikleri yemegin bedelini odeyebilirler.
atilla ilhan in siiri olup ahmet kaya tarafindan seslendirilen o mahur beste calar biz mujganla aglasirdik da ki mujgan in kirpik anlamini taaiyo olup deniz gezmis yusuf aslan ve huseyin inan icin yazilmis olmasi ...o mujgani hep kiz sanardim...
ışık hızını aşan tek şey, atomun temel bir parçacığı olan takyon'dur.

edit: imla.
çirkini öpmemişler, kendini namuslu sanmış.
Miksiyon iseme demekmis. Gitti guzelim soru.
Memat, ölüm demekmiş dostum aydınladım şu anda. Hani hayat memat filannn.
- "ana gibi yar, bağdat gibi diyar olmaz." atasözünün ilk kısmının zamanla yanlış anlaşılmış olması. aslı 'ane gibi yar'dır ve ane iran'da bir uçurumdur (yar).

- gon sözcüğünün latincede köşe anlamına geldiğinin öğrenilmesinin akabinde pentagon binasının beşgen olduğunun fark edilmesi, 'tri gon o metri' sözünün 'üçgeni ölçmek' demek olduğunun çakılması.

- 'çeyrek' sözcüğünün farsçada 1'in 4'ü anlamına gelen 'çehar-ı yek'ten geliyor olması. hatta buradan yola çıkarak 'gün' anlamındaki 'şenbe' ile birleştirdiğimizde çehar-şenbe (hani türkçeye geçerken çarşamba olan) 4. gün, penç-şenbe (perşembe olan) 5. gün demektir ve 7 sözcüğü de 'heft'tir (yani hafta).

- 'kuz' sözcüğünün eski türkçede siyah anlamına geliyor olması. bu anlamda kuzgun, siyah kus; kuzey, karanlık taraf demek.

- "duvarı delen" şeyin azimle sıçan adam olmaması. onun asli 'azimli sıçan'dır. sıçan, yani su farenin hafif irisi olan yaratik.
sultan lakabi erkek saray uyeleri icin ismin oncesinde, kadinlar icin sonrasinda kullanilirmis. sultan mehmet, sultan abdulhamit, mihrimah sultan, gevher nesibe sultan gibi..

ve cem sultan da, tamamen dalga gecmek icinmis.
müjgan kelimesinin kirpik anlamına gelmesi, attila ilhanın kalemiyle yarattığı ve ahmet kayanın sesiyle hayat verdiği, benim de naçizane yıllardır dinleyerek ömrüne ömür kattığım "o mahur beste çalar, müjganla ben ağlaşırız" şiirinde; kahramanın müjgan isimli bir kadınla değil kirpikleriyle ağlaşarak içinde bulunduğu yalnızlığa atıfta bulunması.
titanik faciasında ölen ingilizlerin sayısı amerikalıların sayından daha fazlaymış. bunun tek nedeni de ingilizlerin can kurtaran sallarına binmek için sakince sıraya girerek beklemeleriymiş.
kaptan korsanların taktıkları tek göz bandının amacı yaralanma sonucu kaybettikleri tek gözü saklamak değildir.

aydınlık bir ortamdan karanlık bir ortama ani bir şekilde geçtiğiniz zaman gözünüzün karanlık ortama alışması için belli bir süre gerektiğini, gözün karanlık ortama hemen adapte olamadığını hepiniz tecrübe etmişsinizdir. işte korsan gemilerindeki kaptan korsanlar sürekli olarak güverte ile depo ya da kamara arasında gidip geldikleri için, gözün karanlığa alışma süresini yok etmek amacıyla bu göz bandını kullanıyorlar. güverteden içeri (aydınlıktan karanlığa) geçtiklerinde göz bandını çıkarıp gün boyu göz bandının altında karanlıkta kalan gözü kullanıyorlar. bu şekilde göz bandı tarafındaki göz, zaten gün boyu karanlıkta kaldığı için karanlığa hazır bir şekilde bekliyor, karanlığa alışma süresi yaşamıyor ve hemen net görmeye başlıyor. özellikle savaş gibi saniyelerin hayatınıza mal olabileceği kritik anlarda gözün karanlığa alışma süresini göz bandı sayesinde yok etmek çok büyük önem taşıyor.
Dünyada size benzeyen en az 6 kisi olabileceğinin olması.
(bkz: louis/#23649430)
ekşide aynı başlıkta 8,5 k entry varken bur da 1,25k entry var. yani adamların ufku bizim 2^8 katımız. * bu da size bir kıyağım artık 2^7 kat fark var malum ufkunuz 2ye katladı.
yunanlılar tarafından sözde tanrı olarak bilinen zeusun , aslında hz idris tarafından yunanistana vali olarak gönderilen salih bir kulmuş.

Zeus yaptığı iyiliklerle yunanlıların sevgisini kazanmış, yunanlılarda zamanla bu sevgiyi sapıttirarak zeusu ilahlaştırmışlardır.
olimpiyat denilen şeyin, romalı askerlerin bir savaştan sonra, yaklaşık 30 kilometredeki şehirlerini tekrar savunmak üzere, şehre doğru son sürat koşmasının anısına icad edilmesi.

edit: romalı değil, athen (yunan) askerleriyimiş.

f628'e teşkürler.
ne kadar süre ters koyarsak koyalım bardağın içinde en az 1 damla su mutlaka kalıyor. çok ilginç değil mi? çok da gerekli bir bilgiydi bu bence.
milyarlarca galaksi olduğunun keşfi genişleyen ufku çaresizlikten daraltmaktadır.
yavru kartalı yuvasından alıp eğitip tilki avlatmak. kaynak: bbc human planet