bugün

evin içinde kendi kendime top oynarken sürekli lambayı kırmam. garip babam da hiç kızmaz ya yenisini alır ya da tamir ederdi. o babadan şimdi eser yok.
karşı komşunun başından savmak için hergün zırlak cocugunu bize bırakmasından mütevellit, sussun diye burnuna karabiber sürmüşlüğüm vardır böyle de psikopatmışım hehe.. Sonra acıyıp hemen burnunu yıkamıştım ama
okula giderken her seferinde mahallenin 80 lik dedesinin evinin önündeki çöp tenekesini devirmek.

balkondan gelen geçenin kafasına tükürmek.

kapı mikrofonuyla cumadan gelenlere allah kabul etsin allahsızlar diye bağırmak.
Okul kantininde bir sakiz ayagina 10 kiza dayamak...
Karşı apartmanın camlarına ezik kayısı atmak. Kayısılar çöpe atılacaktı. Bir işe yarasın.
alt komşunun asılı çamaşırlarına tükürmek. bide saatlerce uğraşırdım rüzgardan hep içeriye girerdi. kadın ne çekmiş benden be. bazen de onlardayken sudyenini ve külotlarini aşağıya atardım. mandalini çıkarırdim onlar düşerdi yani. sonra hemen salona oynamaya devam. akşama küçük kızı bahçeden toplardi onları. ulan yaa.
cam kenarına sıkıştırdığım sinekleri çakmakla yakardım. kedilerin kuyruğundan tutup kendi etrafımda döndükten sonra gülle misali bir köşeye fırlatırdım. potansiyel psikopatmışım kabul ediyorum ama bu hiçbir zaman kinetiğe dönüşmedi arkadaşlar.
yılbaşında ödül çıkmayan milli piyango biletlerini yılbaşından bir gün sonra okula götürüp tanesi 5 liradan satmak. salak sınıf arkadaşlarının da bunları satın alması.
sonuç: müdürün odası.
altıncı sınıfta okulla başı belalı bir arkadaşımın anker defterini hocaya vermiştim.
7 yaşında saklambaç sırasında beni kovalayan arkadaşım yüzünden az daha ezilecektim. taşla çocuğun ayak paramağını ezdim, tırnağı çıktı okula ayağı sargılı geldi.
besleyeceğim diye kurbağaları yakalayıp şişenin içine koymak, sonrasında kurbağaları beslemeyi unutup 1 hafta sonra aklıma gelince gidip baktığım yerde iskeletleri vardı.
Sevmediğim komşunun evine gittiğimde koltuğun altına makas, şiş koymuştum. Bir de o kadın hakkında dedikodu çıkarmışım. Bu kısmı annem diyo, hatırlamıyorum.
ortaokulda nöbetçi defterine çaycı değiliz nöbetçiyiz yazmıştım. çalışkan bir öğrenci olduğumdan kimse benden şüphelenmedi. anlaşamadığım bir çocuk vardı ondan şüphelenip onu dövdü müdür. zaten onun da canına minneti adı haylaza çıksın diye iyi de oldu.
15 yaşında babam artistlik yaptığından çayına tükürmüştüm, bunu da bikaç sefer yaptım o yıl.
ilkokul 6. sınıftaydım evet agresif, arkadaş ortamında biryerlere tutunmaya çalışan tipik bir çocuktum. cesaretimi ve çılgınlığımı ispatlamam gerekiyordu. bunun için ise açık bir camdan içeriye 1 karton yumurta atmam gerekiyordu. ve pişmanlıkla söylemeliyim ki yaptım. şu yaşıma geldim hala o evin önünden geçerken içim acımıyor değil. yumurta nedir lan ? taş ataydım taş.
Kucukken koye tatile giderdik, evimizin onunde bir dere vardi. Aksam olunca kurbagalar vak vak otusur dururlardi. Cocuklarla beraber o kurbagalari tutar bacaklarindan ikiye ayirirdik ne zevkli olurdu.

Cocukluk iste simdide vicdan azabi cekiyorum.
sineklerin kanatlarını koparıp bırakmak. ölmüyor serefsizler.
her yaz koye gittigimizde yengemin bebegiyle vakit gecirirdim. mama yapip getirirdi. ben yarisindan fazlasini icerdim ona da bi iki yudum icirirdim. bence annesi hic bi zaman anlamadi.



simdi o kiz ailenin en kisa boylu kizi..
Şerefsizlik mi bilmem ama kuzenimle birlikte bir arkadaşı biz uzaydan bir görev için dünya'ya gönderilen uzaylılarız diye kandırmıştık. görevimiz ise karşı evde oturan kötü robot çocuğu imha etmek idi. arkadaş da ben de size katılabilir miyim falan demişti, katılman için öncelikle uzaylı olman gerekir deyip geri çevirmiştik. Ne günlerdi be...
4 e giderken kizlar erkekler yakalamaca oynuyorsuk yakalanan bankta oturuyodu biz genede kaciypduk kizlarin buldugu yontem kacmayalim diye kucagimiza oturmak .
sümüklü böceğin üzerine tuz dökmüştüm. yanmıştı garibim.
ilkokul yaşlarındaydım..balkonda su dolu yoğurt kabı ile beklemekteyken gelen 2 kız çocuğunun üzerine su dökmüştüm. hala kızların çığlıkları aklıma geldikçe gülerim.
annem abur cubur almis kicerden kiz kardesim bize bagiriyor gelin hadii diye bizde pc basindan kalkarmiyiz kalkmadik abi kardes sonra aglayarak gelde kardesim hadi hepberaber yicez diye yaa git sen ye dedik bizimkiler dursun dedik aglamaya basladi o zaman siz yerken ben bakiyorum yaa diye agladi çok fena gulmustum.

kiz yas 9 ortanca 13 ben 18
bayramdı sanırım, paraları toplamıştım, soluğu doğruca kırtasiyede aldım.

tüfek aldım, evet bildiğimiz 2 metre büyüklüğünde oyuncak tüfek. neyse efendim, evde kimsecikler yok, balkona geçtim, silahımı doğrulttum ve bammmm. milletin ayağına falan geliyor, çığlık atıyordu. ahahah.

birde arkadaşlarla toplanmıştık bir gün fakir sayılmazdık ama kimse para getirmezdi evinden, ibneler. neyse işte plan yaptık, 2 kişi bakkala girip adamı oyalayacak 2 kişide dışarıda duran 10 kuruşluk çerezlerden çalmaktı. ulan hırsızdık ama 2 tl lik cipsler dururken gidip 10 kuruşluk çerez çalıyorduk, karakter işte. şaka lan şaka ne karakteri amına koyayım.

neyse, yakalandık tabi ki amına koduğumun herifi arkadaşı bir güzel benzetti zor aldık elinden. sanki küçücük bakkalı üstümüze aldık. neyse işte daha sonra bir intikam almamız gerekiyordu. bu herifin evinin birinci katında kimse oturmuyordu, tek cam vardı. biz durur muyuz? hayır! kırdık, her gün kırdık, buna adda verdik sefa taşı.

sonra bunun karısı yakaladı bizi, polise haber vereceğim dedi, korktuk, çok korktuk, neyse ki bir şey olmadı. ohh.

ama ilahi adalet galiba 2 ay sonra o dayak yiyen arkadaşın, halası o eve taşındı.
bizim ev 2. kattaydı. aşağıda bir marangoz dükkanı vardı. orada çalışanların kafasına tükürüp hemen kaçıyordum içeriye odama kapının arkasına. sanki evin içinde bir katil varmış gibi heyecanlandığımı hayatta unutmam. tabi kıs kıs gülmek o anki en büyük zevkimdi.