bugün

çocuk yapmak.
çocuğu çevredeki tüm olumsuzluklardan soyutlamaya çalışmak.

mesela parkta büyük bir çocuk salıncak sırasını kaptı diyelim ki, anne-baba koşuyor yanına, "sıra kardeşteydi" diye kendi çocuklarının hakkını savunuyor. büyük çocuk da ne yapsın, salıncağı bırakıp gidiyor.

bu tip zararsız minik zorbalıklara maruz kalmalı çocuk bence. ben karışmıyorum. kendi hakkını savunsun. haksızlık nasıl bir şeymiş, görsün...

hayat bedava bir yer değil maalesef. türlü türlü insan çıkacak karşısına. pamuklara sarıp sarmalayıp büyüttüğümüz çocuklarımız daha ne zorbalıklara maruz kalacaklar, kim bilir?
Eline boyundan büyük telefon verip cebine 3-5 para sıkıştırıp mera hayvanı gibi sokağa salmak. Sonra vay efendim bu çocuk niye böyle oldu? Vakti zamanında yüzüne bakmadığın çocuk ergenlikte seni takar mı?
Hayatımın bu başlık altında bir film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçmesini isterdim ama neyse.
dayak.

dayak cennetten çıkma değildir, besbelli ki cehennemden gelen bir kötülüktür. bebelerinizi dövmeyin!
Eline tablet telefon vermek.

Çocukların hayal gücü ölüyor resmen.

Yanında kitap okuyun.

Kibar davranın.

Hatta erkek çocuklarının yanında kızlara ve kadınlara daha kibar davranın ki oğlunuz ileride şiddete meyilli bir birey olmasın.
Mücadele etmeyi çocuğa öğretmemek.
Bağımlı ve baskıyla büyütmek.

Çocukların kanatlarını kesmeyin, bırakın uçmayı öğrensinler.

Onlar salt sizin değil, evrenin çocuklarıdır, kendinize tutsak etmeyin!
açılın bilir kişiyim

sürekli aglayan, sürekli kavga eden, sürekli küsen çocuğu şımarık sanmak.

şımarık çocuk yanlışını bilir, ve mantıklı bir açıklaması vardır. erken teşhis edilen çocukluk sorunları aşılabilir, karakter defolarına dönüşmeden altedilir. çocuğunuzu daha iyi tanımaya çalışın, okuyun, araştırın, başka ebeveynlere danışın, destek alın.

lütfen bir de,
çocugunuz sizin pazartesi teslim edilecek projeniz değil. bunu da unutmayın.

sevgiler.
Ben yaşayamadım, bizim zamanımızda yoktu mantığıyla çocuklara her istediklerini alarak doyumsuz bireyler yetiştirmek.
Göster amcalara pipini listenin başını çekiyor. Birde ailelerin okul konusunda yaptıkları gereksiz saçma baskı.
Korkutarak öğretmek.
Onları küfürlü sevmek.

Özellikle oğlan çocuklarına karşı bilmem neresini yediğim, şurasına kurban olduğum vs.

Altını değiştirirken orasını öpenler mi dersin neler duyuyorum çevremden.

Şoke olmuş bir şekilde bakıyorum "bon do oyloydom onno olonco onlorson" demeleri.

Gerçekten bu normal mi? Hastasınız.
sen erkeksin herşey sana mübah.
kızını dövmeyen dizini döver. bla bla.
en çok yapılan kendi hayallerini çocuğun üzerinden gerçekleştirmeye çalışmaktır.

anne baba okumamıştır, çocuğu okusun ister, başarısız olmuştur, başarılı olsun ister. mevki/ makam ister. ister de ister. bir tek mutlu olsun istemez. çocuğa öyle bir sorumluluk yükler ki olmayınca da hayal kırıklığına uğrar. yani çocuğun ne istediğini asla önemsemez. hedefi kendi hayalleridir.
çoğu konuda baskı uygulamak.
Hayatta her istediğimizin olmayacağı ve her olaya pozitif yaklaşmayı öğretemeseniz.
çocukluk travmalarından koruyamadığımız kesin.
Bencil ve kendini bisey sanan annelerin çocukları baba, babanne, hala ve babanın diğer akrabalarına karşı olağanüstü ve çok kötü biçimde doldurması ve olmamış seyleri oldu gibi göstererek ve onları kullanarak baskı kurması çocuklar üzerinde öyle bir etki yaratıyor ki anlatmam mümkün değil. O cocuk mutsuz, o çocuk eziliyor, o çocuk üzgün. Kendini düşünen anne ise çok mutlu ve güzel bisey yaptığını zannediyor yalan söyleyerek çocuklarına karşı yapıyor bunu bi de. Baskı kurmayın çocukların üzerinde arkadasım. Bi de herkes anne olmamalı diyorum ve susuyorum.
'sus bakayım çocuklar öyle her lafa atlamaz!'

'o gelmeden yedi teyzesi'

'çocuk işte'

bu üç cümle bir çocuğun büyüdüğünde dahi iletişim becerisini etkiliyor. bırakın bir yerde bir şey yemek istemiyorsa kendisi söylesin, bırakın saçmalasın. ve inanın ona. 'bu bana bunu yaptı' dediğinde ona inanın. 'çocuk işte, ne dediğini bilmiyor' diye geçiştirmeyin. sonrasında asla geçiştirmemeniz gereken şeyleri öğrenemeyebilirsiniz. bırakın konuşsun, anlatsın. bir zahmet gündüz işyeri dedikodularını dinlemek yerine akşam eve geldiğinizde çocuğunuzu dinleyin. en sevdiği şarkıyı, rengi, çiçeği, arabayı, çizgi film karakterini, bir espri yapıldığında 'acaba o da gülüyor mu' diye gözünün içine baktığı kim bilin. bir süre sonra peşinden ne kadar koşarsanız koşun öğrenemeyeceksiniz. en kötüsü ne biliyor musunuz? ayrı eve çıkmak istediğinde 'hayatı tanımıyorsun' itirazınıza aldığınız 'hayır anne/baba... sen beni tanımıyorsun' cevabı. o cevabı almayın.
Çok fazla. Bir tanesi her işi onun yerine yapıp fırsat vermeyip kendini geliştirmesine engel olmak.
sürekli ödül ceza mantığıyla yönlendirilmesi.
çok yanlış çok.
Özgüvenli olsun yada benim olmadı onun olsun diye herşeye izin vermek, yada saygılı ve düzgün biri olsun diye çocuğu yetişkin gibi büyütmek. Ortasını bulmak zor anam zor.
maalesef bazı ebeveynler için çocuk yapmaktır en büyük yanlış. o sabi sübyanı dilendirirler, faydalanırlar. nadiren de olsa aile içinde tecavüze bile uğrar bu yavrucaklar. yetersiz beslenmeye; gereksiz ve aşırı şiddete hiç değinmiyorum bile.

yapmayın, ederi kadar bakmayacaksanız yapmayın.
Çocuğu masallarla kandırmaktır bence. Çocuktan gerçekleri saklamak. En basitinden, çocuk nasıl dünyaya geldiğini merak eder. illa ki herkes etmiştir. Cinselliği öğreterek anlatmak en mantıklısı olacaktır.
Siz bu düşüncelere karşı oldukça küçücük çocuklar kaç can yakarak kendiliğinden öğrenmeye çalışacak cinselliği!