bugün

çalışmak ister ahlaki olarak, "çalışmak yüceltir", "çalışmak özgürleştirir";
ister araçsal olarak, "daha iyi yaşamak için", "yarın için", "tatiller için", "çocuklar için", "emeklilik için"... düşünülsün, sonuçta, ne yaratıcı ne de şahsi bir edimdir.

Süreğen ve kalıcı kılınan tek şeyin, insansız ve soyut kurumların bekası sağlanırken, çalışma, olmazsa olmaz bir döngü olarak, çalışanın daha çok tükenmesine ve tüketmesine yol açar, böylelikle, sistemin tüm alanlarını besleyen kılcal bir ağ işler kılınmış, genişletilmiş olur.

Çalışan tüketen, tükenen ve eğlenenler insanlar - bunları yapamayan, özenen ve arzulayanlarla birlikte- bu ağın simgelerinden çeşitli kimlikler edinir, kurumlarla ve herkesle özdeşliğin, anonim nazların gururuyla (potansiyel ve fiili) birer iktidar odağı olarak dolanırlar ortalıkta.

der (bkz: Işık Ergüden)
maddi ya da manevi her açıdan kazanç sağlayacak tek yöntemin adıdır.
göt ister. hayatta çalışkan olmazsan ekmek yok. açık ve net.
alman planlayarak yapar,
isviçreli kararlılığa bakarak yapar,
ingiliz içkisini yudumlayarak yapar,
türk hallederiz abi der ve yapmaz.
insanın içindeki boşluğu doldurur, üretken ve işe yarar hissettirir.
pas tutmamaktır, candır, canandır. hep devam....
Çalışmak isterim lakin dış güçler izin vermiyor

(bkz: baba faktörü)
çok istediğim ama yapamadığım eylem çaresi varsa biri bildirebilir mi?
Yukaridaki yazara rağmen çalışıyorum ulangünde 12 saatten haftada 6 gün üniversiteden atildigim için pişman mıyım? evet köpek gibi bu entryi de iş yerinden yazıyorum eksi 5 derecede gece vardiyasi mi olur lan!
iyi ki çalışıyorum, yoksa hep kadın programı seyreder durduk yere dert sahibi olurdum.
bir araç haline getirildiğine tek bir hakkımız olan yaşamayı daha verimli hale getirebileceğimiz eylemdir.
--spoiler--
insanoğlu olarak nasıl bir şirkete geldik lan biz böyle? çalışan tek canlı biziz. böyle malafat gibi, pazartesi sabah gelip haftasonuna kadar sabahtan akşama kadar bir yerde oturup çay-kahve içiyor, bedenimiz damacanaya benzeyene kadar masanın başından kalkmıyoruz. dışarıdaki köpeğe bakıyorum, haftalardır hiçbir şey yapmıyor. güneşin altında yuvarlanıp, ara sıra seks yapıyor. parkta yatıyor, oradan kalkıp ağacın altına gidiyor. çalışma ihtiyacı duymuyor adam. saygı duyuyorum. muhabbet kuşları da ne okula gidiyor ne de sonra daralacağı bir işe girip fosforlu tüyleri dökülene kadar, sikimsonik programların karşısında dosya aramakla vakit kaybediyor.

sistemin çarkı, bitmeyen şarkı gibi geyiklere girmenin alemi yok. sorun net, önümüzde kilim desenli apartman gibi serilmiş. istemediği şeyleri yapmak zorunda kalan tek denyo biziz.

o değil, kendi hayatımızı mahvettiğimiz gibi başka hayvanlara da eziyet ediyoruz. atlar biz sefa yaparken faytonu çekiyor, köpeğe bizi korusun diye eğitim veriyoruz. eti yenebilir hayvanları parçalayıp, yenemeyecek hayvanların derisinden çanta yapıyoruz.

ulan bu nasıl bir vandallık, nasıl bir yok etme güdüsüdür? aynı tanrıya başka yoldan inanıyor diye kafalar kesiliyor, füzeler gönderiliyor. denizin dibinde hiç ışık görmemiş canlılar bulup, onları kameraya alıyoruz. hayvanda göz oluşmamış ışığa gerek yok diye, sen hayvan gibi projektörle gidip bir de filme alıyorsun.

alma amına koyim!

kendin bokun içine bulaşmışsın zaten, mis gibi cennetten bile bu bitmek bilmez merakın yüzünden kovulmuşsun.

kim yedi lan o elmayı? hacı, elma lan bu? yani eve alırsın, 2 hafta sonra yemeyi unuttuğundan çöpe atarsın. daha fazlası değil. eksik tasarım mıyız? proje hata verdi, artık olduğu kadar deyip mi gönderildik bu dünyaya bir bilebilsem.

ne kadar gereksiz taş, işe yaramaz hamle var altından insan çıkıyor. makyaj yapmak da neyin nesidir yahu? köpeğe kazak giydirmek, toka takmak nedir? bir milyon tane çizim programı bulup, bunlarla bir şey çizememek nedir?

bu dünyanın başına gelmiş en kötü türün, başarısız bir temsilcisiyim. en az bu yazıyı okuyan, okumayıp cevahir'de pantolon deneyen, tüm gün tavuk döner kesen, kunil gibi konuşan, saçlarına yarım kilo jöle süren, kafasiken telefonların susmadığı banka şubesinde akşam olmasını bekleyen, sex shopta dildoları rafa dizen, köşe yazısını yazmaya çalışırken " yazacak bişey kalmadı mnkym" diye ekrana bakan, bu toka bu kafaya uymadı diye başka toka deneyen, yanında çalıştığı insanların süzme salak olduğunu düşünen herhangi bir insan kadar başarısızım.

işin kötüsü: bu başarı, kariyer, vizyon sikini çıkaran da yine aynı tür. manyak mıyız, divane miyiz, mazo muyuz nedir anlamadım ki?
--spoiler--
adam avrupayla türkiyeyi ikiye ayırmış onlar 70 yaşına kadar hatta emekli olduktan sonra bile sürekli çalışıp bir şeyler üretiyormuş.ulan adamların asgari ücretlerine bir bak bide bizim asgari ücretimize bir bak bizim ki resmen bedava kölelik amk sen bunları iyi öğren sonra konuş dingil.
dünyanın en güzel eylemlerinden. hala anlamış değilim böyle güzel bir eyleme nasıl böyle aşağılayıcı sıfatlar verilmiş. tamam atasözlerine, deyimlere saygım var ama çok çalışmanın benzetmesi eşek gibi veya köpek gibi olması biraz dokunuyor. ibadet sayılan bir eyleme sen gel eşek gibi de. olacak iş değil.
çalışmak güzeldir.
türkiye de asgari ücret adı altında kölelik yapmaktır. size 3 kuruş verirler ama bedeninizin her zerresini çürütürler.okuyun kardeşlerim meslek sahibi olup kendi işinizin başına geçin özel sektör adamı bitirir.basta size güler yüz gösterirler zamanla sizi bir köle gibi kullanırlar.
Hayali gerçekleştirmeyi amaçlayan zihin veya beden devinimi.

içinde bulunduğumuz sistemin kurgusunda zaruri ihtiyaçlarımız sistem tarafından karşılamaktadır.
Bebeğe olan anne ilgisi, Bitki yoğunluğu olan yere yeterli yağış olması gibi örnekler uç sayılsa bile diğer durumlarda da bu denge deneysel olarak sağlanmış, teyit* edilmiştir.

Bireyin Sahip olduğu ufka göre zihinsel ve bedensel faaliyetleri şekillenmektedir.

içinde oksijen alıp karbon saldığımız sisteme ve diğerlerine faydalı zihinsel ve bedensel her faaliyet, bu dinamik, etkileşimli sistem tarafından ödüllendirilmektedir. Kendine faydalı fakat sisteme ve diğerine zararlı tüm faaliyetler an itibari ile ödüllendirilmiş gibi görünse de sonuç itibari ile zihnen veya bedenen cezalandırılır.

diğerlerinin zaafiyeti üzerinden yapılan kazanımlar ebter olmakla beraber eksikliğini giderici, doğrudan fayda sağlayıcı faaliyetler gerçek anlamda inovatif sayılabilir ve geleceği vardır, sistem tarafından desteklenir.

Sistemin tasarımcısı, sistemin içerisinden seçtiği elçilerler ile sistemi açıklamış. 'ibadet' denilen faaliyetlerin içerisine kodlanmasını sağlamış. bunu o kadar kusursuz yapmış ki; bin 400 yıl taklit ve rivayet ile aktarılsa bile taklit edilen ritüel içeriğine dikkat edildiğinde kodlar çözülmekte.. (Matrixteki neo'nun koridorda yeşil kodları okumaya başladığı gibi)
iki hırsızın karşılıklı çalma olayı. işteşlik.
ileride emekli olup rahat etmek için çalışıyoruz ama bu süre zarfında çok ağır bedeller ödüyuruz.sağlığımızı kaybediyor kazanılan parayı sağlığı geri kazanmak için harcıyoruz.
modern kölelik. klişe bir laf oldu ama gayet haklı bir durum. eskiden insanlar tarım yapardı bahçesini eker yazın 4 5 saat çalışır kışın sobasını yakar yatardı. şimdi ise günün en kötü 10 saatin iş için geçiyor(yolda geçen süreyi dahil ediyorum) 8 saat uyudun. geriye kaç saat kaldı 4. 4 saat yaşayabilmek için 10 saat çalıştın. elinde olan ne hiç bi şey. mükemmel arabalar evler alsanda geçirebileceğin vaktin yok.
üretmek başka insanlara, objelere, fikirlere kadar damarlarım uzuyor, yayılıyor, kanım akıyor gibi hissettiriyor. çalışıyor olmayı bu yüzden seviyorum.

iki gündür yaz boyu tasarladığım geliştirdiğim fikirlerin peşinde koşuyorum. şu an ayak bileklerim sızlıyor, rutini aksatmadan bugünlük son gerekli gördüğüm işi de az evvel tamamladım.

dünyanın en güzel şeyisin. huzurla yatıp uyuyacağım.
Çalışmak sevmekten daha zor geliyor.
Şimdiki manasıyla çalışmak, insanı yaşlandıran eylem.

Düşün ki, camları bile açılmayan, oksijen giremeyen bir ofistesin. Filtresinin ne zaman temizlediği belli olmayan klima her daim çalışıyor. Hep hasta gibisin.

Sabah 6 da kalkıyorsun, en az 1 saat yol gidiyorsun trafikte işe gitmek için. Araban varsa en azından oturarak gidebilirsin. iş çıkışında yine aynı trafiktesin.

Sinir stres harbi, ego savaşları, piyasa baskısı vs. Onlar zaten senelerin rutini.

Eskiler işleyen demir ışıldar demiş. işleyen dedikleri toprağı işleyen muhtemelen. Mis gibi temiz havada toprakla haşır neşir olsam ben de ışıldarım. Benimse rengim soldu.

Yoruldum. Kariyer hedefim ev kadınlığı.
insanı hayatta tutan yegâne şey.
Zordur çalışma hayatı ancak kendi başarılarını, dimdik ayakta duruşunu görmek her şeye değer. Çalışmak insana kendisini anlamlı hissettirir. Is aradigim bir kaç aylık dönemde kendimi ise yaramaz bir çöp gibi hissetmiştim. Bütün zorluklara rağmen çalışmak var oluşumuzu anlamlandirmaktir. Yoksa çok amaçsız bir şekilde nereye kadar. Insan boşluğa düşer.
Ne zamanki yaşamak için çalışmak yerine çalışmak için yaşamaya başladık işte o zaman hayatın tadı kalmadı.