bugün

kitap okuma alışkanlığımın miladı olan tekrar tekrar okumaktan sıkılmadığım roman.
Romanı kadar aydan şener'in canlandırdığı feride ile de tekrar hayranlık duyduğum yapıt.
Her ramazan yeniden başlayan bir trt geleneği.
meb'in 100 temel eser arasına aldığını gördüğümde sevindim. Çünkü kendisi bir başyapıt.

Öğrencilerime okutturduğum kitaptır. Ancak alacakaranlık dizileri daha cazip geliyor onlara. bizlerin ilk ve ortaokulda okuyup sevdiği bu kitabı sevemiyorlar. sevenlerin sayısı oldukça az. dilini ağır buluyorlar. halbuki bilinmeyen sözcüklerin hepsi cümlenin gelişinden anlaşılabilir. yalvarıyorum resmen onlara okumaları için

Küçük feride'nin babasının ölümü karşısındaki metanetini, feride'nin kamran'a yazdığı mektuptaki duyguyu ve inceliği, gülbeşer'i, Feride'nin öğretmenlik mesleğine olan tutkusunu ve idealistliğini bir aşkın perdesinde hangi yazar bu kadar güzel anlatabilir?

Aynı zamanda bu eserin kitap ve dizi olmak üzere insanların zihninde iki parça halinde yer aldığını görüyorum. Kitap da mükemmel dizi de. ikisinin yeri sanırım herkes de farklı. Birbirinin yerine konulamayacak iki eser ortaya çıkmış.
görsel
genelde türkiyede çocuklara okutulan ilk romandır ve bu romanı okuyan kısım kitap okumayı sever okumayan kısım sevmez. reşat nuri'nin narin feridesini trt1 de aydan şener harika oynamıştır ki yıl 2011 hala izleniyor. bu tarz eserler eskimiyor yıl alıyor ve şarap misali değerleniyor.
ortaokul yıllarımda, elimden bırakamadığım, hatta yemek yerken yemek masasının altından gizli gizli okumaya çalışırken babamdan azar yememe sebep olan kitap.

ne çok etkilenmiştim bu kitaptan.
samsun'da yaşadığım 18 sene içerisinde, yediğim en güzel dürümlerin mekanıdır. bir diğeri için;

(bkz: beyaz ev).
80'lerde dizi haline getirilmiş olan roman. şu sıralar hafta içi 1-2 gibi trt 1'de oynuyor. başrolde aydan şener ve sadri alışık var.
acaba okumasam tercihlerim ne yönde gelişirdi diye düşündüğüm olmuştur. her cümlesi, her kelimesi mi bu kadar etkiler, bu kadar acıtır insanı. kimbilir kaç kez okudum, kaç kez izledim dizisini. bıkmadın mı diyenlere inat, bıkmıyorum okumaktan ve izlemekten. munisenin ölümünü her okuduğumda, feridenin yalnızlığını her içime çekişimde fark etmeden gözlerim dolar. her seferinde kamrana nefretle dolar içim. her seferinde ferideye hayranlıkla karışık yakınlık hissi. bir insanın yazabileceği en güzel kitap. mutlaka okuyun, okutun.
fransanın bazı bölgelerinde hala bir çalıkuşunun yuvasını bozan insanın başına yıldırım düşeceğine inanılır. bizde de, bazı yerlerde şekli tasvir edilse de, ismi verilmeyen "ardıç kuşları" nı öldürmenin uğursuzluk; dolayısı ile yasak olduğı nakşedilmiştir. ancak; bunun sadece yasak olduğunu dile getiren büyüklerimiz, onların öğütlerini dinlemezsek bize yıldırım düşeceğinin söylemediler. sadece; yapmamamızı istediler.
samsun çiftlik caddesinde döneri ile ünlü dönerci.
ukrayna'da da oldukça sevilen bir eserdir.
2000le başlayıp dönem ödevlerine konu olan ve kitap satışlarını patlatan, kütühpanelerde bir adet bulunmasına rağmen yüzlerce insan tarafından aranan ve katologlarda çekilen eziyetin (ki o zamanlarda internet sistemi yoktu)sonucunda ellerim bomboş yüreğimde bir sızı eşliğinde orda olması lazımdı ama diye dönen insanların dramını konu alan bir olayın baş kahramanıdır.
kalbi kırılmış bir genç kızın ağzından yazdıklarıyla (bkz: Reşat Nuri Güntekin)'i sevme sebebim olan kitaptır.
Kitabın sonunda (bkz: kamuran) -yaptığı onca kalleşliğine rağmen- (bkz: Feride)'ye söylediği şu sözlerle okuyucu da kendisini affeder.
--spoiler--
dünyada zamanla yıpranmayan, kuvvetini kaybetmeyen hiçbir his yok. "ya bir zaman sonra feride'yi bu kadar sevemezsem, ya bu leziz, nadide tahassürü kaybedersem?" diyordum. o vakit, yan yana bitmesinden korkulan ışıkları nasıl söndürürlerse ben de öyle yapıyor, hayalini gözlerimden uzaklaştırmaya çalışıyordum.
dağlarda ismini bilmediğim bir ot yetişir. feride, insan, onu daima koklarsa, bir zaman sonra kokusunu daha az duymaya başlar. bunun ilacı, bir zaman kendini ondan mahrum etmektir. hatta bazen -sırf o eski güzel kokuyu yeniden bulmak hırsıyla- herhangi bir kokuyu, mesela bir manasız "sarı çiçeği" yüzüne yaklaştırır.
bu ot, güzel kokusu için bazen mihnete de uğrar, insanlar, onu parmaklarının arasında örseler, hırpalarlar. feride, seni bu ıstıraptan derinleşmiş gözlerin, mahzun düşüncelerden yorulmuş güzel yüzünle ben, bu hırpalandıkça kokusu artan çiçeklere benzetiyorum. beni anlıyorsun, değil mi?
--spoiler--
şimdi dizi halini izlediğim dizidir ancak; kişinin bazı prosedğrlerden nasıl nefret ettiğini anımsatandır..
feride'ye ilk öğretmenliğe başlığı zaman hep bugün git yarın bugün git yarın gel diye denilmektedir!...
(bkz: aydan şener)
kitap gibi kadın.
parçalanmış ve eski türkçe ile yazılmış baskısını ilk okuduğum günden beri etkisinde kaldığım, kimi yerlerini ezbere bildiğim bir kitaptır Çalıkuşu...

--spoiler--
''- Sevdin mi, beğendin mi Gülbeşekeri?
- Sevdim.
- Bir daha söyle, ''ben gülbeşeker'i sevdim'' de.
- Ben Gülbeşeker'i sevdim.
- ''Ben Gülbeşekeri çok sevdim'' de.
- Ben Gülbeşeker'i sevdim. Ben Gülbeşeker'i çok ama çok sevdim, senin istediğin kadar çok sevdim''
--spoiler--
atatürk' ün ulusal kurtuluş mücadelesi telaşında bile okumaktan zevk aldığı romandır. öncesinde 4 perdelik istanbul kızı isimli oyunun genişletilmiş halidir. modernizmin ilk ayak sesleri, osmanlı' nın son dönemlerine bir veda portresidir.

çünkü bu roman aynı zamanda dönemindeki olaylara ışık tutmuştur, o yollar, o karakterler, o çıkmaz durumlar ve o dönemin öğretmeninin şimdiki öğretmen adaylarına ders niteliğinde yurdun her yerinde verdiği eğitim mücadelesidir.

reşat nuri' nin en sevdiğim eserlerinden biridir.
1922 yılında yazılan romanda Feride'nin öğretmenlik yaptığı yer olarak bilinen ve köy ya da mahalle statüsüne sahip olmadığı için yıllardır elektriksiz yaşayan Zeyniler'e enerji verilmesi için çalışmalara başlanmış.(Radikal,13.10.2012)
iki kez okuduğum rasathane nuri romanı.
http://www.youtube.com/wa...ailpage&v=yXV3PkT8-cA
bir şeye dikkat etmek gerebkir, kamranın ferideye aşık oldugu açıkca yazıyor ama feride pek onu sevmiyor gibi.
çok güzel bir türk klasiğidir. okunması siddetle tavsiye edilir. memleketimde yazılmıştır.
her seferinde okumaya yeltenip bir türlü okuyamadığım o kitap.
Bitti diye ağladığım kitap. Ben gerçi sevdiğim bütün kitaplar bittiğinde ağlarım. (bkz: bitmesi istenmeyen şeyler)
Feride yazarın olmak istediği kızdır.Kamuran'a aşıktır o da delicesine.