bugün

yeni nakil olunan lisede sınıftaki ilk gününde artislik yapıcam diye jean jacques rousseau ya jean michel jarre demek. sonra toparlayayım derken hangisinin müzisyen, hangisinin filozof olduğunu unutmak, iyice sıvamak. akabinde zaten kimse dinlemedi çünkü herkes gülmekten komalık olmuştu.
Parktaydım. Maç yapıyoruz. Galatasaraylı bir eşofmanım vardı. Lastiği gevşek. Piçin teki donumu indirmişti. Lan nasıl rezil oldum. Kızlar,aileler,arkadaşlar. Aylarca sokağa çıkmadım. Özgüvenim bitti.
(bkz: hesap öderken cüzdandan masaya düşen prezervatif)
okulda topuklu ayakkabıyla yürüyemeyen bir kız olur sonra düşer ya ha işte o benim düşmesem de ağır sendeledim. kantinin merdiveninde hemde. ama soğuktan titreyen elimde çay vardı ve onu dökmemek tek isteğimdi gözümü ondan ayırıp merdivene bakaydım keşke.
(bkz: nasip değilmiş)
Okuyan adam kişisi güzide üniversitelerimizden birinde diferansiyel denklemler dersi vermektedir. Soru uzun ve karmaşık olduğu için elindeki çözümlü notlardan faydalanıyordur. Öğrencinin bir tanesinin uyarısıyla irkilir: "hocam, köklerden birisi -1 olmayacak mıydı?" Okuyan adam hemen kontrol eder. Ne yazık ki öğrenci haklıdır ancak eldeki notta +1 yazmaktadır ve 2 sayfalık çözüm buna göre yapılmıştır. Hafifçe sırtı terler. Biraz duraksar. 2 sayfalık çözümü yeni köke göre notlar olmadan yapmayı bir tarafı yemez. Yerin yarılmasını beklerken aklına bir fikir gelir ve noktayı koyar. "Bu sorunun yanıtını ödev olarak veriyorum. Herkes haftaya yapıp gelecek!"
sene 2007. ben ve erkek arkadaşım yeni çıkmaya başlamışız sürekli msn'den görüşüyoruz. ve o dönem benim pastırma düşkünü erkek arkadaşım cipso'nun pastırmalı cipsine bayılıyor.* bir gün baktım bu yine online oldu. hemen başladım yazmaya. aşkım aşkım aşkım. cevap yok. tekrar aşkım aşkım pastırmalı cipsim benim. cevap yok. sonra yine aşkım aşkım diye cevap beklerken cevap geldi. ben ...'nın annesiyim. ... dışarda. * şok şok şok. hemen sevgilimi aradım. neredesin dedim. arkadaşımı aştiye bırakıyorum deyince acı gerçeği doğrulamış oldum. çok utanmıştım kadından.
hakkında olumsuz eleştiriler yaptığınız kişinin anlattıklarınızı dinlediğini fark ettiğiniz andır.
saat 2'deki sınavıma sabahın 9'unda gitmek. yerime oturan kişiye "kalkar mısın, yerime oturmuşsun" demek. sonra çocuğun benden özür dilemesini sağlamak. sınav görevlisinin gelip "hanımefendi, sizin sınavınız saat 2'de" demesi.
babana bir elde bira bir elde sigara yakalandığın andır.
bangır bangır müzik çalarken traktör gibi osurmak akabinde müziğin kulaklıktan geldiğini fark etmektir.
Bi restoranından çıkarken camı görmeyip orayı kapı sanmak ve bodozlama cama yapışmak. arkamı dönüp baktığımda herkesin güldüğünü görmek. işte o andır.

o camıda neyden yaptılarsa hiç belli olmuyodu ibne.
--spoiler--
tokattayım yeni yeni haşır neşir olduğum kız arkadaşımla x cafede oturuyorum.
kızı çok seviyorum, öyle zannediyorum. birden duygusal bir an oldu, öpüşmeye başladık.
garson geldi ve bizi ayırdı sanki kavga ediyormuşuz gibi bir sertlikle.
dedi ki 'birader! burada öpüşmek yasak!'
yer yarılsa da içine girsem dedim.
--spoiler--
cafede* arkadaşlarla terasta filtreli kahve eşliğinde sigara keyfi yaparken bir anlık andavallığımla ortada hiçbir şey yokken anaa buradan benim araba görünüyo lan dememle yan masadaki 3 kızın bana dönüp bakması ve devamında kendi aralarında gülmeleri.
2005 senesinde dersane dönüşü; N-K seferini yapan halk otobüsünün ani freniyle hemen önümdeki hatunun üstüne yığıldım, elim hatunun namahrem yerlerine geldi hem de. Üstelik otobüste liseden birçok arkadaşım da vardı.
2004. kültür ünide hazırlık okuyorum. babam erken bırakıyor işe geçerken attığı için. bir sabah sürücü kursundan hallice olan hazırlık binasında misafir odasından hallice sınıfıma girdim. sınıfta 2 tane kolon var bildiğin kolon aq sınıfın içinde... kimse yok. geçtim cam kenarına bi gerindim. gazım geldi. osurdum üzerinize afiyet. arkadan bi sandalye kaydırma sesi duydum... kolonun arkasından kız çıktı. ağzımla sesler çıkarttım osuruk taklidi.onu da ağzımla yaptım hesabı...

soru1: sınıfta kolonun ne işi var?
soru2: bir kız sabahın köründe kolonun arkasında ne yapar?
sitem: be aşüfte sınıfa girmişiz bi günaydın desene.
Üniversite yılları akşamdan kalmayız tabi. Para çekilecek. Halk bankası atm sinin önünde sıra bekle, kartı sok, şifreyi gir, defalarca dene olmasın da olmasın. Sen o sinirle bankaya gir, makine bozuk diye saydır, kafa on numara ağrıyor zaten, güvenlik görevlisi eşliğinde atm ye git, kartı sok, adam demesin mi tabi para çekemezsin bu Akbank ın kartı diye! Oradan bi gidiş gittim sormayın 10 yıl oldu hala geçemem o bankanın önünden.
üniversitede okurken, sabah kalktım okula gidip birazda okulda uyuma planı yapıyorum. malum imza atmak için gidiyorum zaten. bende unutkanlık olduğunu unuttum tabi ama bu boyutlara ulaşacağını fark etmemiştim hiç. sınıfta başımı koymuş uyuyorum. sıcak oldu terledim. montumu çıkarayım dedim. çıkarır çıkarmaz arkamdaki bir kaç ibne gülmeye başladı noldu lan deyip döndüm ve farkına vardım. içime hiçbir şey giymemişim. atletle gitmişim okula. tabi hemen toparlanıp terk ettim sınıfı. o insanların bana bakışlarını unutamıyorum.
sınıfta sunum yaparken fermuarın açık olduğunu görmek.
ipod u açık bi şekilde çantaya atıp yaklaşık 45 dakika öyle dolaşmak, eve geldiğinde "nerden geliyor lan bu müzik sesi" deyip öyle fark etmek.
üniversite 1 sınıf ilk hafta lab dersine girecez sınıflardayız. ben oturdu tabi kimse kimseyi tanımıyor ayakta duran bir çocuğa "gel burası boş otursana" dedim o yok der gibi bir işaret yaptı ben de sen bilirsin dedim. neyse prof geldi proje hakkında maluat verdi bir yarım saat geçti o gel otur dediği çocuğu göstererek "asistanımız nejmi ile bu dersi götürecez " deez i? işte o an yer yarılsa da içine girsem dedim içimden acayip utandım.
minibüste uyurken, arkadan dürtülüp uyanamayıp seslenince uyandığım zaman.
unutulmayacak anlardır.

üniversite üçüncü sınıftaydım. güya artık öyle saflıklar yapmıyorum diye geziyordum ortalarda. bahar yarı yılındaydık.
laboratuvara girdim ve ardımdan giren genç bir çocuğu göstererek, a a yeni biri gelmiş sınıfımıza, dedim. sonra da evrensel, uysal bir insan olarak hemen hoş geldin merasimi düzenledim kendisine.
muhabbet ettik, sınıftaki arkadaşları tanıştırdım.
sonra "arkadaşlar yoklama alacağım, herkes deneyinin başına geçsin" diye laboratuvara seslenince, dumuru yaşadım. sanırım arkadaşlarıma da dumuru yaşattım. dumur buymuş dedik.*
laboratuvardaki asistanların değiştiğinden kimse bahsetmemişti.
ben de diyorum, bu çocuk ben onunla konuşunca, ismiyle hitap edince bana neden sırıtıyor.
ve daha acısı bir dönem boyunca onunla aynı laboratuvarda olduğumuzdan durup durup bu dumuru tekrar yaşıyor olmamdı.
sıcağı sıcağına yazayım;

darthpeace kişisi dominostan pizza söylemeye yeltenir, numarayı çevirir karşıda bir insan sesi:

- buyrundominospizzanasılyardımcıolabilirim.
- iyi günler ben sipariş verecektim.
- tabikilütfentelefonnumaranızıricaedeyim
- telefon numarası ?. ha eeeeee [lanannskym] sıfır hede hödö.
- alakasız bir adres tarifi.
- (lan numara neydi amına goyim.) kem küm yanlış hayır.

küt telefon kapanır.

evimin telefon numarasını unuttum sözlük. adam gibi adres istesenize anasını satayım be domingos. panik yaptım bir an. herkesin başına gelir, lan gelir değil mi.
utancın hat safhada olduğu durumlar. allah kimsenin başına vermesin.
Bisiklet yolunda bisiklet sürerken -gayet normal görünüyor- önümde yürüyüş yapan teyzelerden birine frenlerimin tutmaması suretiyle çarpmam. Akabinde çarptığım teyzenin değil de arkadaşının "sen bizi öldürmeye mi çalışıyorsun" diyip bana bağırıp çağırması, cadde üzerindeki tüm esnafın dışarı dökülmesi.Çarptığım teyzenin diğer teyzeyi sakinleştirmeye çalışması ve bana "git çocum sen" demesiyle bisikletle devam etmeye çalışırken nerden geldiğini bilmediğim bir sesin "kaç kaç teyze seni dövmeye geliyor" demesi.