bugün

pek bir güzel neşet ertaş türküsü ..

kardeş türküler - bahar albümünde hoş bir yorumu dinlenebilir ..

bahçe duvarından aştım
sarmaşık güllere dolaştım
öptüm, sevdim, halelleştim

yanıyorum, yanıyorum
mail oldum gonca güle
acem şalı ince bele

bir bakışta yaktın beni
dert ile bıraktın beni
yaktın beni, yaktın beni

yeter, naz eyleme bana
gel göreyim kana kana
âşık oldum gülüm sana
"söndürelim mi?" diye devam eden bir şarkının nakarat girişi.

(bkz: tabi tabi)
(bkz: ibrahim tatlıses)
ayrıca yanmak fiilinin birinci tekil şahıs için şimdiki zaman çekimi ...
neşet ertaşın yorumunun çok deli bir yorum olduğu türkü...eşlik etmeye zorlar...müziği de adamı kopartır...şiddetle dinlenmelidir...
inanılmaz güzel bir türkü. kardeş türküler-neşet ertaş versiyonu mutlaka dinlenmelidir.
feryal öneyin neşet ertaşla yaptığı çok başarılı bir düettir.. öyle güzel söylemişler ki kendinizi tutamayıp başlıyorsunuz mırıldanmaya..
son tahlilde de turgay başyaylanın çok güzel seslendirdiği türk halk müziği eseridir. Ah bir de turgay başyaylanın yorumunda aradaki yürü yavrum'' nidası olmasaydı tam süper olacaktı...
yok mu söndüren? diye devam ederse sonuçları pek hayırlı olmayabilir.
http://www.youtube.com/watch?v=TcVwxXQXE0s
Tolga tabu' nun muhteşem bir parçası.
(bkz: kardeş türküler ile neşet ertaş in düet yapması)
bu şarkıdaki -öncesiyle birlikte tabii- "hele" kelimesinde gizli olan sevda ateşi, benim içimdeki aşkı birçok avrupa-amerika menşeili filmlerden daha kısa öz ve net şekilde anlatır.
sözleri içinizi yakar, müziği kanınızı kaynatır. ilginç türküdür vesselam.

(bkz: ustaya saygı)
"bin dokuz yüz otuz
sekiz cihana
kırşehir' in kırtıllar
köyüne geldin dediler

babama
muharrem, anama döne
dediysen atayı bildin
dediler

dizinde sızıydı
anamın derdi
tokacı saz yaptı
elime verdi

yeni bitirmiştim
üç ile dördü
baban gibi sazcı
oldun dediler

o zaman babamdan
öğrendim sazı
engin gönül ile
hakk' a niyazı

o yaşımda yaktı
bir ahu gözlü
mecnun gibi çölde
kaldın dediler

zalim kader devranı dönerdi
tuttu bizi
çiçekdağı' nın ibikli
köyüne gönderdi

parmağıma ziller
taktı dönderdi
oynadım meydanda
köçek dediler

anam döne ibikli
köyünde ölünce
beş tane öksüz
yetim kalınca

beşimiz de hep
perişan olunca
babamgile burdan
göçek dediler

yürüdü göçümüz
çiçek dağı' nın kesek
köyüne doğru
bu halı görenin
yanıyo bağrı

üç aylık çocuğun
çekilmez kahrı
bunlara bir ana
bulun dediler

elimizinen yozgat' ın
kırıksoku köyüne vardık
bize ana yok mu
diye sorduk

adı arzu derler
bir ana bulduk
işte bu anadır
buldun dediler

en küçük kardeşi
kaybeyledik
onun için
gizlice ağladık

üstelik babamı
asker eyledik
yine öksüz yetim
kaldın dediler

yarin aşkı ile
döndüm şaşkına
her zaman içerim
yarin aşkına

canan acımaz mı
garip dostuna
bunu da içeriye
at dediler.."