bugün

malesef ki türkiyenin en büyük yaralarından biri. bunun nedeni iyi bilim insanları yetiştirilmemesi midir diye soruyor insan yoksa türkiyede bilim insanları bilim mi yapsın yoksa karnını mı doyursun diye düşünmesimidir? 70 milyon nüfüsü olan bir ülke tabiki iyi bilim insanı yetiştirir ama ya sonrası beyin göçü en büyük sorun budur efendim. biz yetiştiriyoruz ama başka ülkeler sağladığı olanaklarla bilim insanlarını güvenceleri altına alarak sadece ve sadece bilim yapması için elinden geleni yaparak bilimi ve teknolojiyi geliştiriyorlar.
bilim adamlarına sahip çıkılmamasından dolayı ortaya çıkan acı gerçektir.
profesörlerimizin öğrencilerin kılık kıyafeti gibi sebeplerle uğraşmasından vakit kalmaması.
Analitik düşünme becerisine sahip insanların yeterli sayıda olmaması. Her konunun cinsiyet, yaş vb. tek yönlü değerlendirildiği bir ülkede bilimin gelişme olasılığı bile yoktur.
politik sebeplerle bilim kulturunun engellenmesi bas sebeptir. Oyle ya, simdi bilimsel kultur ekilirse her seyin pesinden sallabas giden suruyu kandirmak artik mumkun olmayacaktir. hurafe ve masallarla, galeyana getirmeyle ve bilimum fantastik tarim toplumu oculeriyle kitlesel manipulasyon yapmak imkansiz olacaktir. ekmek yenen, cukka doldurulan bir cok karagoz hacivat oyunlari anlamsizlasacak; maymunluk yapmak icin ota boka ve gosterise harcanan odenekler bugunku kultur tarafindan "uyuz" diye nitelenebilecek laboratuvarlara harcanacaktir. her yeni gelisme, her yeni sorun karsisinda "sittiret" yada "kesin soyledir" kestirme bilmislik yerini "acaba" lara, "bir arastiralim bakalim" lara birakacak, ahkam kesmek mumkun olmayacaktir. Simdilerde beyefendi, abi, aga gecinen kerameti kendinden menkul soytarilar hak ettikleri soytarilik makamina oturtulacak, "adam" ve "insan" yerine konulmak icin caba harcamak, emek sarfetmek gerekecek, hic bir makam, paye veya statu simdiki gibi belesten yada got yalama yontemiyle edinilemeyecektir.

ozetle, bugun milletin ensesinden at kosturan capulcu suruleri gercekte hakettikleri, -ama kendi akillarinca hak etmedikleri- yerlere oturtulacaktir. bilimin gelismesinin genel topluma ve gelecege yonelik olumlunun da otesinde bu devirde "zaruri" olan katkilari bu sahsiyetleri zerre kadar ilgilendirmemektedir. kendi siklerinin ve gotlerinin keyfi icin bilimi ve bilimsel kulturu hakim kilmayacak ve bu dogrultuda ellerinden gelen herseyi sonuna kadar yapacaklardir. cunku bu memleket siradan insan icin yasanilmak zorunda olan cografyadir, ulkedir; ancak sozkonusu elemanlar icin dukkandir. turkiye'nin yer itibari ile isgal etmekte oldugu mustesna cografi konumun arkasina siginarak "nassosa bize bi bok olmaz" genisligi ile bu toplumu ac birakmaya, bos birakmaya ve gelecegini gaspetmeye devam edeceklerdir.

on tane yabanci aygit turkiye'de alinip satilabiliyor diye milleti "ahanda bilim var memlekette" diye susturacaklar, "turk doktoru ameliyat yapti", "turk muhendisi deprem hakkinda konustu" diye mansetlerle milleti uyutacak; hakkinda arastirma yapilmayan, makale yazilmayan medeniyetin gerektirdigi bir ton insani ve bilimsel alani ise hasiralti etmeye calisacaklardir. biraz okuyan, merakli, kafali insanlar ise temel egitimlerini alir almaz turkiye'deki ortamin insanliklari icin yipratici, engelleyici, kostekleyici ve daha otesi dusmanca tavirda oldugunu fark edecek, imkani olan kiymetinin bilinecegi diyarlara kacacak, imkani olmayan kusup yerine oturacak ve korelecektir.

savas budur; savas daglarda, sokaklarda ve mahkemelerde kendi insaniyla ceyrek yuzyil, yarim asir, bir asir ve bin yil didismek degildir. savas insaninin kapasitesini, yasam olanaklarini, ufkunu gelistirmektir. savas asalaklara gelecek emanet etmek degildir, savas insan olma savasidir.
türkiyenin kibarca gelişmekte olan aslında az gelişmiş ülke olmasının nedenidir. türkiye'de 80 darbesiyle birlikte üniversitelerin ağır yara aldığı ve sayılı bilimadamlarının tasfiye edildiği söylenmektedir. bunun yanında bilimin gelişememesinin nedenlerinden biri bu konuda özendirici faaliyetlerin olmamasıdır. üniversiteler gittikçe ticarethane olarak görülmektedir. gelen öğrenciler ise şehrin ekonomisine katkıda bulunacak müşteriler olarak değerlendirilmektedir.yeni açılan üniversitelerdeki altyapı yetersizliği bunu kanıtlar niteliktedir. öte yandan bilimle uğraşmak bu ülkede maddi açıdan bir hayli zorlayıcıdır. bir araştırma görevlisinin maaşı kpss a grubunun en düşük maaşlı olan mesleğinden bile azdır. hal böyleyken idealizm araştırma yapmak için maddi anlamda yeterli olmamaktadır.
diğer taraftan akrabalık ilişkilerine, adam kayırmaya dayalı araştırma görevlisi seçimi (az sayıdaki hakeden insanları bunun dışında tutarım) durumun giderek çıkmaz bir hal almasına neden olacaktır. daha iki kelimeyi bir araya getirip doğru düzgün konuşamayan, uzman olduğu dalı anlatamayan insanın bilimde bizi nasıl temsil edeceğini varın siz düşünün. ales gibi saçma sapan bir sınavla akademisyen seçmek zaten durumun nasıl hafife alındığını gösterir. yani deveye sormuşlar boynun neden eğri diye nerem doğru ki demiş. bizim ülkede öyle. nerden tutsan elinde kalıyor.
siyasetten ve adam tutuculuktan kaynaklanır efendim. ne kadar iyi bir üniversite talebesi olursanız olun eğer istediğiniz hocanın gözüne giremezsiniz seçilmemeye mahkumsunuzdur. dünyanın en iyi buluşunu bile yapsanız bu böyledir, insanımızın yapısı böyledir. sik kadar israil'deki üniversitelerde yapılan çalışmaların en az birisinin her ay bilim ve teknik dergisinin ilk sayfalarını süslemesi de ayrı bir acı verici olay. adamlar çölün ortasında domatesin genetiği ile oynuyorlar ya biz hala devrim peşindeyiz.

(bkz: süphanallah kardeş ipreplik bi paylaşım)
toplumun genelinde olduğu gibi bu alanda da tembellik ana nedendir? Bireysel manada dünyanın en ünlü kardiyoloğu mehmetöz,dünyanın geçmiş 400 yılında en genç profesörü oktay sinanoğlu gibi örnekler vardır.insanlarımız her şeyde olduğu gibi sorumluluğu üzerine alamamasındandır.Öğrenci üniversiteyi 60 ortalamayla zor bitirir torpil var der ağlar öğrencinin kendi işini yapmadan bunları düşünmesim saçmadır.Çalışan her yerde başarılı olur ki bilim bir yerde parayla çalışır.Ekonomi düzeldikçe bilimde düzelecektir.
bilimin gelişmemesinin başlıca nedenlerinden birisi,gereken ekonomik desteğin verilmemesidir.geçmişe bakılacak olursa türk bilim adamlarının hepsi türkiye dışındaki ülkelerde çalışmaktadır.
ülkenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum nedeniyle önemli bilim insanlarının beyin göçü yapması, henüz ekonominin çok gelişmiş olmaması nedeniyle bilim dallarının da aynı yönde seyretmesi gibi durumların sonucunda oluşan eksikliktir.
Aslıda çok kişi yetişiyor ancak kendilerini geliştirmeklemi uraşsınlar yada karınlarınımı doyurmak için uraşsınlar. yabancı ülkelerden teklif gelince gördüğü parayla şok olan bilim insanımız 7 ceddini doyurabilir ve buda türkiyede bilim adamı yetişmiyor lafını beraberinde getirir.
yetiştirilen bilim adamlarının değer görmemesinden kaynaklanır. televizyon kanallarını açın, sabahtan akşama kadar çıkan konuşmacıları izleyin, bir tek bilim adamı görürseniz şanslısınız. hiçbirşey üretmeyen kurallar koyan, bol konuşulan bölümlerden insanlar çıkar, konuşurlarda konuşurlar. bugüne kadar kaç paralık üretim yaptın desen koca bir hiç. şimdi tv'yi karıştırayım ve konuşmacıları yazayım. bir kanalda hukukçular tartışıyor, bir kanalda milletvekilleri tartışıyor, bir kanalda psikolojik konular tartışılıyor, dizilerden de bahsedeyim. aşkmış, intikammış, türkiye'de derin devlet ilişkileriymiş. hangi biri bir insana bilimsel bir şey öğretiyor? yabancı diziler gibi bilimsel konularda kaç dizimiz var. hiç yok. doktorlar diye bir dizi vardı. doktorluktan başka herşeyle ilgiliydi. doktorların yaptıkları değil yaşamları konuydu. yabancı dizilerde ise tarihi, tıbbi, kimya ve fizik alanıyla ilgili diziler ön plana çıkıyor.

konunun özü; türkiye'de bilimsel çalışmalar yapan insanların ülkede ne şan şöhret sahibi olabilmesi ne yeterli maddi imkana ulaşması. amerika'da en basit fakülte dengi okullara gidin. çoğunluğu amerikalı olmayan birçok insan görürsünüz. bu insanlar kendi ülkelerinin vermediği imkanlarla gidip bu imkanları tanıyan amerika'da çalışıyorlar ve bilimsel çalışmalarda bulunuyorlar. başlarına da bir amerikalı koyuyorlar ve amerika ülkesine burs verip getirttiği insanların bilimsel çalışmalarını kendi adıyla yayınlıyor, sahipleniyor. bizim gibi ülkelerse baştada dediğim gibi ne kişisel maddi imkan tanıyor ne bilimsel araştırmalara yeterince destek veriyor. varsa yoksa hukukçu, milletvekili, gibi sözel bölümlerden insanlar kendilerine maddi imkanları arttırmanın yoluna bakıyor. kendinden daha değerli işler yapsa da bilimsel çalışmalarla uğraşanların hiç değeri yok. insanlara artı katkıları olan öğretmen, doktor maaşlarına bakın birde hukukçu, savcı, kamu yönetimi gibi mesleklerde insanların maaşlarına bakın. sen öğreten ve öğrenenin maddi imkanlarını az tutar ve dilediğin yöne sürükleyecek, gerektiğinde köleleştirecek imkanlara sahipsen elbet ilim o ülkeyi terkeder. türkiye'de para eden şey ideoloji ve siyaset. türkiye'de ilk üniversiteleri kuranlar 2. dünya savaşından kaçan yahudilerdi. bugün kimse onları hatırlamıyor. bu üniversitelerden ilk mezun olanlar ideolojinin ve siyasetin adam olmasını istediği seçilmiş kişilerdi ve ilk fırsatta yahudileri kovup yerlerine geçtiler. aynı şey bugünde geçerli adamın hiçbir adam gibi bilimsel çalışması yok ama üniversiteye rektör veya fakülteye dekan oluyor. bir araştırma yapın kaç tane bilim adamı rektörümüz var. %90'ı idari ve siyasi bilimlerden. yök başkanlarından en iyisi kimdi derseniz ihsan doğramacı siyasi görüşleri kenara bıraktığınızda en iyisi çıkar ve bir doktordu. bugünse ne rektör ne yök başkanı 1 tane doktor bulamazsınız.

http://www.haberler.com/b...-ulkeyi-terk-eder-haberi/
başlarına her gelen musibet karşılığında, çalışıp üretmek yerine, allah böyle uygun görmüş diyen insanların sayısı bu ülkede çok olduğu için bilim asla ilerlemez.

allah, kullarından çalışmalarını istemiştir. keşke farkında olsaydık.
Genellikle Anadolu da kullanılan, "Bizim çocuk adam olacak ama mahallenin piçleri rahat bırakmıyor." sözü durumu çok güzel özetliyor.
halkın genelinin yobaz olduğu ve hala olayları dinle açıklayan bir toplulukta bilimin gelişmesi zaten beklenemez.
(bkz: türkiyede dinin gelişmesi)
isviçreli bilim adamları yüzündendir.

Türkiye'deki bilim pazarı adamların tekelinde, ne olacaktı ya.
Bir makalenin hakeme gönderildikten sonra bekleme süresinin ortalama 6 ay olması. makalenin yayınlanma süresini hiç hesaba katmıyorum.
üniversitelerde bilimin yerine ideolojinin ön planda olması sonucu oluşan durum.
islam dininin sonucudur. sadece türkiye'de değil tüm islam coğrafyasında bu durum böyledir.
(bkz: akpnin oyunları bunlar)
Çok sikim bir soru olmuş, bilimden kasıt nedir? türkiye ortadoğu halkları kadar gerici değildir ve din bilimin gelişmesine o kadar da engel değildir aslında. Teknolojiye bir devlet ve özel şirketler neden destek verir(ar-ge), çünkü maliyeti azaltmak ister, neden? Çünkü başka türlü dünyaya ayak uyduramazsın ,ezerler, devamlı üretmek bunun yanında maliyetini düşürecek yegane yola, yani teknolojiye destek vermelisin. Gelişmemenin (bir) nedeni tembel bir toplum olunması ve bir sikim bilmeden papağan gibi başkalarının söylediklerinin tekrarlanmasıdır.

Not: şu anki türkiye esas alınmıştır.
(bkz: geleceğimiz arabesk rapçi özenti gençlik)
torpil, adam kayırma, gelecek kaygısı, işsizlik ve umutsuzluk gibi nedenlerle nitelikli akademisyenlerin ülkeyi dönmemek üzere terketmesi de bir sebeptir.
bir bakanımızın ''müslüman ülke oluşumuza'' bağladığı durum.
ben demiyorum bakan diyor.
http://galeri.uludagsozlu...geli%C5%9Fememesi-641787/