bugün

bir kadının örnek almasını düşlediğim, ülkemin yegane insanıdır türkan saylan.

ulan hiç düşünmeden bi tarafını verenler (moderasyonun ağır hakaret içerdiği uyarısı sebebiyle bu şekilde değiştirdim)! feto nun yaptığıyla türkan saylan ın yaptığı aynı kefede tutulur mu lan. aynı kefede tutulamayacağı gibi aynı kisvede yargılanamazlar. hani çağdaş , laik, demokratik, muasır medeniyetler seviyesi lan bilmem neler. sizi, sizin cezalandırılma yönteminizle yargılamak lazım! topunuz yanın lan pis fetocu geri kafalılar. ne kafası ya. o da yok ki.
not:herhangi bir şahsa mihrak yazılmamış olup üzerine alınması gereken büyük bir kitleye hitab etmektedir.
evinin aranışını, baskın yiyişini tasvip etmemekle birlikte sevimsiz bulduğum kadındır. medya tarafından bu teyzemizin bir meryem ana ilan edilmediği kaldı, nene hatun misali kahramanlıkları kanaldan kanala anlatılır oldu, iş bu gelişmeler accayip kıllandırıyor beni. "noluyo lan, nedir bu süpermeni gördüm edaları" diye içli içli düşünür oldum. medyanın yumulmasında bir hikmet vardır dedim...

her şey bir yana eğitimciliği ile kahraman ilan edilen bu teyzenin her iki söyleminden birinde ülkemizdeki kızların bir kısmını baştan dışlaması onlara eğitim verilmesinin gerekli olmadığını, onların cahil kalmasının daha iyi olacağını vurgulaması "eğitim için yaşayan abide insan portresine hiç uymuyor"...teyze eğitmen dediğin ayrımcı olur mu ya...iyi misin sen? nedir bu dinsel faşizm? başı kapalı olan fakir doğulu kürt kızları okumasın mı? mal gibi alınıp satılsın mı? nerede lan adalet? nerede fırsat eşitliği? faşizmin zirvesi burada...uyuyun a.k.
herşeyi '' siyahla beyaz '' olarak ayırmaya ne kadar meraklı olduğumuzu inanılmaz netlikte farketmeme sebep olmuş, kadındır, annedir, doktordur, profesordur, sivil toplum gönüllüsüdür, şu veya bu görüşü savunan biridir, hataları olmuştur, kişisel görüşüme göre sevapları daha çok olmuştur.
insandır kendisi.çok basit ve yalın bir kelime : insan.
mesela, kendisine yapılan saldırılar var...'' din düşmanı, Allah onu hasta etti ithamları ''..
zır cehalet.korku verici bir sanrı.. ben bilmiyorum mesela kendisinin ilahi olanla ilişkisini, bilmem mümkün değil.
belki çok kuvvetli bir imanı var, ki para ile imanın kimde olduğu bilinemez. belki yüceler yücesi Allah'a islam harici bir şekilde bağlı..deist olabilir, mormonolabilir, olabilir de olabilir...
belki inanmıyor, belki ateist.. olamaz mı olabilir...
bizi ilgilendirir mi, sanmıyorum.
haşa, kul ile Allah ilişkisine karışanlardan olmaktan korkarım.
yargılamaktan Allah'a sıgınırım..
okudugumu tek anlamı ile okumam ben, her yerindeki manayı ararım, kalbimin içindeki yankısını ararım..
üzülerek gördüm ki, güzel vatanımıza bir rahmet olarak verilmiş Atatürk 'ü seven insanların din düşmanı, peygamber düşmanı, vs vs sanılması çok küçücük beyni yıkanmış bir kitleye özgü değilmiş..
çok üzülerek gördüm.
belki de Atatürk 'ün yaptıklarını, söylediklerini, yoku vara çevirişini, gerçekten özümsemeden, gerçekten anlamadan
onu savunan agresif insanlardan dolayıdır bu ötekileştirme...ama sanmıyorum.
bizler, insanoğlu, henüz daha bir olmayı anlamamışız.biz herbirimizin bir başka ben oldugumuzu da anlayamamışız.
bizler ayırmayı, bölmeyi, öteki demeyi, beriki söylemeyi; ayırmayı bölmeyi amaçlayana maşa olmayı, bu oyunları sevmişiz.
negatiften beslenmişiz.
oysa bir elmasın farklı façetalarından yansıyan ışıklar, her biri bütün halde muazzam bir elması pırıl pırıl parlatanlar olabilirdik.
zaten öyle oldugumuzu idrak edebilirdik.

sonuç olarak, uzun ve düzensiz yazdım. okuyan biri varsa, canı sağolsun teşekkür ederim. okumayanın da canı sağolsun teşekkür ederim. her birinizin varlıklarına teşekkür ederim.

ezcümle,
nihayetinde,
benim nezdimde türkan saylan ;
vatanına hizmet etmiş, etmekte olan bir türkiye aşığıdır. misak-ı milli nin korunması için çalışmıştır. hatalarıyla sevaplarıyla. Cumhuriyetin ilk senelerinde doğmuş biri olarak,kıymetini bizlerden çok da biliyordur muhtemelen.. kendisi de '' ötekileştirme '' sorunundan muzdariptir, o da bu hataya düşmüştür, ancak niyetinin para pul şan şöhret başka ülke topraklarında konak, yıkıcılık, bölücülük olmadığı aşikardır.
ayrıca, hastadır, yaşlıdır.
kanser hastalığını iyi bilen biri olarak, şu halinde bile konuşmasını, el sallamasını inanılmaz takdir ediyorum.
inanılmaz hayranlık duyuyorum, çünkü bulundugu hal içerisinde insanlar gözlerini kırpamayacak kadar güçsüz düşmüş oluyorlar..
vakit gazetesinde onun hakkında "ömrünün son döneminde başörtüsü takmaya mecbur kaldı" diyen yüreksiz cahiller kendileri vefat ettiklerinde bizzat çırılçıplak gömüleceklerini unutmuşlardır.
beyaz turktur, bembeyaz turktur. halkina, halkinin degerlene kufderek, onu asagilayarak cagdas olunacagini sanan tepeden inmeci, halk dusmani kemalist aydin tiplemesinin yuzlerce, binlerce basit orneginden biridir. ama bu asaladigi zenci turklerin icinden cikan namuslu savcilar tarafindan takkesi dusurulmus, ne oldugu desifre edilmistir.

(bkz: gun oldu hesap dondu)
turk halkin son 30 senede turkan saylan zihniyenin partisine verdigi oy orani dusunuldugunde, halkin icinden gelmis olmadigi kesin olan zat.
imam hatip lisesi mezunları ile başörtüsü kullanan kızları burs kapsamına almayan ve bunları en başta ajan pravakatör olarak tescilleyen çydd başkanı. pkklılara ve pkk sempatizanlarına karşı gösterdiği hoşgörüyü başörtülü kızlarla imam hatip mezunlarına göstermememesindeki neden nedir acaba? böyle bir ayrımcılığın merkezi nasıl oluyor da bir anda rahibe terasa ilan ediliyor anlamak mümkün değil.
hayatını başörtüsü düşmanlığına adadığını hıkdeyicilerinin bile kabul ettiği.
"sokaktaki adam"ı varoş, lümpen, cahil, osurukkafa şeklinde lanse etmeye pek bi meyilli ortalama sözlük yazarları "türkan saylan'ın ev baskını" nevisinden gelişmelerde birden bire olaylara soğukkanlı bakmayı unutabiliyor. kendileri de birden o taşşak geçtiği, göbekli adamlara, bıyıklı kadınlara dönüşebiliyorlar.

türkan saylan'I öve öve bitiremeyen medyaya inanmamak daha doğrusu güvenmemek gerektiğini, iktidarla olan bir takım kavgalarından, patronlarının çıkar çelişmelerinden kaynaklı maksatlı yayınların yapılabileceğini benim gibi DiĞER BÜTÜN yazarLAR DA domuz gibi biliyor. bu bilme'ye rağmen hala egemenlerin dilini konuşmaktan geri durmuyorlar.

bugün türkan saylan'ı aklamak, ya da haksızlığa (gerçekten haksızlığa uğramış da olabilir ki ben başka bir şeyden bahsediyorum) uğradığını kanıtlamak için başvurduğunuz yayın organları daha bir ya da iki hafta öncesine kadar muhsin yazıcıoğlu'nu da göklere çıkarıp, sonra gökten zembille indirip yeniden göklere çıkarıyordu.

bu söylediklerim türkan saylan aleyhine yapılan düzeysiz, salt karalama amaçlı yapıldığı aşikar olan yayınlar için de geçerli bittabi. biraz temkinli, biraz daha vakur olmak lazımmış gibi geliyor bana sanki. yani ne çılgınlar gibi savunmaya, göklere çıkarmaya ne de hakkında atıp tutup, sabun köpüğü argümanlarla üzerine gitmeye gerek var.
bir nevi turnusol. şu dinci tayfa dediklerimizin aslında ne kadar korkak ne kadar kin dolu olduklarını bir kez daha önümüze koyan bir turnusol.

bu ne korkaklıktır, ömrünün sayılı günlerini yaşıyan, vücudu iflas etmiş bir kadının tedavisine bile engel olabilecek kadar ne korkuttu bunları?

ve bu nasıl bir nefrettir? nasıl taşıyorsunuz, nasıl yaşıyorsunuz bu nefretle? bir insanın kanserine bile sevinebiliyorsunuz?

ha bir de meselenin hukuk ve adalet kısımları var ki, sizler onu zaten çoktan es geçmişsiniz. oysa ki bilmiyorsunuz, hukuk bir gün herkese lazım olacak.
çağdaş yaşamı destekleme derneğimiz'in eşsiz başkanı. öncelikle geçmiş olsun diyerek başlamak istiyorum sözlerime ve birtakım kendini bilmezlerin adına özür diliyorum o'nu üzdükleri için.

diğer adı ölümüne iyi niyet olan bir insanın bu türlü karalanmasını ne kabullenebiliyorum ne de sindirebiliyorum. yutkunamıyorum bile düşündükçe. türkiye cumhuriyeti skandalı bana göre, silinmez izler bırakan derin yarası, ayıbı. ne kadar saçma bir zihniyete sahip olduğunu büyüklerimizin(!) ispatıdır.

meyve veren ağacı taşlamadılar bu kez kestiler, yaktılar kendilerince. ama bilmezler ki çoktan filizlenmiştir o ağaç belki de en uçlarda, en kuraklarda, yeşertmeye başlamıştır havasız mekanları bile. dedim ya kendilerince bir çözüm... neyin çözümü sormak istiyorum cevap alamayacağımı bile bile, sorun mu var ki ortada? bir dünya güzelliğe karşı yapılan bu kıyım niye?

ben bir üniversite öğrencisiyken burs vermeyen devletin kredisini de protesto ederek başvurmadım. ben ve benim gibi olanlara el uzatmayı bırakın tüm hayatını vermeye hazır olan bu güzel insanlar haketmemişlerdir bu zulmü. sırf ben düşünmek istiyorum, gelişmek, insan olmak ve kendi ayaklarım üstünde durmak istiyorum diye üstelik. tüm bencilliğime rağmen. bir insan bir millettir düşüncesi yolunda koşar adımlar atarken köstek olmak neden? art niyet değil de nedir bu?

devlet denen şeye seslenmek istiyorum her ne kadar kulaklarına beton döktürmüş olsa da, senin yetişemediğin değil, yetişmediğin, uğruna bir şeyler yapmayı zerre kadar düşünmediğin genç, ileriye dönük, çağdaş görüşlü evlatlarına tabir-i caizse ekmek veren bunun da ötesinde emek veren, gönül veren, sağlam bireyler yetiştirmek adına her nefesini bağışlayan türkan saylanlardır.

türkiye'nin her bucağında mevcuttur bu yürekler ve birlikte atmaktadır. neye engel olabilirsin ya da mantıklı mı engel olmak? hatırlatmalıyım ki, atı alan üsküdar'ı çoktan geçti. tembel, iki kelimeyi yan yana getirip de kendi öz düşüncesini söyleyemeyen insanlarsa vatandaşın olmasını istediğin, durma yola devam et!

elbet birgün kara listeye aldığın bu en değerli insanlar senin bile karanı silmeye çalışacaklardır gözlerini bile kırpmadan. ne intikam peşinde olur bu insanlar ne de karaya bir fırça daha kara atma çabasında. çünkü insan da bizim insanımızdır, toprak da bizim toprağımız, hava da... hepimizin... bu sınırlar içerisinde nefes alan herkesin.
kendisiyle ilgili çok fazla bilgiye sahip olmamakla beraber özlük hakları elinden alınmış okuyamayan dünyadan metozori yoluyla soyutlanan insanları hayata tekrar katma çalışmaları bunun için çaba sarf etmesi şu günümüz koltuk siyasetinde kendine pay aramadan bunları yapması benim şahsım adına onu kutlamam ve kendime pay çıkartmam için yeter de artar.
laikcilerin, çağdaşci geçinenlerin fetullah güleni, Fetullah gülen ve okullari hakkında ortaya atilan saçma sapan düşünürler ne kadar yanlışsa bu kadın içinde ayni derece yanlıştır, sözün özeti fetullah gülenin sol flamedeki yansimasidir. ikiside eğitim için çalişmaktadir. ***
haber programlarina çıkan çağdaş aydinciklara göre ise fetullah gülen, okullari ve eğitim için verdikleri burslar başka amaçlara hizmet etmektedir. yine eğitim sebebiyle verilen çağdaş yaşamı destekleme derneği burslari iylik haraketi olarak gösterilmektedir. işte aydinlarimizin çifte standart objektifliği,*
duyduğuma göre rte ile de sağlam ilişkileri varmış, hatta pkk ya yardım ettiği doğruymuş, yakın zamanda da fetullah gülen'i çydd nin başına geçirecekmiş; "sağlık sorunlarım nedeniyle ben başkan yardımcısı olacağım, fetullah bey de başkan olacak, bu görevi çok iyi yapacağına inanıyorum" demiş.
giydiği de baya baya türbanmış, iyileşince de kara çarşafını giyecekmiş.*
kendisini aklamak için de, yermek için de hüseyin üzmez'in kullanılmasını anlayamadığım insan. hüseyin üzmez'den çok önce faaliyete başlamış bir dernekten bahsediliyor. hüseyin üzmez olmasaydı suçlu mu olacaktı, ya da hüzeyin üzmez sayesinde mi yargılanmadan aklamalıyız?

ne insanlarsınız ya! gören de türkiye'nin bir yanı tamamen aydınlık, diğer yanı da tamamen karanlık sanır. oysa bugün onu savunanlar da, aşağılayanlar da oldukça karanlık yanlara sahipler.

türkan saylan'a misyoner diye takmış zatlar. gülen hareketi de islam misyoneridir ve bunda bir sakınca yok, ama türkan saylan'a misyoner diyerek "karalıyorlar." hiç mi utanmadınız 2007'de bu topraklarda kesilen 4 misyonerden? nerede barış dolu kelebekler uçan islam temelli medeniyetler kaynaşması söylemleriniz?

diğer tarafta da türkan saylan'ın ne kadar çağdaş olduğundan bahsediliyor. çağdaş nedir yahu? benim bildiğim modern anlamında kullanılan çağdaş bugün ayrımcılığa, etiketlemeye karşıdır. fethullah gülen'i "islamcı insanlar yetiştiriyor, muhafazakar çocukları fonluyor" diye eleştirenlerin türkiye'nin geleneksel ve mütedeyyin bir ailesinden gelen çocukları "maalesef devşiremeyiz" havalarında silip atması, devşirme gayreti nedir?

gülen hareketi en azından söylem düzeyinde kendi modeline ters insanları da harekete katmak için "uzlaşmacı" bir tavır izliyor. bunlara bakıyorum ramazan'da mülakat yapıp kendileri oruçlu oldukları halde bu gariban çocuklara pasta börek yedirmeler, su içirmeler. oruç tutmadığını anlayacaklar ya! ulan o komisyonun üyelerinin bir kısmı oruç tutuyor zaten, bu ne adiliktir!

neyse üstadım, bu gruplar ciddi anlamda kilitliyor insanların beyinlerini. sosyal hukuk devleti denen şey çok farklıdır, devlet bütün vatandaşlarına eşit mesafede durur, ama bakıyoruz bunu da "fethedilecek ve ettirilmeyecek kaleler" olarak kurgulayan adamlar devleti ele geçirmiş. hıristiyanlara rütbe vermeyen ordu mu dersin, dersimlileri, alevileri işe almayan bakanlıklar mı? ne pis bir insanlık algılayışınız varmış, ne tarafgir bir zihinsel tutsaklığınız varmış! ulan ne çıkar odaklı insanlarmışsınız kendi güç savaşınıza kitleleri alet edip boyunlarına "yerel boyunduruklar" takma sevdanız varmış.

yazık ulan size!
hocamdır.bir gün gelir de onun başına taktığı türbanı siz de takmak zorunda kalmayın dilerim..taktığınız gün başınızda ben olabilirim!ama ben sizin gibi şerefsiz ve ahlaksız değilim..bağırırım, haykırırım duvarlarınıza lanet olsun içimdeki insan sevgisine diye...ama anlayamazsınız bunu da bilirim...
bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler. ismi karalanmaya çalışılan büyük insan türkan saylan evde oturtulması, torun sevmesi gereken, hastalığı ile utanç duymadan dalga geçilebilen kadın öyle bir kadın ki başlangıcı cüzzamlı bir kaç öğrenciye yardım ile başlayarak binlere ulaşabilmiş bazılarının tekerine çomak sokabilmiş, huzursuz edebilmiş. pkk lı çocuklara yardım ettiği, okuttuğu öne sürülüyor oysa ki pkk çocuk okutmaz diye biliriz ne zamandan bu yana pkk eğitime yönelir oldu ki? öğretmenleri katleden canilerle nasıl iş birliği içinde oldukları öne sürülebilir ki keza milli eğitim bakanlığının onayı sonrasında öğrencilere burs bağlanıyormuş. liste ellerinden geçiyormuş. sınıfa girip de sen, sen sizi seçtim yok dinine, düşüncesine bakmaksızın yapılıyor. iyi niyetten, kızların çocukların okutulması, bireyden sayılması isteğinden, muassır medeniyet çikletini çiğneyenlerin yapamadıklarını başarabilmek maksatlı tamamen çağdaş yaşamı destekleme derneğinin faaliyetleri en azından ben öyle sanıyorum. istanbula gelen bu çocuklar musluktan akan suyu ilk kez görmüşler. bir diş fırçasını toplu kullanacaklarını sanmış. sandalyede oturmak nedir, masada yemek yemek nedir bilmiyorlarmış ama öğrenmişler hatta konser dahi vermişler. kimin sayesinde türkan saylan. 13 yaşında ocak yaktırmadığınız, evde bir başına bırakamayacağınız çocuğu babası ticaret yaparcasına eline para geçsin diye başlık parası için satarken o aileyle iletişime geçip de kızını okuttuğu sürece para yardımı yaparız diyor türkan saylan. eğer ki parasızlık ise neden burs sağlıyor yok aile kız çocukların okumasını gereksiz görüyorsa, nasılsa evlenecek bir kaç seneye zihniyetindeyse senelerdir süregelen bu tutumu değiştirebiliyor. bakış açılarını değiştirebiliyor. hiç de kolay bir iş değil hele ki gönüllü karşılık beklemeksizin yapılıyorsa ancak diretiyor ve başarılı da oluyor. doğuda bir baba kızını üniversiteye yollayabilmek için bir sene boyunca kahveye gitmiyor. fedakarlık mı bu elinden gelen buysa evet fedakarlık ve kız öğrenimi tamamlayıp, kazanıp babasına para gönderiyor. köyde üniversiteli kız diye nam salmış. baba evlat yerine koymadığı kızıyla gururlanıyor. sözde bir çırpıda, üç beş satırda anlatılıyor olabilir. ama küçümsenemez devletin yapamadığını yapmış. okuma, yazma seferberliğine kendine adamış bahsi geçen insan sayısız hayatın seyrini değiştirmiş. türkan saylan çok büyük işler yapmış. çok yollar katetmiş tutup da kendisine ne dinsiz, ne misyoner, ne pkk destekcisi denemez diyenler ve diyecek olanlar allah katında sevap sayılacak yaptığı hayrın onda birini yapmışlarmıdır acaba? iyi niyetinin bedeli bu denli ağır ödetilemez, ödetilmemeli. bir kaç gün arayla hastaneye kaldırılmamalı. sağlığından yana sıkıntıları varken hele vebali ağır olur. kulağına çalınanları şakşaklamak, emmek yerine araştırıp, ellerini vicdanlarına koyup da öyle konuşurlar bundan böyle umarım destek beklenmiyor sizden ancak köstek de olmayın. gerçeği bir kez olsun söyletmeyin türkiye de hiç bir başarı cezasız kalmaz.
ileri görüşlü ülkesine bir çok yardımları olan yüce insandır. yardımlarıyla da bir çok öğrenci okutmaktadır. ülkemiz de türkan saylan ve onun gibilerinin olduğunu bilmek onur verici.
bilgisiyle, kültürüyle atatürk'e ve cumhuriyet bağlı oluşuyla beni etkilemiş insandır. hiç bir cahilin karalamasını hak etmiyor ne yazıkki bu ülkede de hak ettiği değeri görememiş insandır.
ne şeriat ne darbe diyen kişi. yani sözü şeriatçı olmayın o zaman darbe yapmaya gerek kalmaz diye değerlendirebilir.

bununla ilgili türkan saylan ı çok güzel anlatan bir yazı için

http://www.taraf.com.tr/makale/5175.htm
sözlük yazarlarının yeni gözdesi şahıs.

çağdaş yaşama destekleme derneğini kuran bu yüzden default olarak çağdaş ilerici modern über insan olan kişi.

kendisi zinhar yanlış bir şey yapamaz. çağdaş yaşamı destekleme derneği başkanı olan, o kadar hastayı tedavi eden biri hiç kötü olur mu?

kendisini sevmeyenler de gericidir, pis şeriatçıdır keldir folduldur, sizin ne haddinize lan kendi düşüncelerinizi özgür biçimde sağda solda açıklamak cahiller.

oh rahatladım sözlük. şimdi ben de modern, ileri görüşlü, iyi eğitimli bir insanım değil mi?

şimdi derhal arkadaşları toplayıp modern yaşamı destekleme derneği kurmaya gidiyorum. belli mi olur ilerde adli bir durum olur modern yaşamı desktekleme derneğini kuran kişi böyle şeyler yapar mı diye beni de savunurlar.

hele hasta olursam bide yaşlı bir kadın olursam kılıma dokunamazlar valla. dur sonuncusu olmadı gibi.
hakkında zilyon tane iddiada bulunulan kadın.

nedir, ne değildir, onu geçtim. esasen hakkında edinilmiş yeterli bilgim de yoktur, o nedenle yorumdan da kaçınırım.

lakin;

sözlüğümün heyecanlı gençlerinin, askeri öğrencilere kız servis etmekten tutun da, darbe çığırtkanlığına kadar tekmil iddiayı hangi engin delillere dayandırdığını, hangi sağlam kaynaklardan süzülmüş bilgilerle donattıklarını ciddi anlamda merak etmekteyim. aynı gençlerin, süregelen bir dava ile ilgili olumlu yahut olumsuz yorumda bulunarak anayasal bir suç işleme gayretlerini ise anlamakta aynı derecede güçlük çekmekteyim.

sözlüğümün öte demokrat, kendine müslüman, überyeşilleri, seviyorum lan sizi.
nedense kendisine yönelik bir tapınma havası oluşturulmuştur. türkan saylan, bir tabudur ve eleştirilemez. kemalizmle hiçbir alakası olmayan, anti-militarist kimliğiyle tanınan yıldırım türker bile türkan saylan'ın ne kadar insan sevgisi dolu olduğu hakkında övgüler düzmüştür. orduya tapınan, gerektiğinde adnan menderes benzetmesi yaparak hükümeti tehdit eden, başörtülü genç kızların ajan olduğunu söyleyen türkan hanımın insan sevgisi bütün insanları kapsamıyor demek ki.
bundan daha da vahimi gülen cemaatinin yayın organlarının türkan saylan hakkında misyonerlikten girilip, pkk'lılara burs verdiği iddiasından çıkılan saçmasapan haberleridir. haklıyken haksız duruma düşmeye bundan iyi örnek olmazdı herhalde... kendisi hakkında yüzlerce komplo teorisi üretilen bir cemaatin aynı dili başkasına yönelik kullanması kadar tiksindirici bir şey yok.
hakkındaki binbir türlü iddiayı pek de inandırıcı bulmadığım kanser hastası tıp profesörü, çydd başkanı.

bakış açılarımız ve fikirlerimiz bir çok konuda taban tabana zıt olsa dahi davasına duyduğu inanç, kararlılığı ve aktivitesi göz önüne alındığında saygı duyduğum bir insandı.

fakat son açıklamaları ile bu görüşümü tarumar etti.

"başörtüsüne kesinlikle karşı değiliz, biz sadece yasaların uygulanmasını istiyoruz" mealinde verdiği demeç, takiye tarihine altın harflerle yazılabilecek bir örnek.

ne gerek var ki?

neden yalan söylüyorsun ki?

olmaz ya, bir şekilde bu konu yasalaşsa sen "eyvallah" deyip destek mesajları mı vereceksin?

okullara başörtülü kızlar girip çıkarken gıkını çıkarmayacak mısın?

ya da başörtülü kızlara birden burs vermeye mi başlayacaksın?

hayır.

e o zaman?

ne gerek var?

evet zıttık bu konuda seninle ama hiç olmazsa sabittin, doğruydun kendince ve kendi doğrunu savunuyordun.

oldu mu şimdi?
melek vallahi melek... kul hakkına giren bir melek te ilk defa görüyorum. o kadar garibin ahını almıs ama tabi burs verdiklerinin duaları sayesinde dimdik ayakta heyyy maaşallah.