bugün

savunmaya geçmiyeceğim sadece başımdan geçen olayı anlatacağım
tarih: 05/10/2010 saat:01.00 suları
antalya ya doğru arabamla gitmekteyim seydişehir akseki arasında biryerdeyim. 160 ile giderken arabanın sol ön tekeri patladı ve ölümle yaşam arasında geldim gittim ama arabanın hakimiyetini sağlayıp durdum. sadece tekeri değiştirerek halldebileceğim bir durumdu. dörtlüleri yaktım ve başladım değiştirmeye ama oda ne bijon anahtarı kırıldı. telefon çekmiyordu.ileride gördüğüm 5 kamyonun yanına gittim bijon istemeye birinciden ters bir yanıt ikincisi kırarsın diye vermedi üçüncüsü kapıyı bile açmadı sonra hepsi yavaş yavaş kamyonları çalıştırıp gitti. sonra otostop çekip bijon anahtarı istemeye başladım
saat:02.00 suları
hale duran yok ben soğuktan donmak üzereyim arabada klima arızalı devamlı soğuk hava üfürüyor.
saat:03:00 suları
yardım çağrılarına devam tabi yine kimse durmuyor suratıma tokat gibi esen dondurucu rüzgar yüz felçi geçirtecek bana
saat:04.00 suları
yardım çağrısına devam az önce bi tırın altında kalacaktım. kırılan anahtarla bijonları gevşetmeye çalışıyorum ama ellerim titrediğinden anahtarı bijonlara bile denk getiremiyorum.
saat:05:00 suları
umudum iyice söndü soğuktan donmamak için aracın içine geçtim. tittir titreyerek güneşin doğmasını bekliyorum
saat:06.00 suları
100 metre önümde duran tırı görünce demek insanlık ölmemiş diyip yalpalayarak yanına gidiyorum. işeyen şöfer beni görmezlikten gelerek yoluna devam ediyor.
saat:07.00 suları
tirtir titriyorum arabanın dışına bile çıkamıyorum uyumamak için kendimi zor tutuyorum.akünün bitmemesi için araba ışığı görünce dörtlüleri yakıp sonra söndürüyorum.
saat:08.00 suları
yardım çağrılarına devam. ama duran yine yok sinirlenip arabaya giriyorum ve uykuya dalıyorum.
saat:09.00 suları
biraz ileride keçilerini otladan kadını fark ediyorum en yakın yerleşim yerini öğrenmek için yanına hareketlenince kaçıp gidiyor. sonra arabanın içinde uykuya devam hava sıcadığı için uykuda bi başka tatlı gelmeye başlıyor ama yinede üşüyorum.
saat:10.00 suları
derin uykuma dalmışken biri cama tıklatıyor. yardım edebileceğine ihtimal bile vermiyorum. kapıyı açıyorum ve durumu izah ettikten sonra bijon anahtarını alıp 5 dk lastiği değiştirip yoluma devam ediyorum.
işte yardım sever türk halkı.
üzücü bir maceradır. maalesef türk milletinin cesareti gibi korkusu da dillere destandır; korktu mu tam korkar. geçmiş olsun arkadaş..
tümevarımın geldiği son noktadır.bilimsel yöntemlere olan inancın sekteye uğramasına sebep olabilecek genellemedir.
anadolu insanı ve şehirde yaşayanlar şeklinde bölücülük yaparsak anadolu insanı (kürt, laz, iç anadolulu) hepsi yardım severdir. trakyalılar, göçmenler, büyük şehirde yaşayanlar pek böyle değiller.
olayın batı şehrinde geçiyor olmasından kaynaklanır.
aynı olayın tıpkısının aynısını biz gaziantapten adanaya gelirken yaşadık ilk el kaldırdığımız araç durdu bize yardımcı oldu sağolsun.
bu aksama kadar, katildigim genellemeydi. gerci genelleme de yapilamaz ya neyse. baska baslik bulamadim yazmaya.

savunmaya gecmeyecegim, sadece sahit oldugum bir olayi anlatacagim:

bogazici koprusu otobus duragindaydim az once. 70 ya da 80li yaslarda bir amca kagit helva satiyor. 2 tl. ve abartmiyorum, insanlar seferber oldu almak icin. otobuslerine kagit helvalari ile bindi insanlarin cogu. elindeki migros posetindeki helvalarin azalmasi ile birlikte amcanin mutlulugu da katlandi.

ve insanlarin yuzundeki, helvayi cantalarina ya da posetlerine atarkenki o tebessumleri ve satin almak icin cirpinmalari...guzeldi be.
yere ve zamana bağlı bir değişkendir.
Açlıktan kırılan, savaştan kaçan insanlara yardım etmemeleri en büyük örnektir.
"bir zamanlar türkiye" diye film çekilebilir bu konuda.