bugün

"ey kimse yok!..ey bir mavinin unutulmasından
arta kalan!..
ey sen var mısın?
ey olma!..
ah, yağmur başlayacak
ah, yağmur başlayacak
ah, yağmur başlayacak
ah, yağmur başlayacak
ah, yağmur başlayacak
ah, yağmur başlayacak
ah, yağmur başlayacak

gece olsa da sussam…"
"Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz...
..

uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum."

(bkz: geyikli gece)

ben de uzanıp seni ellerinden öpüyorum turgut uyar!
"Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.
.. "

(bkz: senfoni)
ne zaman yaralarım kanasa, şiirlerine sığındığım şair.*
“Böylesi dağınık olmasın duyuların, yırtıyorken kendimi yankılanmak için sana.”
işte bu ellerimle yalnızım işte bu inanmazsan bak
bu saçlarımla bu iyi giyimlerimle paralarımla
sen varsın ya sen çoğu kez yetmiyorsun
uzakta mısın sen misin söylemiyorsun
bakışın mı eksik dudakların mı anlamıyorum
(bkz: eski kırık bardaklar)
- Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum

- Anlamadım Yavuz abi?

- Yok bişey yavrucum. Bize bu saatten sonra ancak Turgut Uyar diyorum...

http://www.dailymotion.co...orum-yavuz-abi_shortfilms
bize başka havalar getir biraz
ıhlamur koksun, sakız koksun.
çapadan dönmüş terli terli
kız koksun...
diyerek rüzgara seslenen insan.
"peki o zaman ben neden

dereceler sokayım koltuğumun altına

ateşim varsa zaten

ey gözleri maden

çünkü aşk bir suçlamadır

sonuna kadar yaşanmamışsa

bir bardak birada yeni bir deniz

ve yağmur

eski bir denizde yeni bir ada

yaşanmamışsa"

(bkz: biliyor musun)
ilaç milaç bok püsür,
şuramda bir şeyler var.
sahiden bir şeyler var,
haykırmadan anlatamam.
bu dünyadan gelip geçmiş en soylu, zarif ruhlardan biri.
"Turnam bir gün bırakmayacağım peşini,
Sen nereye, ben oraya, adım adım.
insan sevdikçe iyileşiyor,
Artık anladım."
"aşkım da değişebilir gerçeklerim de
pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
yangelmişim dizboyu sulara
hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
hiçbirinizle döğüşemem
siz ne derseniz deyiniz
benim bir gizli bildiğim var
sizin alınız al inandım
sizin morunuz mor inandım
ben tam kendime göre
ben tam dünyaya göre
ama sizin adınız ne?
benim dengemi bozmayınız..."
şiirleriyle insanı duygulandıran mükemmel ötesi şair.
çok değer verilen biri tarafından hayatıma dahil olan çok değerli şair, üstat, önünde eğilesi, elleri öpülesi kişidir.

--spoiler--
elele gittigimiz bu yolda
sen gitgide buyursen,
benim icimde cok beklemis
cok eski bir yer kanar...
--spoiler--
bir acılık vardır turgut uyar şiirinde, nedeni bilinmeyen. turgut uyar farklı bir şairdir, afili cümlelerle kurmaz şiirlerini. basit, olabildiğine basittir cümleleri. belki de bu basitliktir onu bu kadar anlaşılmaz kılan. onun kitabını bir kez okuyup kitaplığınıza kaldıramazsınız, o kitap hep masanızın üstünde durur, dönüp dönüp okursunuz. her şeye rağmen insanları sever turgut uyar, kalabalıkları değil. susabildiği insanlar karşısında mutludur, konuşmayı pek sevmez, sigarası hep gömleğinin cebindedir. kimse ona dokunmasın, seslenmesin ister. bir sahil meyhanesinde sarhoş olup ağlamak ister, batan güneşe karşı gerinir, muş-tatvan yolunda güllere ve devlete inanır.
türk şiirinin allah'ıdır.
asker kökenli şair.
2.yeni şiir akımının öncüsüdür. Arkadaşı olan Cemal Süreyya'nın karısına aşık olduğu söylenir.
Önce sesin gelir aklıma
"Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.

Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.

içim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.

Sen yanımdayken ister istemez
Uzak ırmakları hatırlıyorum.

Arasıra düşmüyor değil aklıma
Yabancı diyarların sıcaklığı
Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım
Yanında ihtiyarlamak istiyorum..." *
"sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
bir yağmur yağsa da beraber ıslansak ..
"
"bu ellerimi nereye koysam yakışmıyor
dedim ki en iyisi kucağında dursun."
"....
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
... "
Bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve
o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da.

Kabul.
Bir kez yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım.
Adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
Yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
Kuraklık bu,
adın ekmeğe dönüşmüyor.
Bilhassa Yel esiyor ama değirmen dönmüyor/ kuraklık bu/ adın ekmeğe dönüşmüyor kısmındaki o'nsuzluk anlatımı çok kuvvetli olmuş.
vakitsiz uykulardan uyandır beni
kara üstüne kara gök üstüne gök
şimdi herkesin dolaştığı bu yerde
bir taşra öğlesini yoğunca yaşıyorum
uzayıp gidiyor yorgun bir kamyon

elbette vakitsiz yıl sonu yaklaşıyor
sakın sana ne deme sakın deme
göğün toprağın denizin olduğu her yerde
saatin adı eşit her yerde

koyverme beni vakitsizdir mutlaka
uyandır çürüyenlerimi bir bir tazele
en sert sesini edin en zorlu tavrını al
kayayı çıkartmıştık tepeye kadar
ufacık ufacık bir şey
itecek kadar.