bugün

görsel
görsel
''hakk'a tefviz-i umur et, ne elem çek ne keder,

gelir elbette zuhura, ne ise hükmü kader.''
görsel
Arapların uyuşuk hallerinin sebebi olan Arap inancıdır.

Türkleri ilgilendirmez.
görsel
Arzu ettiğin ne varsa, onlar için elinden gelen çabayı göstermek. Gerçekleşip gerçekleşmemesiyle ilgili hayırlı sonucu Allah’a bırakmak.
Türkçesi çalışmak bizden takdir allah'tan olan tabirdir.
hayalciliktir.
tevekkülün, bedenle çalışmayı ve akıl yoluyla tedbir almayı terketmek ve yere bir paçavra gibi serilmek veya kasap tezgâhı üzerindeki et külçesi gibi yığılmak olduğu zannedilir.

bu, cahillerin zannıdır.

salih mirzabeyoğlu - parakutâ
işlerini allah'a bırakmak.
“Allah bana yeter. Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim” (Tevbe Sûresi: 129)
allah'a güvenmek demektir.

görsel
TEVEKKÜL: işi başkasına ısmarlamak. * Sebeblere tevessül ettikten sonra neticesini Allah'a bırakmak. Allah'tan gelene razı olmak. Kendine ait vazifeyi yaptıktan sonra neticelerini Allah'dan istemek. Kadere razı olmak. Hakka güvenmek. * Yeis ve kederden uzak olmak. * Âcizlik göstermek.(iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder. Fakat yanlış anlama. Tevekkül, esbabı, bütün bütün reddetmek değildir; belki esbabı, dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek; esbaba teşebbüs ise, bir nevi dua-i fiilî telâkki ederek; müsebbebatı, yalnız Cenab-ı Hak'tan istemek ve neticeleri O'ndan bilmek ve O'na minnettar olmaktan ibarettir.Tevekkül eden ve etmeyenin misalleri, şu hikâyeye benzer:Vaktiyle iki adam hem bellerine, hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir sefineye bir bilet alıp girdiler. Birisi girer girmez yükünü gemiye bırakıp üstünde oturup nezaret eder. Diğeri hem ahmak, hem mağrur olduğundan yükünü yere bırakmıyor. Ona denildi: "Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et." O dedi: "Yok, ben bırakmıyacağım. Belki zâyi olur. Ben kuvvetliyim. Malımı, belimde ve başımda muhafaza edeceğim." Yine ona denildi: "Bizi ve sizi kaldıran şu emniyetli sefine-i Sultaniye daha kuvvetlidir. Daha ziyade iyi muhafaza eder. Belki başın döner, yükün ile beraber denize düşersin. Hem gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın gittikçe ağırlaşan şu yüklere tâkat getiremiyecek. Kaptan dahi eğer seni bu halde görse, ya divânedir diye seni tardedecek. Ya haindir, gemimizi ittiham ediyor, bizimle istihza ediyor, hapis edilsin, diye emredecektir. Hem herkese maskara olursun. Çünkü ehl-i dikkat nazarında, zaafı gösteren tekebbürün ile, aczi gösteren gururun ile, riyayı ve zilleti gösteren tasannuun ile kendini halka mudhike yaptın. Herkes sana gülüyor" denildikten sonra o biçârenin aklı başına geldi. Yükünü yere koydu, üstünde oturdu. "Oh!... Allah senden râzı olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum" dedi.işte ey tevekkülsüz insan! Sen de bu adam gibi aklını başına al, tevekkül et. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisenin karşısında titremekten ve hodfuruşluktan ve maskaralıktan ve şekavet-i uhreviyyeden ve tazyikat-ı dünyeviyye hapsinden kurtulasın... S.)"
"Tevekkül, kanaat ve iktisat öyle bir hazine ve bir servettir ki, hiçbir şeyle değişilmez."

-Mektûbat, rnk.
i'lem Eyyühel-Aziz!
Nefis daima ızdırablar, kalâklar içinde evhamdan kurtulup tevekküle yanaşmıyor. Hükm-ü Kadere razı olmuyor. Halbuki şemsin tulû' ve gurubu muayyen ve mukadder olduğu gibi, insanın da bu dünyada tulû' ve gurubu ve sair mukadderatı, kalem-i kader ile cebhesinde yazılıdır. isterse başını taşa vursun ki, o yazıları silsin; fakat başı kırılır, yazılara bir şey olmaz hâ!
Ve illâ muhakkak bilsin ki: Semavat ve Arz'ın haricine kaçıp kurtulamayan insan, Hâlık-ı Külli Şey'in rububiyetine muhabbetle rıza-dâde olmalıdır.

-Mesnevi-i Nuriye, rnk
güvenmek, dayanmak, işi başkasına havale etmek” anlamlarına gelir. Terim olarak ise “hedefe ulaşmak için gerekli olan maddi ve manevi sebeplerin hepsine başvurduktan sonra Allah’a dayanıp güvenmek ve işin sonrasını Allah’ın takdirine bırakmak” demektir. 
Arapça v-K-l kökünden gelmektedir. Allah’a vekalet verip ‘ben elimden geleni yaptım, sana her şeyimi emanet ediyorum, kaderime boyun eğiyorum.” Anlamı taşımaktadır.
Feridüddin Attar'ın muazzam tanımıyla,

'geçmişe üzülmemek ve geleceğe göz dikmemek suretiyle bekleyiş bulanıklığından vakti arındırmaktır.'
(bkz: üçüncü göz/#42661242)
insanın bütün hayırları kazanması için allahın çizdiği sınırlar bana yeter demesidir.
diyanet vakfı meali tevbe suresi 59. ayet:

"eğer onlar allah ve resulünün kendilerine verdiğine razı olup, allah bize yeter, yakında bize allah da lütfundan verecek, resulü de. biz yalnız allah'a rağbet edenleriz deselerdi (daha iyi olurdu)."
görsel
Kişinin bir konu ya da bir durum hakkında üzerine düşen tüm vazifeleri yerine getirip, olacak olanı yaratana bırakması durumu.
Olana değil olmayana razı olmaktır bi anlamda, olacak olanları Allah'a bırakmak, günlük kullanımla akışına bırakmak demektir.
Sanırım en ihtiyacım olan şey ayrıca..