bugün
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu23
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- kendini bir görsel ile anlat20
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi14
- anın görüntüsü14
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak11
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- kıza iğne batıran türbanlı11
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi12
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- jose mourinho28
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein8
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- meral akşener17
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- gideon reid morgan jj9
- icardi190543
- sekse doymuş erkek12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel21
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal14
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü10
- güçlü kadınların ortak özellikleri8
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
Şimdi bazıları ötecek türkler çok tanrılı dine inanırdı diye uzun uzun yazacağım sıkılan okumasın şimdiden şöyleleyim
Türkistan'ın uçsuz bucaksız bozkırlarında yaşayan Eski Türklerin inancı, Gök tanrı(Kök Tengri) inancıdır. Eski Türkçede Tanrı sözcüğü Tengri biçiminde söylenirdi(nazal n ile yani teñri)(ayrıca Tengri sözcüğü, gök anlamına da gelirdi). Eskiden Kök olarak söylenen gök sözcüğünün ise Eski Türkçede üç anlamı vardı: Biri bugünkü kullandığımız anlamı ile gök, gökyüzü; biri, yine bugünkü kullandığımız anlamı ile mavi renk; biri de, bugün kullanmadığımız anlamı ile ulu, yüce, kutsal. işte Kök Tengri/Gök Tanrı deyiminde geçen kök/gök sözünün taşıdığı anlam ulu, yüce, kutsal'dır. Buna bağlı olarak da, Kök Tengri/Gök Tanrı deyimi Ulu Tanrı, Yüce Tanrı anlamlarına gelir. Söz konusu olan tek bir yaratıcı Tanrı ve bu tek Tanrı'ya yapılan saygı dolu bir sesleniştir.
Zaten Eski Türklerin kendi öz inançları, tek tanrıcılığa dayanır.Tarihin hiçbir döneminde Türklerin öz dininde birden çok Tanrı olmamıştır. Bugüne değin yapılan arkeolojik araştırmalar da bunu desteklemektedir. Eski Türklerden kalan arkeolojik buluntularda tanrı yontularına veya putlara rastlanmamıştır.(Tabii ki, inanç değiştirip de başka inançlara geçen ve Eski Türklerin budunsal(milli) inancı olan Gök Tanrı inancından ayrılanlardan kalan put ve tanrı yontuları konu dışıdır.) Çünkü bu ürünler, Gök Tanrı inancının kapsamı dışında oluşturulmuş nesnelerdir. Putçulukta putların, temsil ettikleri varlıkların manevi gücü ile dolu olduklarına inanılır; ama, Eski Türklerde manevi gücün tek kaynağı Tanrı'dır. Eski Türkler, tüm evreni içeren tek ve ulu yaratıcı Gök Tanrı'nın yontusunu hiçbir zaman yapmamışlardır
Konuya dilbilim açısından bakarsak da aynı sonuca ulaşırız. Eski Türklerden kalmış yazılı eserlerde, Tengri/Tanrı kelimesinin çoğul ekinin getirilmeden hep tekil biçimde kullanıldığı görülür. Çünkü, Eski Türk düşüncesinde Tanrı tektir ve birden çok Tanrı olduğu düşünülemez; buna bağlı olarak da Tanrılar/Tengriler kelimeleri Türk kültüründe yer almamıştır.
Konuya tarihi ve yaşanmış bir kanıt olarak ibn-i Fadlan'ın anlattıkları gösterilebilir. ibn-i Fadlan 10. yüzyılda Oğuz Türklerini halifenin elçisi sıfatıyla ziyaret eder. Daha o zaman Türkler Müslüman değildir. ibn-i Fadlan'ın anlattığına göre, o çağlarda Türkler haksızlığa uğradıklarında ya da bir zorlukla karşılaştıklarında başlarını yukarı kaldırıp Bir Tengri demektedirler. ilginçtir ki aynı gelenek bugün de sürmektedir. Bugün de Türkler haksızlığa uğradıklarında benzer biçimde, "Yukarıda Allah Var" derler. Ayrıca Ebu Dülef'de (10. yüzyıl) Oğuzlarda put bulunmadığını kaydetmektedir. 13. yüzyıl Uygur Türkleri de Tanrı'nın, insan ya da başka herhangi bir varlık biçiminde tasvir edilemeyeceğini söylemekte idiler. Bunlardan dolayı, Eski ve milli Türk inancında putçuluk yer almamış, putları korumaya yönelik tapınaklar da yapılmamıştır.
Türkistan'ın uçsuz bucaksız bozkırlarında yaşayan Eski Türklerin inancı, Gök tanrı(Kök Tengri) inancıdır. Eski Türkçede Tanrı sözcüğü Tengri biçiminde söylenirdi(nazal n ile yani teñri)(ayrıca Tengri sözcüğü, gök anlamına da gelirdi). Eskiden Kök olarak söylenen gök sözcüğünün ise Eski Türkçede üç anlamı vardı: Biri bugünkü kullandığımız anlamı ile gök, gökyüzü; biri, yine bugünkü kullandığımız anlamı ile mavi renk; biri de, bugün kullanmadığımız anlamı ile ulu, yüce, kutsal. işte Kök Tengri/Gök Tanrı deyiminde geçen kök/gök sözünün taşıdığı anlam ulu, yüce, kutsal'dır. Buna bağlı olarak da, Kök Tengri/Gök Tanrı deyimi Ulu Tanrı, Yüce Tanrı anlamlarına gelir. Söz konusu olan tek bir yaratıcı Tanrı ve bu tek Tanrı'ya yapılan saygı dolu bir sesleniştir.
Zaten Eski Türklerin kendi öz inançları, tek tanrıcılığa dayanır.Tarihin hiçbir döneminde Türklerin öz dininde birden çok Tanrı olmamıştır. Bugüne değin yapılan arkeolojik araştırmalar da bunu desteklemektedir. Eski Türklerden kalan arkeolojik buluntularda tanrı yontularına veya putlara rastlanmamıştır.(Tabii ki, inanç değiştirip de başka inançlara geçen ve Eski Türklerin budunsal(milli) inancı olan Gök Tanrı inancından ayrılanlardan kalan put ve tanrı yontuları konu dışıdır.) Çünkü bu ürünler, Gök Tanrı inancının kapsamı dışında oluşturulmuş nesnelerdir. Putçulukta putların, temsil ettikleri varlıkların manevi gücü ile dolu olduklarına inanılır; ama, Eski Türklerde manevi gücün tek kaynağı Tanrı'dır. Eski Türkler, tüm evreni içeren tek ve ulu yaratıcı Gök Tanrı'nın yontusunu hiçbir zaman yapmamışlardır
Konuya dilbilim açısından bakarsak da aynı sonuca ulaşırız. Eski Türklerden kalmış yazılı eserlerde, Tengri/Tanrı kelimesinin çoğul ekinin getirilmeden hep tekil biçimde kullanıldığı görülür. Çünkü, Eski Türk düşüncesinde Tanrı tektir ve birden çok Tanrı olduğu düşünülemez; buna bağlı olarak da Tanrılar/Tengriler kelimeleri Türk kültüründe yer almamıştır.
Konuya tarihi ve yaşanmış bir kanıt olarak ibn-i Fadlan'ın anlattıkları gösterilebilir. ibn-i Fadlan 10. yüzyılda Oğuz Türklerini halifenin elçisi sıfatıyla ziyaret eder. Daha o zaman Türkler Müslüman değildir. ibn-i Fadlan'ın anlattığına göre, o çağlarda Türkler haksızlığa uğradıklarında ya da bir zorlukla karşılaştıklarında başlarını yukarı kaldırıp Bir Tengri demektedirler. ilginçtir ki aynı gelenek bugün de sürmektedir. Bugün de Türkler haksızlığa uğradıklarında benzer biçimde, "Yukarıda Allah Var" derler. Ayrıca Ebu Dülef'de (10. yüzyıl) Oğuzlarda put bulunmadığını kaydetmektedir. 13. yüzyıl Uygur Türkleri de Tanrı'nın, insan ya da başka herhangi bir varlık biçiminde tasvir edilemeyeceğini söylemekte idiler. Bunlardan dolayı, Eski ve milli Türk inancında putçuluk yer almamış, putları korumaya yönelik tapınaklar da yapılmamıştır.
Göklerdeki yaratıcımız, inandığım güç.
Türklerin, moğolların ve bilimum orta asya halklarının inandığı gök tanrısı. Diğer dinlerdeki gibi bir insan tasviri yoktur. Pek çok kişi bilmez ama islamda da allah neredeyse bir erkek insan olarak tasvir edilmiştir. Baldırları, kolları olan, kızan, gökte bir yerde oturan bir tanrıdır. Diğer bütün pagan inançlarından zerre farkı yoktur aslında. Tengri farklıdır. Göğe, toprağa, yaşayan her canlıya tengri denebilir. Şekli şemali yoktur. Aslen evrenin yüce ruhu inancıdır. Bu ruhlar inancı günümüze bile gelmiştir bizde. Hala pek çok geleneğimiz her yaşayan şeyin ruhu olduğu inancından gelir.
(Dünyayı) döndüren demektir.
Burada döndürenden kasıt yönetendir ama bazı tarihçiler bunu Türklerin dünyanın döndüğünü bildiği anlamına gelecek şekilde ima etse de o tarihçiler boş adamlardır.
Burada döndürenden kasıt yönetendir ama bazı tarihçiler bunu Türklerin dünyanın döndüğünü bildiği anlamına gelecek şekilde ima etse de o tarihçiler boş adamlardır.
tanrı, olsa olsa tenri.
g*tünüzden g uydurmayın, lütfen!
g*tünüzden g uydurmayın, lütfen!
%100 yerli ve milli Türk allah'ı.
türkü koruması gereken, küsünce türklerden yüz çeviren, türk allahı.
Doğu Hunları (m.ö. III. yüzyıl) zamanından itibaren kullanıldığı bilinen ten͡gri kelimesinin kökeniyle ilgili kesin bilgi yoktur. Türk diline dair etimolojik sözlüklerde kelimenin önceleri gökyüzünü, daha sonra tapınılan varlığı ifade etmek üzere tenri (ten͡gri), tanrı, bayat tenri, ugan tenri biçiminde kullanıldığı belirtilir. Ayrıca tanrı kelimesinin “göktanrı, gök” anlamında Sümerce dıngır/dingirden geldiği ve tıngır, tıngrı, ten͡gri vb. şekillere dönüştüğü söylenir. Bazı araştırmacılar, Çin yıllığı Shikı’da Hun imparatoru Mete Han’la ilgili bir haberde yer alan t’ien/tiyan kelimesiyle tanrı arasında paralellikler kurmuştur. Kâşgarlı Mahmud, Dîvânü lugāti’t-Türk’te ten͡gri kelimesinin “ulu tanrı” anlamına geldiğini, Türkler’in gözlerine büyük görünen her şeye tenri dediklerini nakleder. Türkler müslüman olduktan sonra tanrı kelimesini kullanmaya devam etmişlerse de zamanla onun yerini Allah ve Hudâ kelimeleri almıştır. Türkler’de ay ten͡gri, kün ten͡gri, kün-ay ten͡gri söyleyişleriyle idi, izi, ugan, çalap/çalabı, bayat ve günümüzde Orta Asya’da yaygın olan kuday kelimeleri de bulunmaktadır. Tanrı kelimesi ilk defa Orhon yazıtlarında “üze kök ten͡gri” şeklinde yer almıştır. Bazı araştırmacılar buradaki “kök/gök” kelimesinin tanrıyı ifade ettiğini söylemişse de Hikmet Tanyu, söz konusu kelimenin doğrudan tanrıyı belirtmeyip “büyük, yüce” anlamında onun sıfatı olduğunu, “üze” kelimesinin de aşkınlık bildirdiğini söyler. Daha sonra tanrı için kullanılan “bengü” (ebedî) sıfatı ise Moğol istilâsından sonra ortaya çıkmıştır.
Bir kısım müellifler devletin büyüklük ve küçüklüğüne göre tanrı sayısının azalıp çoğaldığını, imparatorluk döneminde tanrı bir tek iken imparatorluğun parçalanmasıyla çok tanrıcılığın ortaya çıktığını ileri sürmüş; Türk inanç sisteminde dağ, su ve ağaç üçlüsünden doğan bir teslîsin varlığından söz ederek bu inanca Hıristiyanlık’takine benzer politeist bir karakter atfetmeye çalışmıştır. Ancak Orta Asya ve Kuzey Asya Türk topluluklarının karakteristik inanç sisteminde aynı zamanda bütün Türk topluluklarının temel kültü kabul edilen göktanrı inancında tanrı tektir. Bu tanrı hayvan veya insana benzer (zoomorfik/antropomorfik) özelliklere sahip değildir. Eski Sumer, Yunan ve Roma tanrı anlayışlarında var olan tanrıların tanrıçalarla evlenmesi (kutsal evlilik) inancına Türk tanrı anlayışında rastlanmaz. Öte yandan kitâbelerde yer alan “Türk Tanrısı” ifadesinden hareketle bu tanrının millî bir ilâh olduğunu düşünmek doğru değildir. Çünkü kitâbeler bir bütün halinde okunduğunda burada konu edilen göktanrının bir kabile ilâhı ya da millî tanrıdan ziyade evrensel bir tanrı olduğu söylenebilir. Göktanrı, Aristo felsefesinde ifade edildiği üzere âlemi bir defada yarattıktan sonra gelişim ve yönetimine müdahalede bulunmayan bir Demiurge olmadığı gibi Sâmî dinlerinin ilâhı gibi her şeye doğrudan müdahale eden tanrı da değildir. Kitâbelerden anlaşıldığına göre kozmik düzen, toplumsal yapının oluşması ve insanın kaderi göktanrıya bağlıdır; en azından Göktürkler döneminde rastlanan biçimiyle göktanrı yaratıcı ilâhtır. Ancak Yakutlar’da yedinci gökte oturan, her şeyi yöneten, insanlara daima iyilik eden ve Göktanrı’ya tekabül eden Ürüng Ayıı Toyın ile Altay Türkleri’nde aynı niteliğe ve fonksiyona sahip olan Bay Ülgen’in durumu göz önüne alındığında Göktanrı’nın büyük ölçüde Deus Otiosus (istirahate çekilen bir tanrı) karakteri kazandığı, hatta başlangıçta bulunmamasına rağmen zamanla antropomorfik ve zoomorfik özelliklere büründüğü görülür.
Allah kelimesi islâm öncesi Araplar’ının duaları ve özellikle şiirlerinde kullanılmaktaydı. Ancak bu kelime, islâm döneminde kâinatı yaratan ve yöneten en yüce varlığın bütün sıfatlarını kapsayacak bir muhteva zenginliğine kavuşmuştur. Bozkır Türk topluluğunun asıl tanrı inancı yücelik ve kudretin ifadesi sayılan “semavî” anlamında Göktanrı’ya dayanıyordu. Türkler’in islâmiyet’i benimsemesiyle Tanrı Allah kelimesinin yerini almıştır. Nitekim Xiii. yüzyılın sonlarından itibaren Yûnus Emre’de ve ondan bir asır sonra Süleyman Çelebi’de Tanrı Allah kelimesiyle birlikte kullanılmıştır. XV. yüzyılın başlarında yapılan satır arası Kur’an tercümesinde Allah lafzı Tanrı kelimesiyle karşılanmış ve bu kullanılış bir asır kadar devam etmiştir. Ardından özellikle dinî metinlerde Tanrı kelimesinin yerini Allah lafzı almıştır. Günümüzde Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Kırgızistan başta olmak üzere Rusya Federasyonu içinde yer alan Tataristan ve Altay halkları arasında göktanrı inancını temel alan ve tengircilik/tengricilik (tengrizm, tengrianstvo) adıyla ortaya çıkan dinî bir hareket mevcuttur. Batılı araştırmacılar tarafından “neo-paganizm” diye nitelenen, göktanrı inancı altında millî değerlere, örf, âdet ve geleneklere dönmeyi amaçlayan bu hareket Kırgızistan’da Kırgızcılık diye de adlandırılmaktadır. Bu inanışın Göktanrı inancıyla bir ilgisi bulunmadığı gibi XiX. yüzyılda Japonya’da Nakayama Miki tarafından kurulan ve bir kısım literatürde Tenrizm olarak da geçen Tenrikyo dinin de Tanrıcılık’la bir ilişkisi yoktur.
Kaynak: tdv islam ansiklopedisi.
Bir kısım müellifler devletin büyüklük ve küçüklüğüne göre tanrı sayısının azalıp çoğaldığını, imparatorluk döneminde tanrı bir tek iken imparatorluğun parçalanmasıyla çok tanrıcılığın ortaya çıktığını ileri sürmüş; Türk inanç sisteminde dağ, su ve ağaç üçlüsünden doğan bir teslîsin varlığından söz ederek bu inanca Hıristiyanlık’takine benzer politeist bir karakter atfetmeye çalışmıştır. Ancak Orta Asya ve Kuzey Asya Türk topluluklarının karakteristik inanç sisteminde aynı zamanda bütün Türk topluluklarının temel kültü kabul edilen göktanrı inancında tanrı tektir. Bu tanrı hayvan veya insana benzer (zoomorfik/antropomorfik) özelliklere sahip değildir. Eski Sumer, Yunan ve Roma tanrı anlayışlarında var olan tanrıların tanrıçalarla evlenmesi (kutsal evlilik) inancına Türk tanrı anlayışında rastlanmaz. Öte yandan kitâbelerde yer alan “Türk Tanrısı” ifadesinden hareketle bu tanrının millî bir ilâh olduğunu düşünmek doğru değildir. Çünkü kitâbeler bir bütün halinde okunduğunda burada konu edilen göktanrının bir kabile ilâhı ya da millî tanrıdan ziyade evrensel bir tanrı olduğu söylenebilir. Göktanrı, Aristo felsefesinde ifade edildiği üzere âlemi bir defada yarattıktan sonra gelişim ve yönetimine müdahalede bulunmayan bir Demiurge olmadığı gibi Sâmî dinlerinin ilâhı gibi her şeye doğrudan müdahale eden tanrı da değildir. Kitâbelerden anlaşıldığına göre kozmik düzen, toplumsal yapının oluşması ve insanın kaderi göktanrıya bağlıdır; en azından Göktürkler döneminde rastlanan biçimiyle göktanrı yaratıcı ilâhtır. Ancak Yakutlar’da yedinci gökte oturan, her şeyi yöneten, insanlara daima iyilik eden ve Göktanrı’ya tekabül eden Ürüng Ayıı Toyın ile Altay Türkleri’nde aynı niteliğe ve fonksiyona sahip olan Bay Ülgen’in durumu göz önüne alındığında Göktanrı’nın büyük ölçüde Deus Otiosus (istirahate çekilen bir tanrı) karakteri kazandığı, hatta başlangıçta bulunmamasına rağmen zamanla antropomorfik ve zoomorfik özelliklere büründüğü görülür.
Allah kelimesi islâm öncesi Araplar’ının duaları ve özellikle şiirlerinde kullanılmaktaydı. Ancak bu kelime, islâm döneminde kâinatı yaratan ve yöneten en yüce varlığın bütün sıfatlarını kapsayacak bir muhteva zenginliğine kavuşmuştur. Bozkır Türk topluluğunun asıl tanrı inancı yücelik ve kudretin ifadesi sayılan “semavî” anlamında Göktanrı’ya dayanıyordu. Türkler’in islâmiyet’i benimsemesiyle Tanrı Allah kelimesinin yerini almıştır. Nitekim Xiii. yüzyılın sonlarından itibaren Yûnus Emre’de ve ondan bir asır sonra Süleyman Çelebi’de Tanrı Allah kelimesiyle birlikte kullanılmıştır. XV. yüzyılın başlarında yapılan satır arası Kur’an tercümesinde Allah lafzı Tanrı kelimesiyle karşılanmış ve bu kullanılış bir asır kadar devam etmiştir. Ardından özellikle dinî metinlerde Tanrı kelimesinin yerini Allah lafzı almıştır. Günümüzde Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Kırgızistan başta olmak üzere Rusya Federasyonu içinde yer alan Tataristan ve Altay halkları arasında göktanrı inancını temel alan ve tengircilik/tengricilik (tengrizm, tengrianstvo) adıyla ortaya çıkan dinî bir hareket mevcuttur. Batılı araştırmacılar tarafından “neo-paganizm” diye nitelenen, göktanrı inancı altında millî değerlere, örf, âdet ve geleneklere dönmeyi amaçlayan bu hareket Kırgızistan’da Kırgızcılık diye de adlandırılmaktadır. Bu inanışın Göktanrı inancıyla bir ilgisi bulunmadığı gibi XiX. yüzyılda Japonya’da Nakayama Miki tarafından kurulan ve bir kısım literatürde Tenrizm olarak da geçen Tenrikyo dinin de Tanrıcılık’la bir ilişkisi yoktur.
Kaynak: tdv islam ansiklopedisi.
Allah Arapça'dır. Rabb ise Farsça...
Başlık ise öpöz Türkçe'dir.
Kimi zamanlar Tanrı dediğimde garip garip bakıyorlar. Ne bakıyorsunuz? Türkçe'sini söyleyince Yaratıcı duymayacak mı?
Başlık ise öpöz Türkçe'dir.
Kimi zamanlar Tanrı dediğimde garip garip bakıyorlar. Ne bakıyorsunuz? Türkçe'sini söyleyince Yaratıcı duymayacak mı?
Tanrı, ilah.
"bir diğer kelime "tengirmek" bir şeyin etrafında dönerek kuşatmak, çevrelemek anlamına geliyor."
ihata etmek de kuşatmak anlamına geliyor. ihata ile aynı kökten gelen el-muhit, kuşatan demek. Benim inandığım islam'da allah'ın, evreni ve ötesini çepeçevre kuşattığı bildirilir:
"...o'nun tahtı gökleri ve yeri kuşatır ve onları muhafaza etmek o'na zor gelmez ve o büyük'tür, yüce'dir." Bakara-255
"bir diğer kelime "tengirmek" bir şeyin etrafında dönerek kuşatmak, çevrelemek anlamına geliyor."
ihata etmek de kuşatmak anlamına geliyor. ihata ile aynı kökten gelen el-muhit, kuşatan demek. Benim inandığım islam'da allah'ın, evreni ve ötesini çepeçevre kuşattığı bildirilir:
"...o'nun tahtı gökleri ve yeri kuşatır ve onları muhafaza etmek o'na zor gelmez ve o büyük'tür, yüce'dir." Bakara-255
Türk ergenlerinin yeni favorisi.
Dikkat çekmek için tengri bizi korusun filan diyorlar çok tatlılar. Yakında çimene ota da tapmaya başlarlar. Atları ve okları eksik bir tek. Onları da yakında temin edecekler.
Dikkat çekmek için tengri bizi korusun filan diyorlar çok tatlılar. Yakında çimene ota da tapmaya başlarlar. Atları ve okları eksik bir tek. Onları da yakında temin edecekler.
Allahi, arabın allahı, kiymetini turk parasi degerine düşürürsen olur oyle.
bu aleti illa ki görmüşsünüzdür.
görsel
bunun adı; tengerek'tir.
yörükler bunu ip eğirmek için kullanırlar, tengerek döne döne ip eğirmeye yardımcı olur.
görsel
zaten tengerek'in kelime anlamı da buradan gelir.
türkçe'de "teng" dönmek, "erek" ise herhangi bir işin oluşuna yardımcı olmak anlamındadır.
yani; tengerek; döndürmeye yarayan alet anlamına gelir.
tanrı sözcüğünün kökeni de buradan gelir.
tengri, döndüren anlamına gelir...
tengri binlerce yıllık etimolojik geçmişi olan bir sözcüktür.
bozkırda göçebe olarak yaşayan türkmenler, dünyanın döndüğünü ve bu dönme işlemine sebep olan bir varlığı binlerce yıl önce çözmüş ve adlandırmıştır.
türkçemizde yuvarlak ve dönebilen pek çok sözcük bu kökenden gelir.
-tekerlek(tengerlenk)
-teker (tenger)
-tencere,
-değirmen (tengirmen)
-tenger (gök)
-tenge (kazakistan para birimi-piyasada dönen para)
sözcükler dışında deyimlere de yansımıştır.
tıngır mıngır; işlerin bir şekilde yürümesi, dönmesi gibi...
ne mutlu türküm diyene, tanrı türk'ü korusun...
görsel
bunun adı; tengerek'tir.
yörükler bunu ip eğirmek için kullanırlar, tengerek döne döne ip eğirmeye yardımcı olur.
görsel
zaten tengerek'in kelime anlamı da buradan gelir.
türkçe'de "teng" dönmek, "erek" ise herhangi bir işin oluşuna yardımcı olmak anlamındadır.
yani; tengerek; döndürmeye yarayan alet anlamına gelir.
tanrı sözcüğünün kökeni de buradan gelir.
tengri, döndüren anlamına gelir...
tengri binlerce yıllık etimolojik geçmişi olan bir sözcüktür.
bozkırda göçebe olarak yaşayan türkmenler, dünyanın döndüğünü ve bu dönme işlemine sebep olan bir varlığı binlerce yıl önce çözmüş ve adlandırmıştır.
türkçemizde yuvarlak ve dönebilen pek çok sözcük bu kökenden gelir.
-tekerlek(tengerlenk)
-teker (tenger)
-tencere,
-değirmen (tengirmen)
-tenger (gök)
-tenge (kazakistan para birimi-piyasada dönen para)
sözcükler dışında deyimlere de yansımıştır.
tıngır mıngır; işlerin bir şekilde yürümesi, dönmesi gibi...
ne mutlu türküm diyene, tanrı türk'ü korusun...
Tengri, Türk'ün gerçek ve öz dini olan Gök Tengriciliğin başpanteonunun en büyük tanrısı. Tengri, Türk'ün gerçek tanrısıdır. Bozkurtlar ulusun; Tanrı, Türk'ü korusun!.. Ne mutlu Türk'üm diyene!.. (bkz: tengricilik) (bkz: şamanizm) (bkz: göktanrı)
Ön Bulgarların Balkanlardaki bir dağa verdiği isim "Tangra"dır. Tangra da etimolojik olarak "Tengri"den gelir. Tangra dağı
ilgili linkler:
1) https://turkbilimi.com/bu...tanri-tengri-tangra-dagi/
2) https://aktuelbursa.com/h...-tengri-tanri-dagi/14868/
ilgili fotoğraflar:
görsel
görsel
Ön Bulgarların Balkanlardaki bir dağa verdiği isim "Tangra"dır. Tangra da etimolojik olarak "Tengri"den gelir. Tangra dağı
ilgili linkler:
1) https://turkbilimi.com/bu...tanri-tengri-tangra-dagi/
2) https://aktuelbursa.com/h...-tengri-tanri-dagi/14868/
ilgili fotoğraflar:
görsel
görsel
Türk'ün tanrısı..
güncel Önemli Başlıklar