bugün

dindar olan anne ve babasını kırmamak ama bir yandan da kendi zevklerini gözardı etmeyen türbanlıdır.

edit: eksileyenler noldu zorunuza mı gitti?
türbanlı bayanların %90`ıdır. sıkmabaş denilen türdendir. dinle minle alakaları yoktur.
kafalarını taşa vurmak gereken türdür.
Tayt vücut hatlarını ortaya çıkarmak ve daha ince görünmek içindir. Topuklu ayakkabılar ise popoyu yukarı kaldırmak ve boyu uzun göstermek için kullanılır.

Türban kavramının ise bu kombinasyonla uzaktan yakından bir alakası bulunmamaktadır. Ama böyle bir mantıksız kombin gerçeği vardır. Öyle bir kişiye diyeceğim şudur ki; yani saçmalamışsın...
Çoğu açık kızdan daha tahrik eden kızlardır. Onlara bi sormak lazım (bkz: siz neyin kafasını yaşıyosunuz) diye.
kafasinda deli sorular donen hatundur. (bkz: kafamda deli sorular)
ne için namaz kıldığını bilmeyen, ne için oruç tuttuğunu bilmeyen, ne için tesettürün gerekli olduğunu bilmeyen o kadar çok sözde müslüman var ki,
önemli olan; bu tür kişilerzerinden din ve dindara hakaret edip söven ateistlerin içinde bulunduğu durumun vehametidir,

şu video neden böyle olduğunu o kadar güzel anlatıyor ki;

http://www.youtube.com/watch?v=7GGgYvvtTIM
Başı açık olsa daha az dikkat çekicek olandır. Bir de bellerinin inceliğini belli etmek için pardesülerinin kemerini sıkı sıkı bağlamaları yok mu! Başı açık kadınlar o kadar yüksek topuk giymiyor. Nasıl bir mantık anlamak mümkün değil. Güzelliğini göstermeye çalışıyorsan niye kapanıyorsun?
çok seksi oluyorlar çook.
kalçaları çok farklı duran bir anda gözlerin oraya çevrildiği taytın kadına çok farklı hava kattığını bizlere göstermiş türbanlılardır.
Yalarım.. Acayip seksi oluyorlar altına da tanga.
insanın "ne" olduğunu anlayanlar için garipsenecek bir durum yok aslında.
Bugün bilimin ve özellikle paleontolojinin* bizleri getirdiği noktada kabul etmeliyiz ki; insan tüm vasıflarından önce "düşünme yetisi diğer canlılardan daha hızlı evrimleşmiş bir hayvan türü"dür. Kabul edin ya da etmeyin bu böyle. Evet beynimiz mümkün olduğu kadar hayvani dürtülerimizle ve iç güdülerimizle mücadele ediyor ancak her bireyde bu mücadele istenilen başarıyla sürdürülemiyor. Doğanın kanunu bu. Herkes aynı değil maalesef. Evrimsel süreç her birey için farklı hızlarda işliyor.

Şimdi gelelim asıl konuya.

Dişinin iç güdüleri onu devamlı olarak "doğru eşi bulmaya" ve "doğurmaya" yönlendirir.
Doğru eş kimdir? Kadının iç güdülerine göre doğru eş; sağlıklı, dölleme gücü yüksek, yeni nesle güçlü genler aktarabilecek karşı cinstir. Günümüz koşullarında her ne kadar dişilerin bu iç güdüleri bizzat toplum, inançlar, adetler ve benzeri yollarla baskılanmaya çalışılsa da erişkinliğe ulaşan sağlıklı dişi için bu süreç istemsizce başlar ve devam eder.

Peki dişi nasıl o sağlıklı erkeği bulacak?
Yüzlerce erkek arasında en sağlıklı olanı seçmesi gerekiyor.
Evet işte tam da burada, karşı cinsi etkileyecek unsurlar devreye giriyor.
Taytlar, topuklu ayakkabılar, destekli sütyenler, kozmetik ürünleri, güzel kokular...

Bunların tamamı sağlıklı ve güçlü erkeği bulmak için.
(Kadınlar kendileri ve birbirleri için süslenir derler. Yanlış mı? Yanlış! Bir yandan doğru erkeği arayıp diğer yandan aramıyormuş gibi görünmek toplumsal dayatmanın çarpık sonuçlarından biridir anla artık!)

Gelelim türbanlı dişimize.

Bir dişi kendisine öğretilen/kabullendiği ya da çevresi tarafından dayatılan/kabullenmek zorunda kaldığı inançlar nedeniyle türban takınca dişiliğini kaybetmez. Onun için de yukarıda söylediğim süreç aynen yaşanır. Kimi dişiler edindikleri bilgilerin etkisiyle doğal iç güdülerini baskılamayı başarır ve dürtülerine göre -bir yere kadar- hareket etmez. Ancak başta dediğim gibi her birey bunu başaramaz. Kafasına türban taksa da, demirden don giyse de başaramayan bireyler vardır, olacaktır, doğaldır.

Dindarıyla, ateistiyle bu ülkede "insanın gelişimi, biyoloji ve evrim" dersine çok ama çok ihtiyacımız var.

Arkadaşlar, kabul edelim ya da etmeyelim. Bizleri beynimiz değil hormonlarımız, iç güdülerimiz yönetiyor. Beynimiz ise sadece zamanlamayı kurgulamaya çalışıyor ya da çeşitli nedenlerle iç güdüleri baskılayarak gerçekleri görmezden gelmeye çalışıyor.

Kendini yıllarca dine adamış, o uğurda hayatından vazgeçmiş kimselerin bile; bir gün taciz - tecavüz olayıyla medyaya manşet olmasının ve bu durumun çok sık tekrar etmesinin nedenini bir kez daha düşünün.

Sağlıklı bireylerdeki iç güdüleri baskılayabilirsiniz ancak yok edemezsiniz. Fırsatını bulduğu an ortaya çıkar. Yapılması gereken iç güdülerimizi baskılamak değil; o iç güdüleri doğal ve hiçbir bireye zarar vermeyecek yollarla gidermektir.
altı kaval üstü şişhane.