bugün

sevimli sosyalist.
ankara film festivalinde sohbet etme fırsatı bulduğum bir yönetmendir kendisi.
aslen adıyamanlıdır.
yapımcılara senaryo "yedirmek" konusunda verdiği taktiklere minnettarım...tanışılası kişi.
"benim de bir kızım var, ceylan önkol'u kimin ne şekilde öldürdüğü ortaya çıkarılmayana kadar çocuğumu sevmeyeceğim, zira bu durumda çocuğumu sevmek bana haram" diyebilecek kadar duyarlı bir güzel insan, adamın kalitelisi.
1962 Kahta doğumlu Adıyamanlı Kürt yönetmen.
maraş katliamı ile ilgili filminin çekimlerine yakında başlayacak olan devrimci, sosyalist can abimiz. bu sebeptendirki kafa dengi'ne ara vermesi söz konusu.
''bir insan okuduğundan fazla yazamaz, dinlediğinden fazla söyleyemez'' diye bir güzel cümle kurmuş karşılıklı rakı içilesi abi.
--spoiler--
Sevgili Kardeşim Hrant!
Altına girmek için cevahir ömrünü feda ettiğin Anadolu topraklarının çocuklarına, henüz küçücük bebeklerken anlatılan bir masal vardır.
Çocuğun minicik avcunun tam ortasına yetişkin bir parmakla basılır ve "Buraya bir kuş konmuş..." diye başlar...
Sonra devam edilir. O minicik parmaklar tek tek, bir güvercinin nasıl katledildiğine dair ayrıntılı bir "OPERASYON"a suç ortağı yapılarak anlatılır.
"Bu tutmuş..." denilir önce.
"Bu tüylerini yolmuş..." denir ardından...
"Bu pişirmiş..." dedikten sonra,
"Bu yemiş..." diyerek masalın vahşet boyutu iyice ballandırılır.
Adını serçeden alan en küçük parmak "hani bana - hani bana" diyerek ağlamaktadır masalın sonunda.
Bu ülkeyi kocaman bir avuç olarak düşün sevgili kardeşim.
Masalları bile vahşetin suç ortaklığıyla bezeli bir iklimin tam da avucunun ortasına konmuştun, bütün tedirginliğinle.
Bir hoyrat parmak tam da üzerine basarak, bu "OPERASYON"u, bu ülkenin bir serçe kadar ufalmış, küçücük zihinlerine göstere göstere ve arsızca anlatmaya devam ediyor.
"Bu tutmuş.." denilenler var ya... işte senin ilk katillerin onlardır, biliyoruz!
Serçe kadar aklı olmayanlar, bir alıcı kuş gibi çöktüler üzerine.
Mahkeme kapılarına darağaçları kurdular.
Tescilli çakalları oraya üşüştürdüler.
Güvercin kasapları da diyebiliriz onlara..
Katillerini tanıyoruz; mermiyi şarjöre ilk onlar yerleştirdi...
"Tüylerini yolma" işini büyük bir kanperestlikle üstlenenleri sen de biliyorsun.
O yiğit bedenin, şu köhne kaldırıma serildiğinde üzerini onların paçavralarıyla örtmüşlerdi. "ders gibi gerekçe" diyenler de vardı. "Yargıtayı böldüğünü" haykıranlar da.
"Kanadı kırık kuş merhamet ister" diyemediler.
Katillerini tanıyoruz; mermiyi namluya sürenler onlardır.
"Pişirmek", iyice aç, çıplak ve savunmasız bırakmak bu ülkenin KOZMiK geleneğinin en iyi bildiği işti. Onu kimselere bırakmadılar. Esen yelden hile sezen asırlık gelenekleri ve nobranlıklarıyla gözlerini kör, kulaklarını sağır, dillerini lal ettiler.
Bir düğün sağdıcı gibi kanlı günün hazırlıklarını yapıp, önündeki engelleri temizlediler.
işlerini layıkıyla yaptılar. Yapamadıklarını da katlinden sonraya bıraktılar. O kadar pervasız, o kadar küstahtılar.
Katillerini tanıyoruz; seni nişangah aynasına koyup, kahpe pusuya düşürenler onlardır.
Bu kanlı ziyafeti yiyenler için konuşmaya bile değmez. Onlar cezaevinde fiziksel olarak, mahkemede zihinsel olarak semirtilip duruyorlar.
"Kurban" olduklarını bilmedikleri için küspeyle beslenmelerini ikram zannediyorlar.
Dünyanın bütün dinlerinde ve dillerinde arkadan vuran "KALLEŞTiR"
Katillerini tanıyoruz: tetiği çeken onlardır.
Bizler, hani bana demeyenler, bu zalimler sofrasına haykırıyoruz.
Hepiniz asli failsiniz! Hepinizi tanıyoruz!

Kardeşler!
3 yıl önce tam da burada yere düşen, sadece kardeşimiz Hrant değildir.
Yere düşen namusumuz, izzetimiz ve haysiyetimizdir.
Bunu namusu saymamak namustan habersiz olmak demektir.
Bunu haysiyet saymamak, haysiyetten nasipsiz olmak demektir.
Madem katilleri tanıyoruz.
Gün katilleri ve çanak tutanları teşhir etmek günüdür.
Yaşasın insanlık onuru.
Yaşasın tüm dünya halklarının onurlu kardeşliği.

19 Ocak 2010

--spoiler--
uğur yücel'in yönettiği ejder kapanı filminde emniyet müdürünü canlandırmıştır. akılda kalıcı repliği;

--spoiler--
bu o.. çocuğu hepimizi sürdürecek
--spoiler--
insan bu kadar mi icten olur? bu kadar mi yuregiyle konusur? diye sorular sorduran sanatci, fikir adami, insan.
ejder kapanı filmi ile oyunculuk konusunda da döktüren güzel insan.
cuma günleri kanal 24'te saat 20:45'te ki "kafadengi" programını hazırlayanlardandır.
kemal sayar:marxist asabiyet diye bir şey var mı?......
sırrı süreyya önder:müminin celadeti neyse, marxistin asabiyeti de odur.
kemal sayar: bismillahirrahmanirraaahiiimmm..(gülüşmeler)(es)..
sırrı süreyya önder:noldu celadetine bu insanların,müminlerin?
12 eylül döneminde hapis yatmış. hapiste açlık grevi yapmasıyla ilgili hoş bir anıya sahip kişi.

--spoiler--

“annem bana hep sitem etti. ‘eh be oğlum bu kavatlar için 40 gün aç gezdin, allah rızası için bir gün oruç tutmadın’ diye.”

--spoiler--

http://www9.gazetevatan.c...iklamalar/287699/1/gundem
hapiste geçirdiği dönemlerde sezen aksu nun sen ağlama şarkısı eşliğinde 1 paket sigarayı kaş ile göz arasında bitirdiğini söyleyen kürt kökenli yönetmen.
bizi çırılçıplak soydular, demiş. vaktiyle darbeler içinde en iyisinin allah belasını versin demişti. http://getir.net/ond
sırrı abiden bir bektaşi fıkrası:

''bektaşi ye sormuşlar hiç aşık oldun mu diye bir kere tam olacaktım bastılar demiş.''
sağlam bir insan adam olmak sosyalist olmak diyen mert bir abimiz. harika bir insan. aşık olmadıysan okumadıysan yaşamadıysan doya doya devrim yapmanın ne tadı kalır ? diyebilen güzel insan
adam gibi adam
muhabbet ehli yönetmen abimiz. bu adamla sabahlara kadar oturup hiç sıkılmadan muhabbet edilir. kendine münhasir samimi üslubuyla dinlemekten keyf alınan. açık sözlü oluşuyla takdir edilesi.
kanal 24te "kafadengi" programının güleryüzlü ağbisi.
birikim dergisinde sol ve ilahiyat üzerine şahane bir makale yazmış güzel insan. yakışıklı kafa.
nasıl anlattığı neyi anlattığının önüne geçiyor zaman zaman. dinletiyor. özgürlüklerden yana. memleketin ihtiyaç duyduğu hoşgörü ortamına inançlarından taviz vermeyerek katkıda bulunan birisi.
islam ile marksizmi bir potada eritmiş,sık sık ali şeriati'ye atıfta bulunan,birbirinden güzel hikayeleri olan,yüzünden gülümsemesi eksik olmayan,hoş sohbet,aydın bir abimizdir.
Anti- emperyalist bir yapılanması ve duruşu olan tüm islâmi hareketleri kardeşim olarak görüyorum. Muhalif olabilenler, bu duruşu muhafaza edebilenlerdir. Ne yazık ki sayıları fazla değildir. Bu söyleyeceğimi bir had bilmezlik saymayın, hissiyatımı daha kuvvetli ifade edebilmek için bu misali vermek durumundayım: eğer bir islam müçtehidi olsaydım, imanın şartlarına, bu ahval ve şerait içinde anti-emperyalist olmak şartını da eklerdim.

sozlerine sahip, surekli gulen bir abimiz.
açılım kahvaltısına katıldı diye bir güruh tarafından hak etmediği şekilde eleştirilen yönetmen... işte bu yüzden sol ilerleyemiyor; çünkü dar kalıplara sıkıştırmış kendini kafasını çıkartıp derdini delikanlı gibi anlatan adam da hor görülüyor, neymiş efendime başbakan'a yaltaklık yapmış tövbe tövbe.
ne yazarsa yazsın yüreğiyle kaleme alan, ne söylerse söylesin vicdanını yitirmeyen, nerde konuşursa konuşsun doğruları haykıran dünya tatlısı insan, aydın.
"bir insan bu kadar mı güzel ve dobra konuşur" diye diye izletir-dinletir kendini.