bugün

değişken ruhluyumdur. istediğim birşeyi 10 saniye sonra istemeyebilirim.
aşırı para harcıyorum sözlük.
yazarların özeleştirleridir. *

çok kararsızım lan. öyle böyle değil. Ayrıca bazen çok üşengeç olmamla birlikte zaman zaman çok umursamaz bir insan da olabiliyorum.

Kitap okumak en çok vize haftalarında, rapor yazamam gereken zamanlarda cazip geliyor, her şey hep dar zamanlar da mı daha tatlı gelir?

Sonra Yumurta kapıya dayanmadan işimi görsem çok iyi olur, ama göremem yoksa içim rahat etmez. son güne kadar siftine siftine hareket edip son gün rakiplerimden çok performans göstermek zorunda kalıyorum. O boktan stresi hakkıyla yaşamazsam olmuyor.

Sonra çok kolay karar alsam da çok zor karar veriyorum. işin kötüsü insanların fikirlerinden de etkilenmiyorum. iyi bok yiyorum. çünkü çok düşünüyorum. Benim için en kötü karar kararsızlıktan iyi değil işte, zira pişmanlığın kararsızlıktan kötü olduğunu düşünüyorum. Aldığım kararlardan pişmanlık duymasam da alana kadar anam ağlıyor. Daha eleştirecek çok şey var ama ben bide çabuk sıkılıyorum.
çabuk sinirleniyorum öfkeme hakim olamıyorum dolayısıyla bu anlarda kırıcı oluyorum, karşı taraf için üzgünüm...
Dengesizim, iki yüzlü değilim bu yüzden insanlar benden uzaklaşıyor, dilimi tutamıyorum, ders çalışamıyorum, kendime verdiğim sözleri tutamıyorum.
sik gibi bir nick almışım ne boktan nick lan bu kaç yaşındaydım aldığımda acaba..
arabesk rap dinleyenleri öldürüyorum sözlük. geceleyin kuytuda kıstırıp ömüğünü sıkıyorum şerefsizlerin.
Çok beceriksizim 19yaşında olmam birşeyi değiştirmiyor . Kararsızım . Bide aşırı dengesizim .
ritüelleri kabul edemiyorum, teorik olarak kabul ediyorum ama asla uygulayamıyorum..
ritüel tekrarlanan davranışlardır burda, sadece.
özeleştiri veremiyorum zira ne terörist ne de komünistim!
kelimelerin içini ideoloji ile dolduruyorum; elimde değil.
bildiğin salağım, hayatımı; sonunda bir hiç olacak şeylere adıyorum, bu da beni yok edecek.
allahın kula ihtiyacı mı vardı???
ugruna savasmam gereken seyleri bosverip, istememem gereken seyler icin savasiyorum.
herkes benim kadar iyi değil. herkes benim kadarda kötü değil.
çok dengesiz ve kararsızım.
pek kimsenin dikkate almadığı bir konu... öteki sözlüklerde böyle bir başlık bile yok, yine de şanslıyız.

şimdi bakıyorum, sözlükte sabah akşam türk kızları şöyle, türk erkekleri böyle... sözümona türk olmayı beğenmiyorlar... ama öbür yandan bakıyorsun, mesela kendileri amerikan olsalar zihinlerinde bu konular bu kadar zinde olur muydu? "amerikan kızları şöyle, amerikan erkekleri böyle, amerikan kızları gitsin küba kızları gelsin" gibi şeyler?

kesinlikle hayır. türk oldukları için bu kadar çok beğenmiyorlar türk olmayı... veya bir başka deyimle, türk olmamayı beğenmezken türklüklerini ele veriyorlar... "şecaat arzederken sirkatin söyleyen kıpti" misali...

böyle olunca tabii ki, özeleştiri diye bir şey arama; bunun kültürü bile yok... belki de bazı yazarlar kavramın ne anlama geldiğinden de habersizdir... ama sürekli saldırgan pozisyon; doğuştan pitbull... ve bunun yanında acılı arabesk:

(bkz: sözlük yazarlarının itirafları)

itiraf nedir ya? ben hiç anlamam itirafı; hiç de sevmem itirafta bulunan kimseleri dinlemeyi... çünkü itiraflarda ya bir eziklik veya riyakarlık vardır; kişi ya pes ettiği için, yahut böbürlenmek için itirafta bulunur. karakteri oturmamış adamların işidir itiraf. hristiyani bir şeydir; nitekim batılılar bu şeyden kurtulmadıkça, aralarından güçlü karakterler yetiştiremediler. ama onlar kurtuldu, aynı bataklığa biz düştük.

güçlü ve soylu adam, özeleştiri yapabilen adamdır. eski deyimiyle "nefs muhasebesi"... bazen sessizce, kendi içinde, bazen uluorta, meydan yerinde... özeleştiride küçük duygusallık değil, fikir vardır. özeleştiri, sahibini geliştirici olduğu gibi, başkalarını da öğreticidir. özeleştiride her şeyden önce, itirafta olmayan bir asalet vardır: o da "ilke" dediğimiz şey...

her özeleştiri, bir ilkeye dayanır; itirafsa bir ilkesizliğe... özeleştirisini yapan, yapabilen adam kadar hayata sağlam adımlarla basan kimse yoktur; o, hem bir hareket halinde, hem bir şuur halinde yürür. rasglelikten, pespayelikten uzaktır.

özeleştiri en eski felsefenin en eski düsturuna dayanır:

- kendini tanı!

onun için, hayatta özeleştiri kadar yol gösterici pek az şey vardır...
fayda vermeyecek eleştirilerdir. dışarıdan gelen eleştiriler her zaman için daha olumlu sonuç vermektedir. insanın kendini eleştirmesi samimiyetsiz bir durumdur, çünkü tarafgirliğini bırakamaz ve kendini bir şekilde haklı çıkarır. bu da katbetmek için yeterli bir sebebtir.
ya ben çok yakışıklıyım ya da o çok güzel.
kendimi her durumda kontrol edebilmekten nefret ediyorum. kendimi kontrol etme dürtümü bilinçli olarak, o kadar geliştirdim ki duygularımı asla yansıtamıyorum ve en önemlisi öfke patlaması yaşamıyorum ki yaşayabilecek onca durum varken.
malin tekiyim, elime gecen her firsati birileri yuzunden geri tepiyorum, egoistim, kendimi bir bok saniyorum, insanlarla oynuyorum, ozel hayatimda iyi seyler yazdigimi saniyorum, cok adi olabiliyorum.
korkularıyla yüzleşemeyen bir tiplemeyim.
biraz daha mantikli düsünersem olacak o is.
biraz vücut çalışsam fena olmaz.
hayır diyememek baş belası tek durum.
süzme ibnelik var , zeytin yağı ile aynı tasa koysan üste çıkar o derece.