bugün

Ulan neden millet yaşamanın kıymetini biliyor ? Neden millet de huzur tavan yapmış durum da iken bende eksiler de ?

Neden kendimi yiyip bitiriyorum ? Ben daha çok gencim ulan 20 yaşındayım ama saçlarım bile döküldü adım doblocu enişteye çıktı amıks keli diye hitap ediyorlar bana. ihsan abi belki kötü niyetle demiyor ama loser olduğumu o da söylüyor. Bak bu ergen tribi değil vallahi değil. Samimi olduğum ortamıma geldiğim vakit neden hala tek tabancasın neden kadersizsin sorularını duyuyorum. Bizim oğlan saf bizim ki sakar beceriksiz sözlerini neden duyuyorum ? Niye kafamda çok iyi konuşurken haklı olduğum konu da bile canlı birisinin önünde iki cümleyi bir araya getiremiyorum.

Bana niye ilgi göstermediniz ? Bi keresinde ilkokulda hoca proje ödevi için grup olun demişti sınıftaki tek arkadaşım da beni grubuna almamıştı ve kimse de davet etmemişti. Hoca gruplara bakarken bana sen neden el kaldırmadın diye sorduğunda benim grubum yok hocam demiştim. Bu çok saçma gelebilir ama ilkokulda ki bi çocuk için çok kötü bişey lan.

Neden şuraya birşeyler yazarken sürekli konudan konuya atlayıp bütünlüğü sabit tutamıyorum ? Gün doğmuş güneş açmış ben horul horul uyuyorum neden ?

Ben neden bu kadar tembelim neden kafam hiçbirşeye basmıyor ? 3 yıl matematikten özel ders aldım inan eşşek olsa benden daha iyi sonuçlar getirebilirdi.

Neden bazı insanlar beni çok zeki zannediyor ? Halbuki babamın itelemesi olmasa liseyi bile bitiremezdim. Bak üniversitedeyim şimdi ve 3.yılıma girdim halbuki okul 2 yıllık.

Neyse işte kendimden hep nefret ettim ve yalnız büyüdüm. Buna rağmen güçlü durmayı öğrenemedim yastık altı ağladım gizli gizli. Ailemi bir kez bile gururlandıramadım. 2 yıl yüzücülük yaptım ve yarışmada bir tane bile birincilik kazanamadım. 1 yıl tekvando yaptım hep dayak deyim ve sürekli alt gruba hareketleri tekrar öğrenmem için gönderildim.

Bundan sonra da ne olur Allah bilir. Bu sadece minik bir kesit.
hissizleşiyorum artık. bu iyi bir şey mi?
Beyaz gömlek benim neyime?
Onu beklemek güzel şey lakin görememek bir o kadar acı.
Sevdiğim insanlardan bir şeyler saklıyor olmak fikri beni öldürüyor. Saklamak da değil ama konusu nasıl açılır bilmiyorum. Killing me softly çalıyor içimde resmen 15 yaşında gibi hissediyorum.
ya bu işyerinde doğum günü sürprizi (!) yapılan kişinin çektirdiği onlarca fotoyu sosyal medyada orada burada yayınlaması falan biraz böyle " bakın ben seviliyorum. doğum günümü falan hatırlıyorlar, kutluyorlar, bende bi sorun yok iyiyim ben yani gayet normalim " demek değil mi sizce de ? Yoksa ben çok mu paranormal yaklaşıyorum olaylara. öyle mutlu olduğu bi anı koymuş işte diye geçiştirelim mi ? yorumlarınızı bekliyorum.
Tek bir insan bir ülkeyi değiştiremez ama bir çoğumuz birleşip bir şeyleri değiştirebiliriz, oyunuzu kullanın.
söylemek istediklerimizi ne kadar yazıya dökebiliyorsak.. kolay değil aslında yaşanan tüm bu süreçler. kimse kimsenin iç dünyasını bilmiyor. hepimiz birer beden ve bu bedenler kim bilir neleri kaldırıyor.. nelerin üstesinden geliyor.

engelleri gördükçe, "birlikte" olabileceğiniz tüm başlıklar tek tek silinip hatıralar sadece birkaç fotoğraf pozunda kaldıkça, ağırlık git gide artıyor. omzunuzda yük hayatınızda birer acı biber gibi sürekli midenizi yakıyor.

mide yanması evet. lank diye girer ya aniden.. hadi sonra dudaklarına kadar uzanır o krampın etkisi. her gözlerine baktıkça yaşatmıştı o duyguyu. şimdi ise her silmesinde...

sorsan düşmanım değil der belki..

hayat düşmanınız değil. ama gün gelecek sizi silip geçecek..
sırf sabah erken uyanmak için akşam erkenden yatmayı denedim, ne kadar erken yattıysam, sabaha o kadar geç kaldım.

bende sabaha kadar oturmayı seçtim, belki bir gün güneş'in doğuşunu ayrı şehirlerde fakat aynı zaman diliminde izleriz ümidiyle.
Cumhuriyet kendini geri yüklüyor kuruldugumuzdaki safkan çizgiye gelmektedir.

bilmenizi isterim.
metroda, dolmuşta şöyle lisedeki az tanıdıkları görmekten nefret ediyprum. zoraki bi selamlaşma, ee nasıl gidiyor durumu, sana ne ya çok mu ilgilisin sanki benim özel hayatımla, akademik kariyerimle. Muhabbet etmek zorunda değiliz. Bakın arkadaşlar belki bi göz teması kurmanıza müsade veririm ama özellikle kulağımda kulaklık varken şarkımın yarıda kesilmesinden hiç hoşlanmıyorum. lütfen mal mal nostalji konuşmayı bırakın. Ben kimseye sormuyorum napıyosun ne ediyosun diye. bana ne ya? zaten görüşmek istediklerimle görüşüyorum. beni rahat bırakın.
Sevdiğim bir yazar sözlüğü bırakmış. "Kendine iyi bak" yazmış. "Hayırdır" yazdım gönderdim.

mesaj gönderilemedi:
***** adlı bir üye bulunamadı!

Üzüldüm. Bu yazımı görüyorsan sende kendine iyi bak. Allah'a emanet ol...
Neden böyle oldu ki...
Hepinizden tiskiniyorum.
Hachiko gibi ilk bulduğun son bıraktığın yerde bekliyorum.
Tamam ben takıntılı bir aptalım ama, sen de gittin.
Dustun oyle gozlerimden yas misali bak tutamadim.bana oyle bakma yeniden.sevemem ki simdi seni ben.
içerik bulunamadı.
Derdim "yeniden"
Derdin "belki"
Derdim "şimdi"
Derdim...
tiyatro sona yaklaşıyor,
başbakan istifacı duruyor hemde alenen.
totoş lan hepsi sirk maymunu köpek desem,
gerçek köpeklerden korkuyorum.
kaos
hayırlı güzel günlere mutlu yıllara vesiledir belkide.

şimdilik bu kadar başlığı aldım.
bize bu hollanda tiyatrosunu bilinçli olarak seyrettiriyorlar

zira

yunanistan ege de ki adalardan birini daha aldı

ve recebe ;

varsa şeçluniz ha buraya bekliyruk

diyor.

bunlarda izin almalarının mümkün olmadığını bile bile

bu oyunlar oynuyor

osmanlının yıkılış dönemine döndük

her tarafımız dökülüyor.

dert hollandadan gelecek oy falan değil

zaten tüm dünyanın alay ettiği

seçsis denen rezillik elinin altında

seçimden önce programcıya istediğin oy oranını söylüyorsun

seçimden sonra da print i alıyorsun.

maksat rezilliklerin üstü örtülsün

millet başka işlerle uğraşsın.
That was all lie. There is no peace anymore.
aslında öyle sayfalarca yazılacak bir şey değil ama iş, söylemek istediklerimi kelimelere dökmeye kalınca tek cümleyle kalamıyorum.
ben bir adam sevdim, tutkuyla aşık oldum...kendimden çok onu düşündüm...
istedim ki tıpkı benim onun gözlerine bakarken kaybolduğum gibi o da kaybolsun.
istedim ki tıpkı benim gibi o aklıma geldiği an yeryüzünde sadece iki kişi kalsın; o ve ben...
istedim ki koşa koşa yanıma gelsin...
istedim ki uzakta bile olsa bir şekilde yanımda olsun.
istedim ki tıpkı benim ona yaptığım gibi o da benim ihtiyacım olduğunda ilgisini esirgemesin.
istedim ki tıpkı benim onu başıma taç yaptığım gibi o da kimseyi bana tercih etmesin...
ama olmadı...beni, benim onu sevdiğim gibi sevmedi. benim ihtiyacım olduğunda beni umursamadı.
ben, onun bütün sıkıntılı zamanlarında manevi destek sağlarken o, benim dibe vurduğum zamanlarda bunu görmezden geldi...
ben, onu hayatımın merkezine yerleştirip, bir zamanlar bana kurdurduğu hayallerle avunurken o beni kendi hayatındaki "önemliler" listesinin en sonuna koydu. hatta belki de o listede hiç olamadım.
yapısı bu demeyi çok isterdim. canım daha az acırdı ama öyle değil. başkalarıyla gayet ilgili...bana ayıramadığı zamanı başkalarına ayırabiliyor. başkalarının ihtiyaçlarını unutmuyor hatta "bir ihtiyacın var mı?" diye sorduğu kişiler var...
bir kenara itilmek...evet. hissettiğim tam da bu...bana olan ihtiyacı bitti, hayatı düzene girdi ve ben bir kenara itildim...bu duyguyu yaşamak çok ağır işte...oysa ben çevresinde pervane olmuştum...
o üzülmesin, kırılmasın diye bir çok şeyi içime attığım zamanlar oldu. bazense içimdekileri başka şekilde tepkilerle gösterdim. evet bazen yanlış cümleler kurdum, ifade şeklim kötü oldu ama ben bir şeyleri onarmak için de çaba gösterdim. ben kolay kolay hiçbir kadının susamayacağı şekilde sustuğum, yastığıma ağladığım geceleri biliyorum...
belki de öyle yapmak yerine kaldıramadığım olaylar tazeyken, kütür kütür tartışmam gerekiyordu. yapamadım. ağırıma giden şeyleri tartışmak yerine halı altına süpürürsem unuturum sandım...unutamadım. hepsini bir yumak yaptım...
bu yumak, boğazımın tam ortasında duruyor, yutkunmamı engelliyor...
aşk dediğimiz şey, ilgiyle beslenmek istiyor, dürüstlük istiyor, güven istiyor...
arkamı döndüğüm an bir başka kadınla ilgilenmesini istemiyorum mesela...böyle yaptığında da bunu bana söylemesini, bana yalan söylemesine tercih ederim mesela...
aşık olabilirim ama salak değilim. telefonda sesimin titremesini kontrol altına almak isteyip hiç bu konulara değinmediğimde, köşesinden bucağından geçmediğimde, sitem içeren tek kelime söylemediğimde yüreğimin tam ortasında bir iş makinesi her şeyi yıkıyor.
kendime defalarca sorduğum, cevap veremediğim aynı cümleye sığan iki soru var; " bu adam beni niye sevmedi? niye seviyormuş gibi yaptı?"
senden bir gün intikamımı alacağım.
Bursa'ya geleceğini söylediğinde hiç mi hiç heyecanlanmadım.

Seni telefon ekranında 15 dakkadan uzun izleyince gerçekte görme hevesim yitip gidiyor.

Evet, burası soğuk...

Fakat sensizlik kadar üşütmüyor.
Senin için yapacağım son şeyi hazırlamakla meşgulüm bu aralar. Bittiğinde göndereceğim her zaman istediğin gibi. Okumaya başladığında bitiş çanları kafanda çınlayacak ve zaman geriye akmaya başlayacak.

Seni ne kadar sevdiğimi idrak ettiğinde aslında beni neredeyse hiç sevmediğini anlayacaksın ve bunu anladığında sevmeye başlayacaksın ama çok geç kaldığını bilmek seni kahredecek. Bu, senin için gravyere dönmüş kalbimin karşılığında alacağım ufak intikam olacak.