bugün

Bugün kendim hakkında bir şeyden emin oldum. Şu, uykumu alamamış bir halde güne başladımsa, günün ilerleyen saatlerinde dramlar kraliçesi oluyorum. Sebepsiz yere ağlama hissi geliyor, arka planda arabesk takılan diğer ben, dışardaki realist ben'i etkilemek için elindeki tüm argümanları kullanıyor.
Kendini yakalamak güzel bir şey.
onunla olmak rüya gibi hiç uyanmak istemediğim tatlılıkta .
Hayatıma güzel insanların girmesine müsaade etmiyorum kaostan beslenen emperyalist bir kalbim var gibi.
Kalabalık bir ortam gördüğümde. Oradan uzaklaşıyorum.
Sevmiyorum artık. Öyle lüzumsuz kişileri etrafımda görmek.
ulan yaş oldu 25. bunun mezuniyeti var, 5 yıl uzmanlığı var desen, askerliği de var, toparlanması var derken yaş oldu 35. e 40 45 bitti zaten aq. o saatten sonra kalp krizi geçirmeden hayatın diğer sorunlarıyla uğraşma derdindesin.

edit: (bkz: #33421621)

görsel
bir zamanlar eminemle beraber detroitte takılıyordum. sonra karşıma tupac shakur geldi şaşırdım. beraber satranç oynadık taaki eminem satranç masasına tekmeyi atana kadar. dostum ne yapıyorsun sen dedim ? bana dedi ki satrancı hayattan da öğrenebilirsin adamım. hayat bize şah yapma yeteneğini verdi fakat oyunun sonunda hayat bizi daima mat ediyor adamım. oradan doğru los angeles sahiline gittik kola ve çekirdek yedik dalgalara ve kızlara bakarak.
bir süredir gündüz başka yerde akşamdan bu saatlere kadar başka bir yerde çalışıyorum ve buna devam etmeyi planlıyorum, sözlüğe girmeyi de azaltmış oluyorum. normalde rahatına düşkün bir insanım ancak son 1 yılda insanlar tarafından yaşatılan bazı kötü durumlar beni hırslandırdı mı desem bir şeyleri ıspatlama çabası mı desem bilemiyorum büyük hedefler koydum önüme. birgün hedeflerime ulaşırsam eğer kimseye teşekkür etmeyeceğim çünkü bana kötü hissettirip sonra bak işte sen bu hale gel diye yapmıştım demek kadar karaktersizce bir şey yok. kimseden nefret etmedim yine etmeyeceğim herkes iyi olduğu kadar mutlu olması dileğiyle.
bombok hissediyorum. o kadar uzun süredir bombok hissediyorum ki standart halim haline geldi kimse nasılsın bile demiyor. bir geberemedim.
ya valla çok şey istemiyorum. nolur olsa. olsun nolur.
çok sevdim, ellere kaptırdım. şimdi nişanlılar.
Bazenler çoğalıyor bazen.
Artık bu sözlükteki saçma, beyin fakiri,ahlaksız insanlara tahammül edemiyorum.
Dâhil olmadıkları, yaşamadıkları ve keyifleri ne isterse boyutunda her olay doğrultusunda fikir beyan etmeleri, başlık açmaları beni delirtiyor.

21. Yy da böylesi insanlarla yaşamak zaten utanç verici. Anonim olarak görünmeleri ayrı bir sinir bozucu bir durum. Normal yaşantılarına dahil olsak burada gösterdikleri kalitesizlikleri orda zerre göremeyiz.

Valla dağa taşa konuşsak kadınlar olarak dile gelirdi. Valla insanlığınızdan şüphe eder oldum.

Biraz utanmanız dileği ile.
2019 dan en büyük beklentim şu boktan ülkeden gidebilmek. Çünkü son 7 yılım istisnasız benim burada bu insanlarla tam olarak ne işim varla geçiyo.
insanın kendini evinde hissetmemesi tam olarakta bu. Şu ülkede doğacak kadar nasıl Tanrının sevilmeyen çocuğu olmuşum hayret ediyorum.
sen kendini çözemediğin sürece kimse seni çözemiyor, anlamıyor ve sanırsam bunu başarıyorum.
sevdigim adami kuzenimle tanistirdim. sonra kuzenimden hoslanmaya basladi. flortlesirlerken ayirdim. akrep burcu kadini olmak bunu gerektirir.
hoslandigim kizla bulusmadayken heyecandan ''ben seni arkadasim olarak goruyorum'' dedim sohbet ortasinda cok bicimsiz bir sekilde. sonra ki bulusmamizda bana ''kanka'' diye hitap ederek hoslandigi kisiyi anlatip, fikrimi sorup, taktik istedi.
ah şu şantiyecilik ömrümü yedi ya alın paranızda sizin olsun kız arkadaşımdan bile bu şantiyeler yüzünden ayrıldım ya işin streci bi yerde şantiyedeki karaktersiz insanlar bir yerde. başkasının bok ettiği işi toparlamak ayrı bir dert yedin ömrümü gaziantepin incisi iconova senide bitiricem.
şimdi düşünüyorum gerçekleri, pembe de olsa bazı sözleri... canım acıyor. keşke duyduğum sözler, kuzum kadar ısıtabilse içimi... oysa hayallerin yalan olsa da, içinde bir teselli var "zaten hayaldi" diye. duyduklarında ya da öğrendiklerinde sözün pembesi siyahı olmuyor, içini buz gibi yapıp, canını çok acıtıyor...
Sıcak su torbamı seviyorum.
Bazen kendimi ibretlik tespitler yaparken buluyorum ve bu durum kendimi boş beleş bir tip gibi görmeme neden oluyor.

insanlar yıllarca emek ettikleri ilişkileri bittiğinde, sanki hiç acı çekmiyorlarmış, hiç üzülmüyorlarmış, her şey ne de güzel yolunda gidiyormuş havasına bürünüyorlar.

içten içe perişan ve üzüntü içeriside olmasına rağmen, kulaklığını takıp ne kadar slow varsa dinlemesine rağmen, her gece kafasını yastığa koyduğunda eski sevgilisini düşünmesine rağmen, bunları yaşayan sanki o değilmiş gibi dışarıya 'umrumda değil' imajı çiziyor.

Bakın bu dik durma yada gurur meselesi değildir. insan, ne kadar kendini yönetmeye haiz ise de duygularını dizginleyemeyen bir yaratıktır.

Duygusal olarak acı çekmek sizi güçsüz, zavallı yada aciz yapmaz, insan yapar. Acı çekin, çektiğiniz acıyı hissettirin, ağlayın, bağırın, üzülün...

insan olmanın bilincine varın, insan olun.

Selametle...
Sevgili-aşk meselelerini büyütüp dert edinenleri gittikçe daha fazla salak olarak görmeye başladım. Zerre saygı duyamıyorum.
Ben aptalım.
Unutamiyorum.
Ben tam bir paranoyak oldum hem de 2 saat oldu paranoyak olmaya başlayalı.
Bir gün stajdayken hastane'de çalışırken ben hep çok ilgileniyordum hastalarla. Haliyle çok severlerdi beni. Bana bir gün bir amcamız zorla cebime 50 tl sokmaya çalıştı ısrar etmeme rağmen. Ulan dedim içimden ben normal görevimi yapıyorum bu insanlar fazla ilgileniyorum gibi algılıyor diye sinirleniyorum. Oysaki gerçekten çok ilgilenirdim. Neyse amca uyuya falan kalmış safari belgeseli izlerken baya tatlıydı. Sonra o 50 tlyi onun cebine geri koydum. O bölümdeki son günümdü ve onunla vedalaştım içimden rahatsızlık vermeden. Acaba o 50 tlyi cebinde bulunca ne demiştir bana merak ediyorum hep.