bugün

bugün ilk leşimi verdim.

lab'da deney farelerinden bir tanesini öldürüp dalağını çıkardım. dalağını çıkarmak neyse de o öldürürken korkudan titreyen hayvanın titremesinin yavaş yavaş durmasını hissetmek, boyun sinir ve kas dokularının koptuğunu duymak çok pis bir şey. katil olanları anlıyorum. bence kesinlikle o duyguya açlık hissediyorlar. hisleri batasıcalar. evt.
Geleceğim iki farklı şekilde ilerleyen yola girecek.hangisi beni mutlu eder bilmiyorum. Yaptığım seçimden dolayı paralel evrende değil de bizim evrenimizde mutlu ya da mutluya yakın hayat yaşamak istiyorum. Hayatını etkileyecek iki seçenek arasında kalmak da çok zor la.
Bugün küçücük çocuğa yalan söylemek zorunda kaldım. Neden mi. Çünkü bir şeyleri yapmayı çok istemişti. Söz verdik. Sözü veren ikinci kişi sözünü tutmadı. Ben de olsun ben yerine getiririm dedim. istemedi. Bayağı küçük hanım yemeden içmeden kesilmiş. "Eğer yemek yiyip amcanı üzmezsen, gelir" dedim. Bir süre sonra ikinci hayal kırıklığını yaşayacak gelmediğini görünce. Kendimden nefret ettim. Yeri gelincede "yalan çok kötü bir şey bitanem" demesini biliyoruz. Özür dilerim.
saatin tik takları sinirimi bozuyor.
bana ışidçi demenizden gerçekten sıkıldım.
gerçekten ışidçi olsaydım emin olun inkar etmezdim.
Yazın karlı buzlu kış filmi, kışın da Denizli, güneşli yaz filmi izlemeyi seviyorum. Psikolojik etkisi oluyor bende.
Yabancı insanlar uğruna günlerce acı çekebiliyorum.
Bugün de merak ettiğim bir şeyle işgili başlık açıp uzun uzun entry mi yazıp ekledim ve sonra farkettim ki başlıktaki kelimenin birini yanlış yazmışım.

utanarak koşa koşa entrymi sildim kimseler görmeden. Yani inşallah kimse görmemiştir.
hayatta olmaz mümkün değil dediğim bir şeyin oluyor olması. büyük konuşmamak lazımmış.
Sözlükte bazı şeyler hiç bitmiyor. Mesela fotoğraf, resim ve giflerle dolu, onun dışında kaydadeğer bir şey bulunmayan bazı 11. nesil profiller. Geliyor silik oluyor gidiyorlar, geliyor silik oluyor gidiyorlar. Bitmeyen döngü.
bi kere eskiden takıldığım bi tiple aylar sonra tekrar mesajlaşmaya başladık ve beni gezdirmek istedi arabasıyla. ben de okey dedim kafam çok dağınıktı belki minik bir istanbul turu fena olmaz deyip şımartılmak isteniyordum ama arabanın içinde " bu şarkıya bayılıyorum " deyip tanrıııım nerden sevdim nerden düştüm bu belaya çalmasıyla yerle bir olmuştum.

iyice boka sarmıştı her şey yani. korkunç bir geceydi. Tanrım ben sevmediğim halde nerden düştüm o belaya ?
bahanın kutupta yaz gibi şarkısını seviyorum.
Durum değerlendirmesi yapıyorum.

Yalnız hissediyorum.
Okulumu sevmiyorum.
Ailemle yaşamak istemiyorum.
Ingilizce bilmiyorum.
Kayda değer bir faaliyetim, yeteneğim yok.
Kendimden çok hoşlandığımı söyleyemem.
Asosyallik, paranoyaklık, panik yapmak gibi yeni yeni huylar ediniyorum.
Param da yok.
Bu sene büyük bir sınav için çalışmaya başlamam gerek.

Haydi toparla valeria.
Yalan soyledim hemde oyle boyle bir yalan nasil cikatim bu isin icinden bilmiyorum...
isyerimi seviyorum herkes saygi gosteriyor iyide para kazaniyorum ama cikmak zorunda kalabilirim..
Niye yalan soylersin ki olm ya niye ne gerek vardi al iste elinde ne kaldi hic birsey paraymis huzurmus hepsi gelip gecti yine olan bana oldu...
Deneme, deneme. Bir, iki, üç.

Bunu okuyor musun, bilmiyorum. Bitirmeye niyetli misin, bunu da bilmiyorum.
Ama okuyorsan bil, bu son birkaç günde yaşadıklarımın hikayesi.

Beni 7/24 gece olan bir yerde, 7/24 çalışan bir lunapark gibi düşün. Işıkların sürekli yandığı, moralin bozukken bile bir noktada eğlenebildiğin, sonunda gülebildiğin bir yer. Umut dolu, sevgi dolu.
Gün geçtikçe bazı sorunlar olsa da çalışmaya devam eden bir lunapark. Patlayan ampullerin yerine yenilerini taktım. Gerçekten o kadar büyük bir inancım vardı ki, böyle kalabileceğimi düşündüm uzun bir süre.

Şimdi içerisi zifiri karanlık.

Insanlık adına hiçbir umudum yok. Yeni olan her şey hastalıklı. Yeni olan her şey kalp kırmak için. Açık fikirli olmak sanılan şeye dair her şey lekeli.

Varlığını sadece severek sürdüren bir insan için, sevdiklerimin acımasızlığı fazla ağır geliyor. Ama hayat, sevdiğin adamın yatağından gelen ve sana ait olmadığını bildiğin o ucuz, şekerli parfüm kokusuyla uyandığında, artık sorman gerektiğini bildiğin soru kadar basit. Ve en az cevap kadar acı.

Hayatımın 23. yılını bitirmek üzereyim ve son 1 ayda aldığım en değerli ders 1; birini haklı çıkarmak için kendinle verdiğin savaşın, dünyanın en anlamsız şeyi olduğu. Çünkü insanlar, anı kurtarmak için dünyanın en güzel cümlelerini kurabilir. Mutluluğun yan etkisi unutkanlıktır ve unuttuğumuz şey de tamahkarlıktır.

Ders 2; bir şeyden ne kadar çok kaçarsan o kadar uzun süre ona maruz kalırsın. Bir şeyle savaştığında onu sadece daha da güçlendirirsin. Ve bazen o ayırmak istemediğin 15 dakika bütün haftanı kurtarabilir. O 15 dakika, verdiğini iddia ettiğin değerdir.

Ben bu yüzden insanların bana değer verdiğini söylemesini istemiyorum.

Neden cehenneme gideceğini düşündün mü hiç? Belki yaptıklarından ziyade yapmadıkların yüzünden gideceksin zira bir şeyleri yapacağını söylemek dünyanın en kolay şeyi. Bir insana gerçekten ne demek olduğunu bilmeden değer verdiğini söylemek de öyle.

Ders 3; bütün umutlarını kaybetmek özgürlüktür. Kaybedecek hiçbir şeyin yokken gerçekten özgürsündür ve ben bu yüzden dünyanın en bağımlı insanıyım. Dünyanın en aptal insanı. En umutlu insanı..
Her şeyden kuşku duymamak, her şeye karşı mücadele vermemek için yeterli cesareti kendimde bulabilmiş olmayı isterdim. Bir kere olsun "Işte bu. Bu yeterince iyi. Çünkü onu ben seçtim." diyebilmiş olmayı çok isterdim. Buna sahip olduğumu düşündüğüm en yakın şeyde, son 3 aydır kendimi bir yalana inandırdığımı farkettim.

Ve ders 4; asla mutluyken çok konuşma. Mutluyken bana verilmiş sözleri, edilmiş vaatleri düşünüyorum da.. herhangi birine inanıp balıklama atlasaydım şu an nerede olabileceğime dair bir fikrim yok.

Lütfen, bana bu dünyada olduğu gibi görünen bir tek şey söyle.

Tahammül sınırım azalıyor ve yaşım bunun için fazla küçük. Ama kendime hatırlatıyorum; mucizeler de yetenek gibidir belki. Önce küçük şeylerle başlamalıyım.
Yeni yaşım-yılım-hayatımdan dileğim;

Hiçbir zaman kusursuz, tamamlanmış ve halimden memnun olmayayım.

Itiraf ediyorum, bu benim kara kutum.
Kendi sonsuzluğumda kaybolsam ve bütün hislerimi inancımla yitirsem bile yazdığım her cümle, burada güvende olacak.

Itiraf ediyorum.
"Son duam bu.
Hikayem. Büyüm.
Duy beni. Gör beni. Hatırla beni.
Sevgili melek. Beceriksiz mesih."
Varla yok arası bir yerdeyim şimdi.
inat konusunda üstüme tanımıyorum. Bu konuda kimleri kimleri harcadım allah bilir.
Bilseydim laptop alirdim, zeki telefon yerine. Telefonda insan rahat yazıp cizemiyor. Laptopta şakir şakir yazıyor. Bu da böyle bir itirafimdir işte...
merhaba arkadaşlar, bugün düzgünce bir itiraf girmeye karar verdim.

dışarıya pek yansıtmasam da içimde öyle bir ego besliyorum ki anlatamam. hatta bunun kibir olduğu da söylenebilir. içten içe insanları küçümserim. bunu belli etmiyor oluşum kibirli olduğum gerçeğini değiştirmez. aslında sevdiğim insanlar için birçok şeyden feragat edebilirim. hatta sevdiğim olmasına da gerek yok, çoğu zaman insanlar üzülmesin diye düşünmeye gayret ederim ve yine kendi rahatımdan ödün veririm. egolu biriysem bu nasıl oluyor onu da anlamış değilim. yani aslında kendini düşünen, kendini beğenen birisi de değilim. herkes gibi bir zavallı olduğumun bilincindeyim. hiçbir şey anlamadım ben bu işten. egolu muyum değil miyim ben şimdi? kibir ise şu düşünceden kaynaklanıyor olabilir: ben aşağılık bir yaratığım kabul; ama diğerleri benden daha da aşağılık, daha da aptal. bu kimi zaman gerçektir kimi zaman ise benim yanılgımdan ibarettir. her halükarda kendimi çoğu insandan üstün görürüm. bakın dikkat, kendimi beğenmiyorum ama diğer insanlara kıyasla birçok açıdan daha iyi durumda olduğumu düşünüyorum. ne halt olduğumu gerçekten bilmiyorum. ne tür bir allah'ın cezasıyım ben gerçekten bilmiyorum..
Bazi insanlar sandiginiz veya umdugunuz gibi olmuyor bazen o yuzden deger verirken dikkat edin ileride pismanligini yasamayin.
Bıktım artık herşeyden o kadar o kadar o kadar yoruldumki.
işsiz son gecem bakalım burada ne kadar dayanca çalışmak çoh saçma yeeaa. anamda misafir çağırmış hala gitmediler amk zabahın altısında kalkcam siktirin gidin lan.
Hala niye yasıyorum bilmiyorum bi amac yok hedef yok sebep yok ama yasıyorum iste
Nasıl bi günah isledimde bu hale geldim onuda bilmiyorum
Vardır elbet bi bildigi yukardakinin.
Yedi sene olmuş bu sözlükte vay arkadaş.
belki de doğmadan önce fikrim sorulsaydı kadın olmak istemeyecektim. keşke bir deneme sürümü falan olsaydı da tercih yapabilseydik.