bugün

Kendimi tutuyorum. En büyük korkum bir gün bana oto kontrolümü kaybettirecek olmaları. Can yakmak istemiyorum.
Ne istediğimi bilmiyorum ben.
Birine bağlanmaktan korkuyorum veya daha geniş anlamıyla bağlanıp kopamamaktan.

Yani bağlandığım kişinin beni çok kolay veya çabuk bırakabileceği benim ise ona olan bağlılığım yüzünden hayata devam edememe kaygısını taşıyorum.

Ya da aslında hiç bilmiyorum ne düşündüğümü...
Izin alinca sözlüğe yazasim geliyor, izin bitince tekrar izin almak istiyorum.
itiraf ediyorum hiç sevgilim olmadı sözlük.
Burada yazilan ve istisnasiz hepsi buram buram aşk ajitasyonu kokan uzun yazilari okuyup, vay mal diyip kiziyorum soyle bir. Sonra da teselli mesaji yaziyorum. Bi degisik insan oldum ciktim anlamadim.
Gurbet ellerde sinir stres iş güç derken, karambolde pederin kalbini kırdım. Üzüldüm pişman oldum valla affet baba.
görsel .
kendime bile edemediğim itiraflardır.
net olan birşey varsa, efendim ben sevemiyorum.
işte hormonlar yeni başlangıç cart curt orada eşyanın tabiatı gereği (ilk defa cümle içinde kullanıyorum rabbim utandırmasın) tabii bi hisler fln..
sonrası, "nası ayrılsam yhaa"..
*kpss den iyi bi puan alabilecegime inanmiyorum.
*Bir insana çok aşık olup tutkuyla baglanip bir ömrü onunla gecirebilecegime inanmiyorum.
*bebeğim ağlarken ağlamadan onu susturabilecegime inanmıyorum.
*hayal ettiğim emekliliğimin olacağına inanmiyorum.
*hayatımın herhangi bi bölümünde kendimden bekledigim başarıyı gösterebilecek miyim çok merak ediyorum.
Bla bla. Psikolojim bozuk.
ulan ne koyuyor biliyor musun, onun hayatında hiçbir yerin yok. kafasında sana dair hiçbir şey yok. sadece eski bir arkadaşısın, bu. gözünde ederin yok, "bak şöyle şöyle bi şey yaşadım" desen ilgilenmeyecek. çok basit ama çok zor bir olay bu. yani senin hayatın bir şekilde endekslenmiş ona, ama o seni bilmiyor artık. aşk değil olay, karşılık alamamak falan değil; diyorum ya bir şekilde her kapın ona çıkıyor ama o senin yollarını hep unutmuş, sana dair hiçbir şey bırakmamış kendinde.

bu nasıl bir acziyettir arkadaş, ben yediremiyorum kendime. senin iç sesinin dublörü oyken sen bir kelime yetiştiremiyorsun ona. aşkını, ilişkisini, sevmesini, sevilmesini bıraktım artık bir kenara da, kendimi çekip çıkaramadığım bu adaletsizlik, terazinin bir tarafının hep boş kalması... adın kaç harf onu bile unutmuş.
birkaç saate herkes uyuyor olacak. bütün hayvanlar, bitkiler, adına insan denmiş bütün yaratıklar. duvarlar, hatta toprak bile uyuyacak. bir ben ayaktayım. bir ben uyumuyorum. bir ben ses çıkartmıyorum yatağımda dönerek. bin yıl yaşamış gibiyim. uyusaydım daha az yaşlanırdım. artık yorulduğumu hissediyorum. bir gün, atacağım adımların yavaşlayacağını hissediyorum. bir gün o kadar yavaş yürüyeceğim ki, duracağım. yakında o da olacak.

beyoğlu mayotte denilen kulüpten geriye kalan sesler var kulaklarımda, dün geceden bu yana. yeni dünyanın elektronik müziği. nerede o seksenlerde çalmış olan woodstock, doksanların rave'i. değişenlerin yanında tabii ki içkiler de var. artık tekila bile, günümüz insanları için hoş, geniz yakıcı bir anı olarak kalıyor. içkinin modasının geçeceği aklıma gelmezdi. ama o da olmuş. artık sarhoşluk drajelerde saklı. birbirlerinin sağlığına yutuyorlar haplarını.
değişir. her şey değişir evet. müzik değişir. danslar değişir. kitaplar değişir. sistem değişir. kıyafetler, içkiler, kültürler değişir. ama her zaman bir şey kalır geriye. sabah olunca kalkılıp gidilecek işler, okullar..

dün gece kulüpten eve dönerken, arkadaşın arabasının direksiyonuna ben geçtim ve defalarca boğazdan aşağı sürmeyi düşündüm. dakikada bin kez düşündüm, havada birkaç saniye arabanın içinde asılı kalmayı. camım açıktı. düşündüm denize doğru süzülürken camdan girecek rüzgarı. gözlerimi kapatıp rüzgarın yüzümü dövmesini hissedecektim. çok yaklaştım bu sefer. ama yapmadım. en derinimden bir ses ''ihanet bu!'' dedi. ''neye, kime ihanet?'' dedim. ''sana, arkadaşlarına ve ailelerinize''.. ve vazgeçtim. son sürat giderken daracık yolda, karşıma çıkacak bir kamyonun sileceklerini böğrüme saplanmış göreceğimi umarak sürdüm arabayı.

bir adam tanımıştım, arkadaşla gittiğim şehirlerin birinde. benden de uykusuzdu. gerçek bir uykusuz. yaşı benden baya büyüktü. 35-40 yaşlarındaydı. her gün, gece takıldığı kulübün civarlarında gezerdi. gece olunca da kulübe girer, sabaha kadar çalan müzikleri dinler ve cin içerdi. üzerinde daima gri uzun hırkası olurdu. kulüp kapanınca evine gider, buz gibi suyla duş alır ve gri uzun hırkasını giyip insanların işlerine gittikleri saatlerden taa gece kulübe girene kadar sokaklarda gezmeye başlardı. gerçek bir uykusuzdu.
bi' konsomatris vardı o gece kulübünde. âşıktı ona. müziklerin sololarını dinlerken bir yandan da o kadını izler ve gözleri zevkle parıldardı. tabii bir yandan da o kadınla muazzam bir âşk yaşadığının hayalini kurar, anlatırdı arkadaşımla bana. ve bir gün, o kadını kandırdı. nasıl olduysa, kulüp sahibini de kandırdı ve kadınla birlikte yaşamaya başladılar. uyurken o kadını seyretmenin, cenneti seyretmekle aynı olduğunu söylerdi bize. yine bir gün, o adam, o her gece gittiğimiz kulüpte büyük bir hoşnutlukla müziği dinlerken kulağıma eğilip ''söylesene, hiç düşündün mü, hayatın bir rüyadan ibaret olabileceği ihtimalini?'' diye sormuştu. ben çok önceden düşünmüştüm bunu. her şeyi. anlamıştım ama rüya olmadığını. rüya olamayacak kadar gerçek bir hayatın olduğunu görmüştüm. bana bu soruyu sorduktan tam üç gün sonra, o aşık olduğu kadınıyla kaldıkları evde bir yangın çıktı. kadın hafif yaralarla zor kurtarmıştı kendisini. evi ateşe adam vermiş. kimse öğrenemedi neden yaptığını. bir sürü tahmin yürütüldü. polislerin arasında elleri kelepçelerle yürürken, omuzlarına attığı hırkası vardı üstünde. kimse bilemedi çılgınlığının nedeni. ama ben bildim. uykusuzluktan rüyalarını ayakta görüyordu. ve aşık olduğu o kadını aslında rüyasında yakmıştı. çıkan yangın, bizlere gerçek gelmişti sadece. ama onun rüyasıydı. hepsi bu.

ben de bazen bir ilüzyonmuş gibi hissediyorum hayatı. ama sonradan ilüzyon olamayacak kadar güzel olmadığını görüyorum ve bu düşünceden vazgeçiyorum. sonra düşünüyorum, kaçacak bir yer kalmadı. gidecek bir yer kalmadı. ölüm kaldı. görmediğimiz bir o kaldı. ölüm ve sonrası. şimdiye kadar geçtiğimiz, maruz kaldığımız bütün sınavları düşünüyorum. bütün mücadeleleri. sorular. yanıtlar. yarışlar. çalışmalar. uykusuz geceler. ezberlemeler. anlaşılmayan konuları beyinlere gömmek. diri diri. bilmiyorum ben. hiçbir şeyi. ezberledim zamanında. herkes gibi. ama unuttum hepsini. hiç geçemedim hayattan. hep sınıfta kaldım. hayatta kaldım. terfi edemedim. ilerleyemedim. gerilemedim. felçli gibi kaldım. hep aynı yerde. hep aynı zamanda. vücudumun çıkarabileceği bütün sıvıları tanıdım. kan da dahil. eğer farkına varabilseydim çok daha önceden, ''ölmüşüm, haberim yok!'' derdim kendime. geniş bir çukur. derin mi derin. toprağın içinde bir oyuk. yerim orası. gömsem kendimi. bitse her şey. sonuna geldik filmin. kopsa film. fark etmez benim için. yeter ki derine, çok derine gömsünler beni. yarım saat uğraşsam nefes almak için. sonra da yorulup eyvallah desem ölüme. bitse her şey. öyle bir bağırsam ki tüm dünya çatlasa. bütün insanlar sağır olsa. ben sağır olsam. kör olsam. görmesem hayatı. bitse her şey.
yarın toplantım mevcut ve ben sözlükte ki şu vakti bile heder ediyorum amk.. yatiyim mi ben ya acaba, bi sik olmicak böyle..
Frued ile saatlerce düşünebilmeyi isterdim. Güzel düşünür bir adamdı.
çaylaklık süremde mesajlarına ısrarla cevap vermemi isteyen yazarlar psikopat galiba. arada moral verenler oluyor, çaylak kal diyen de çıkıyor da, bana yaz diyerek numara vermek nedir, şok geçiriyorum.
Bu gece erken uyuyorum. Keşke uyandığımda telefonumda çok mutlu günaydın iletileri görsem istediğim beyden. iyi geceler sayın yazarlar.
Ulan buraya 172.243 entry girecek ne yaşadiniz aq.
Seni bu kadar çok sevmem için hiç birşey yapmamana rağmen sevdim,
Karşılık bile beklemeden,
Yordun. Çok yordun seslenmedim,
Üzdün, paramparça ettin, Karşılık vermedim,
Seni herseyden çok seviyorum deyişin vardı ya,
Hani kolumu çekiştirip uykundan uyanıp seni seviyorum derdin,
Adını söyleyince efendim bebeğim derdin,
Yalan mıydı hepsi?
Soyledin ya,
Oyundu dedin ya hepsi,
O gün, işte o gün sevgilim,
bu dünyada ilgimi çeken herşeyi yok ettim.
Seni üzmek istemiyorum.şu an seni kırdım ya kendim de paramparçayım.ama elimde değil yemin ederim.bir yanım sana doyasıya sarılmak isterken öte yanım itmek istiyor seni.ne yapacağımı şaşırmış durumdayım.keşke ölsem ben ya of.
gardım düşüyor tutamıyorum.
bir adet, insanlar için "yük" olabilecek vasat bir varlık taşıyorum. vasat oluşumu anlamak sanal alemde dahi basittir. burada böyle saçma sapan karamsar, duygu içerikli yazılar yazıyorum. bu da onlardan birisi işte. o kadar düştüm ki sanal alemden medet bekliyorum. beklediğim medet ne ki ? ne istediğimi bilmiyorum, amaçsızca dert yakınma, sanki karşımda birisi var gibi. hani derler ya, iç güzellik önemli filan. bu gayet anlaşılır basit bir itiraftır: içim dışımdan bile kötü. beğenmediğim her şeyden daha berbat bir haldeyim...
bir vakit, tüm ölü bedenimi diriltip, tüm cesaretimle gideceğim. korkak, kendisini korumaktan aciz, fakat içinde şikayetleri bitmeyen, itici bir insan haline geldim. insanların bana duyduğu tüm peşin hükümlerin doğruluğunu kabul ediyorum. haklı olduklarının altına imzamı atıyorum.

(bkz: #30732459)
Her şey o kadar anlamsız ki...

Yoo duygusal yazı yazmayacağım,hayır.

Baya baya anlamsız her şey. Hiçbir şeyden zevk almamaya başladım yine, hayattan keyif almıyorum ve bu çekilmez bir durum.

Mezun olmama bir dönem kaldı ama o kadar yoğunum ki. 'YETER BEEEE' diye bağırasım ve herkesin yüzüne.

Basıp gitmek istiyorum. Bir ormana yerleşsem. Kendime agaçev yapsam yada küçük bir bungalov ev. Ağaçlardan meyve koparıp yesem.
Teknolojiyi de istemiyorum, at çöpe.

Mutlu mutlu ormanımın içinde hayvanlarımla bitkilerimle yaşasam ya.
Bezdim yemin ederim bezdim. Gerçekten şuanda istediğim bu.

Kabilelerle tanışsam, birlikte dans etsek, meditasyon yapsak. Şamanlarla oturup ayahusca içsem. Kendi içime seyahate çıksam. Valla istemiyorum ne Paris ne italya , hiçbirini. Kendimi ne kadar keşfetmişim ki başka ülkere,şehirlere gidip gezeyim. Boş. Önce bir kendini tanımalı insan.

Kimseye bağımlı olmak istemiyorum, kimseye ama. Özgür olmak istiyorum ben. Ne ailem ne bir başkası. Kendimi dinlemek istiyorum ben. En son kendimi ne zaman dinledim acaba?

Lütfen önüme bir fırsat çıksın ve basıp gideyim nolur. NOLUR YALVARIRIM. ALLAHIM YADA EVREN YA DA ARTIK HER NEY iSE. DUY SESiMi.

https://www.youtube.com/watch?v=Pj4q0Mc08EY
Söz ver bana Umud'um ol.
Silik bir yazarın entrylerini eksiledim 30saniye bekleyerek. Hala alamadım hıncımı kızın suçu ne gerçi ama asıl kızmam gerekene kızamayınca.