bugün

hayatımın en büyük göt oluşu;
sevgili kişisinden ayrılmadan evvel bi kızla tanışmıştım sözlük kimsede görmediğim o gözler, aynı ortamda bulunmak istiyorum kızla sürekli konuşmak istiyorum falan derken ulan diyorum bana yakışmaz diyorum gül gibi sevgilin var yapma yoldan çıkma hani gönül bu tamam iki gün sonra geçer gider ama sevgiline yapma bunu.

neyse ben kızı kafamdan silip atıyorum sözlük derken kız numaramı almış nerden bulmuşsa mesajlaşıyoruz falan konuşmalar, yine ben yoldan hafif bi çıkıyorum sonra yine ulan yapma diyorum ben kıza kısa cevaplar soğutuyorum kendimden konuşmaz oluyoruz.

neyse zaman geçiyor sözlük hani ben gül gibi sevgili dediğim insan kişisi bana bi boynuz takıyor, hani ben büyük değer verdiğim o insan güzel bi kazık atıyor bana. hiç bi zaman isteyerek kötü bi insan olmadım kimseye isteyerek kötülük yapmadım şimdiye kadar olan sevgililerimin hiç birine boynuz takmadım aldatmadım hani meyillendim ucundan döndüm ama aldatmadım. karşımdaki insana her zaman değer verdim yüklediği güveni hiç boşa çıkarmadım hani ben böyle oldukça çok zarar gördüm sözlük şimdi okadar karışığım ki bizde piç olmasını bilirdik ama olmadık be sözlük. hep iyiliğimizden kaybetttik.

neyse güzel kardeşlerim o boynuzu yedikten sonra ben o güzel gözleri olan kıza koşar adımlarla yürümeye başlıyorum. ama eksik,yüz vermiyor. ben koşuyorum yüz vermiyor.

sokakta karşılaşıyoruz, nasılsın iyi misin falan uzaktan bi er kişi yaklaşıyor kızın boynuna elini atıp merhaba ben * diyor. hiç bozuntuya vermeden sessizce göt oluyorum.

buda böyle bir itiraf idi.
Biriken egonu 9 milim mermi yapıp kafama sık.
Kötü haberimi alsa kimse sevinmez belki ama kimin üzülmeyeceğini iyi biliyorum. Öyle ya kadınız alt tarafı.
çevreme bakıyorum. birbirlerine bir şeyler hisseden erkek ve kadınlar görüyorum. sarılıp uyumak, başımı omzuna dayayıp birlikte film izlemek istediğim güzel kadınlarsa yabancılarla uzaklara gidiyor ya da benim varlığımı önemsemiyor. canım sıkılıyor.
çevreme bakıyorum. iyi anlaşan, yediği içtiği ayrı gitmeyen arkadaşlar görüyorum. görüşmekten artık kaçındığım ve aramalarına yanıt vermediğim arkadaşımsa zaman zaman kendini uzak doğu' da zannedecek kadar uzak doğu aşığı... walking dead adında sadece ilk bölümünü seyredip bıraktığım bir diziye hayran ve umrumda olmadığını söylediğim halde zaman zaman bana bu dizi hakkında bilgi veriyor. bir de herkese komiklik, şirinlik, espri yapıp çaresizce yalnız kalmamaya çalışan biri daha dolanıyor çevremde. bir uçağa binip amerika' ya gitse ve orada yaşamaya başlasa mutluluktan havalara uçardım. kısacası sohbeti ve ilgi alanları ilgimi çeken birileri çevremde yok. sadece ara sıra rol yapıp kendimi zorlayarak başka insanlarla sohbet kurmaya çalışıyorum. kimse beni aramayınca ben de kimseyi aramıyorum. canım sıkılıyor.
uzun süredir bir arada olan, aralarına katılmak için çaba gösteren insanları görmezden gelip onlara soğuk davranan arkadaş grupları ve üniversite kulüplerine uyuz oluyorum. bu yüzden sırf işleyişlerini, aktivitelerini merak ettiğim halde, dışlanma korkusundan ötürü, öğrenci kulüplerine üye olmak istemiyorum. insanların yeni insanlar tanımayı reddedip eski arkadaşlarına ' sürekli ' bağlı kalmaları canımı sıkıyor.
sabah saatlerini sevmiyorum. az uyumayı sevmiyorum. fenerbahçe' yi sevmiyorum. aziz yıldırım' ı sevmiyorum. emre belözoğlu' nu sevmiyorum. volkan demirel' i sevmiyorum. zaman zaman ders anlatmayı bırakıp ayar veren hocanın bu tavrını sevmiyorum( ki ben bölümüme ayar yemek için devam etmiyorum), abazan, kendine aşırı güvenen,kibirli, maço erkekleri, kendilerine yakınlaşan, belki de sadece saat soracak ya da '' günaydın '' diyecek erkeklerden bile kaçan kadınları sevmiyorum, spor ya da müzikte başarılı olup da bu başarısından ötürü kendini kaf dağı' nın zirvesinde zanneden insanları sevmiyorum.
bu yüzden gitmeye karar verdim. bir gün kimseye tek kelime etmeden, sadece arada sırada ailemle görüşmek dışında kimseyle haberleşmeden uzaklara gideceğim ve kimse izimi bulamayacak. o zamana kadar da kah oynayarak kah normal davranarak albert camus' un haklı çıktığı biçimde saçma olan hayata anlam katmak için savaşacağım.
ne bileyim lan her şey güzel gidiyor, yani güzel dediğim sorunları görmezden gelerek. ama gidiyor yani mutsuz olmuyorsun. diğer yandan aradan 10 ay geçiyor yine de aynı sayfada buluşamıyorsun. en basit şeylerde bile aynı şeyi isteyemiyorsun, açmazlar, çelişkiler.

gemi oluyorsun. bacanda dumanla açılıyorsun. denizler, okyanuslar. batmayacak gibi ilerlesen de batacak biliyorsun.
yazdım yazdım yazdım ama durdum düşündüm bir an.
yazınca ne değişecek diye.
hiçbir şey.
öyleyse yaşanacak olan yaşanmakta deyip bitirelim arkadaş.
gerisi laf salatası o da derde deva olmaz.
Eskiden adını duyduğunda bile heyecanlandığın birini bugün gördüğünde hiçbir şey hissetmiyorsan,
"Mutlu olma sırası sende demektir.."
eski sevgilimin yeni sevgilim olmasına şaşırıyor ve bir o kadar da anlamsızca gülümsüyorum.
bu gece diğer gecelerden farklı olarak balkonda içiyorum havanın soğuk olması insana antideprasan etkisi yapıyor mına koyim.
bir insanım.
Bugün arkadaslarla viski icecektik, kumar sabaha kadar bitmeyecekti. Ama ben planlari iptal edip babama yardima geldim.
elimde fırsat vardı yine yapamadım. beceremiyom, sevdiğim kız demeye bile korkuyorum çünkü bu işte gerçekten iyi değilim fakat sonuçta yine beceremedim. bilmiyorum, benden nefret mi ediyo yoksa içten içe beni mi istiyo karar veremiyorum. kendimi beğenmiş bi mal olmamdan olsa gerek ikinci kusurum. tamam egoistim ve sevmiyorum insanları ki sen seviyosun. humanist falansın hatta. söyleyemedim yine sana ama şu var, bir insanın belirli bir zamanda yapabileceği sadece belirli bir şey vardır. ben yapamadım bari şimdi söyleyeyim. si..tiğimin insanlarının arasından tek kurtuluş yolum sendin. öyle bi anda geldin ki ve bana öyle bi önem verdin ki bana. sevgiyi hissettim ben, hissettim ve somut bişeydi sanki. sarılabilecek bişey, ya da ne bileyim işte. hiç başaramadım zaten böyle havalı havalı konuşmayı. of be kızım istiyom ben seni, hayvan gibi istiyorum ama ne anlatabilirim kendimi sana ne de anlayabilirsin sen beni. önyargılarımı yıktın demiştin bana ama beceremedim biliyodum ki sonuçlarıda belli. yüzyüze geldik ve güldün ya sadece bana o bile yetti be. keşke az biraz sevebilseydin be. fazla değil azcık böyle. insanları sevebilmemin tek yoluydun ama sende yokken onlarında a..k. ulan neyim eksik anlamıyorum ki. tipsiz falan değilim, peşimden 50 kişi koşuyo hepsini reddettim haberin yok tabi.. beni seven kızla aynı ortamdaydın farketmedin bile oda ayrı mesele. sesini unuttum, kokunu bilmiyorum bile, yüzün her saniye aklımda oysa. ygs var umrumda değil. kahvem masada 2 saattir bekliyo, içmiyorum bile. neyim eksik ulan benim. gitar çalıyorum, basketbolcuyum(kas dersen fizik dersen oda var a..k.), graffiti yapıyorum, genel kültürüm hayvan gibi. paramda var lan oda var. neyim eksik benim neyim. seni istiyorum sadece söyle neyim eksik. sadece neden söyle bana ya neden konuşmayı bıraktın benimle. bi neden ver bende kabul edeyim, sadece söyle ya niye istemedin beni.
Annem Öylesine gireceğim üniversite sınavı için 3-4 tane giriş belgesi çıkardığımı görmüş dolabıma baktığında. lise sonda olan kardeşime bak benim kızım ne kadar dikkatli kaybolur diye bir kaç tane çıkarmış demiş.

Halbuki ben nasıl bu kadar çirkin çıkmış olabilirim diye tekrar tekrar çıkarmıştım.
sanırım kimseyi içten sevmiyorum. hayatımdaki kadınlar ve bir zamanlar hayatımda olan kadınlar dahil. annem hariç. sebebi de kindarımdır. küçük şeyleri de unutmam.
güneşli bir cumartesi gününde gözlerimi yöneylem araştırması ile açtım. kahvaltıya davetli olmama ve böylelikle kahvaltı hazırlamak zorunda kalmayacağıma rağmen kahvaltı davetini reddettim çünkü ders çalışmam gerekiyor. son olarak aileme kırgınım ve onlardan gelen telefonları açasım yok, hürmet gereği açıyoruz o ayrı.
cok borcum var ama aileme soyleyemiyorum. her ay eritmeye calisiyorum. iyice koseye sıkıştım. sonumuz hayrola.
Az önce fark ettim.
Ya benimle alakalı bir şey de olsa alakasız bir şey de olsa çıkan bir dedikoduyu ya da olan herhangi bir şeyi ilk ben öğrenmiş oluyorum.
Bir de bazen benimle hiç alakası olmayan şeylerden ben sorumlu tutuluyorum ihale bana kalıyor.
Sözlük oysa ben bu insanlarla görüşmek dahi istemiyorum, çoğuyla muhatap olmuyorum, ama ortada hep ben varmışım gibi oluyor.
Pis insanlar hepsi pis, kötüler, benliklerinden ziyade duyguları sertleşmiş onların.
mutluyum sözlük. çok mutluyum. nedenini ben de bilmiyorum ve ufaktan da tırsmıyor değilim hani. yolda yürürken kafama kiremit falan düşmez umarım. bu kadar neşe hayra alamet değil..
dün gece çok içtim. o kadar ki, uyandığımda kimleri aradığımı hatırlamak için telefonun son aramalarına baktım. uzun zamandır konuşmadığım bir kızla 14 dakika ne konuştuğumu hala hatırlamıyorum.
yarın ygs var. korkuyorum ama heyecanım yok gibi. matematik adına her şeyi unuttum. hic bir seyi bilmiyorum gibi geliyor suan. tek guvendigim şey zaten fen. ne yapicagim hakkinda hic bi fikrim yok. duaya ihtiyacim var sanirim.
Pasta yemeyi o kadar ozledim ki sozluk bir gun hic tanimadigim birine sirf canim cekiyor diye cizmeli kedi gibi bakarak "benimle pasta yer misin?" diye reddedemeyecegi bir teklif yapmaktan korkuyorum. Tek basina da yas pasta mi yenir?

Yas pastaaaaaaaaaaaaaa.
sevgi diyince,

sevgi güzeldir,
dokunarak,
söyleyerek,
hissederek yaşanır.

"ben seni seviyorum ama belli edemem bil" diyerek değil.
yanında değilim ama affet
başarılar basıma gelen en güzel afet.
Yarin oylesine ygs'ye girecegim. Nedensiz. Insanlarin o stresli hallerini gorup bundan zevk alacagim. Tek rahatsiz eden tarafi da piercingimi cikaracak olmam.
ahmet çakarı samimi buluyorum galiba.