bugün

platonik dalgalanmalardı sözlük, çatışmalardı en yakın arkadaşınız... karşı tarafın her hareketinden bir anlam çıkarmaya çalışırsınız ve bu sizi bir ayran gibi çalkalar.

bekliyorsunuzdur gelmesini, buluşacaksınız belli ki. dakikalar geçmiyor..

+''lan ya seviyosa? söylesem mi acaba? yok lan. ya bu sefer de uzaklaşırsak? hay amınakoyim. ya da söyleyim ya. dur tosbik kendine gel amk. neyse siktir et. ya da. oofff. ya gelsin söyl... eh yeter ama, neyse geldi''.

''o'' gelir.

+''kanka naber ya hehehe (amıma koyayım ben benim. kanka dedim yaaa)''
-''iyilik senden? hihi''
+''iyii nooğlsun. şey ya ben bişey diycem ama kendime pek güvenemiyorum biliyon mu hehe''
-''ne diycen? de işte ya haha''
+''yok ya boşver.''
-''söylleeeeee...''
+''şey, sim. simit ya, heh simit var yer misin?''
-''yok sağol, ne diycektin?''
+''simit işte, seviyorum çok. çok seviyorum aşığım susamlarına''
-''kendine gel tosbağa ne diyosun amk''
+''ayran yok mu sende? beraber çok uyumlu olurdu. bayadır birbirlerini tanıyolar ya hahahahaha'' (yani diyorum ki tüyü nereye dikiyoruz...)
-''yok ayran falan mal ya heheh, ne diyosun açık konuş''
+''gidiyorum ben amınakoyim''
-''olum noluyo lan. tosbiiiik?''
+''yok bişey kızım. yok. al simit ye, gözüne çok iyi gelir.'' (sanırım kalp gözünden bahsediyordum)
-''ne diyosun tosbağaaaaa?''
+''...''

gitti tosbağa. fena gitti. gidişli gitti bildiğin, rötarsız. aradan 1.35 yıl geçti (matematiğim sağlamdır bilirsin). kız mc donald's'ta erkek arkadaşıyla yemek yiyor...

+''aaa, afiyet olsuuun. naber?'' (sırıtarak)
-''iyi senden'' (düz bir surat)
+''iyiyim. kuzenin mi? hehehe'' (hani belki bir umut, derken...)
-''yok sevgiliyiz biz.''

tosbağa susar bişey söylemeden gider. arkadaşlıkları zaten bundan 1.35 yıl öncesinde sekteye uğramıştı. şimdiyse tamamen hayalleri yıkılmıştı tosbağa'nın. evinin her köşesine sakladığı fotoğrafları bir bir çıkarıp yakıyordu umarsızca. rakının tadı hayli güzeldi o gece. zeki müren bitiyor, bülent ersoy verse'ü alıyordu sanki. sanki düet vardı sırf benim için. o gece. o gece bildiğin sürdü, bir kaç gün; sadece bir gece yaşadım. sadece bir kadeh. o bir kadehte dubleler. durmuyordu. aynı kadehte biralar. votkalar. bitmek bilmeyen siyah poşetler vardı hatırlıyorum. yalnızlığıma mı içiyordum? asla. asla yalnız olamazdım. olsam da bundan pişman olmazdım. kendimi bilirim ben. uyusam, zamanın boşa gideceğini bilirim. uyumasam; onu düşünürüm. sanki zaman boşa gitmiyormuş gibi, yüzsüzce düşünürüm. o kaşlarını düşünürüm. hep aklıma o kaşlar gelir tabii. çok yakından görmüştüm. kalındı. kalem kaşlıydı. ya da ben öyle görüyordum, hatırlamıyorum sözlük. o kadar çok siyah poşet vardı ki o günlerde evde. 1 kilo demirden ağır olurdu onca poşet. bilirsin ya pamuk hikayesini, o kadar çok işte. anladın sen.

gel gelelim günler geçti silahlar kuşanıldı. son yudumlar alındı. baş dikildi ve uyanıldı (sözde uyumuyordum sözlük). öyle bir uyanıldı ki; hiç uyumayacak, hiç sarhoş olmayacak, hiç çakmayacakmışım gibi; çakmağı. bir şey olmasını bekledim. bir kez daha dedim, bir kez daha sarhoş olmak istiyorum. tekrar savrulması lazımdı küllerin. kimse yardımcı olmadı. kimse cız ettirmedi tekrar, belki onu hatırlarım diye. kimse çalmadı herr mannelig'i. hatırlarım diye. bense istiyordum. ''gel'' diyordum ''her kimsen'', ''sik'' diyordum ''belamı''. savurması lazımdı bazı rüzgarları küllerime. bense kendi kendimi yelledim sözlük (o nasıl bir tabir lan, gören de hatırlayana kadar tüfek sildim zannedecek). yok o anlamda değil sözlük. kendim aradım. arandım. heh bu! arandım. gittim gördüm. neredeyse her dakikasını gördüm gözlerimi kapatınca. sanki uyumakla boşa vakit geçirdiğini düşünen ben değildim. uyumak için can atıyordum onu izlemek için (rüyalanmak da değil sözlük, ne fesat şeysin sen öyle). her neyse; sanırım bir gün uyku depomu fullemiştim. bir daha uyuyamadım. ama kazanmıştım. kaybetmeyi kazanmıştım tekrar. tekrar sarhoş olup, başımı öne eğip, alttan alttan bulanık ışıklara bakma hazzını tekrar kazanmıştım. yalpalanmak, en sevdiğim..

nasıl da geçmişti o aydınlık. tekrar yakalamıştım geceyi. yine istemiştim uzun sürsün. sürmeyeceği haberini aldım. uykum yoktu. meğer ben gündüzleri uyuyor, geceleri uyanıyormuşum sözlük. ''ah!'' dedim. ''kafamı sikeyim!'' yapacak bir şey yoktu. uyku deposu fulldü hala. sabahı gösterecekti bana, zorla. kafam çalışıyordu. hemen tekel'e koştum. siyah poşetler, bilirsin. ''o'' da bilir sözlük. uyuttu beni buz gibi koynunda kadehler. öğleden sonrasına kadar gündüzü yaşamıştım. bu sefer lambalar değil, gün ışığı bulanıktı. yalpalanan yıldızlar değil, bulutlardı; görüyordum. eve geri döndüm. bulutlar bana yolu gösteriyordu hep. kapının eşiğine takılmasam, her şey dört dörtlük olacaktı sözlük. düştüm. hatta o nasıl bir düşmekti, yıkıldım. yığıldım. bilerek taktım aslında o ayağı oraya. neyse ki siyah poşetler vardı. yumuşatacak kadar dolmuştu, o kadar yükselmişti poşetler ''eşik seviyesinden''.

halil sezai ise isyan ettikçe ediyordu radyoda.

dur demedim.

kafası, kendinden bile güzeldi.

diyemedim.
bu sitede geçirdiğim zamanıma acıyorum.
senin de mi burnun havaya kalkacaktı? halbuki ben senin için tüm önyargılarımı silmiştim. niye böyle yaptınki şimdi? sevmiyosan o kadar yıkılmam ama sakın bana düşündüğüm kadar asil duyguların insanı olmadığını gösterme, lütfen ...
evet uyumayacağım bugün.
nadir de olsa kısa girdiğim entryler ile genelde girdiğim uzun entrylerin eksilenme hızının aynı olduğunu an itibariyle tespit ettim. evet, bir ya da iki tane sapığım var, okumadan eksiliyorlar sanırım. zaten okusalar anlamama ihtimalleri bayaa yüksek. neyse artık, sonuçta şu an kim bu geri zekalılar acaba diye düşünüyor muyum, düşünüyorum. e o zaman tek elle eksi verirkenki amaçlarına ulaşıyorlar mı, ulaşıyorlar. bana takdir etmek kalıyor yalnızca.
Kara para aşk'taki elif ile Ömer gibiyiz sevgilim. ikimiz de aynı duyguları taşıyoruz ama bazen ikimizin de canı yanıyo birbirimizi anlamıyoruz. Tek farkımız tartışırken ağzımıza geleni söylüyoruz. Son olarak o duygularının önüne geçen düz beynine sıçıyım sevgilim. Seni seviyorum.
Salağım ben.

Geçen telefonu arıyorum. Gece vakti, ışık yakmaya üşendim. (Elimde tutmakta olduğum) Telefonun yaydigi ışıkla bi 15 dakika falan aradim.
12 kasım 1999 Düzcemizin kara günü.

ölenlere rahmet kalanlara sabır diliyorum.

başka felaketler yaşamamak üzere, sevenlerinizın kıymetini bilin.
pek itiraf sayılmaz ama geçenlerde bevliyeye gittim. doktorun odasına girdim doktor masasında çıkar bakiyim dedi pantolonu indirip gösterdim. Ne acayip bir meslek lan doktorluk. Aynı hareketi bakkalda manavda yapsan bütün mahalle ebenize atlar. Sen 7 sene oku sonra odana giren biri dalgayı göstersin sana.
Hayat; kendisini alt edenindir.
Ortaokuldayken fen bilgisi kitabındaki kız memesine büyüteçle baktığım doğrudur.
buralar yıllardır var olmasına rağmen ne menem şeydir diye kafa yormadığım ve komik bulmakla birlikte, uzay cismi gibi garipsediğim sözlüğe ilk mesajımı yazıyorum. ve evet yazdım..
Yarin su sinavlar bitsin ne kadar sacma sapan dizi varsa baslicam,okumadigim kitaplari bitiricem.
Hayrına dert dinleyen bir varlık arıyorum şu an sözlük.
sevgisinin içeriği ne olursa olsun, birini gerçekten çok yürekten sevdiğinizde, o his saf olarak kalıyor. belki bir damla, ama zerre düşmemiş üstüne.
hoca bölümün facebook grubundan "x günü y saatindeki ders iptal olmuştur" yazmış, ben de hiç isime dikkat etmeden altına "nerden öğrendin" yazdım, yazan kişinin dersin hocası olduğunu fark etmem biraz zaman aldı, artık iş işten geçmişti, sanırım artık bu dersin vizesine girmesemde olur zaten kaldım...

kendimi melih Gökçek gibi hissediyorum (bkz: nerde okudun)

ooof...
http://www.youtube.com/watch?v=oulreV_rhjU

bir gün bu adam gibi oynamadan ölmek istemiyorum. hahaha
samimi olduğum bir arkadaşım benden bir kitap istedi. arkadaşına lazımmış. o kitap bende olduğu halde "başka birine verdim" diyerek yalan söyledim.

çünkü şu ana kadar ödünç verdiğim çoğu kitabım geri gelmedi. kitaplarıma çok önem veririm. hatta ilkokul çocukları gibi hala kaplıyorum onları.

olan şu ki: ben hiç yalan söylemezdim. içime dert oldu.
evet sözlük bu bir itiraftır. Evde kalmiyim kimse kankamı düşürmesin diye onu heryerde izmirli bir kız olarak ifşa ediyorum. daha beteri oldu çocukcağız benim yüzümden mahallenin zillisine döndü erkekler daha çok yapıştı, baya bildiğin yelloz, zilli hatun gibi günlerde onlarca mesaj ve nickaltı alıyor. hepsi benim suçum.

özür dilerim. *
itiraf etmem gerekir ki benim hiç coştuğum bir entry'm olmadı sözlük.

(bkz: entry nick uyumsuzluğu)
az önce birkaç ay önce yaşanan soma faciası ile ilgili ilginç bir şey gördüm. akıllının biri bu yılın eurovision birincisi conchita wurst'ten soma ile ilgili bir mesaj yayınlamasını istediğini ama onun yayınlamadığını söylemişti internette. katılmadığı yarışmanın birincisi hakkında bizden fazla yorum yapan başka bir ülke var mı bilemiyorum. ayrıca conchita'yı itin götüne sokup duranların sayıca çok fazla olduğu bir ülkeyiz. sen adamın ne kadınlığını ne de erkekliğini bırak laf söylemedik, bir de soma'yla ilgili mesaj yayınlamasını bekle, yayınlamayınca da tepki göster. sen başkasına saygı gösteriyor musun ki o da sana göstersin? saygı göstermek lazım her konuda, aksi takdirde saygı göstermediklerin bu sefer senin ölüne de saygı göstermez dirine de.
http://www.youtube.com/watch?v=DoJu9EYZxSQ
Yaşasın!
Bi zirve filan olsa da gitsek.
Arkadaşım olan sözlük yazarlarını toplayıp çete gibi gidelim istiyorum.
Mutlu olmamı sağlayacak tek şeyi bulamadım.