bugün

Pansiyon nöbeti sırasında bitlendim. Kendime bile itiraf edemiyorum. Allah belanızı vermesin bebeler..
arkadaş ezgi isminde yeni bir kızla tanışmış ve sevgili olmuştur. akşam eve giderken kızdan telefon gelir ve yemek yaptığını, beraber yemeyi teklif eder. ben seni bırakırım vs desem dahi ikisi de gelmem için ısrar eder.

eve girdiğimizde kız yalnız değildi. 1.75 boyunda, siyah saçlı bir arkadaşı vardı ve içeri girer girmez bu kız gelip kulağıma yaklaşıp "seni istiyorum" dedi. yok yok bu kısa süreli hayal. ama cidden yalnız değildi. 40 cm boyunda kahverengi bir köpeği vardı. köpek beni görünce kulağıma yaklaşıp... yok yok bildiğin köpek işte hopluyor, kuyruk sallıyor vs. o boyuttaki köpekleri bilirsiniz, hiç yerinde durmayan, deli dürtmüş gibi sağa sola koşan hayvan işte. arkadaş sevgisine sevimlilik olsun diye köpeği sevmeye çalışıyor, ben ya hiç gerek yoktu zahmet ettin türünden sikko tavırlar sergiliyorum. neyse sevgili okur bunlar mutfakta hazırlıklara devam ederken, ben de fırsattan istifade ellerimi yıkayayım süsüyle işemeye gittim.

yerimden kalkınca rozi de kalktı. anlayacağınız üzere köpeğin adı roziydi. bazen insanları anlamıyorum amk. ben bir adım attım o da attı. banyoya doğru yürüdüm o da geldi. kapıda gözgöze bakıyoruz. yav bi siktir git desem de anlamıyor. köpek olduğundan olsa gerek. hoş bazen insanlar bile bakışlardan anlamıyor. kapıyı hemen açıp girerim diye düşündüm ama olmadı. o sırada "ya ezgi, rozi yi alsanda bi işesem" diyemeyeceğim için ses edemedim.

göt kadar banyoda itle başbaşayım. hayvanda olsa insan utanıyor işemeye. ayağımla hafif iteyim dedim olmadı. tam o anda bornoz bağıyla oyuna başladı. bundan faydalanıp işemeye başladım. hayda hemen koşup bacağıma tırmanmalar, kafasını aradan sokmaya çalışmalar. sevgili okur insan en fazla ne kadar sürede işer. hadi olsun otuz saniye. ama bu otuz saniye bazen çok uzundur. işerken bir köpekle uğraşmak ise anlatılmaz. dur olum, etme kızım derken bu gerizekalının kafasına işemiş bulundum. işte o an kafamın üstünde bir bulut ve içinde bir cümle...

-şimdi ben ne bok yiyeceğim?

hayır arkadaş yıkasam ne diyeceğim. valla öyle duruyorduk bi yıkayayım diyemem ya. hayvan, hayvan gibi tüylü bir de. kafaya çişi yiyince sallayıp bulaştırdı her yana. hayatında doğru söylemeyi şiar edinmiş bir adamım ama bu olmaz yav, olamaz. allah ım bir fikir ihsan et dememle, artık zamanında kime ne iyilik yaptıysam duam hemen geri döndü.

- ezgi bu hayvan susamış, gel bak ne sevimli.
+ aaa musluğa kaldırıp su mu içiriyorsun. hayvan sevgisi böyle birşey işte.
- evet. biraz kafayı ıslattık ama güzel içti haylaz. (yavşak ağızlılığın bini bir para)

arkadaş (yalaka) hemen bir havlu alıp sarıp sarmaladı. çişin etkisi midir nedir hayvan mahsun şekilde kucağında duruyor. neyse bunlar biraz köpekle biraz biraz birbirleriyle oynaştıktan sonra yemeğe geçtik. o an benim ülserimin azdığını, biraz su içsem geçerse yemeği yerim deyip kalktım. bunlar çiş çeşnili salata eşliğinde afiyete erdiler.

iki ay sonra bunlar ayrıldı. bir ay sonra da kızın facebook unda biricik kızım rozi öldü yazısını gördüm. lan yoksa diye içimden geçirip vicdan yapsam da bunun bilimsel olarak imkansız olduğunu düşünüp rahatladım.

sonuç olarak sevgili okur. bu hikayeden çıkaracağımız hiçbir ders yok. ama siz çıkardıysanız bana da anlatın.
evet ben peyzaj mimarıyım.
aldığım 1lira ise giderim 2lira. arkadaşlarım yanında şanslı bile sayılırım. hala iş bulamayanlar var. hoş aldığım karnımı doyursa bari.

evet ek iş arıyorum. sevgili iktidar, kontenjanları arttırdıda arttırdı. mezun olan iş bulamadıktan sonra, hayvanlara açıyorlar sanırım kontenjanları.

evet hakkımı helal etmiyorum.
Kuzenimle yakınlaşıp ensest bir ilişkiye mahal vermiştim.
Okuldaki hocama hobbit lakabını taktım patladı gitti. Pişmanmıyım hayır.
eski argolarımız daha başkaydı, düşündürücüydü ve çiftleşme öğeleri üzerine kurulu değildi.
o kadar çok dertli insan var ki.
umarım öbür dünya vardır. kimse mutlu olamayacak yoksa.
off lan dertlendim.
iyiki bir sevgilim var.
dil anlatım hocamı düşünüp mastürbasyon yapıyorum.
Sadece geri dön diye yapılan baskıdan dolayı geri döndüm (#17603195) ve bu yüzden sözlükten soğudum eskisi gibi takılmıyorum ama itiraf ediyorum eski günleri çok özledim. hbbia bile bana gitme dedi silik olmayı istediğimde daha nasıl giderim.
ismail yk dinleyen oda arkadaşıma children of bodom dinlettim, ve bundan sonra bu müziği dinleyeceğini söyledi.
Erkek arkadaşım onu terk ettiğimm için yanımdayken duvara yumruk gecirmis ve kirmisti. korkumdan dayanamayip anirircasina aglamistim.
sözlük, espri yapma yeri olmuş. alakasız, sadece güldürmeye yönelik entryler var heryerde. bu duruma karşı olsamda, gülmek güzel dabi dabi.
yarın akşam yirmi bir otuz otobüsü ile malatyadan ankara polatlıda bulunan acemi birliğime doğru yola çıkacağım. haydin gençler ben yokken kendinize iyi bakın. birde isteğim var sizden: yirmi gün kadar buralarda olmayacağım. bu zamanı iyi değerlendirin ben gelene kadar am, göt, memeli başlıkların açılmasına izin vermeyin. şakirtlerle kemalistler birbirini rahat bıraksın. izmirlilerin nasıl yaşadıkları kimseyi ilgilendirmesin. bakirelik tartışmalarını eşiniz veya sevgilinize saklayın buralara yazmayın. trollerin prim yapmasına izin vermeyin. açtıkları başlıklara ve nickaltlarına entry girmeyin. çok fazla entry girmek maharet değildir. on düşünün bir yazın. insanların yaptıkları kendilerini ilgilendirir. onları anarken ailelerini ve dahi sülalelerini olaydan uzak tutun. hiçbirşeyi de kendinize dert etmeyin. allaha emanet olun.
Düşündüğünden çok daha fazla acı çekiyorum ama sırf üzülmemen için kendimi parçalarcasına sabrediyorum umarım bir gün senin için yaptığım fedakarlıkların ve yanlışlarının farkına varırsın o zaman ben yine en yakınında olup canın sağolsun takma kafana diyip seni avutacağım başkası değil ben.
Vay aq banu bile siktiri cekti guneye.
2 sigarayı arka arkaya aç karınla içince yamuluyormuşum sözlük.
aklımda deli icatlar var,sırf evimin garajı yok diye açıklayamıyorum.nerede buldun bunu deseler ne dicem?oturma odasında mı dicem,yemezler.
4 yıllık yazarlığım boyunca hemen hemen hiç denebilecek kadar az sayıda itiraf başlığına entry girdim.

son 3 gündür ise her gün giriyorum. neden? itiraf edecek çok şeyim mi var artık? hayır...

ya da belki. bilmiyorum.

evet evet sanırım var.

itiraf ediyorum, sırf parsellemek için her gün 00.00'da buraya entry giriyorum. zevkinin keşfine yeni vardım. verdiği haz muazzam.

bir süre ilk sıralar bende olur herhalde. sıkılınca da bırakır gibi olurum. fakat bırakır gibi yapıp bırakmayabilirim de.

ama büyük ihtimalle bırakırım siz sıkmayın canınızı.

öptüm gençler.

edit: altımdaki çok sinirlenmiş. ama ilk sırayı ben kaptım. eheheh. ağlama lan.
bir aile dostumuz bana yıllar önce "insan bir bulmacadır kendi bulmacanı çöz" demişti çözdüğün gün
insan i kamil olursun .
unuttuğu yada bilerek söylemediği ise bu bulmacanın çözülmediğidir!
merhamet kelimesinin sürekli değiştıği sözcükleri doldururken yenilendiğini kötülük kelimesinin ise sonunun olmadığı gibi .
Mesela ben küçükken misafir çocuklarıyla dağıtırdım bütün evi. Sonra onlar giderdi, ben evi yalnız toplardım.
Şimdi de aynı şey hayatım için geçerli. Biri geliyor, beraber dağıtıyoruz her şeyi. Sonra o gidiyor ve topla toplayabilirsen...*
Şu sessiz sedasız çekip gitmelerinden nefret ediyorum.

Düzeltiyorum; gitmenden nefret ediyorum.
yau çok enteresan geliyor bana şu hayat.
bu kelebek etkisi denen şey mesela bi düşünmeye başladın mı çıkamıyorsun işin içinden. Hayatındaki bir saniyelik hareketin senin tüm ömrünü etkilemesi filan. düşününce çok korkunç geliyor adama. ama var öyle şeyler.

mesela yolda yürürken birini görürsün aşık olursun. o an o saniyede yanındaki arkadaşın bişey dese sen kafanı sola çevirecek ve belki de o kişiyi hayatında bir daha hiçbir zaman göremeyeceksin. şu an bu yazıyı okumanız bile aslında bütün hayatınızı çoktan değiştirdi.

işte ben bütün gün bu moddayım. her an yaptığım şeylerin hayatıma olabilecek etkisini düşünüyorum. şu an şöyle yapsaydım kimbilir nasıl değişecekti hayatım diyorum sürekli. mesela güzel bişey yaptığımı düşünürken bu ilerde kötü bişeye sebebiyet verebilir diye sevinemiyorum bile düşünün. böyle düşünürken de kendimi çok zeki hissediyorum. çok afedersiniz ama öyle düşünen beynimi s*keyim.
kafayı bu kadar meşgul etmeye ne gerek var lan mal, olacak olan oluyor zaten. sıçarım böyle düşünce sistemine.

hani 'cehalet mutluluktur' demiş ya biri vakti zamanında. işte ben onu diyen adama en içten duygularımla selam ederim . ne de güzel demiş.

yani teorilerle bozmayın kafanızı anlıycağınız. gidin çekirdek filan yiyin.
Sen gideli bunca ay oldu, hala üstüme başıma giyecek bir şeyler alırken anlamsız bir telaşa kapılıyorum. Özellikle kısa, dar veya dekolte bir şey beğendiysem içim rahat etmiyor, alıp almamak arasında uzun bir müddet gidip geliyorum. Alsam giymeyeceğim -giydirmezsin- biliyorum, almasam aklım kalacak. Zaten aklım fikrim hep sende, hayatımı zor idame ettiriyorum. Geriye kalanı da çul çaput yüzünden heba edeceğim.
Bütün bu kaosun nedeni sensin biliyorsun değil mi?
Sen ve gitmeden önce koyduğun kurallar. Ben o kuralların hiçbirini yıkmadım. çünkü beni ayakta tutan, senden sonra geriye kalanlar.
Böyle de aşığım sana.
50 cent'in we up şarkısını dinleyip dinleyip tribe giriyorum, dertleniyorum.
halbuki şarkı alışıldığı üzere para, seks, araba üçgeninde dönüyor lan.
demek hiç biri yoksa bende, ondan oluyür herhal.
beat'in de etkisi olabilir, bilemedim.

bahsedilen şarkı: http://youtu.be/-6jhuhsG-7w
Bugun asiri derecede adanali ronaldonun gercek ronaldoyu gordugundeki sevincine burunmek istiyorum.