bugün

az önce real madrid in yediği gole çok üzüldüm, öyle böyle değil acayip üzüldüm, kalbimde bir sızı oldu boğazım düğümlendi, hala da üzülüyorum. başlıycam hormonuna da regline de.
Küçükken delilerden, palyaçolardan ve dilencilerden çok korkardım. Gördüğüm yerde "ananı skim" diye kaçardım.
en beğenilen entryim " (bkz: kıyma makinesine atılan canlı inek)". gene aklıma geldi bak şimdi.
geçmiyor bu acı.. ne yaptıysam geçmedi, geçmiyor. bir kez daha karşılaşsak da sesini duysam, gözlerine baksam diye yalvarıyorum allah'a.. inancını kaybeden ben değil miydim? öyle çaresizim ki, allah'a sığınıyorum yeniden. yeniden inanışım oldun. hem günahımsın, hem bedeli... çok özledim ve bununla başedemiyorum..
beklemek öldürüyor beni sözlük. arabasız kaldığım her an yaşamımın gereksiz olduğunu düşünüyorum. hiçbir şeyden zevk alamıyorum. yemek yemek, uyumak, gülmek anlamsız geliyor. ölmek istiyorum lan.
(bkz: sözlük bana araba bul lan allahsız)
itiraf ediyorum sözlük, pazartesi günü öküz gibi içeceğim arkadaşlarımla. tabi işlerim biterse gideceğim. o kadar yoğunum ki, keşke özgür olabilsem diyorum bazen.

edit:ne oldu söyleyeyim, gittim habersiz mabersiz, sonra patron aradı, şehir dışında olduğumu, acil olduğunu bu yüzden işe gelmediğimi, ayrıca onu aradığımı ancak telefona cevap vermediğini söyledim. sonra mı? artık yemek ve yol parası falan vermiyor, babalara geldik işte, maaşım da düştü sanırım. o günden sonra bi cenabetliktir gidiyor. en yakın olduklarımla bile soğuduk artık, an itibariyle eskisi gibi her şeyi anlatabileceğim kanlı canlı dostlarım da yok. hatun da kaçtı gitti zaten, "benim için yoksun" dedi, siktiri yiyorum dört bir taraftan. pislik orospuçocuğu gavat haysiyetsiz piç gibi hissediyorum kendimi. ağzıma bi daha içki sürmeyeceğim zaten amk, gerek de yok artık. param da yok, ha sigara mı? 2 katına çıkardım amk 2 katına, hayatımı sikiyim..
dun gece ruyamda opustugumu gordum ve bu bardagi tasiran son damla oldu hemen yanima yakisan bir kiza yazmaya basladim, isin kotusu kiz beni iyi taniyor bir kasarla olan munasebetimi duymus o ara benden tiksinmediyse bu is olur.
allahını seven bir çakmak versin, her sigara yakmak için yerimden kalkıp ocağa gidiyorum yok böyle bir ezziyet.
Sizi seviyorum.
sanal ortamda ya da telefona gelen mesajları silmemek gibi bir takıntım var. çünkü söz uçar yazı kalır degil mi?
ortaokuldan beri de ders kitaplarımı atamıyorum! aslında bir çok eşyamı atamıyorum! müthiş derecede
saklama huyum var! kıyFETLERiME kıyamıyorum mesela hiç! her yer her türlü eşyayla dolu odamda! aldıgım dvdlerin, cdlerin ve kitapların üzerine tarih ve imzamı atıyorum, nerden aldıysam yazıyorum! bilgisayarda ki herseyi de sürekli yedekleme huyum vardır! çat dıye göçtüğünde hiçbir şeyimi kaybetmeyeyim diye.
yıllar sonra baktıgımda hatırlayayım diye..
müthiş derecede simetri takıntım var, mesela kremler, ojeler, kitaplar herşey simetrik ve odamda ki herşey düzgün yerli yerindedir. onlarca eşyayı asla dagınık göremez kimse. odama giren arkadaslar vs esyaları yerlerinden oynattıklarında odadan cıkar cıkmaz düzeltiyorum onları! kıyafetlerimi ve özel eşyalarımı paylaşmayı ya da
ödünç vermeyi hiç sevmıyorum. cünkü hiç geri vermez insanlar..verse de hasarlıdır artık..*
mor rengine karşı resmen bagımlılıgım var! he birde otobüste kulağımda yüksek sesle müzik dinlerken
insanları rahatsız etmekten keyif alıyorum! tip tip bakıyorlar daha da hoşuma gidiyor.
bazen bazı şarkıları son ses açıyorum ki duyup da keşfetsinler güzelliklerini diye..
bunun aynısını arabada da yapıyorum!
aklıma ilk gelen itiraflarım bunlar.

(bkz: tamam tamam sustum)
(bkz: deliyim lan ben)*
saat olmus 00.24 ve sadece 2 entry var.
bunla 3. hll spr dvm

edit:4
Aslında benim bu akşam ders çalışmam gerekiyordu ama burdayım. (bkz: tıh tıh)
3 dersten bütünlemeye kaldım anne.
-ramazanda gece 3'te uyanıp arkadaşlarımızın zillerine basıp videoya çekiyoruz
-yemek yiyecem diye annemden aldığım parayı iddaa'ya yatırıyorum
-sevgilime işim var diyip oyun oynuyorum
-arkadaşlarıma yemek yiyorum diyip oyun oynuyorum
-okuldan kaçıp eve gidince aileme bugün erken saldılar diyorum
ev arkadaşım x üç büyük sözlükte yazar. çizer. gezer. vay arkadaş.
(img:#386277)
bir mutluyum bir mutluyum sözlük, allah belamı vermiş.
arkadaşım gitmiş, en sevdiğim filmlerden olan before the rain'nin çekildiği toprakları hatta filmdeki manastırı geziyor ben de iki yıldan beri beklediğim, zar-zor mülakatlarını geçtiğim atölyelere gidiyorum. atölyeler ara tatilden sonra başlasaydı da ben de arkadaşımla makendonya'ya gitseydim. çok mu şey istedim bilmiyorum ki.
arkadaşım şuan ohri'de bense pcnin başında brezilya, meksika filmleri izliyorum.
vay arkadaş. iki şey istersin biri olur. bereket en azından biri oldu.
sayın sözlük sevilmediğim hissiyatındayım bu akşam.
hem de hiç kimse tarafından.
anamdan babamdan bile şüphe ediyorum sen düşün.
aklıma takılan asıl soru da şu.
annem babam annem babam olmayaydı, Allah onların kalplerine sevgimi vermeyeydi beni severler miydi acep?
içimi yemekle meşgulüm.
kib.bby.
ne yapmaya çalıştığını bir anlasam sözlük...
kaç defa onu bırakmak istedim... sevgili olamadık, arkadaş da kalamıyoruz. (bence...) 2 oldu, onu bırakmak istedim. bir keresinde ciddi ciddi görüşmeyelim artık dedim. ne yaptı etti beni ikna etti. acı çekmeme rağmen yine de onsuz kalmak istemedim. geçenlerde de yolunu yaptım tam, bak olmuyor biz hiç anlaşamıyoruz falan dedim. yine bırakmadı, zaman düzeltir dedi.
ve bugün doğum günümdü.
bütün gün ondan gelecek bir kutlama mesajı bekledim...
10 dk'da bir telefona bakıp durdum...
gelen her mesajı ondan zannedip hevesle açtım... (halbuki iki gün önce onu bırakmayı düşünüyordum)
saat artık 22:00 oldu, günün bitmesine 2 saat kalmıştı, yine bekledim...
mesaj falan gelmedi.
napalım be sözlük, ben insanları tanıdığıma pişman olmaya alıştım nasıl olsa... benim için artık rutin bişey. eskiye göre biraz daha az üzülüyorum bu durumlarda. ama insanın sevdiği biri tarafından doğum günü gibi özel bir günde yalnız bırakılması insana çok ama çok koyuyor. zaten yanımda değil, yanımda olmak için hiçbir çaba harcamadı. bari 1 tane mesaj at, yüzümü güldür, öyle değil mi? çok mu bişey diledim, çok mu büyük, zahmetli ve zor bişey istedim? sadece hatırlanmak istedim. yoğun iş temposu arasında bir anlığına aklına gelmek istedim. bugün benim doğum günüm olduğunu biliyordu, biliyorum.
demek ki bu kadar değersizmişim ben onun için...
karar verdim, artık onu hayatımda istemediğimden eminim. varlığı ile beni mutlu eden biri değil zaten. yokluğu sayesinde en azından biraz kafa dinlerim. yeni aşklara yelken açmak istiyorum, hayır aslında bir süre yalnız kalmak istiyorum. kimseyi istemiyorum. evet, hayatım boyunca belki de kimseye karşı bişeyler hissetmek istemiyorum.
anne baba.
bir değil,
iki değil,
üç değil,
tam tamına beş tane dersten kaldım.
sadece bu mu ayrıyetten yanında iki tane de koşullu verdiler.*
lakin aklınızdan geçen düşünceleri anlıyorum.
koşullular bana da sürpriz oldu. böylece pastada da iki çileğimiz oldu.
yüzünle seviştim yine. doyamıyorum doyamıyorum.
Biz arkadaşa nerdeyse ağaç yedirmiştik. Arkadaş dediğim ben 12 yaşındayken 8 yaşındaydı. Buna dedikki ye bir yaprak görünmez olucaksın. Bu yedi biz görmüyoruz güya. Günün sonunda çocuk kusa kusa eve gidiyodu artık ne kadar yediyse.
Biz arkadaşa nerdeyse ağaç yedirmiştik. Arkadaş dediğim ben 12 yaşındayken 8 yaşındaydı. Buna dedikki ye bir yaprak görünmez olucaksın. Bu yedi biz görmüyoruz güya. Günün sonunda çocuk kusa kusa eve gidiyodu artık ne kadar yediyse.
artan hızla azalan tabirini anlamıyorum sözlük. kafamda zikzak çiziyo bu şekil resmen error veriyorum !
saat 21.00dan beri bilgisayarın başından kalkmaya çalışıyorum. Ne iradesiz biriyim ben.