bugün

Herseye dahil olup, herseyi dahil ediyorum hayatma sozluk!
senden bile kurtulamyorum. seni bile kapatp acmamazlk edemiyorum. evet bosum, ruhum bos adeta.
hergun yokolmak icin dua, olmedigim icin tesekkur ediyorum yaratana. manasz ve degersiz hayatm adina.
kendimi yanlız ve kötü hissdiyorum sözlük ama rol yapıyorum mutluymuşum gibi.
ikide bi entry giriyortum alakalı alakasız , measj kutumua bakıyotum ki msj gelsinde yeni insanlarla konuşiyim , bunaldım sözlük .
sabahları uyanınca günaydın demiyorum kimseye. lanet alarm çalar çalmaz bir açıyorum bayramlık ağzımı hiç susmuyorum bir daha. sifona, banyonun ışığına, diş macununa, diş fırçasına, sonra gömleğin neden dik durmadığına anlam vermemediğim yakasına, kulağımdaki deliklere, ayağımı ağrıtan ayakkabılara ve her defasında sabahın 7sinde hayvan gibi örtmeyeyim şu kapıyı dediğim halde illaki çarpan o kapıya.

her sabah demir kapının arkasında beni bekleyen ve kapı açılınca irkilen, beni de ürküten kediye. tam durağa gelmişken kaçırığım 503e. iett'nin konuşan durak sayacına. yol varken çimden geçen insanlara. önünden geçen herkese tip tip bakan güvenlikçiye, günaydın dediğim halde cevap vermeyen sekretere, havasız kalmış ofise, sürekli kaybolan kalemlere, masanın üzerine bıraktığıma emin olduğum telefonun yerinde olmayışına, sürekli bir şeyler yiyerek katur kutur kafa ütüleyen iş arkadaşıma, bir öğlen dahi insan gibi yemek göndermeyen yemek şirketine, sigarasını söndürmeden bırakan hayvanatlara, çaycı abladan çay isterken nazik olmayanlara, laf anlamayanlara, laf anlamadığı için zaman çalan, işten geç çıkmama sebep olanlara, belki de sana bile küfrediyorum.

10 kilo verdim. gözlerim hayko cepkin'den hallice. hiçbir kozmetik kapatmıyor yorgunluğumu. o kadar şapşallaştım ki taksim'e gidip saatlerce dolanıp karnım aç dönmüşüm eve. günlerdir aç uyuyorum. açlıktan uyanıyorum sigara içip doyuyorum.

hiç sırrım yok. sırrım olsun istiyorum. yanlış bir şeyler yapayım ben doğru yaşamaktan yoruldum sanırım.
azıcık yalan söyleyeyim, azıcık dalga geçeyim canımı sıkanlarla. duygularına cevap veriyor gibi yapıp, alay edeyim biriyle. kız kıza oturup şapşallıklarını anlatıp kikirdiyeyim birinin arkasından. sıradan bir kadın olayım.

topuklu ayakkabılarımı çıkarıp ayağımdan, eşofmanlarımla sırt çantamla amasra'ya gideyim. orada biriyle tanışayım. o da sıkılmış olsun herşeyden. bir kaç şiir ardından bir kaç şarkıda büyülenelim. sonrası mühim değil, şaşıralım sadece. sonra otobüse binip dönelim. ama bir şey çeksin bizi hep ona gitmek isteyeyim o hep bana gelsin.

sonrası mı sonrası yok.
sonrası iyilik güzellik.
6 yaşımdayken (şu an sebebini hatırlayamadığım bir nedenden dolayı) sinirlendiğim amcamın apartman dairesinin kapı önüne işemiştim. hemen paspas kenarı böyle.
hala merak ediyorum o an kapı açılsa, yerde çömelik vaziyette yakalansam ne bok yerdim acaba diye. çocuk dediğin baya gerizekalı bişey lan.

edit: acaba sinirlendiğim anda mi çişim vardı yoksa çişimin gelmesini bekleyip öyle mi gittim kapısının önüne onu düşünüyorum şu an. emin olamadım.
son eklediğim bütün numaralar telefonumdan silindi. evet o duyguyu ben de tattım az da olsa. şimdi tek tek insanlardan numara almak çok zor olacak. yeniden tanışmak gibi lan düşünsene.
Bazen insanları anlayamıyorum ve ''Acaba ben mi suçluyum?'' diye de düşünmüyor değilim.
insanın hayatı, yenileceğinden hiç şüphe etmeksizin, var olmaya çalışmak için harcanmış bir çabadır demiş Schopenhauer, çok yoruldum ben üstad.
sanırım önemli bir karar vermek üzereyim sözlük. ya tamam, ya devam kararı. tamam dersem, başıma sorun almamış olucam. ama hayatımdan bir kaç insan kaybedebilirim. devam dersem, yalnız kalmamış, hayattan biraz daha olsun fazla zevk alıp, belki de yaşama isteğim artacak. çünkü onunla geçirdiğim zamanı, çoğu şeye değişmem. e anladın zaten mevzuyu. durum buyken bu. senin bu aciz yazarın, umarım yanlış bir şey yapmaz sözlük. ama devam seçeneği daha ağır basıyor. sevgilerle sözlük, umarım bu tür karar verme duruma düşmezsin.
Gerçekten çok yalnızım. Beni gerçekten çok sevicek ve benimde çok seveceğim birine ihtiyaç duyuyorum.
her gün yarın ne giyeceğim ya da bugün ne yiyeceğim diye düşünmekten bıktım. Ekim ayında havanın sıcak olmasından da nefret ediyorum.
yemek yenilen tabağa kullanılmış peçete atılmasından nefret ediyorum.
hayattan tiksiniyorum.
şu an domuz gibi mutsuzum.
kendimi 24 saat bir film setinde hissediyorum. sahte kahkahalar, üzgün tavırlar, şaşkın duruşlar...
yani bir nevi rol yapıyorum. örneğin bakkala giricem, ne desem diye önceden cümleleri kurup ona göre giriyorum. bazense kafamda iyi rol yapamadım deyip kendime kızıyorum.
üstüne üstlük kafamda role göre şarkıda söylüyorum. 11 seneden beri her gün böyle. sanki filmde başrolüm, beni gün boyu sinemada izliyorlarmış gibi. çok saçma ama kendime engel olamıyorum sözlük.
millet uzaydan atlıyo biz hala evde oturalım.
kendimi o kadar yalnız hissettim ki kedime sarıldım sözlük. adam gibi konuşabileceğim bir insan, bir dost, herhangi biri olsa şuan keşke dedim kendi kendime...
baharatlı crax yedikten sonra parmağımla dişlerim arasında kalan kraker artıklarını temizlemek müthiş bi haz.
Gülyabani resmini gece görünce tırsıyorum. Gördüm tırstım.
anatomik olarak mümkün olsa ağzıma sıçardım. o kadar pişmanım sözlük.
evin karşısındaki parkta bir kaç genç arabayı çekmişler ve orhan abi'den vazgeç gönlüm'ü dinliyorlar. şişe sesleri de geliyor içiyorlar anlaşılan. az önce onlara baktığımı görünce;

-usta buyur gel beraber olsun.

dediler, lanet olsun ki yasak. aklıma da o geldi. iyi giderdi aslında ama yok gitmeyeceğim.

-afiyet olsun arkadaşlar.

demekle yetindim. şimdi bende açtım orhan baba'yı. off! ulan sabah 6'da kalkacağım bir de. ama o'nun resimlerine bakıyorum, uykum var ama yatmak istemiyorum sadece bakmak istiyorum o'na...
Küçükken babaannemin (emekli hasta bakıcı idi) komşulara iğne vurduktan sonra getirip kenara koyduğu şırıngaları toplar mahallede ki çocukları örgütleyip, o yaz sıcağında banyo tasları ile sokak aralarında koşturup zevkle biribirimizi ıslatırdık, güzel günlermiş be sözlük çok özlüyorum o günleri.
büyük göğüslü kadınların o ağırlıkları nasıl taşıdıklarını merak ediyorum sözlük. hatta bahsedildikleri kadar ağırlar mı onu da merak ediyorum. ben çanta taşıyamazken onlar kimbilir kaç kilodur...
seni özledim be. valla bu sefer kafam güzel bile değil. bilirsin genelde kafam güzelken yazarım bu tür şeyleri. ara beni.
Ben daha önce hiç kimseyi böyle sevmedim.." diyordum kendi kendime..
sevemem de..
filan zaman sonra bir başkasını sevdim, ona da "ben daha önce kimseyi böyle sevmedim"dedim..
bir süre sonra başka birine aşık oldum, ona da "ben daha önce hiç kimseyi böyle sevmedim"diyecektim ki..
dur dedim kendime, ne bok yediğin belli değil..
vallahi dedim ben daha önce aşktan daha boktan bir şey görmedim..
sonra bir kişi daha oldu, ona dürüst davrandım..
kusura bakma henüz ne bok yediğimi bilmiyorum, zamanla netleşiriz dedim..
bana baktı( sanırım kusura baktı)
bunun için çok geç, "ben daha önce kimseyi böyle sevmedim" dedi..
anladım ki, kimse ne bok yediğini bilmiyordu..
bir sigara yaktım, karnım açtı..
gidip iki yumurta kırdım
trafik canavarını canlı kanlı insan sanırdım tee küçükken.