bugün

Ünü itibariyle 2 gün önce aldığım kitap, askerlik yaptığım zaman okuyacağım, beğeneceğime eminim, sonunda dostoyoveski aq.
okumuş olduğum gayet sağlam karakter analizleri ve düşünceleri içermesine rağmen yer yer çok boğucu olan kitap.

o karakter bi yerde bir bunalıma giriyor... allahım o ne bunalım o ne sıkıcı bölüm öyle.. 50 sayfa boyunca laf geveleyip dururmu bir insan? durur çünkü o raskolnikov...

8/10 veriyor hayatta başarılar diliyoruz.
bir insandaki yaşam arzusunu, yaşama isteğini hatta belkide yaşam istencini anlatan şu satırları hatırlayınca tekrar okuma isteği uyandıran eşsiz eser.
--spoiler--
eğer yüksek bir yerde, bir kayanın üzerinde, iki ayağımın sığacağı kadar bir yer verseler ve deseler ki "çevrende okyanuslar, altında uçurumlar, korkunç bir yalnızlık içinde, böylece dikilmeye razı mısın?". bütün samimiyetimle şu cevabı verirdim. "evet razıyım! yeter ki yaşayayım!... ömür boyunca, binlerce yıl ayakta ... dursam bile yaşamaya razıyım...". aman allah'ım! ne yaman bir gerçek!... yaşamak... her şeye rağmen yaşamak arzusu... insana bu yüzden alçak diyen, kendisi alçaktır!
--spoiler--
roman kahramanı idam mahkumu raskolnikov'un düşüncesi yazarın hayat felsefesinin bir parçasıdır nihayetinde.
paralar hala o taşın artında durmakta bence.
rus yazarlara oldum olası alışamadım. ya da çevirilerin hiçbirine mi demeliyim? bunu rusça öğrenmeden bilemeyeceğim. yine de gogol'u severim. evet gogol'un yeri ayrıdır. tabii o ayrı bi hikâye. bizim konumuz "suç ve ceza". sürekli adı anılan kitap ve kitabın karakteri dünyanın en bilinenlerinden, okumayanların da aklında yer edinebilmiş karakter: raskolnikov. ben bu kitabı okumadım. denedim, bir kere. okuduğum 2-3 sayfa, belki de 2-3 paragraf aklımda biraz imge bıraktı. muhtemelen çok fazla baskı hissettiğim için. bir daire, dairesine gizlice girmeye çalışan adamın ev sahibesini uyandırmamak için gösterdiği çaba. öyle bişe. belki de yanlış hatırlıyorumdur. her ne ise. ben bu kitabı okumadım. her gittiğim kitapçıda, bu kitabı elime alıp arka kapağında yazanları okudum. kitapçıları çok severim, bütün kitapları elime alıp hayranlıkla kurcalarım. çok güzeller. onu da geçtim, bir suçluluk duyuyor muyum bilmiyorum. çünkü bu kitabı gerçekten sevemedim ve popülerliğinden değil kesinlikle. tarzından, dedim ya rus yazarlara oldum olası alışamadım. yahut da çevirilerin hiçbirine..gogol hariç, kim çevirdiyse o'na da teşekkürler. yine saptık, başka bişey diyecektim. evet bu kitabı, her gittiğim kitapçı da elime alıp düşünürüm, "suç ve ceza" bu iki kelime de yeterince şey anlatıyor. hayal ederim. misal ismine rastladım, bahsine rastladım. yine düşünürüm, bir şeyler kurgularım, hikayenin kahramanı ben olurum genelde. "suç ve ceza". adalet bu mu? bu kitabın okunmamış olması bir kayıp mıdır? evreni sahiplenmemişsek, değildir. okuduğum her kitapta, işlenen bir suçun eninde sonunda cezasını çekti karakterler. şimdi düşününce, görüyorum. tabii herkesin ceza anlayışına göre değişir, ceza nedir ki hem? yaşama hakkı elinden kaydı, düştü bir parça kağıtmış gibi işte. ya da hapsedildi. falan filan. türk yazarların da hakkını yememek lazım. sizi peyami safa'ya sevk ediyorum. cemal meriç de olabilir, bilmem ki sabahattin ali'ye ne demeli? ahmet hamdi tanpınar neden olmasın? hele memduh şevket esendal yok mu, aslında o olmalı. aziz nesin neyimize yetmiyor ki? bunları da unutmayalım. tabii zevkinize karışmıyorum, kendinizi bir şeye zorunlu hissetmeyin. ben yandım eller yanmasın.
bu kitapta, içinde birçok çelişkiyi barındıran tek isim, kitabın ana kahramanı olan rodian romanovic raskolnikov'dur. evet, kitaptaki tek karakter rodian'dır. diğer isimler 19. yüzyıl rus insanının örneklerini oluşturur.
şimdiye kadar okuduğum kitapların içinde en muhteşem olanı. bizimkilerin ne zaman diziye çekeceklerini merak etmekteyim.
Çok sürükleyici bir roman. Okuduktan sonra hiç unutulmucak bir romandır.
tekrar tekrar okunması gereken roman.
didonun no angel albümüyle özdeşleştirdiğim romandır. müzikler ve roman ilginç bir şekilde uyum sağlıyor. (bence, kanımca)
mükemmel bir roman. özetini okumayı düşündüğüm roman. hiç okumamaktan daha iyidir..
tekrar tekrar okunası muhteşem bir kitap. uzunluğu göz korkutsa da bittiği an zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız bile.
ilahi adalettir.
woody allen filmi olan match point ciddi anlamda bu kitaptan esinlenmiştir.
devasa yaratıdır bence. kitap defalarca okunsa sıkılınmayacak türdendir, farklı çevirileri alıp alıp tekrar tekrar okunması şahsımca tavsiye edilir.
türkiye'de iki kelime arasındaki ilişkiye orantının yanlış verildiği kitap adıdır.
(bkz: baklava çalan çocuğun yediği ceza)
üç kez okumaya başlayıp yarım bıraktığım kitap. okumayı seven biri olarak beğenmemiş olmamı anlamadığım 'başyapıt'. sonunu merak etmedim arkadaş akıcı değil çok ağır işliyor olaylar.
dostoyevski'nin en iyi kitabıdır. kitabın ana fikri insanın kendi vicdanıyla başbaşa kalınca düştüğü durumu irdeliyor. mutlaka herkesin okuması gereken bir kitap.
bu dünyadan "suç ve ceza"yı okumadan ayrılan bir insan eksik yaşamıştır.
edit: teşekkür juturne.
dikkat espiri geliyor.

"ikisinide okudum".
suç: internetten porno izlemek.
ceza: hadım edilmek. (bkz: yeni yasalar)
dostoyevski'nin ruhundan dökülen cümlelerle yazdığı muhteşem eser. siz satırlar arasında kaybolduğunuzda raskolnikov'sunuzdur aslında; o tefeciyi de kardeşini de siz öldürdünüz, ganimetleri kayanın altına saklayan ve polis dedektifini atlatmaya çalışan da sizsiniz... işte böyle bir kitaptır suç ve ceza. karakter sizin ikinci kişiliğiniz gibidir. hatta belki de tek benliğiniz...
Beni çok etkileyen paragraf:
"Zavallı Lizaveta öylesine saf, öylesine ezilmiş, öylesine korkutulmuş bir kadındı ki, üzerine doğru kaldırılmış bir balta karşısında yapması gereken en doğal hareket elleriyle yüzünü kapaması olduğu halde, bunu bile yapamadı."
hegel'in özbilinç için söylediklerinin bir örneğini raskolnikov-dedektif ilişkisinde görebileceğimiz romandır.
bana kötülerin cezalandırılması gerektiğini öğreten kitap. tanrı kötüleri cezalandırmaz. tanrı olmaya ihtiyacı yoktu raskolnikov'un. o aslında doğru olanı yapıyordu. acı çekenlere yardım ediyordu. bununla kalmıyor acı çektirenlere gerekli cezayı veriyordu. vicdan. vicdanı dayanmaz hiçbir insanın kötülüğe.