bugün

Pavyonda bır gece para ezmeye bakacak olan durum. Uzun uzun ıclenmeye gerek yoktur.
puşt gibi ipne gibi bişey.
efes extra için rahatlayın.
her gün bir tane, iyi gelir. utanacak bir durum içine girecekseniz öncesinde atın bir tane.
mutlaka deneyin.
Okul arkadaşın komşun olduğu halde görüşelim diyememek o görüşelim der diye tirsmaktir.
içinde bulunduğum durumdur. Gerçekten kötü bir durumdur arkadaşlar ve ilaç filan da fayda etmiyor ya bildiğin her şey kendinden bitiyor boşuna doktor doktor gezip de kendinizi heba etmeyin.
Kesinlikle sosyal mutlu kendine güvenen insanları gördükçe daha kötüye giden hastalıktır. Anti sosyallikle burdan bi bağlantısı olabilir.
aa+ olmama (ileri derece) rağmen biraz olsun kendimi kurtardım fakat fazla yüklenme olunca geri sarıyor dur bakem nolcek.

Edit: bi bok olmadı . doktoru ilacın uyku yapması nedeniyle bıraktım malum kpss.
Yine millet gelmiş yanlarına geçiveren dedim kitlendim kaldım amk agzımdan harf dahi cıkmıyor cıkamıyor . kısaca silkim boyle işi mecbur kpssden sonraya bakılacak
açık ve net kıskançlık kaynaklı, kişinin kendi doğasına aykırı davranışlarda bulunmasından kaynaklanır. dna ne diyorsa o. (bkz: ilacım var)
Baş belası gibi bir şeydir. sebepleri 3 e ayrılır.

Biyolojik: Sosyal anksiyete serotonin dengesizliğiyle ilişkili olabilir. Serotonin bir nörotransmiterdir. Nörotransmiterler, sinir hücreleri arasındaki haberleşmeye yardımcı olan kimyasallardır. Eğer dengeleri bozulursa, bilgiler beyinde gerektiği gibi iletilmez. Bu da stresli durumlarda beynin reaksiyonunu değiştirebilir, örneğin anksiyeteye sebep olabilir. Sosyal anksiyete genetik de olabilir.

Psikolojik: Sosyal fobinin gelişimi geçmişte gerçekleşmiş utanç verici veya küçük düşürücü bir olay sonucu gerçekleşmiş olabilir.

Çevresel: Sosyal anksiyete bozukluğu olanlar başkalarının davranışlarının sonucunda başlarına geleni (örneğin; alay konusu olma gibi) gözlemleyerek bu fobiyi geliştirmiş olabilirler. Ayrıca ebeveynleri tarafından aşırı korunmuş çocuklar normal gelişim sürecinde öğrenilen bazı sosyal becerileri yeterince geliştiremeyebilirler.
okul çevresinde yaşanan olumsuz deneyimler travmatik etki oluşturarak bu korkunun gelişmesinde oldukça önemli rol oynar. Çocuklar, özellikle okul öncesi gelişme dönemlerinde, ebeveynlerinden aldıkları eğitim ile sosyal durumlara nasıl yaklaşılması gerektiğini öğrenir ve davranışları bu yönde gelişir. Aşırı koruyucu ebeveynler, çocuğunun sosyal ortamlara girmesini kısıtlar veya bu ortamlarda kendilerini ifade etmelerine fırsat vermez ve sosyal becerinin gelişimi engellenir. Bu insanlarda sosyal korku geliştirme olasılığı diğer insanlara oranla daha yüksektir.
Okulda arkadaşları tarafından alay edilen veya şiddete maruz kalan çocuklar sosyal korku geliştirmeye çok daha yatkındırlar. Bu insanlarda daha sonra da toplum içerisindeyken yaptıklarından veya söyledikleri bir sözden dolayı rencide edilme korkusuyla bu davranışlardan kaçındıkları için zaman içerisinde sosyal korku gelişir. Sosyal ortamlardan kaçınma sürdükçe korku pekişir.
Sanal dünyada takılma sebeplerinden birisidir.
Fakat yine de kişiler kullandıkları kelimelerin düzensizliğinden ve devrikliğinden bu durumlarını belli edebilirler.
Buraya bir sürü gaz verici entry girdim "yenersiniz yeaaaa üstüne gidin üstüne sgsgagsvsgh" diye ama bu sikik orospu çocuğu bazen kendi kendine artı veriyor yeniden. %100, tamamiyle nasıl kurtulunur merak içindeyim.
kanser olsam bu kadar koymaz. Hayatımı, gençliğimi çaldı. Bu hastalığı aşırı boyutlarda yaşayan biri olarak kurtuluşu olduğuna inanmıyorum. iddia ediyorum bu hayatta yaşayabileceğiniz en kötü şeylerden biri. Yaşamayan bilemez hastalığın nasıl olduğunu bilmeyenler için söylemesi kolaydır git sosyal ol gez diye ama bir sosyal fobili ne yapması gerektiğini aslında herkesten daha iyi bilir.1 tane arkadaşın olmaz, sessiz sakin durduğun için hep ezilir, dışlanırsın kısaca hayatın sikilir. Allah düşmanımın başına vermesin.
asosyallikle karıştırılmaması gerekilen hastalık. asosyallik ise yaşam biçimi, hayat felsefesidir.
Bende mevcut olan fobidir.

yerine göre aşmışlığım vardır. Örneğin avrupada Erasmus yaparken yalnız kaldığım vakit hiç yoktu. türkiyeye döndüm yine aynı karanlık oda sigara moduna girdim. istesem sosyallesebilirim ama bu hiç kolay değil.
Geçmişi çocukluğa dayanan tedavisi mümkün olmaya insanı psikolojikman yıkan lanet hastalık.
Hissettirdiği duyguları yaşamayan bilemez, arkadaşın olmaz , devamlı ezik durumuna düşersin...
herkesin bir nebze sahip olduğu sosyal fobi değil kaygıdır. tüm insanlar bazı durumlarda kaygı yaşar fakat bu kişinin gündelik yaşamını yaşanılmaz hale getirdiğinde bir fobi halini alır. bu kişilerin sosyal ilişkileri oldukça zayıftır, pek fazla arkadaşları yoktur. onlar için minübüste para uzatmak bile dünyanın en zor şeylerinden biridir. genelde korumacı aile yapısına sahip kişilerde olur fakat kesin olmamakla birlikte genetik olduğu hakkında da iddialar bulunmaktadır. çözülemeyecekmiş gibi gelir fakat aslında bu da çözülebilir. yeter ki bende sosyal fobi var diyip kendisini dünyadan çekmesin bu kişiler ve mutlaka bir uzmandan yardım alsın. fakat yardımı alırken de her şeyin yine kendilerinde bittiğini aklında tutmalıdır sosyal fobiye sahip olanlar.
bazen garsona seslenememektir. itiraf edelim buna benzer olayları hepimiz yaşarız. Tabi istisnalar ayrı..
Bu ırıspı çocuğuna sahip sevgili yazar pıtırcıkları benimle dertleşebilirler.
Bu illet geçmesine geçer ama asosyal yaparsa sizi geçmemiştir. sen geçti zannedirsin asosyalliğe ittiğinden dolayı keza kimse yoktur çevrende konuşacak biri

"senle alay edecek sana hatandan dolayı gulecek, kınayacak aşagılacak"

Ya da sen öyle zannedersin.
Zaten oyle zannettiğin içindir böyle olması

Gün gelir kendinle muhabbet etmeye başlarsın
konu konuyu açar bir bakmışsın
Uyku sarmış göz kapaklarını

Sonra rüyalar...
Ama hep rüyadalar...
(bkz: agorafobi)
yıllardır bunun farkında olsam da tedavi olmaktan bile çekindiğim hastalık. beni yakından tanıyan arkadaşlarım çok konuştuğumu söylerken beni fazla tanımayanların çok sessizsin, az ve öz konuşuyorsun gibi yorumlarına neden olur. ama hiçbiri bilmez içimden geçenleri. lisede, ergenlik döneminde başladığını düşünüyorum çünkü lise öncesinde gayet aktif ve girişken bi insandım. lisenin ortalarında içime kapanmaya başladım nasıl bir birikim olduysa. insanlarla ilişkim zayıflamaya başladı, kimseyi arayıp sorasım gelmedi, kendi içime çekildim resmen ve kendimi filme, diziye, kitap okumaya verdim. fazla konuşmuyordum, sürekli okuldan kaçıyordum, bol bol müzik dinliyordum. aslında kendi kendime mutlu olmayı keşfediyormuşum gibi gelmişti başlarda çünkü tek başıma yaptığım yürüyüşleri yanımda başkasının olmasına tercih eder olmuştum artık. bir de küçük bir şehirde yaşadığım için sokağa her çıkışımda bir sürü tanıdıkla karşılaşırdım bir süre sonra dışarıya fazla çıkmamaya başladım. benim arayıp sormayışımdan dolayı çoğu arkadaşım da beni arayıp sormamaya başladı. insanların bana ulaşmaları için çaba sarf etmeleri gerekiyordu artık. babam bile seferber olmuştu bunun için. bi arkadaşımı arayıp, bu sıralar pek bi içine kapanık sen de bi el atsan, gibisinden. sonra fark etttim ki o insanlar da gitgide azalmıştı, onlarla bile fazla konuşmamaya başladım, buluşmalara gitmemeye ve ardından da çağrılmamaya başladım ve işin kötü tarafı buna alıştım. bendeki değişimi fark eden tek bir insan vardı, çocukluk arkadaşım, fark ettim ki sadece o kalmış gerçek bir iletişim kurabildiğim. diğerleri bana ulaşamazlardı artık ve ulaşmak istekleri de yoktu. artık herkesle yüzeysel ve samimiyetsiz bir ilişkim varmış gibi geliyordu bana ve kendimden tiksindim resmen. samimiyetsiz olacağına hiç olmasın dedim. sonra üniversite başladı ve ben bir umutla belki üniversitede bundan kurtulabilirim dedim. okulda yeni insanlarla tanışmaya başlamıştım hatta tanıştırmaya da başladım. çevremizdeki insanların bu sorunu aşmadaki rolleri çok kritik. çünkü sizin durumunuzun farkında olup sizi teşvik edebilirler, ya da asosyalliğinizi dünyaya duyururlar. bende malesef ikinci durum ortaya çıktı ve kötü bir sene geçirdim. aslında bu kötü geçen sene bana pek çok şey kattı diyebilirim. böyle gitmeyeceğini fark ettim en önemlisi. düzeltmek adına şimdilik ilk adımlarımı attım. dağcılık topluluğuna katıldım ve spor salonuna kaydımı yaptırıyorum en yakın zamanda. en komik yanı da ailemle konuşurken; şuraya gittim, yarın da buna gidiyorum ayrıca şuna katıldım dedikten sonra gelen tepki. sosyalleştiğimde çok seviniyolar ve bazen aşırısına kaçsam da seslerini çıkarmıyorlar. entry girmeye bile çekinen ben bunu yazabildiğime göre bir gelişme söz konusu olmalı.
olumsuz konuşmamak gerek ama , sadece ara sıra yatışır, tamamen geçmez , sık sık tekrarlar. majör depresyonla da birleşirse işte o zaman bi ayak neredeyse çukurdadır. bu hastalığa sahipsen kendini suçlama , sorun cidden sende değil , adalette.
ürtikeri azdırır.
toplum içinde konuşamama,yemek yerken çekinme,birisi bana mı gülüyor özelliklerine sahip kişidir.Bunların üstüne giderse zamanla aşılacak bir şeydir.