bugün

çok pis koyar adama. eğer aşırı pişmansa da yaptığı şeyden, oturur ağlar büyük ihtimalle..
daha fazla yaşanmaması için yapılan hata kabul edilmeli ve tekrarlanmamalıdır. ''bir kere yanlış trene bindiyseniz; koridordan ters tarafa yürümenin hiçbir faydası yoktur ..'' demiş Nietzsche.. çok da güzel söylemiş. fazla da takılmayın herkes bazı davranış ve kararlarından ötürü pişman olabilir.
dünyanın en zor duygusu.
kötü hissettirir. ilerlerse çökertir işte nolsun yani.
dünyanın en kötü duygusudur. bütün ömrü ah ile geçirmeye vesiledir. asla telafisi olmayacağı için herşeyden vazgeçseniz bile telafi edilemeyecek bir acı çekme biçimidir.
sinsidir.
--spoiler--
merhaba ilk ve tek pişmanlığım;
en son ne zaman konuştuğumuzu tam olarak hatırlamıyorum, o kadar uzun zaman geçti ki üzerinden; ama o kadar güzel ve özeldi ki söylediklerin, bir o kadar da zor onları unutması...
hayat bir süredir pişmanlıktan ibaret bu taraflarda... yemek yiyorum, okula gidiyorum, okuldan dönüyorum, yine yemek yiyorum, içerilerimde bir yerlerde bir pişmanlık kemirip duruyor ruhumu, hissediyorum, aldırmamaya çalışıyorum, uyuyorum... uyuyunca unutuyorum; uyanınca hatırlıyorum; hatırlayınca kendime bir türlü gelemiyorum; öylesine acı çekiyorum, öyle, senin gibi...
pişmanlık... saniyenin milyonda biri aslında, sadece bir an, ama öyle bir an ki; anlatmak istiyorum sana, ilk defa: "pişmanlık, pişman olduğumu hatırladıktan sonra geçen saniyenin milyonda biri kadar bir süre boyunca nefessiz, hissiz, kimsesiz, çaresiz ve sensiz kaldığım bir an, bir boşluk, hiçlik ve yok olmuşluk."
her şey mantıksız, adaletsiz ve saçma şu anda, burada... anlamsız, boş ve gereksiz... yine de hala, midemle kalbim arasında taşıdığım o dipsiz kuyunun dibindeki ben; cılız da olsa bir umut sızıntısı sezmiş olmalıyım ki o zifiri karanlığın içinde, bunları yazıyorum sana...
ıssız bir adada çaresizim, bir mektup yazıp fırlatıyorum denizin ortasına... biliyorum umut etmek çok şımarık ve küstahça; her zaman böyle değil miydim ki ama...
bir hayal kuruyorum böyle anlarda... bir gün, bir yerde, bir şekilde tanışalım istiyorum birbirimizi tamamen unuttuktan sonra... ve o zaman pişman olacağım kararlar almayayım istiyorum ısrarla... lakin hayal değil mi bu, unutmak yada farklı yoldan geçmeyi seçmek mümkün mü?
bir karar verdim, kararımın sonuna kadar arkasında durdum... bir gün kararımın doğru olmadığını keşfedeceğimden adım kadar emin olduğum halde ben doğru olduğuna inandığım kararı aldım; yanlıştı ama anlamlandıramadığım gerçek şu ki; hangi karar yanlış değildi ki o zamanlarda...?
hayal kurarken hayal kurduğumun farkına varıp da kendimi hayal dünyasından çekip çıkardığımda, saniyenin milyonda biri kadar bir süre zarfı içinde sana olan özlemim sol tarafıma nereden geldiğini kestiremediğim bir ok gibi saplanıp kalıveriyor... o kısacık zaman zarfında, gülüştüğümüz, konuştuğumuz (saatlerce konuştuğumuz), yediğimiz, içtiğimiz ve izlediğimiz her şeyi ama her şeyi önce hatırlıyor, özlüyorum... sonrası sonsuz bir pişmanlık; boşluk, hiçlik ve yok olmuşluk...
işte yaklaşık 1 yıl 3 buçuk aydır hayat bu saniyenin milyonda biri kadar kısa anlarda "hayat" benim için; geri kalan her şey hayallerden ibaret sanki....boş, hatta yok...
gerçekliğine kendimin bile inanmakta zorlandığı bu pişmanlığım gösteriyor ki; seni hiç bir zaman azad edemeyeceğim hatıralarımdan... tanıştığım her erkekte bir parça sen bulabilirsem ne ala; keşke o olsa diyeceğim en yakın dostuma... bir yerde biri pişmanlık derse köpekler gibi pişman olacağım belki bin, belki bir milyonuncu kez...
senden bihaber yaşayacağım yaşamımı, 1 yıl 3 buçuk aydır olduğu gibi bundan 1 yıl 3 buçuk ay sonra ve ondan da 1 yıl 3 buçuk ay sonra da; lakin yaşamımda pişman olmak için bir sebebimin olmadığı saniyenin milyonda biri kadar kısa bir an bile olmayacak... mutlu ol, çünkü mutsuzum.
--spoiler--
(bkz: bile bile lades)
genellikle 31 sonrası yaşanır. son olanı sevilmez.

(bkz: müslüm gürses) son pişmanlık neye yarar.
yapamadıkların,yaşayamadıklarındır..
yaptıkların geri alamadıklarındır.
niye yapmadım diye diye hissedilenin, keşke yapmasaydım lan diye içine düşülenini sikip attığı his.
en kötusu yaşanmışlıklar için duyulan pişmanlıktır.
çeşitleri vardir şöyleki fikrin eyleme dönüşmesiyle duyulan pişmanlik birde fikrin eyleme geçirilmemesinden duyulan pişmanliktirki 2. si daha çok can yakar .
duyulan histir.
(bkz: son pişmanlık neye yarar)
vicdan sahibi kimselerde bulunan insani duygu.
keşke ile başlayıp tüh gibi ifadelerle biten durumdur.
önceden yapılmış bir hareket, konuşma, yaşanmış bir ilişki, edilmiş bir kavga, gidilmiş bir yer vs. için kafayı duvarlara vurup şu cümleleri sarf etmektir:

- neden yaptım?
- nasıl yapabildim?
- ne kadar aptalmışım!
- şu an olsa bunu asla yapmazdım!
- saflık dönemlerimmiş, aman tanrım! ...

oysa bilinmelidir ki hiçbir yaşanmışlık pişmanlığı kaldırabilecek kuvvette değildir. verilen her karar sonucunda gerçekleştirilen her eylem yaşanılan an itibariyle asıl doğrudur.
Son 1 yıldır pişman olacağım birşey yapmayayım diye kendimi harap ettiğim durumdur.
vicdanın ve aklın getirisidir.
kesinlikle fayda etmeyen acı gerçektir. insan her pişmanlık duyduğunda aklına getiriyor elbet bu fayda etmeyeceği gerçeğini. ancak, aklına getirmek yetmez. bu daha önce düşünülüp. geçmişte kalmamak için bugün, gereken her ne ise yapılmalıdır.
rastgele göze ilişen bir tarihin anımsattıklarının adıdır.
insanı kendinden soğutur. ekmek bıçaklarını olduğundan güzel gösterir.
Eğer çok büyük bir pişmanlık değilse ve zamanla telafi edilebilir ise vakti zamanı gelince geçecek bir iç kanamadır.
karşınıza bir ayna tutulur ve ne olduğunu o an anlarsınız. içiniz acır, ben ne yaptım soruları beyninizi kemirir. pişmanlığı tersine çevirmek istersiniz fakat siz bunun farkına varıncaya dek o kadar uzun zaman geçmiştir ki yapacak hiç bir şey kalmamıştır. zaten var olan pişmanlığınızın üzerine birde bu düşünce eklenir ki bu dahada büyük bir pişmanlık hissiyatı verir. sonuç olarak kararları ve davranışları iyi değerlendirmek gerekmektedir.