bugün

"Sokakta giderken, kendi kendime gülümsediğimin farkına vardığım zaman, beni deli zannedeceklerini düşünüp gülümsüyorum." diyen üstaddır.

Şu sıralar derdim başka şiiri hayata bakış açımı özetliyor diyebilirim.

"Sanma ki derdim güneşten ötürü;
Ne çıkar bahar geldiyse?
Bademler çiçek açtıysa?
Ucunda ölüm yok ya.
Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
Güneşle gelecek ölümden?
Ben ki her nisan bir yaş daha genç,
Her bahar biraz daha âşığım;
Korkar mıyım?
Ah, dostum, derdim başka..."
--spoiler--
Bugün toprağındaki çiçekleri kokladım
Bugün başucunda cesaretimi topladım
Bugün geride kalanlara özür diledim
Seni yaşamak istedim, öldüm bugün…
--spoiler--
kendisiyle raki masasina oturup sohbet etmeyi isterdim. kadinlardan, hayattan, işten gucten konusup yazarlari cekistirmek isterdim. o anlatir ben dinlerdim. kadehleri tokusturup kim o kadin derdim ismini soylemedigin edebiyat tarihcilerine biraktigin su kadin kim derdim anlatirdi ismini de hikayesini de.
..
..
Gelelim sonuncuya.
Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
Eşit olsak der.
insanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar.
Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Mavilerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
https://soundcloud.com/om...elenen-planlar-iskotada-u şöyle bestelenmiş bir şiiri vardır.

içkiye benzer bir şey mi var?
bir şey mi var ki havada ?
''isanbul un orta yeri sinema
garipliğim mahzunluğum
duyurmayın anama''

diyerek sinemanın türk toplumu açısından önemini belirtmemiştir tabi, mal mısınız siz. olum bakın bu adamı iyi belleyin , iyi ki de her boka karşı çıkmış denilen adamdır , melih i oktay ı falan siktir edin , garip akımının hası bu adamdır. garip garip de ölür lan , sen ankarada yürürken belediye nin açtığı çukura düş amınakoyim , melih gökçek olsaydı şimdi itin götüne sokardım da o zaman kim vardı bilmiyorum. dur daha sen dur , çukura düşmüş , düşmüş de nasıl çıkmış bu adam. daha sonra çıktıktan 4 gün sonra arkadaşında kalıyo , kafalar güzel tabi karı kız muhabbeti orhan a bişeyler oluyo. (bkz: olaylar gelişir)

neyse arkadaşı hastaneye götürüyo falan , acı haber i veriyolar tabi , beyin kanamasından ölüyo. garip bi adamdır , sen bi gün boğaz köprüsüne çık bağıra bağıra ''eyyy rüüzgaaar bi kızın eteklerini dahi açamıyosan ne sikime esiyon amünüüm'' tarzı bişeyler söylemişliği vardır.

eserleri
şiirler: garip, vazgeçemediğim, yenisi, destan gibi,karşı

düz yazı: la fontaine in masalları, nesir yazıları
--spoiler--
Hiçbir Şeyden Çekmedi Dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkarda sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendiye.
--spoiler--

ne çekti bu süleyman efendi.
şiirin beatles'ı.
Bir gün aşiyana mezarını ziyarete gideceğim şahsen. Örnek aldığım bir edebiyatçıdır kendisi. Yalnız ölümü pisipisine olmuş. Böyle insanlar bizler için çok lazımdı.

Arzulu mudur? acaba bir tank rüyasında
ve ne düşünür tayyare yalnız kaldığı zaman.
hep bir ağızdan şarkı söylemelerini sevmez miydi ?
acaba gaz maskeleri ay ışığında ?
ve tüfeklerin merhameti yok mudur? biz insanlar kadar olsun...
Muhtesem siirleri bir de musfik kenterden dinlenmelidir.
duyduğum yoktu ne vakittir
güvercin sesi, kumru sesi, pencerede;
içime gene
yolculuk mu düştü, nedir?
nedir bu yosun kokusu,
martıların gürültüsü havalarda;
nedir?
yolculuk olmalı, yolculuk.
"şimdi kılıksızım, fakat
borçlarımı ödedikten sonra,
ihtimal bir kat da yeni esvabım olacak.
ve ihtimal sen,
yine beni sevmeyeceksin.
bununla beraber pazar akşamları sizin mahalleden geçerken, süslenmiş olarak,
zannediyor musun ki ben de sana
şimdiki kadar kıymet vereceğim?"
garip akımının kurucusu ve en önemli temsilcisidir. Orhan Veli'ye göre her şey şiirin konusu olabilir hatta bir şiirinde adamın ayağındaki nasırı anlatmaktadır. Temsilcisi olduğu akımın isminden de anlaşılacağı gibi şiirleri bir gariptir, edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan yazarın şiirlerini ben de değişik ve güzel bulmaktayım.
Duyduğum yoktu ne vakittir
Güvercin sesi, kumru sesi, pencerede
içime gene
Yolculuk mu düştü, nedir?
Nedir bu yosun kokusu
Martıların gürültüsü havalarda
Nedir?
Yolculuk olmalı, yolculuk..

Orhan Veli Kanık.
1950 senesinin Kasım ayında bir haftalığına geldiği Ankara’da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından hafifçe yaralandı. iki gün sonra istanbul’a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçirdi ve hastaneye kaldırıldı. Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamadı ve Orhan Veli’ye alkol zehirlenmesine karşı tedavi uygulandı. Aynı akşam sekiz sularında komaya giren şair gece 23.20’de komadan çıkamayarak Cerrahpaşa Hastanesi’nde hayata veda etti.

Lisedeki edebiyat hocası Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Veli’yi hastanede ziyaret etmiş ve bu olayı Edebiyat Üzerine Makaleler kitabında şöyle anlatmıştır:
“Daha orta mektebin birinci sınıfında talebem olan Orhan’ı Cerrahpaşa Hastanesi’nde son defa oksijen çadırının altında yarı çıplak, güçlükle nefes alır ve o kadar güzel hayalleri yakaladığı dünyamızın yalnız akı görünen gözlerinden boşanırken gördüğüm günü hiçbir zaman unutamam. Şiirimize tatlı anlaşmazlığı ve lezzeti getiren zeka, kendisi olmaktan çıkmıştı.”
Beni güzel hatırla...
Sana unutulmaz geceler bıraktım,
Sana en yorgun sabahlar;
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım...
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye,
Vedalar bıraktım duraklarda;
Ne arasan bir sevdanın içinde,
Fazlasıyla bıraktım ardımda...

dizelerini duygulara tercüman etmiş şair.
Garip akımının kurucularından olan şairdir. Gayet çağdaş düşünüp eski olan her şeyi reddetmiştir. Tabii her muhalif gibi o da küçümsenmiş ve yadırganmıştır.
" ........
Mesele falan değildi öyle,
to be or not to be kendisi için;
bir akşam uyudu;
uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
haklarını helal ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin."
Baka kalırım giden geminin ardından
Atamam kendimi denize, dünya güzel
Serde erkeklik var, ağlayamam...
dizeleriyle beni benden almış cumhuriyet dönemi türk şairlerinden...
''kuşçu amca!
bizim kuşumuz da var,
ağacımız da.
sen bize bulut ver sade
yüz paralık .
Şu şairler sevgililerden beter;
Nedir bu adamlardan çektiğim?
Olur mu böyle, bütün bir geceyi
`Bir mısraın mahremiyetinde geçirmek
`
Dinle bakalım, işitebilir misin
Türküsünü damların, bacaların
Yahut da karıncaların buğday taşıdıklarını
Yuvalarına?

Beklemesem olmaz mı güneşin doğmasını
Kullanılmış kafiyeleri yollamak için,
Kapıma gelecek çöpçülerle,
Deniz kenarına?

Şeytan diyor ki: "Aç pencereyi;
"Bağır, bağır, bağır, sabaha kadar."
kanalizasyon çukuruna düşüp ölmüş usta şairdir.
bekliyorum,
öyle bir zamanda gel ki;
vazgeçmek mümkün olmasın.

büyüksün orhan veli.
Üniversite sınav hazırlığının bana kattığı en büyük değerlerden biri. Garip akımının en önemli temsilcisidir. Bütün edebi kalıpları reddeder.
nerede okudum tam hatırlamıyorum; ama yazıldığına göre, orhan veli'nin babası kız kardeşini bir kenara çeker ve şöyle der: ''kızım, ağabeyine söyle, fakirim param yok diye şiirler yazmasın, komşular acıyarak bakıyor sonra bana. alışveriş yaptığım esnaf 'sonra verirsin abi.' diyor.''

ah be adam...
(bkz: macera)'yı(ahmet kaya'nın söylediği) yazmıştır.