bugün

on yıldır arka sokaklar diye bir dizi var bu ülkede. survivor falan izliyor halk. düzenin içinde kalmak için o da belli bir miktar sıçıyor.
deli yürek'teki vurulma anıyla aklıma gelir hep.

haydarinnaaaağğğğ
Hazar Ergüçlü ile aşk yaşıyormuş.

görsel
Kendisinden 20 yaş küçük oyuncu kız ile aşk yaşıyormuş.

görsel

http://www.posta.com.tr/o...t&utm_campaign=gundem
onur ünlü üzerine çok şey söylenebilir, şair, senarist yönetmen, vicdanın sesi. ben bu adamı şiiri ile sevdim, sohbeti ve sinema kurgusuyla sevmeye devam ediyorum. bu sıralar ''itirazım var'' adlı filmini tekrar izledim. sırrı süreyya önder ile hikayesini oluşturup,sonra senaryosunu yazıp yönetti. bence film günümüz islamcı kesime tokat gibi gelecek ibretlik durumlar ile dolu tabii ki devlete de. zaten o yüzden gösterime girer girmez +18 şeklinde izleyiciye açıldı. izlediyseniz tekrar tekrar izlemenizi öneririm, yok eğer izlemediyseniz hemen izleyin derim.

onur ünlü' nün güzel şiiri ile bitirelim;

https://www.youtube.com/watch?v=JuT8kQdEAuQ

Hatırlat Da Haziranın Sonlarında Çocukluğumu Yakalım

Sen beni öpersen belki de ben Fransız olurum
Şehre inerim bir sinema yağmura çalar
Otomobil icad olunur, Zarifoğlu ölür
Dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.

-Senegalliler dahil değil

Sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
Çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
O vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin

-Yoksa seni rahatsız mı ettim?

Sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
Ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
Elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
Elbette gayet rasyoneldir attan atlamak

-Freud diye bir şey yoktur.

Sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
Belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
Bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
Yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

-Haydi iç de çay koyayım.

Ah Muhsin Ünlü
"Şiirsel gerçekçi fransız sineması"nı getirir aklıma. Attilâ ilhan'dan etkilendiği zaten kesin. Seviyorum bu adamı.
Kardeşinin instagram paylaşımında söylediğine göre roman yazmaya başlamış.

görsel
Birilerinin artık bu adama senaryolarını okuduktan sonra konu güzel ama sen çekme aq demesi lazım. Bakın bu adam güzel şair, güzel de senaryolar yazabiliyor arada sırada falan ama yönetmenlik yapamıyor abi. Ya çok farklı bir şeyler deneyip izleyicinin beynini s..yor ya da direkt olarak yönetemiyor her şey havada kalıyor vs. Polis filmini izledim mesela geçen gün, arkadaşım ortada güzel bir konu var, kral bir başrolü ikna etmişsin -ki adam sana rağmen mükemmel oynamış- (bkz: haluk bilginer), filmin başyapıt olmaması için hiçbir sebep yok ama saçma sapan çekimler yapıyorsun, konuyu tamamen havada bırakıyorsun ve seyirci ne düşüneceğini bilemiyor, seni sevenler iyi şeyler düşünmek istiyor ama ortaya yine hiçbir şey çıkmıyor. Keza güneşin oğlu filmi de öyle. Cingöz recai adlı yapıma hiç girmiyorum zira o şey film bile olamaz iğrenç bir şey. Bu adamın tek güzel işi sen aydınlatırsın geceyi filmi o da konu ilginç o kadar. Bir de dizi olarak leyla ile mecnun var o da idare eder işte. Onun da olayı senaryo zaten. Yönetmelikle ilgili hiçbir şey yok yine. Kendisine tavsiyem -ki ne kadar ciddiye alır bilmiyorum, hele arkasında kendisini pohpohlayan ilginç bir kitle varken- abi sen film çekme, sadece şiir yaz, senaryo yazmaya çalış ama film çekme. Olmuyor yani yapma.
görsel

http://www.hurriyet.com.t...0946315&utm_term=post
oh genç yavruyu almış kolunun altına..

görsel

yaşa bu hayatı onur ünlü.
Lâl, Gül, Döl

've damarlarımda akan toprak'

Bir sırrı vaktinden önce saklayıvermişim
Cümle coğrafya ve dahi dağları sıkıntı basmış.
Ben artık sürekli hançerlenirim
iki tiren öpüştü mü kondüktör yanar?

Ah sen bana bakma tiyatrolarımı taşra tertibler
Benim anlattıklarımla biraz heterodoks kaçabilir sevgilim
Yani hükmetsene aksine ki, bir bin yıl sırtımızda
paklanmayacak
Ve Allah'ın isa isminde bir sevgilisi yok!

Evet bugünlerde biraz siyaset ehli çocuklar olduk
Mesela bundan böyle senin adın Petrus olsun sevgilim
Ki bir ağaca teşekkür etmek için davranıyorum da bazen
Oluk oluk pantolonlar devriliyor kanatlarıma

Ve şimdi ben sevgilim
Sana beyaz renginde çoraplar temizliyorum
ağlayarak.
Ve lal ve gül ve döl, ' ve damarlarımda akan toprak
Ve sonra eczama saplanan o tersinden lunapark
O kült, o hırkalar

Ah nasıl da lezzetli asalar birikiyor kirpiklerimde
Ve koopeatifler boyu gül koklayan beynelmilel Varakalar!

Gidişini başka türlü açıklıyamıyorum.
son zamanlarda süper saçmalamaya başladı bakalım sonu ne olacak..
En başından beri saçmaladığı için sonunu merak etmediğim oyuncu, yönetmen, yapımcı, yazar.
onur ünlü sineması üzerine güzel bir yazı

Albert Camus’nün Absürd ve Başkaldırma Felsefeleri Bağlamında Onur Ünlü Sineması

https://www.filmloverss.c...minda-onur-unlu-sinemasi/
https://m.mynet.com/onur-...sert-cikti-magazin-215862
Deli yürrreeek’i de yazmıştır.
Sırrı haini ve liboş murat menteş ile kankalık yapmış, fetoculardan maaş almış, dandik flash tv yapımlarına senaristlik yapmış ve sefalet süren onca insan varken kızı yaşındaki sevgilisine pahalı araba alan aydın (!) Ve solcu (!) insan.

F.Terim'e bulaşmak kolay Onur Bey.

Hadi şimdi rte'ye de benzerini desene ! (Yer mi bakalım ? )
Dediğinde haklı Bizans tohumu için istanbul fethedilmemis işgal edilmistir.
Hayır merak ediyorum seni kim niye adam yerine koydu.
işgal ve fetih aynı anlamları taşıyan iki kelime. Fetih daha yumuşak kalıyor sadece. Bu yüzden onur ünlü’nün yazdığı saçma, eleştirilmesi daha da saçma.

işgal: başkasının elinde bulunan bir toprağı, bir yeri ele geçirme.

Fetih: bir ülkeyi ya da bir kenti savaşarak ele geçirme, savaşarak alma.
Keşke malum açıklamalarından önce azıcık düzgün tarih öğrenebilseymiş:

O zamanlar (1453) "ulus" diye bir kavram pek yok Onur Ünlü bey! Devletler hükümdarların/hanedanların malı. Yani "fetih" denemezse, "işgal" de denemez. (Fetih ile işgal hemen hemen aynı anlama gelen kelimeler) Olan aslında bir yönetim değişikliği. Ne Bizans'da Ne osmanlı'da Seçim yok. O vakitler iktidara seçimle değil, kılıçla geliniyordu. savaşlar sonucu tahtın el değiştirmesi, devletlerin yıkılması olağan idi. Yani savaşla iktidara gelinme durumu Fatih'e özgü değil. Fakat Topraklar üzerindeki "halk" tebaa olmaktan çıkıp, "Ulus" olduktan sonra, hükümdarlar güçlerini yitirip, uluslar dizginleri ellerine alıyor. sonra bu savaşla iktidara gelme durumu hemen hemen bitiyor. Ki istanbul gerçekten Fatih tarafından "işgal" edilmiş olsaydı, bizans halkı "Ulus" bilinciyle hareket eder. Osmanlıyı istanbul'da ölümü pahasına da olsa barındırmazlardı. Hadi bir süre osmanlı hanedanı hakim olurdu. Sonra yeniden bizans kurulabilirdi. Fakat Olmadı böyle bir şey. Nasıl ki Kurtuluş savaşı bittiğinde osmanlı diye bir devlet kalmadıysa, zamanın koşullarında "bizans" diye bir devlet de kalmamıştı zaten. iyi ya da kötü... Fatih, Bizans'dan boşalan yeri doldurdu.

Neyse, siz gene de tarih tartışmalarına girmeyin Onur Ünlü bey. Girince çok komik oluyorsunuz. Anakronizme düşüyorsunuz. (yukarıda açıkladım)
ne demiş yine onur bey?

gömüyo muyuz? seviyo muyuz?
Bunlarda sanatçıyız ayağına ülkede hayatını yaşıyorlar. Kendi tarihine düşman başka millet yoktur sanırım. Evet.
şiirlerin ve filmlerin güzel. Gerisine bulaşmasan da olur tüyük bürk şairi.
Haklı bir yönetmendir.
Başkası yapınca işgal, sen yapınca fetih.
Hadi oradan ya... göte göt demiş.
Gündeme gelmek için saçmalayan, bazı kendini bilmezlerden destek bile gören sanatçı bozuntusu. Zulüm ona göre 1453'de başladıysa, kendi açısından ağırlaştırılması ve dilinin yanına kâr kalmaması dileğimdir.