bugün

profesyonel sporcuların sık sık zor anlarla karşılaştığı spor branşı. bu branşla uğraştığınız ücüncü şahıslarca öğrenildiği taktirde şu sorularla karşılaşabilirsiniz.

+ kapışalım mı masa var mı?
+ ben lisedeyken okul takımındaydım maç yapalım mı?
+ benim bi arkadaş var süper oynuyo lan , yenebilir misin onu?
+ 21 de bitmiyor muydu ya bu?

varsa bu tür sorularla yıllarını bu spora adamış arkadaşlarını, dostlarını bol bol sıkıştıranlar; onlar adına sesleniyorum sizlere:
(bkz: yeter ulan yeter)
profesyonel oynayan insanlarin dotleri havada dolastigi spordalidir. sanki barcelona da oynuyor gibi burunlari havadadir, gel bir mac yapalim dersin, "senle vakit harcayamam." derler. denk getirip yendiginizde ise "kendimi sakatlamak istemedim." derler.

bu yazimi okuyan profesyonel sporcular varsa kendilerini yesil masalarda gormek isteriz. burada kendilerine sesleniyorum;
yemedi mi lan*
çok zevkli bir spordur ama bursa'da oynayacak yer var mı bilmiyorum. yani bir cafede filan görmedim hiç.
morale ihtiyaç duyulduğunda yardıma yetişen stres attırtan spor.
arkadaşlarla ping pong king, first ping pong king ,world ping pong king gibi * ünvanlar için oynanır. akabinde ben kazandım yok sen kazandın gibi tatlı kızışmalara sebebiyet verir .
ilk ve orta okulda 5-6 yıl oynayıp okul takımında yer aldığım hala da oynadığım oyun.
-ilk okulda okul takımında olmak bi gurur katar insana.
-orta okulda yine oynarsın ama herkesi yenemediğin sürece bi numaran kalmaz.
-lisede ise bu oyunun kralı olsan da oyunun ismi pinpondur.

ayrıca yurtçuların yüzde 90'ı da bu oyunu iyi oynar.
atiklik, topu takip kabiliyeti gerektirir. gözleri bozuk biriyle oynanmamalıdır. yoksa sadece atılan servisten ibarettir oyun resmen. karşılıklı çocuk eğlemekten başka bir hal almaz. tenisten hallicedir. bir gerçektir ki; tenisin verdiği zevkin onda birini vermez.
ter atmak konusunda sınırları zorlayan spordur. hele bilen biri ile oynamak gerçekten zevk vericidir. *
refleksler pek kuvvetli olmasa da saatlerce oynamanız halinde geliştirebileceğiniz spor dalı.
ilk dünya şampiyonası 1927'de londra'da düzenlenen, 2.74 m uzunluğunda, 1.525 m genişliğinde ve yerden yüksekliği 76 cm olan dikdörtgen şeklinde bir masada oynanan sporun adı.
biz de genelde köhne kafelerin girişlerinde hatta alt katlarında oynanırken artık birçok yere düzgün bir şekilde yayılma göstermiştir. sevindirici bir gelişmedir. kilo problemi olanlar için, özellikle de göbek kısmı şikayeti olanlar için ilaç gibidir.
en eğlenceli sporlardan biridir. bir buçuk metrelik yerde, ter her bir yerinizden damlayabilir. *
dirsek ve omzunuzu sikertir dandik rakette falso beceri ister.
(bkz: 5 dakika seks vs 20 dakika masa tenisi)
takımı olmayan okullarda geliştirilmesi ve oynanması pek zordur, okulda masa tenisi masası* olması pek anlam ifade etmez, 500 kişiden en az 100'ü anasının karnından pinponcu deyü çıkmıştır. kesinlikle dünyanın en zevkli sporlarındandır. masası 800-900 lira civarındadır. parası olan evine alsın koysun, çoluk çocukla oynasındır.

bir de tavsiyem var, youtube'da falan profesyonel masa tenisi maçı izlemeyin. topu göremezsiniz, "ulan bu kadar hızlı oyun nesi var bunun eğlenceli?" diye düşünürsünüz, kafayı yersiniz, beğenmezsiniz. ama sağda solda arkadaşlarınızla gayet profesyonelce oynadığınızda orgazma ulaşırsınız. aynı hızda asılır ama iyi hissedersiniz. o yüzden maç falan izlemeyin kendiniz geliştirin oynayın. aslında çok yavşak bir tavsiye oldu bu, isterseniz izleyin ama ne bileyim lan ben izleyince moralim bozuluyor, masa tenisi falan oynayasım gelmiyor daha.
oynamayı beceremeyeni sinir eden bir spor dalıdır. tenis öyle değildir mesela. koşarsın, çok yorulursun. sinirlenmeye fırsat bulamazsın, enerjini atarsın. ama bu öyle değil ki arkadaş. sayı kaybedince deli kadir misali masayı deviresi geliyor adamın.
son derece keyifli ve hızlı bir oyun,yorucu gibi görünür fakat oyun öyle sürükleyicidir ki asla yorgunluğunuzu hissetmezsiniz.
sağlam bi raketle çok klas vuruşlar yapabileceğiniz oyun.
izlemesi de oynaması da zevkli olan bir spor dalı.
iyi ter attırır.suçuk gibi olursunuz.
çok fena kuru öksürük yapar. önce terletir, sonra çarpar.
cemaat ekolünün tek sosyal aktivitesidir.
bu sporla imam hatip lisesi öğrencileri arasında inanılmaz güçlü bir bağ vardır. hepsi mi iyi oynar lan. ders mi var olum bu sporu öğreten.

(bkz: imam hatip sporları)
dikkat ve beceri gerektiren, hadi kapışalım dediğim spor dalı.
her nörologun kitabında hafızayı geliştirdiğini vurguladığı spor neyim gibi bişey... (bkz: masa tenisini spordan sayan tip)
Özellikle küçük yaşlarda 10-12 başlanması tavsiye edilen ve bu yaşlarda başlansa bile vücud gelişimini bozmayan tertemiz bir spor dalı. Ülkemizde beklediğim ilgiyi göremeyen bu spor dalı Uzak Doğu'da el üstünde tutulur. Malzemelerin ve mekanın ucuza malolabilmesi ile hemen hemen herkese hitap eden masa tenisinin pin pondan farkı vardır. Pin pon, sadece raket vasıtasıyla topu karşı tarafa atmak için gösterilen çabanın adıdır. Halbuki masa tenisinde strateji, çeviklik, zeka gibi unsurlar vardır. Hatta daha da kasacak olursam kriz yönetimi, çatışma teknikleri gibi kişisel gelişim materyellerini de masa tenisinin bünyesine katabilirim ve şaşırtıcı olmaz. Futbolun saltanatı altında pek şansı olmayan masa tenisi için Uzak Doğu'dan sporcu devşirilmesi ise bu spora yatkın milletimiz için biraz ayıp olmaktadır.
oynaması müthiş derecede zevkli oyun. karşınızda denk bir rakibiniz varsa dadından yenmez.
çok eğlenceli ve bir o kadar da zevkli ancak bacaklarda ağrı yapan bir oyun.