bugün

71-NUH:

1 - Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine acı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye.

2 - Dedi ki, "ey kavmim! Gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım".

3 - Şöyle ki, "Allah'a kulluk edin, ondan korkun ve bana itaat edin."

4 - "Günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allah'ın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz.." (inanırdınız).

5 - Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz davet ettim."

6 - "Fakat benim çağırmam, onların sadece kaçmalarını artırdı."

7 - "Ben onları senin bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler."

8 - "Sonra ben onları açık açık çağırdım."

9 - "Sonra hem ilan ederek söyledim onlara, hem gizli gizli. "

10 - "Gelin, dedim, Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Çünkü o çok bağışlayıcıdır."

11 - "Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın."

12 - "Mallar ve oğullar vererek sizin imdadınıza koşsun. Sizin için bahçeler yapsın, ırmaklar yapsın."

13 - "Niçin siz Allah'a bir vakar yakıştıramıyorsunuz?"

14 - "Oysa o sizi aşama aşama yaratmıştır."

15 - "Görmediniz mi Allah yedi göğü uygun tabakalar halinde nasıl yaratmış?"

16 - Ve Ay'ı bunların içinde bir nur yapmış, güneşi de bir lamba kılmış.

17 - Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi.

18 - Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır.

19 - Allah sizin için yeri bir yaygı yapmıştır.

20 - Ki, ondan açılan geniş geniş yollarda gidesiniz.

21 - Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; malı ve çocuğu hüsrandan başka bir şeyini artırmayan kimsenin ardına düştüler."

22 - "Büyük büyük tuzaklar kurdular."

23 - Dediler ki: "Sakın tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suva'ı ve ne de Yeğus'u, Yeûk'u ve Nesr'i."

24 - Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır.

25 - Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar.

26 - Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kişi bırakma."

27 - "Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar."

28 - "Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmış erkek ve kadınlara mağfiret buyur. Zalimlerin de sadece helakini artır."

72-CiN:

1 - Deki: Hakikat bir takım cinnin Kur'ân dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyedildi. Şüphesiz biz, hayret verici bir Kur'ân dinledik.

2 - O Kur'ân hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.

3 - Doğrusu, Rabbimizin şanı çok yüksektir. Ne bir arkadaş edinmiştir, ne de bir çocuk.

4 - Meğer bizim beyinsiz (iblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş.

5 - Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız.

6 - Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklıklarını artırırlardı.

7 - Doğrusu onlar sizin zannettiğiniz gibi, zannetmişlerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek.

8 - (Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk."

9 - "Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."

10 - "Doğrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?"

11 - Doğrusu bizler; bizden iyi olanlar da var, olmayanlar da var. Biz çeşitli yollara ayrılmışız.

12 - "Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yerde acze düşürmemize imkân yok. Kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağız."

13 - "Doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik. Kim Rabbine inanırsa, ne hakkının eksik verilmesinden korkar, ne de kendisine kötülük edilmesinden."

14 - "Ve biz, bizlerden müslümanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yolu arayanlardır."

15 - Ama yoldan çıkanlar, işte onlar cehenneme odun olmuşlardır.

16 - Onlar gerçekten o yol üzere dosdoğru gitselerdi, elbette kendilerine bol bir su verirdik.

17 - Ki onları onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.

18 - Mescitler kuşkusuz Allah'ındır. O halde Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın.

19 - Allah'ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O'na dua ederken, neredeyse (cinler) onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.

20 - De ki: "Ben ancak Rabbime dua eder ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam"

21 - De ki, "Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir yol gösterebilirim."

22 - De ki, "Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben O'ndan başka bir sığınacak bulamam."

23 - "Benim yapabileceğim, sadece Allah'tan size duyuru yapmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir." Artık kim Allah'a ve onun elçisine baş kaldırırsa, ona içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.

24 - Kendilerine vaad edilen şeyi gördükleri zaman, kimin yardımcısının en zayıf ve en az olduğunu bileceklerdir.

25 - De ki: "Ben bilmem, o size vaad edilen şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar.."

26 - O bütün gaybı bilir. Fakat gaybını hiç kimseye açmaz.

27 - Ancak seçtiği elçiye açar. Çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler salar.

28 - Bilsin diye ki, onlar Rablerinin elçiliklerini yerine getirmişlerdir. Allah onlarda bulunan her şeyi kuşatmış ve her şeyi bir bir saymıştır

73-MÜZZEMMiL:

1 - Ey örtünen! (Peygamber)

2 - Gecenin birazı hariç olmak üzere geceleyin kalk (namaz kıl).

3 - Gecenin yarısında kalk, yahut yarısından biraz eksilt.

4 - Veya bunu artır ve ağır ağır Kur'ân oku.

5 - Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız (Kur'an vahyedeceğiz).

6 - Çünkü gece kalkışı hem daha etkili, hem de söz bakımından daha sağlamdır.

7 - Çünkü gündüz senin için uzun bir meşguliyet vardır.

8 - Rabbinin adını an ve bütün gönlünle ona yönel.

9 - O, doğunun ve batının Rabbidir. Ondan başka tanrı yoktur. O halde yalnız O'nu vekil tut.

10 - Başkalarının diyeceklerine sabret, güzellikle onlardan ayrıl.

11 - O yalanlayıcı zevk ve refah sahiplerini bana bırak, onlara biraz mühlet ver.

12 - Zira bizim yanımızda bukağılar var, bir cehennem var.

13 - Boğaza duran bir yiyecek, elem verici bir azap var.

14 - O gün yer ve dağlar sarsılacak, dağlar erimiş bir kum yığınına dönecek.

15 - Doğrusu biz size tanıklık edecek bir elçi gönderdik. Nitekim Firavun'a da bir elçi göndermiştik.

16 - Firavun o elçiye isyan etmişti. Biz de onu ağır bir yakalayışla yakaladık.

17 - Peki inkâr ederseniz, çocukları ihtiyarlatacak o günden (kıyamet gününden) kendinizi nasıl kurtaracaksınız?

18 - O günün dehşetinden gök yarılır. Allah'ın sözü kesinlikle gerçekleşmiştir.

19 - işte bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.

20 - Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

74-MÜDDESSiR:

1 - Ey örtüsüne bürünen (Peygamber)!

2 - Kalk artık uyar.

3 - Sadece Rabbini yücelt.

4 - Elbiseni temizle.

5 - Pislikten sakın.

6 - Yaptığını çok görerek başa kakma.

7 - Rabbin için sabret.

8 - O sûra üflendiği zaman,

9 - işte o gün pek zorlu bir gündür.

10 - Kâfirler için hiç kolay değildir.

11 - Tek olarak yarattığım o kimseyi bana bırak.

12 - Hem ona bol servet verdim.

13 - Hem göz önünde oğullar verdim.

14 - Hem ona büyük imkânlar sağladım.

15 - Sonra da şiddetle arzu eder ki daha da artırayım.

16 - Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

17 - Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.

18 - Çünkü o bir düşündü, ölçtü, biçti.

19 - Kahrolası nasıl da ölçtü, biçti.

20 - Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti.

21 - Sonra baktı.

22 - Sonra kaşını çattı, surat astı.

23 - Sonra arkasını döndü ve büyüklük tasladı.

24 - "Bu, dedi, başka değil öğretilegelen bir sihirdir."

25 - "Bu, sadece bir insan sözüdür."

26 - Ben onu Sekar'a (cehenneme) sokacağım.

27 - Bilir misin sen, nedir o sekar?

28 - Ne geriye bir şey kor, ne bırakır.

29 - Durmadan derileri kavurur.

30 - Üzerinde ondokuz (melek) vardır.

31 - Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık. Bunların sayılarını da ancak kâfirler için bir imtihan kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imanı artsın. Kendilerine kitap verilenler ve müminler şüpheye düşmesinler. Kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. işte böyle, Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir. Rabbinin ordularını ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyarıdan başka bir şey değildir.

32 - Hayır, andolsun aya,

33 - Döndüğü an o geceye,

34 - Ve açtığı sıra o sabaha.

35 - Kuşkusuz o Sekar, büyük belalardan biridir.

36 - Uyarmak için insanları..

37 - içinizden ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseleri..

38 - Her nefis kendi kazancına bağlıdır.

39 - Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç.

40 - Onlar cennettedirler, sorup dururlar.

41 - Suçluların durumunu.

42 - "Nedir sizi Sekar'a sokan?" diye.

43 - Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik."

44 - "Yoksula da yedirmezdik."

45 - "Boş şeylere dalanlarla dalar giderdik."

46 - "Ceza gününü yalanlardık."

47 - "Nihayet bize ölüm gelip çattı."

48 - Artık onlara şefaatçilerin şefaatı fayda vermez.

49 - Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var?

50 - Sanki onlar ürkmüş yaban eşekleri.

51 - Arslandan kaçmaktalar.

52 - Hayır, onlardan her kişi kendisine açılmış sayfalar verilmesini istiyor.

53 - Yok, yok onlar ahiretten korkmuyorlar.

54 - Hayır, hayır, O kur'ân kuşkusuz bir öğüttür.

55 - Dileyen onu düşünür.

56 -Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da.
75-KIYAMET:

1 - Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.

2 - Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.

3 - insan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?

4 - Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.

5 - Fakat insan günahı devam ettirmek ister.

6 - O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.

7 - Ne zaman ki o göz şimşek çakar,

8 - Ay tutulur,

9 - Güneş ve ay toplanır,

10 - işte o gün insan, "kaçacak yer neresi?" der.

11 - Hayır, hayır, yok bir siper.

12 - O gün varılıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.

13 - O gün insana, yapıp öne sürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.

14 - Doğrusu insan kendi nefsini görür,

15 - Bir takım özürler ortaya atsa da.

16 - Onu hemen okumak için dilini depretme.

17 - Kuşkusuz onu toplamak ve okumak bize aittir.

18 - O halde biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et.

19 - Sonra onu açıklamak da bize aittir.

20 - Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da

21 - Ahireti bırakıyorsunuz.

22 - Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar.

23 - Rabbine bakar.

24 - Yüzler de var ki o gün asıktır.

25 - Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.

26 - Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,

27 - "Tedavi edebilecek kimdir?" denilir.

28 - Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.

29 - Bacak bacağa dolaşır..

30 - işte o gün sevk, ancak Rabbinedir.

31 - Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.

32 - Fakat yalanladı ve döndü.

33 - Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.

34 - Gerektir o bela sana, gerek.

35 - Evet, gerektir o bela sana gerek.

36 - insan başıboş bırakılacağını mı sanır?

37 - O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi?

38 - Sonra bir aleka (embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi.

39 - Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti.

40 - Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?

76-iNSAN:

1 - Gerçekten insan üzerine dehirden (zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anılmaya değer bir şey değildi.

2 - Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık.

3 - Kuşkusuz biz ona yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör.

4 - Çünkü biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır.

5 - Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler.

6 - Bir kaynak ki ondan Allah'ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu.

7 - O kullar adaklarını yerine getirirler ve fenalığı salgın (olan) bir günden korkarlar.

8 - Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.

9 - "Size sırf Allah rızası için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz."

10 - "Biz sert ve belalı bir günde Rabbimizden korkarız." derler.

11 - Allah da onları o günün fenalığından korur, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.

12 - Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir.

13 - Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk.

14 - Üzerlerine cennet gölgeleri sarkmış, meyveleri bol bol önlerine konmuştur.

15 - Yanlarında gümüşten kaplar, billur kupalar dolaştırılır.

16 - Gümüşten öyle kadehler ki onları türlü türlü biçimlere koymuşlardır.

17 - Onlara orada bir dolu kadeh sunulur ki, karışımı zencefildir.

18 - Bu orada bir pınardır ki, adına "selsebil" derler.

19 - Etraflarında ölümsüz hizmetçiler dolaşır, onları görünce saçılmış inciler sanırsın.

20 - Orada nereye baksan bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün.

21 - Üstlerinde zarif ve yeşil, kalın ipekten bir elbise vardır. Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara temiz bir içecek içirmiştir.

22 - (Onlara şöyle denir): "işte bu sizin bir mükâfatınızdı. Gayretiniz karşılığını bulmuştur."

23 - Kur'ân'ı sana kısım kısım biz indirdik biz.

24 - O halde Rabbinin hüküm vermesi için sabret. Onlardan hiçbir günahkâra yahut nanköre itaat etme.

25 - Sabahakşam Rabbinin ismini an.

26 - Gecenin bir bölümünde de O'na secde et (akşam ve yatsı namazlarını kıl). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd namazı kıl).

27 - Çünkü onlar bu dünyayı seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü arkaya atıyorlar.

28 - Onları biz yarattık ve mafsallarını sımsıkı bağladık. Dilediğimiz vakit de kılıklarını değiştiririz.

29 - işte bu bir öğüttür. Dileyen Rabbine giden yolu tutar.

30 - Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

31 - Allah dilediğini rahmetine sokar. Zalimlere ise, acıklı bir azap hazırlamıştır.

77-MÜRSELAT:

1 - Andolsun birbiri ardınca gönderilenlere,

2 - Büküp devirenlere,

3 - Yaydıkça yayanlara,

4 - Seçip ayıranlara,

5 - Bir öğüt bırakanlara,

6 - Gerek özür için olsun, gerek uyarı için,

7 - Herhalde size vaad olunan kesinlikle olacaktır.

8 - Hani o yıldızlar silindiği zaman,

9 - Gök yarıldığı zaman,

10 - Dağlar savrulduğu zaman,

11 - Elçiler, tayin edilen vakitlerine erdirildikleri zaman,

12 - Bunlar hangi güne ertelendiler?

13 - Hüküm gününe..

14 - Bildin mi, nedir o hüküm günü?

15 - O gün yalanlayanların vay haline!

16 - Biz, öncekileri helak etmedik mi?

17 - Sonra geridekileri de onlara katarız.

18 - Biz suçlulara böyle yaparız.

19 - O gün yalanlayanların vah haline!

20 - Biz sizi âdi bir sudan yaratmadık mı?

21 - Onu sağlam bir yerde oturttuk.

22 - Belli bir süreye kadar.

23 - Demek ki biçimlendirmişiz. Ne güzel biçimlendireniz biz.

24 - O gün yalanlayanların vay haline!

25 - Yeryüzünü bir tokat (toplanma yeri) yapmadık mı?

26 - Gerek diriler, gerekse ölüler için.

27 - Orada yüksek yüksek dağlar oturtup da size bir tatlı su sunmadık mı?

28 - O gün yalanlayanların vay haline!

29 - (Kıyameti yalanlayanlara şöyle denir): "Haydin gidin o yalanladığınız şeye doğru."

30 - "Haydi gidin o üç çatallı gölgeye (cehenneme)."

31 - O, ne gölgelendirir, ne alevden korur.

32 - O, saray gibi kıvılcımlar atar.

33 - Sanki o kıvılcımlar, sarı sarı (erkek deve sürüleridir).

34 - O gün yalanlayanların vay haline!

35 - Bugün, konuşamıyacakları gündür.

36 - Kendilerine izin de verilmez ki, özür beyan etsinler.

37 - O gün yalanlayanların vay haline!

38 - Bu, işte o hüküm günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya topladık.

39 - Bir hileniz varsa beni atlatın.

40 - O gün yalanlayanların vay haline!

41 - Kuşkusuz takva sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır.

42 - Canlarının çektiğinden türlü meyveler arasındadırlar.

43 - (Onlara): "Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için" (denir).

44 - işte biz güzel amel işleyenleri böyle mükafatlandırırız.

45 - O gün yalanlayanların vay haline!

46 - Yiyin, zevklenin biraz, çünkü siz suçlularsınız.

47 - O gün yalanlayanların vay haline!

48 - Onlara: "Rüku edin" denildiği zaman etmezler.

49 - Vay haline o gün yalanlayanların!

50 - Artık bundan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanacaklar?

78-NEBE':

1 - Birbirlerine neyi soruyorlar?

2 - O büyük haberden (kıyametten) mi?

3 - Ki onlar onda ayrılığa düşmektedirler.

4 - Hayır, ilerde bilecekler.

5 - Hayır hayır, ilerde bilecekler.

6 - Biz yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?

7 - Dağları da birer kazık kılmadık mı?

8 - Sizleri çift çift yarattık.

9 - Uykunuzu bir dinlenme yaptık.

10 - Geceyi bir örtü yaptık.

11 - Gündüzü de bir geçim zamanı yaptık.

12 - Üstünüze yedi sağlam bina (gök) çattık.

13 - içlerine ışık saçan bir kandil astık.

14 - Yoğunlaşmış bulutlardan şarıl şarıl bir su indirdik.

15 - Onunla taneler ve otlar çıkaralım diye.

16 - Ve sarmaş dolaş bağlar bahçeler (çıkaralım diye).

17 - Kuşkusuz o hüküm günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur.

18 - O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.

19 - Gök de açılmış, kapı kapı olmuştur.

20 - Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur.

21 - Kuşkusuz Cehennem gözetleme yeri olmuştur.

22 - Azgınlar için son varılacak yer olmuştur.

23 - Orada çağlarca kalacaklardır.

24 - Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir şey.

25 - Ancak bir kaynar su ve irin (içecekler).

26 - Bir ceza ki tam yaptıklarına uygun.

27 - Çünkü onlar hiçbir hesap ummazlardı.

28 - Âyetlerimizi yalanlaya yalanlaya tam bir yalancı olmuşlardı.

29 - Biz ise herşeyi sayıp bir kitaba geçirmişiz.

30 - (Onlara): "Şimdi tadın (cezanızı). Artık size azabınızı artırmaktan başka bir şey yapmayacağız" (denir).

31 - Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var.

32 - Bahçeler var, bağlar var.

33 - Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.

34 - Dopdolu kadehler var.

35 - Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan.

36 - (Bunlar) Rabbinden yeterli bir bağış olarak (verilir).

37 - O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir. Rah-mân'dır. Hiç kimse ondan bir hitaba mâlik olamaz.

38 - O gün Ruh ve melekler sıra sıra dururlar. Rahmân'ın izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. izin verilen de doğruyu söyler.

39 - işte bu hak gündür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.

40 - Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. O gün kişi ellerinin ne takdim ettiğine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydı, ben bir toprak olaydım."

79-NAZi'AT:

1 - Andolsun şiddetle çekip çıkaranlara,

2 - Usulcacık çekenlere,

3 - Yüzüp yüzüp gidenlere,

4 - Yarışıp geçenlere,

5 - Derken bir iş çevirenlere kasem olsun (ki kıyamet var).

6 - O gün deprem sarsar,

7 - Onu ikinci bir sarsıntı izler.

8 - Yürekler vardır, o gün kaygıdan hoplar.

9 - Gözler kalkmaz saygıdan.

10 - Diyorlar ki: "Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz?

11 - "Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"

12 - "Öyleyse bu çok zararlı bir dönüştür." dediler.

13 - Fakat o bir tek haykırıştır.

14 - Bir de bakarsın hepsi meydandadır.

15 - Musa'nın haberi sana geldi mi?

16 - Hani Rabbi ona kutsal vaadi Tuva'da seslenmişti:

17 - "Haydi, demişti, git Firavun'a, çünkü o çok azdı."

18 - De ki: ister misin arınasın?

19 - Seni Rabbinin yoluna ileteyim de ondan korkasın.

20 - Musa Firavun'a o büyük mucizeyi gösterdi.

21 - Fakat Firavun yalanladı, karşı geldi.

22 - Sonra koşarak dönüp gitti.

23 - Derken adamlarını topladı da bağırdı:

24 - "Ben sizin en yüce Rabbinizim" dedi.

25 - Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla yakalayıverdi.

26 - Kuşkusuz bunda, saygı duyacaklar için bir ibret vardır.

27 - Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? Onu Allah bina etti.

28 - Tavanını yükseltti, onu bir düzene koydu.

29 - Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.

30 - Bundan sonra da yeryüzünü döşedi.

31 - Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.

32 - Dağlarını oturttu.

33 - Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için .

34 - Fakat o her şeyi bastıran büyük felaket geldiği vakit,

35 - O, insanın neyin peşinde koştuğunu anladığı gün,

36 - Gören kimseler için cehennem hortlatıldığı vakit,

37 - Artık her kim azgınlık etmiş,

38 - Ve dünya hayatını tercih etmişse,

39 - Kuşkusuz onun varacağı yer cehennemdir.

40 - Kim de Rabbinin divanında durmaktan korkmuş, nefsini boş heveslerden menetmiş ise,

41 - Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.

42 - Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye.

43 - Sen nerde, onu anlatmak nerde?!

44 - Onun son ilmi Rabbine aittir.

45 - Sen ancak ondan korkacak olanları uyarıcısın.

46 - Onlar o kıyameti görecekleri gün sanki dünyada bir akşam veya kuşluğundan başka durmamışa dönecekler.
80-ABESE:

1 - (Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü.

2 - Kendisine âmâ geldi, diye.

3 - Ne bilirsin, belki o temizlenecek?

4 - Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.

5 - Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince,

6 - Sen ona yöneliyorsun.

7 - Onun temizlenmemesinden sana ne?

8 - Ama sana can atarak gelen,

9 - Allah'tan korkarak gelmişken,

10 - Sen onunla ilgilenmiyorsun.

11 - Hayır hayır, sakın. Çünkü o Kur'ân bir öğüttür.

12 - Artık dileyen onu düşünür.

13 - O, değerli sahifelerdedir.

14 - Yüksek tutulan tertemiz sahifelerde.

15 - Yazıcıların ellerindedir,

16 - Değerli, iyi yazıcıların.

17 - O kahrolası insan, ne nankör şey.

18 - O yaratan onu hangi şeyden yarattı?

19 - Bir damla sudan, onu yarattı da biçime koydu.

20 - Sonra ona yolunu kolaylaştırdı.

21 - Sonra onu öldürdü de kabre koydurdu.

22 - Sonra dilediği vakit onu tekrar diriltir.

23 - Hayır hayır, doğrusu o, hiç Allah'ın emrini tam yerine getirmedi,

24 - Bir de o insan yiyeceğine baksın.

25 - Biz o suyu bol bol döktük.

26 - Sonra toprağı nasıl da yardık.

27 - Bu suretle orada ekinler bitirdik.

28 - Üzümler, yoncalar,

29 - Zeytinlikler, hurmalıklar,

30 - iri ve sık ağaçlı bahçeler,

31 - Meyveler, çayırlar bitirdik.

32 - Siz ve hayvanlarınız faydalansın diye.

33 - Kulakları sağır eden o gürültü geldiğinde,

34 - O gün kişi kaçar, kardeşinden...

35 - Anasından , babasından..

36 - Eşinden ve oğullarından.

37 - Onlardan her birinin o gün başından aşan işi vardır.

38 - Yüzler var ki, o gün parıl parıl,

39 - Güler, sevinir.

40 - Yüzler de var ki, o gün tozlanmış,

41 - Onları karanlık bürümüş,

42 - işte onlardır kâfirler, haktan sapanlar.

81-TEKViR:

1 - Güneş katlanıp dürüldüğünde,

2 - Yıldızlar bulandığında,

3 - Dağlar yürütüldüğünde,

4 - Kıyılmaz mallar bırakıldığında,

5 - Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,

6 - Denizler ateşlendiğinde (suları çekilip, volkanlar halinde ateş püskürdüğünde),

7 - Nefisler eşleştirildiğinde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandığında),

8 - Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda,

9 - "Hangi günahtan dolayı öldürüldü?" diye.

10 - Amel defterleri açıldığında,

11 - Gök sıyrılıp açıldığında,

12 - Cehennem kızıştırıldığında,

13 - Ve cennet yaklaştırıldığında,

14 - Herkes ne getirmiş olduğunu anlar.

15 - Şimdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yıldızlara),

16 - O akıp akıp yuvasına gidenlere,

17 - Yöneldiği an geceye,

18 - Nefeslendiği (ağardığı) an sabaha ki,

19 - Kuşkusuz o Kur'an, değerli bir elçinin sözüdür.

20 - O elçi güçlüdür, Arş'ın sahibinin yanında çok itibarlıdır.

21 - Orada ona itaat edilir, güvenilir.

22 - Arkadaşınızı cin çarpmış değildir.

23 - Andolsun o, Cebrail'i açık ufukta gördü.

24 - O, gayb hakkında cimri de değildir.

25 - O, kovulmuş bir şeytanın sözü değildir.

26 - Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz?

27 - O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir,

28 - içinizden doğru gitmek isteyenler için.

29 - Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz.

82-iNFiTAR:

1 - Gök çatladığı vakit,

2 - Yıldızlar döküldüğü vakit,

3 - Denizler yarılıp akıtıldığı vakit,

4 - Kabirlerin içi dışına getirildiği vakit,

5 - Herkes neyi önünden gönderdiğini ve neyi geri bıraktığını bilir.

6 - Ey insan! ihsanı bol Rabb'ine karşı seni aldatan nedir?

7 - O Allah ki seni yarattı, seni düzgün yapılı kılıp ölçülü bir biçim verdi.

8 - Seni dilediği her hangi bir şekilde parçalardan oluşturdu.

9 - Hayır hayır, siz cezayı yalanlıyorsunuz.

10 - Oysa üzerinizde koruyucular var.

11 - Değerli yazıcılar

12 - Onlar, siz her ne yaparsanız bilirler

13 - Kuşkusuz iyiler nimet içindedirler.

14 - Kötüler de cehennemdedirler.

15 - Ceza günü ona girecekler.

16 - Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar.

17 - Ceza gününün ne olduğunu sen bilir misin?

18 - Evet, bilir misin nedir acaba o ceza günü?

19 - O gün, hiç kimsenin başkası için hiçbir şeye sahip olamadığı gündür. O gün buyruk yalnız Allah'ındır.

83-MUTAFFiFi

1 - Eksik ölçüp tartanların vay haline!

2 - Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler.

3 - Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar.

4 - Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?

5 - Büyük bir gün için.

6 - Öyle bir gün ki, insanlar o gün Rabblerinin huzurunda divan duracaklar.

7 - Hayır hayır, kötülerin yazısı muhakkak Siccin'dedir.

8 - Bildin mi sen, Siccin nedir?

9 - Yazılmış bir kitaptır o.

10 - Vay haline yalanlayanların o gün!

11 - Onlar ceza gününü yalanlayanlardır.

12 - Onu ancak sınırı aşan ve günaha düşkün olanlar yalanlar.

13 - Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, "eskilerin masalları" der.

14 - Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların kazandığı günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur.

15 - Hayır hayır, doğrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrumdurlar.

16 - Sonra onlar muhakkak cehenneme girecekler.

17 - Sonra da onlara: "işte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir" denilecek.

18 - Hayır hayır, iyilerin yazısı muhakkak Illiyyîn'dedir.

19 - Bildin mi sen, Illiyyîn nedir?

20 - Yazılmış bir kitaptır o.

21 - Allah'a yaklaştırılmış melekler ona tanık olurlar.

22 - Haberiniz olsun ki, iyiler nimet içindedir.

23 - Tahtlar üzerinde etrafa bakarlar.

24 - Yüzlerinde nimet ve mutluluğun sevincini görürsün.

25 - Onlara damgalı saf bir içki sunulur.

26 - Onun sonu misktir. işte ona imrensin artık imrenenler.

27 - Karışımı Tesnim'dendir (En üstün cennet şarabındandır).

28 - Allah'a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır o.

29 - Doğrusu o suç işleyenler inananlara gülüyorlardı.

30 - Onlara uğradıkları vakit birbirlerine göz kırpıyorlardı.

31 - Evlerine döndükleri zaman zevklenerek dönüyorlardı.

32 - Müminleri gördükleri vakit; "işte bunlar sapıklar" diyorlardı.

33 - Oysa onlar müminler üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi.

34 - işte bugün de inananlar kâfirlere gülecek.

35 - Koltuklar üzerinde etrafa bakacaklar.

36 - Nasıl, kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?
84-iNŞiKAK:

1 - Gök yarıldığı,

2 - Rabbini dinleyip kendisine yaraşır şekilde boyun eğdiği vakit,

3 - Yer uzatılıp düzlendiği,

4 - içinde ne varsa attığı ve tamamen boşaldığı

5 - Ve Rabbini dinleyip kendisine yaraşır şekilde boyun eğdiği vakit,

6 - Ey insan! Kuşkusuz sen Rabbine doğru çaba üstüne çaba sarfetmektesin, nihayet O'na varacaksın.

7 - O vakit kitabı sağ eline verilen,

8 - Kolay bir hesapla hesaba çekilecek,

9 - Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.

10 - Ama kitabı arkasından verilen,

11 - "Yetiş ey ölüm!" diye bağıracak

12 - Ve alevli ateşe girecektir.

13 - Çünkü o ailesi içinde sevinçli idi.

14 - Hiç Rabbine dönmeyeceğini sanmıştı.

15 - Hayır Rabbi onu görmekte idi.

16 - Şimdi, yemin ederim o şafağa,

17 - Geceye ve içinde barındırdığı şeylere,

18 - Derlendiği zaman o aya,

19 - Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.

20 - Böyleyken onlar neden acaba iman etmezler?

21 - Karşılarında Kur'ân okunduğu vakit secde etmezler?

22 - Aksine o nankörler yalanlıyorlar.

23 - Oysa Allah içlerinde sakladıklarını biliyor.

24 - Onun için onlara elem verici bir azabı müjdele.

25 - Ancak iman edip iyi ameller işleyenler başkadır. Onlara tükenmez bir ecir vardır.

85-BURUC:

1 - Burçlar sahibi gökyüzüne,

2 - Vaad olunan o güne,

3 - Şahitlik edene ve edilene andolsun ki,

4 - Kahroldu o hendeğin sahipleri,

5 - O çıralı ateşin,

6 - Hani o ateşin başına oturmuşlar,

7 - Müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

8 - Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'a iman etmeleri idi.

9 - O Allah ki, göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur ve Allah her şeye şahittir.

10 - inanan erkek ve kadınlara işkence yapıp sonra da tevbe etmeyenlere cehennem azabı ve yangın azabı vardır.

11 - inanan ve iyi amel yapanlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. işte büyük kurtuluş odur.

12 - Kuşkusuz Rabbinin yakalaması serttir.

13 - Yoktan o yaratır ve tekrar o diriltir.

14 - Bununla beraber çok bağışlayandır, çok sevendir.

15 - Arş'ın sahibidir, yücedir.

16 - Dilediğini yapandır.

17 - O orduların kıssası sana geldi mi?

18 - Yani Firavun ve Semud'un?

19 - Fakat o inkarcılar hâlâ bir yalanlama içinde.

20 - Oysa Allah onları arkalarından kuşatmıştır.

21 - Hayır o şerefli bir Kur'ân'dır.

22 - Levh-i Mahfuz'dadır.

86-TARIK:

1- Andolsun o göğe ve Târık'a,

2 - Târık nedir, bildin mi?

3 - O, karanlığı delen yıldızdır.

4 - Hiçbir nefis yoktur ki başında bir denetleyici bulunmasın.

5 - Onun için insan neden yaratıldığına bir baksın.

6 - Atılan bir sudan yaratıldı.

7 - O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.

8 - Elbette Allah'ın onu döndürmeye gücü yeter.

9 - O gün bütün sırlar yoklanıp, meydana çıkarılır.

10 - insanın o gün ne bir gücü vardır, ne de bir yardımcısı.

11 - Andolsun o dönüşlü göğe,

12 - O yarılıp çatlayan yere,

13 - Kuşkusuz Kur'ân, ayırıcı bir sözdür.

14 - O asla bir şaka değildir.

15 - Haberin olsun ki, kâfirler hep hile kuruyorlar.

16 - Ben de hilelerine karşılık veririm.

17 - Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tanı.
87-A'LA:

1 - Rabbinin yüce adını tesbih et.

2 - Yaratıp düzene koyan O'dur.

3 - Takdir edip hidayeti gösteren O'dur.

4 - Otlağı çıkaran,

5 - Sonra da onu karamsı bir sel köpüğü haline getiren O'dur.

6 - Bundan böyle sana Kur'ân'ı okutacağız da unutmayacaksın.

7 - Yalnız Allah'ın dilediği başkadır. Çünkü o açığı da bilir, gizliyi de.

8 - Seni en kolay yola muvaffak kılacağız.

9 - Onun için öğüt ver, eğer öğüt fayda verirse.

10 - Saygısı olan öğüt alacaktır.

11 - Pek bedbaht olan da ondan kaçınacaktır.

12 - O ki, en büyük ateşe girecektir.

13 - Sonra ne ölecek onda, ne de hayat bulacaktır.

15 - Rabbinin adını anıp namaz kılan.

16 - Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz.

17 - Oysa ahiret daha hayırlı ve daha kalıcıdır.

18 - Kuşkusuz bu ilk sahifelerde vardır,

19 - ibrahim ve Musa'nın sahifelerinde.

88-ĞAŞiYE:

1 - O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi?

2 - Yüzler var ki, o gün eğilmiş, zillete düşmüştür.

3 - Çalışmış, yorulmuştur.

4 - Kızışmış bir ateşe girer.

5 - Onlara kızgın bir kaynaktan su verilir.

6 - Onlar için kuru bir dikenden başka yiyecek de yoktur.

7 - O da ne besler, ne de açlığı giderir.

8 - Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur.

9 - Yaptığından hoşnuttur.

10 - Yüksek bir cennettedir.

11 - Orada boş bir söz işitmez.

12 - Orada akan bir kaynak,

13 - Yükseltilmiş divanlar,

14 - Konulmuş kadehler,

15 - Dizilmiş koltuklar, yastıklar,

16 - Serilmiş halılar vardır.

17 - Bakmıyorlar mı o develere, nasıl yaratılmış?

18 - Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiş?

19 - Bakmıyorlar mı dağlara, nasıl dikilmiş?

20 - Yere bakmıyorlar mı, nasıl yayılmış?

21 - Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün.

22 - Onların üzerinde bir zorba değilsin.

23 - Ancak kim yüz çevirir ve kâfir olursa,

24 - Allah ona en büyük azap ile azap edecek.

25 - Kuşkusuz onlar döne dolaşa bize gelecekler.

26 - Sonra da bize hesap verecekler.

89-FECR:

1 - Andolsun fecre.

2 - On geceye (Zilhicce ayının ilk on gecesine).

3 - Çifte ve teke.

4 - Gitmekte olan geceye.

5 - Nasıl, bunlarda bir akıl sahibi için yemin var değil mi?

6 - Görmedin mi Rabbin ne yaptı Âd kavmine?

7 - Sütunlar sahibi irem'e?

8 - Ki ülkeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.

9 - Vâdide kayaları yontan Semud kavmine?

10 - Kazıklar sahibi (güçlü, kuvvetli) Firavun'a?

11 - Bunlar ülkelerde azmışlardı.

12 - Oralarda çok bozgunculuk yapmışlardı.

13 - Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı.

14 - Kuşkusuz Rabbin her an gözetlemededir.

15 - Ama insan, her ne zaman Rabbi onu sınayıp da ikramda bulunur, nimet verirse, "Rabbim bana ikram etti." der.

16 - Ama her ne zaman da sınayıp rızkını daraltırsa, o vakit de, "Rabbim beni zillete düşürdü." der.

17 - Hayır hayır, doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz.

18 - Birbirinizi yoksulu yedirmeye teşvik etmiyorsunuz.

19 - Oysa mirası öyle bir yiyorsunuz ki, haram-helal gözetmeden.

20 - Malı öyle bir seviyorsunuz ki, yığmacasına.

21 - Hayır hayır, yer birbiri ardınca sarsılıp dümdüz olduğu zaman,

22 - Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman,

23 - Ki cehennem de o gün getirilmiştir. işte o gün insan anlar. Fakat bu anlamanın ona ne yararı var?

24 - "Keşke hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim." der.

25 - Artık o gün Allah'ın edeceği azabı kimse edemez.

26 - Onun vuracağı bağı kimse vuramaz.

27 - Ey, Rabbine, itaat edip huzura eren nefis!

28 - Hem hoşnut edici, hem de hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön.

29 - Kullarımın arasına gir.

30 - Cennetime gir.
Kuran anlaşılmak için indiyse anlamadıgımız Arapça dilinde okumaktansa ana dilimiz Türkçeye çevrilmişini okumak daha anlamlıdır. (Veya gidip Arapça ögreneceksin)
90-BELED:

1 - Andolsun bu beldeye

2 - Ki sen bu beldede oturmaktasın.

3 - Ve and olsun baba ve çocuğuna.

4 - Biz insanı gerçekten bir sıkıntı içinde yarattık.

5 - insan, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor?

6 - Ben, yığın yığın mal yok ettim diyor.

7 - Kendisini bir gören olmadı mı sanıyor?

8 - Biz ona iki göz vermedik mi?

9 - Bir dil ve iki dudak?

10 - Ona iki yolu gösterdik.

11 - Fakat o, o sarp yokuşa göğüs veremedi.

12 - Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir?

13 - Köle azat etmek,

14 - Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir,

15 - Yakınlığı olan bir yetime,

16 - Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.

17 - Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.

18 - işte bunlar, amel defterleri sağlarından verilenlerdir.

19 - Âyetlerimizi tanımayanlar ise, onlardır işte amel defterleri sollarından verilenler.

20 - Onların üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacaktır.

91-ŞEMS:

1 - Güneş'e ve onun parıltısına,

2 - Güneş'in ardından gelen Ay'a,

3 - Güneş'i açıp ortaya çıkaran gündüze,

4 - Onu örten geceye,

5 - Göğe ve onu bina edene,

6 - Yere ve onu döşeyene,

7 - Nefse ve onu biçimlendirene,

8 - Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,

9 - Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur.

10 - Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir.

11 - Semud, azgınlığıyla Hakk'ı yalanladı,

12 - En azgınları ileri atılınca,

13 - Allah'ın Rasulü (Salih peygamber) onlara: "Allah'ın devesini ve onun su nöbetini gözetin." demişti.

14 - Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.

15 - Öyle ya, Allah bu işin sonundan korkacak değil ya.

92-LEYL:

1 - Örttüğü zaman geceye,

2 - Açıldığı zaman gündüze,

3 - Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun ki,

4 - Gerçekten sizin işiniz başka başkadır.

5 - Bundan böyle her kim malını hayır için verir ve korunursa,

6 - Ve en güzel olanı doğrularsa,

7 - Biz onu en kolay yola muvaffak kılacağız.

8 - Kim de cimrilik eder ve kendini hiçbir şeye ihtiyacı kalmamış görür.

9 - Ve en güzeli de yalanlarsa,

10 - Onu da en zor yola hazırlarız.

11 - Çukura yuvarlandığı zaman malı onu kurtaramayacak.

12 - Doğru yolu göstermek muhakkak bize aittir.

13 - Kuşkusuz ahiret de dünya da bizimdir.

14 - Ben sizi köpürdükçe köpüren bir ateşe karşı uyardım.

15 - Ona ancak en azgın olan girer.

16 - Öyle azgın ki, yalanlamış ve sırtını dönmüştür.

17 - En çok korunan ise ondan uzaklaştırılacaktır.

18 - O ki, Allah yolunda malını verir, temizlenir.

19 - Onun yanında, başka bir kimse için karşılığı verilecek hiçbir nimet yoktur.

20 - O ancak yüce Rabbinin rızasını aramak için verir.

21 - Elbette yakında kendisi de hoşnut olacaktır.

93-DUHA:

1 - Andolsun kuşluk vaktine.

2 - Ve sakinleştiği zaman geceye ki,

3 - Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı.

4 - Ahiret senin için dünyadan iyi olacaktır.

5 - Rabbın sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.

6 - O seni yetim bulup da barındırmadı mı?

7 - Seni yol bilmez bulup yola iletmedi mi?

8 - Seni yoksul bulup zengin etmedi mi?

9 - Öyleyse sakın yetimi ezme.

10 - Dilenciyi de azarlama.

11 - Fakat Rabbinin nimetini anlat da anlat.

94-iNŞiRAH:

1 - Biz senin için (mutluluğun) göğsünü açmadık mı?

2 - Senden yükünü indirmedik mi?

3 - O senin sırtını ezen yükü.

4 - Senin şanını yüceltmedik mi?

5 - Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.

6 - Evet, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.

7 - O halde boş kaldın mı, yine kalk (başka bir iş ve ibadetle) yorul.

8 - Ancak Rabbine yönel.

95-TiN:

1 - Tîn'e ve Zeytun'a,

2 - Sina dağına

3 - Ve bu güvenli beldeye andolsun ki,

4 - Biz insanı en güzel biçimde yarattık.

5 - Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.

6 - Ancak iman edip iyi işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ecir vardır.

7 - O halde sana dini ne yalanlatır?

8 - Allah, hakimlerin hakimi değil mi?
96-ALAK:

1 - Yaratan Rabbinin adıyla oku!

2 - O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı.

3 - Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.

4 - O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.

5 - insana bilmediği şeyleri öğretti.

6 - Hayır! Doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder.

7 - Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için.

8 - Muhakkak ki dönüş mutlaka Rabbinedir.

9 - 10 - Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?

11 - Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur,

12 - Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?

13 - Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse,

14 - O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu?

15 - 16 - Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.

17 - O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.

18 - Biz de Zebanileri çağıracağız.

97-KADiR:

1 - Biz o (Kur'ân)nu Kadir gecesinde indirdik.

2 - Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?

3 - Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

4 - Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler.

5 - O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir.

98-BEYYiNE:

1 - Kitap ehlinden ve müşriklerden (Hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık delil gelinceye kadar inkârlarından ayrılacak değillerdi.

2 - (Bu delil), tertemiz sayfaları okuyan, Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir.

3 - O sayfalarda, en doğru hükümler vardır.

4 - Kitap ehli, ancak kendilerine apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.

5 - Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, Allah'ı birleyerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. işte dosdoğru din budur.

6 - Kâfirler, gerek kitap ehlinden olsun gerek puta tapanlardan olsun muhakkak, cehennem ateşindedirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Onlar, insanların en şerlileridir.

7 - inanan ve güzel amel işleyenler de insanların en hayırlılarıdır.

8 - Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. işte bu mükâfat, Rabbine saygı gösterene mahsustur.

99-ZiLZAL:

1 - Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,

2 - Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,

3 - Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman.

4-5 - O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır.

6 - O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır.

7 - Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.

8 - Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.
100-ADiYAT:

1 - O harıl harıl (savaşa) koşanlara,

2 - (Tırnaklarıyla yerden) ateş çıkaranlara,

3 - Sabahleyin akın edenlere,

4 - Tozu dumana karıştıranlara,

5 - Derken bir topluluğun ortasına dalanlara yemin ederim ki,

6 - Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür.

7 - Ve kendisi de buna şahittir.

8 - Gerçekten o dünya malını çok sevdiği için katıdır.

9 - Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler fırlatılacak.

10 - Ve sinelerin içindekiler derlenecek.

11 - O gün Rableri onların bütün yaptıklarından haberdardır

101-KAARi'A:

1-2-3 - Kâria! (Çarpacak kıyamet) Nedir o kâria? Kârianın ne olduğunu sen bilir misin?

4 - O gün insanlar yayılmış pervaneler gibi olurlar.

5 - Dağlar atılmış renkli yünler gibi olur.

6-7 - O gün kimin tartıları ağır basarsa o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir.

8-9 - Kimin tartıları hafif gelirse, onun anası da (varacağı yer, sığınacağı durağı) hâviye (uçurum)dır.

10 - O uçurumun ne olduğunu sen nereden bileceksin?

11 - O, kızgın bir ateştir.

102-TEKASÜR:

1-2 - Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı.

3 - Hayır! Yakında bileceksiniz.

4 - Yine hayır! Yakında bileceksiniz (hatanızı).

5-6 - Hayır! Eğer kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz.

7 - Sonra, yemin olsun ki, cehennemi yakin gözüyle göreceksiniz.

8 - Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nimetten sorulacaksınız

103-ASR:

1 - Asra yemin olsun ki,

2 - insan mutlaka ziyandadır.

3 - Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır

104-HÜMEZE:

1 - 2 - Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!

3 - Malının, kendisini ebedi yaşatacağını sanır.

4 - Hayır, andolsun ki, o hutame (cehennem)ye atılacaktır.

5 - Hutame'nin ne olduğunu bilir misin?

6 - 7 - O, kalplerin içine işleyecek, Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.

8 - 9 - Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır.

105-FiL:

1 - Görmedin mi Rabb'in fil sahiplerine ne yaptı?

2 - Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?

3 - Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi.

4 - Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı.

5 - Ve onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı. k

106-KUREYŞ:

1 - Kureyş'in ilâfı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.

2 - Kış ve yaz seferlerinde (faydalandıkları andlaşmaların) kadrini bilmiş olmaları için.

3 - Bu Beyt (Kâbe)nin Rabbine kulluk etsinler.

4 - O, kendilerini açlıktan kurtararak beslemiştir ve her tehlikeye karşı onlara emniyet vermiştir.

107-MA'UN:

1 - Dini yalanlayanı gördün mü?

2 - işte o, öksüzü iter, kakar.

3 - Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.

4 - Vay haline o namaz kılanların ki,

5 - Kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler.

6 - Gösteriş yaparlar onlar,

7 - Ve yardımlığı sakınırlar (zekatı vermezler).

108-KEVSER:

1 - Muhakkak biz sana Kevser'i verdik.

2 - Öyleyse Rabb'in için namaz kıl ve kurban kes.

3 - Muhakkak ki sonu kesik olan, sana buğzedendir.
109-KAFiRUN:

1 - De ki: Ey kâfirler

2 - Sizin taptıklarınıza ben tapmam.

3 - Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz.

4 - Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim.

5 - Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.

6 - Sizin dininiz size, benim dinim banadır.

110-NASR:

1 - Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde,

2 - Ve insanların dalga dalga Allah'ın dinine girdiklerini gördüğünde,

3 - Rabbini öğerek tesbih et, O'ndan bağışlanmanı dile, çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.

111-TEBBET:

1 - Ebu Leheb'in elleri kurusun (yok olsun o), zaten yok oldu ya.

2 - Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı.

3 - (O), alevli bir ateşe girecektir.

4 - Karısı da odun hamalı olarak (onunla beraber girecektir).

5 - Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktır.

112-iHLAS:

1 - De ki; O Allah bir tektir.

2 - Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir

3 - Doğurmadı ve doğurulmadı

4 - O 'na bir denk de olmadı.

113-FELAK:

1 - De ki: "Ben, ağaran sabahın Rabbine sığınırım,

2 - Yarattığı şeylerin şerrinden,

3 - Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,

4 - Ve düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden,

5 - Ve hased ettiği zaman hasetçinin şerrinden.

114-NAS:

1 - De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,

2 - insanların hükümdârına,

3 - insanların ilâhına,

4 - O sinsi vesvesecinin şerrinden.

5 - O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar.

6 - Gerek cinlerden, gerek insanlardan.

kaynak ; http://www.kuranikerim.com

KURAN'I KERiM TÜRKÇE MEALi
(ELMALILI MUHAMMED HAMDi YAZIR)
Okunması gereken meal.
En azinda neyin ne olduğunu bilmemiz açısından.
Adama fatiha süresini günde kaç defa okuyorsun peki ne anlama geliyor diye sorsam afallar, em kum.

Buna ben de dahilim, bize hep "arapça oku arapça oku" denildiği için anlaminı bilmiyoruz maalesef.
Akıllı telefonlar için diyanet tarafından geliştirilen bir uygulama ile herkesin rahatça ulaşabildiğidir. Uygulamanın bazı eksikleri var ama. Bazı ayetleri saklayabilme yani favorilere ekleme özelliği, sesli meal dinleme özelliği gelmeli.
insanın okudukça geliyor. insanın yaşam amacı kuranı özümsemek olmalı iken herkes dünya meşgalesine dalmış. 24 saat kuran tilaveti yapılan yer yok.