bugün

adında olduğu kadar gelişim yaratmayan kitaplardır.
(bkz: zırva)
özgüven sağlamaya az ve ya çok faydası olan kitaplardır. üniversite hayatında bol bol okunmalıdır.
sadece okumayı geliştirir. kişiliğini geliştirene pek rastlamadım. insanın içinde olmadıktan sonra bir halta yaramaz.
bilimsel olarak yararı ispat edilememiş kitaptır.sağlık getirmekten ziyade mevcut sağlığı da bozar..psikolojisinin bozuk olduğunu düşünen insan kendini türk psikiyatristlerine emanet edebilir..
hiçbir kişisel gelişim kitabı "istikrar" ve "inatçılık" kavramlarını 2010 yılında hâlâ memoli saçıyla gezen abiler kadar güzel betimleyemez. kaldı ki bu kitapları yazan insanların tek kaygısı para, alanlarınsa kişiliğini oturtacak bir kalıp arayışıdır.
kişiyi geliştirmediği kesindir.
hayata kitabı yazanın pencerisnden bakarak ne kadar gelişebilir ki insan. sırf o yazar öyle olduğuna inandı diye sende inanıp kendini geliştirebilir misin? senin kendi inançların yok mu? en önemlisi senin o yazar kadar aklın yok mu?
sonuç; kişisel gelişim kitapları kişiyi geliştirmek yerine yazarın kafa yapasındaki kalıba sokarak tek tip insanlar yaratır. zararlıdır.
--spoiler--
Kişisel gelişim kitaplarının ilk okuyucularından Mustafa Ayar, 64 yaşında 10 adımda hayata gözlerini kapadı...
--spoiler--
*
genellikle kişiliği gelişmemiş insanların, oturup da başkalarının kişiliklerini geliştirmek amacıyla yazmaya çalıştıkları cümle yığınlarıdır. ve buna talep eden, aile ilişkilerini bunlara göre düzenleyen insanları da anlamakta güçlük çekiyorum.

bir kitap evinde çalışırken, anne, baba ve iki kız çocukları gelmişlerdi. kişisel gelişim kitaplarının olduğu bölümde bakınıp duruyorlardı. bi ara kızlardan biri:

- anne bu kitabı alalım mı, bak kendine olan güveni arttırmakla ilgili.
- aman kızım o konuyla ilgili o kadar kitap okudun, hiç gelişmedi, onun ne faysası olacak boşver.
- ama anne yaa alalım bu çok farklı görünüyor
- tamam ama önce psikoloğumuza soralım, o ne derse o olur
- tamam anne soralım

bu konuşmaları gerçekten donup kalmış, ağzım açık bir şekilde onlara bakarak dinlemiştim. o an tüm o kişisel gelişim bölümünü yakıp yırtmak istedim. onları yırtadamadım gerçi. ama depoya inip ilk gördüğüm kişisel gelişim ile ilgili bir kitabı parçalara ayırıp, kolilerin en arkasına doğru gizlice attım. bir anlık bile olsa mutluluk duydum.
nefret ettigimdir efenim.
soylemeden edemeyecegim: niye eksiliyosunuz lan! sevmiyorum zorlami haci.
(bkz: dur okuyacagim yapma) (bkz: bsg)
iki üç sayfa okumak insanın kendisini süperman sanmasına yeten tür kitaplardır (yoo yoo tanım değil). böyle bir poizitiflik dolar içinize. sakin olun birkaç güne etkisi geçiyor.
"kelin ilacı olsa başına sürerdi" dediğim kitaplardır.
boşa okuyup vaktinizi harcamayın.
bir kitap okuyarak, kişiliğin gelişmesini istiyorsa kişi; roman, öykü, gazete, dergi, makale, fıkra kısaca
"kişisel gelişim kitapları" dışında bulduğu her şeyi okusun.
Yoksa o kitaplar pek de kişiyi geliştirmiyor.
Vaktinizi boşa harcamayın!
Bazı insanların hayatında Umut ışığı olan kitaplar. Tuhaf.
her şey içimizde mantığıyla nereye gidilirse orada bırakan kitaplardır. *
herşeyin sana bağlı olduğunu 500 sayfa anlatan kitaplardır.
yazarların kasasından başka bir şey geliştirmeyen kitaplardır. okunması zaman kaybıdır demeyeceğim. okuma alışkanlığı kazandırır en azından ama, okuduklarınıza inanırsanız, vay halinize! robin sharma adlı yazarın, koza kelebeği bilmez adlı kitabını, çok sevdiğim bir arkadaşım hediye ettiği için, okumaya çalışmışıtım. okuyamadım! hediye işe yarayan bir şey olmalı diye düşündüm, sahafa verdim, yerine attila ilhan'ın ben sana mecburum kitabını aldım. bir bok yarardıkları durumlardan bir tanesi de budur. sahaflardan değişim yapabilirsiniz.
bazı yardım isteyen insanlar için çok gerekli ve faydalı kitaplar. seçmesini bilmek gerekir. bunun için kitabevinde uzun vakit geçirmeye değer.
hepsinin aynı şeyi anlattığını anlamanın yolu en az 30 tane okumaktan geçen, aynı şeyleri söyleyen kitaplar bütünüdür. bir de secret sonrası hepsi aynı şeyi anlatmaya başladı. çekim gücü, çekim gücü... başka bir tür var bir de... zıtlık gücü... insanlar hangisine inanacağını şaşırıyor bazen. tek gerçek insanın neye inanmayı seçtiği. isteyen plasebo etkisi der, isteyen şartlanma... yapabileceğine inan, kendine güven, iste... sonra kişisel gelişirsin.
En dandik yazın türüdür. bir çoğu çeviri olduğundan ötürü anlam tam olarak sağlanamamaktadır. ayrıca türkçe olsalar dahi hepsinin içi boş laflarla doludur. sonuç olarak lafla peynir gemisi yürümemektedir.
Sözde insanların kendi gelişimlerini desteklemek amacıyla yazılmış kitaplardır.

3 bölümde cereyan ederler;

1)Çoğu kitapta önce kitabı okuyanlar yazar tarafından aşağılanır.
--
bugüne kadar hep başarısız oldunuz. sevdikleriniz sizi terketti. zam alamadınız. Terfi edemediniz. iş yerinde sizi kimse sevmiyor vb.
--

2) daha sonra hafiften bir göt kaldırılır.

--
Bu kitabı okuduktan sonra hayatınızda bir şeyler değişecek, hep mutlu olacaksınız. Paraya hüsamettin diyeceksiniz vb...
--

3)Sonra kedili köpekli saçma sapan kahramanlık hikayeleri ile gazı verirler.Çoğu internetten arak hikayelerle doludur. Araya bir iki ünlünün de cümlelerini verdim mi al sana kişisel gelişim seti.

zaten bu tip kitapları okurken hep aynı şeyi düşünürsünüz; lan ben zaten bunları biliyorum, bana bilmediğim bir şeyler anlat...
iyisini kötüsünden ayırmak için ayrıca bilgiye ihtiyaç olan kitaplardır. zira tamamen hayal ürünü ya da ticari amaçlı olanları da çoktur. iyisiyle kötüsü arasındaki fark, adam akıllı bir diyetisyene gitmekle posta diyetlerini uygulamak arasındaki fark kadardır. çok tehlikeli olabilir.
mümin sekman kraldır bu konuda.
bildiğin hikayedir. para tuzağı yani.
ismail abinin deyimiyle gelişsel kişilim kitapları. yardır yavrum stratejisi ile hareket eden bu tarz kitaplar majör depresyona girmek isteyipte giremeyen tipler için birebirdir. kısa vadede haydaaa etkisi yaratsa da uzun vadede bünyeyi sikertir.
şimdiye kadar yüzlercesini okuduğum bana bi bok katmayan kitaplardır. ben yine eski benim. ama beeen eski ben deiilim. böle bi şarkımı varıdı?