bugün

öncülüğünü sanayi devriminin üstlendiği, postmedernizm ile alev olup taşan ve de günümüzde de insanların bütün varoluşları düşüncesizce değersizleştirmesi ile ortaya çıkan durumdur. doğu, burukluk, aile, ışık ve daha binlerce kavramın içi boşaltılmış, üzerine yüklenen görevleri karşılayamaz olmuştur. bir hakikatten bahsetmek için fazlasıyla dağınık etraf, çünkü kavramlar, oluşlar birden fazla cevaba karşılık gelerek dört bir yana esnetilip bükülmüştür fakat hemen sıkmayın o paşa canınızı öyle; hiçbir simitçinin ya da turşucunun buna aldırış ettiği yok, bu yüzden kafaya takılacak bir tehlikede değiliz demektir.
kelimelerin manasından arındırılıp, sırf söylenen, okunan ve yazılan, bir prosedürmüş gibi zoraki yerine getirilen harfler bütünü olarak toplum bilincine yerleşmesidir.

ne güzel izah etmiş iskender pala kavramların çöküşünü;

"siz de farkındasınızdır son zamanlarda aşktan çok söz edilir oldu. dünyanın her yerinde aşk üzerine konuşmalar yapıldı ve konuşanlar öyle ulu orta, basit ve hatta bayağı idi ki adeta -kavramların içi boşaltıldı-, kelime ucuzladı, kısmen cinselliğe indirgendi ve magazin konuları arasına girdi. oysa aşkın gerçekliğini yitirmesi, nihayet insanın ve hayatın erozyona uğraması demekti ve ne yazık ki insanoğlu başından beri en muhtaç olduğu, en ziyade tutunması gereken duyguyu da hoyratça zedelemekten kaçınmadı. artık aşk kelimesini "yapmak" eylemiyle birlikte kullanabiliyor, "yeni bir aşk arıyorum" yahut "ben her bahar aşık olurum" gibi şarkı sözlerini mırıldanarak "yaz aşkı", "arkadaşımın aşkıyla" gibi bayağı ve basit cümleler kurabiliyoruz."
kitab ı aşk

yukarıda paragrafta aşk kavramının geçtiği yerleri; erdem, ahlak, inanç, sadakat, dürüstlük, seni seviyorum* gibi kavramlarla değiştirirsek ortaya ne derece bir çöküş yaşadığımızın anlatımı çıkar.
esasen iyimser bile davranmış üstadımız, biz; "al aşkını sok sok gözüne gözüne", "aşkı anlattım farzet beni kandırman lazım, yine sustu dilim sana yandı içim beni söndürmen lazım" şarkılarını mırıldanırken çökerttik kavramlarımızı.
kültür erezyonuyla ilintili bir sonucun nedeni olan beyin amcıklamasından kaynaklanan tarihi oluşagelmişliğin yansımalarını silici etkenlerin oluşturduğu kafadan inme değerler bütününün etkisinin neden olduğu tepkisel algılamanın da rol oynadığı sosyolojik afaziliğin somut görünümünden öteye gitmeyen yaşamsal faaliyetlerin nedenini oluşturan olguların kalıpsal yönlendirmsesine maruz kalmış halk kitlelerinin üzerinde başlatılan asimilasyonik siyasetin bir ürünüdür hiç kuşkusuz. kültür devriminin neden olduğu modernist seküler formlar bunların başını çeker.