bugün

ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Bir de yağmur yağmışsa gecenin karanlığında üzerine, en sevilendir.
......
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
...

nfk
necip fazıl kısakürek'in şiiri.
mükemmel bir şekilde bestelenmiş sözleri zaten efsane olan harikulade bir ezgi.
Böyle şeyler de var bir bakın derim.
Guzel bir siirdir.
"in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri kaldırımlar." diyerek en sevdiğim şiirler arasında girmiş necip fazıl şiiri.
Cumhuriyet döneminin şiirde zirve noktalarından biridir
Bir insan nasıl bir psikolojiyle bu şiiri yazabilir hemde 24 yaşında insan gerçekten hayret ediyor.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...
Kaldırımlar sadece kare kare insan hayallerini gösterir.
--spoiler--
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
--spoiler--
ne hikmetse ne zaman sokakta yürüsem dlimden istem dışı dökülüverir ve karanlığı geceyi sessizliği ve yalnızlığı daha bi derinleştirir.
Funda arar tarafından muhteşem seslendirilmiş şiir.
Zihni temizlemek için birebir.
Necip Fazıl Kısakürek in unutulmaz bi şiiri.
necip fazıl kısakürek'in en iyi şiiri. kaldırımları dost olarak görmesi yalnızlığın dramını göstermekte.
Nfk ' in bestelenen ve Funda Arar tarafından seslendirilen siiri.
bir de bunların yapışkan olmasını isteyipte, olmayanları var...
arasana ulan. ..
sezai karakoç monna rosa yı yazdığında ne kadar aşıksa necip fazıl da o kadar yalnız ve umutsuz muş kaldırımları yazdığında. kimbilir sabah olmasın diye umut ederek kaç gece yürümüştür o kaldırımlarda. edit: 22 yaşında yazmış üstad kaldırımları. fatihin o yaşlarda istanbulu fethetmesinden daha büyük bir hadisedir nazarımda.
Necip Fazıl'ın mükemmel şiiri. Babamın en sevdiği şiirlerdendir. Küçükten ezbere bilirdim ve babam hep okuturdu bu şiiri bana.
seçim zamanı sürekli değişen yaya yolu.
funda ararın sesiyle daha bir güzelleşen şiir. şiiri yaşayarak okuyan birinin sesinden tamamını dinlemek ayrı bir keyiftir şüphesiz.
yağmurlu gecelerde ıslanmamış izmarit arayarak kaldırımlarda dolaşırken mırıldandığım üstad şiiri. her mısrasını her kelimesini o an yaşardım , hissederdim. şiir evrensel olsaydı , kaldırımlar şiirin shawshank redemption u olurdu.
üstad' ın çile' li şiirlerinden biridir.
necip fazıl kısakürek'in yıllar sonra keşke yazmasaydım dediği şiirdir.
KALDIRIMLAR

I

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

içimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
iki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

II

Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir tahtaravan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!
Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.

ikinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.

Yağız atlı süvari, koştur, atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur...
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları...

III

Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.

Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.

Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı.

Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...

Necip Fazıl KISAKÜREK.

şiirde usta olan fransız yazarları bile şaşkına çevirmiş müthiş şiir.
bir vehim bu sonu başı olmayan, vehametin doğrucusu sonsuzluğun ve bitişin habercisi. olmadık zamanların olmadık sancısı. varlıktan yokluğa oradan yine varlığa dönüş sonra kendine dönüş sonra bir kuyuya düşüş ondan sonra hep düşüş bir daha da ayağa kalkamayış.