işsizlik emeklilik fonları ve ihtiyat akçesi

aslında bu devlet her şeyi düşünmüş, her şeye önlemini almıştı.

işsizlik fonu, emeklilik fonu, toplu konut fonu, kredi garanti fonu, geliştirme ve destekleme fonu, fiyat istikrar fonu, sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonu...

sistem kusursuzdu.
bakınız çokomelliler, devlet akaryakıt fiyatlarındaki ani artışlardan menfi yönde etkilenilmemesi için akaryakıt fiyat istikrar fonu bile oluşturmuştu...

yetmemişti...
gün gelir bu fonlar da yetersiz kalırsa diye bir de "ihtiyat akçesi" oluşturulmuştu.

ihtiyat akçesi nedir hala bilmeyenler için, ihtiyat akçesi; merkez bankası'nın kanun gereği olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere kenara ayırdığı rezervlerdir.

türkiye cumhuriyet merkez bankası kanunu'nun 60. maddesinde bu ihtiyat akçesi'nin nasıl oluşturulacağı ve buraya nasıl para aktarılacağı yazılmıştır.
yapılan değişiklikten önce, ilgili kanununun 60’ıncı maddesine göre merkez bankası yıllık net karının yüzde 20’sini genel kanuni yedek akçe olarak ayırmak zorunda. (idi).
bu kanuni zorunluluğa istinaden merkez bankasının ihtiyat akçesi fonunda 41 milyar tl para birikmişti.

lakin 17 temmuz 2019 tarihli 7186 sayılı kanun ile bu oran değiştirildi.

14 ocak 1970 tarihli ve 1211 sayılı tcmb kanunu'nun tam metni şurada; https://www.tcmb.gov.tr/w...9814-11e0ad94ab7c-mMqfh5z

ve kanunda 17 temmuz 2019'da kanunun ihtiyat akçesi ile ilgili 60. maddesinde akp'nin yaptığı çokomelli değişiklik aşağıdadır.
görsel

damat'ın müthiş zekası(!) ile yapılan bu değişiklikten sonra tcmb ihtiyat akçesinde bulunan paranın yarısı hüpletilmiştir...

ve diğer fonlarda biriken paralar.

en çok iç edilen fon şüphesiz ki işsizlik fonu olmuştur.
2002 yılında yürürlüğe giren işsizlik sigortasına göre işsiz kalan vatandaşlar için çalışan her işçiden fona küçük kesintiler yapılıyor, fonda biriken bu para, işini kaybeden, işsiz kalan vatandaşların bir süreliğine de olsa gelir kaybına uğramaması için kullanılıyordu. (yani hedef buydu)

lakin geçen 18 yıl boyunca bu fonda biriken bu paraların sadece 4'te 1'i işsiz kalanlar için kullanıldı. geri kalan 3/4'lük kısım, vergi, teşvik, destek, hazineye gelir olarak kullanıldı.

mart 2002-ağustos 2018 arası işsizlik fonuna başvuru yapan vatandaşlara sadece 21 milyar lira ödeme yapıldı. oysa fonda biriken para 128 milyar liraydı.

işsizlik fonundan işsiz kalanlardan başka hemen herkes faydalanıyordu.
özellikle de yandaş patronlar.
yandaş patronlara "iş gücünü desteklemek" adı altında milyarlarca lira aktarıldı.

bakın burası çokomelli, işsizlik fonu'ndan 11,5 milyar liraya gap projesi için el konulmuş.
yani işçiden, emekçiden kesilen para gap'a aktarılmış.
gap ne alaka arkadaşlar?
işsiz kalan işçinin hakkı ile gap'ın ne alakası var?

diğer fonlarda da durum aynı.
bakınız geçen mayıs ayında emeklilik fonu'ndan hazineye 2.5 milyar aktarılmış.
https://tr.sputniknews.co...-hazineye-borc-verilecek/

fonlar, ihtiyat akçesi, deprem paraları...
hepsi hazineye devrediliyor. öğütülüyor ve delik kapatılmaya uğraşılıyor.
gemi çoktan suyu almış, su alan deliğe kimse kaynak yapmıyor, deliği sıvamayla uğraşılıyor...

aslında bu ülkenin kaynakları var ve bu kaynaklar bizi yıllar önce düzlüğe çıkarmaya yeter de artardı, ama şehitler için toplanan parayı faize yatırıp buradan gelen 100 milyon lira faizi iç eden bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.
(bkz: şehitler için toplanan paranın faizini yiyen parti/#42552166)

tabi ki çomarlar bu yazıdan hiçbir şey anlamayacak ve şu salgın sırasında bile her şey reisin sayesinde oluyor, dünya bizi kıskanıyor bilecekler.

hah, işte ben de onu diyorum, her şey reisiniz yüzünden oluyor işte.

bakınız şu yaşanan gelişmeler hiç mi rahatsız etmiyor sizi?
almanya, fransa, kanada vb ülkeler çıkıp vatandaşlarına "maddi zorlukları düşünmeyin, işsiz kalacağız diye endişe etmeyin, faturalarınızı düşünmeyin" diyor.

peki ya biz?
biz sabır ve dua istiyoruz.
çünkü insanlara "parayı dert etmeyin" diyebilecek bir ekonomik gücümüz yok.

işte yukarıda yazdığım fonlar ve ihtiyat akçesi iç edilmemiş olsaydı, amacı dışında kullanılmamış olsaydı bugün halk için gerekli ekonomik tedbirleri devlet üstlenebilir, sokağa çıkma yasağı ilan edilebilirdi.
fakat bugün geldiğimiz noktada devlet sadece 3 aylığına faturaları bile erteleyemiyor, sgk primlerini, gelir vergisini erteleyemiyor. çünkü bunların ertelenmesi devletin iflası olur.

işte böyle yönettiler ülkeyi 18 sene boyunca.

şimdi bütün suç virüste mi?

--spoiler--
(bkz: yedik onu biz)
--spoiler--

Bende diyorum sokağa çıkma yasağı neden uygulanmıyor. Meğersem sebep buymuş ...

Aklıma selda bağcan'ın "yuh yuhh" şarkısı geldi ..

Zaten salgına karşı ekonomik tedbirler açıklanırken konut kredisindeki peşinatın düşürülmesi, kamuya öğretmen ataması yapılması gibi konu ile alakasız şeyler söylenmesi ekonominin gideceği istikameti az da olsa gösterdi.

Allah beterinden saklasın.