bugün

Kesinlikle, düşmektir. Hatta bunun düşüp de, gülmekten ayağa kalkamayanı vardır. Benimdir, kendime çok gülerimdir.
sınırlı sayıdaki insanların yapabildiği olaydır. herkes özeleştri yapamaz.
bazen de çocukken yaptığı şeyler gelir insanın aklına, bunlarda güldürür.
telefonun ışığıyla telefonu aramak mesela. alkol zararlı arkadaşlar.
1 yıllık saçların berber koltuğuna oturulduktan sonra şuh kahkahalar eşliğinde kestirilmesi..

(bkz: ironi)
bir aşkın bitmesinin ardından boşa geçirilen zaman düşünülürken başa gelen şeydir.
kendi yaptığına anlama vermeyen insanların davranış şeklidir.
başa gelen salaklıklarla doğrudan alakalıdır. efendime söyliyim aylardan tahminen ağustos falan sene de 2011. işyerime doğru giderken çıkmam gereken yokuştan yukarıya doğru ağır aksak yürüyorum. üzerimde kumaş pantolonum, ayıptır söylemesi çok fiyakalı bir gömlek ve de yazlık bir ceket. her neyse kafayı kaldırıp bir baktım arkadaş 50-60 metre öteden taş gibi bir hatun adım adım yaklaşmakta. 50metre.. 40metre.. 30metre.. 20metre.. derken hatunun suratına baka baka yürümekte iken, aramızda bir kaç adım mesafe kala sen ayağı burk yere yapış. yere düşünce sinirim bozulduğu için ister istemez güldüm. hatun kişi zaten dağıldı. geldi yardım etti bir de üstüne. ikimizde saçma salak güldük ve geçtik birbirimizin hayatından.
insanın kendine güldüğü en önemli durumları geçmişleridir, geçmişte yapılan abzürd şeyler şimdi aklına gelince bir tebessümle gülersin, hayatın tadı çıkar.
gülünesi durumdur. acele ile arabanın anahtarını ararken elimde olduğunu fark edince hem gülüp hem sövdüğüm durum.
gülümsemeyle karışık insanın kendini mal hissettiği anlardır.

üniversitede ilk yılımdı, yeni bir eve taşınmıştım. eve eşyaları doldurdum. beyaz bir mutfak masası vardı.
alıp mutfağa koydum.
baktım beyaz masanın köşesinde bir karış genişliğinde gri bir leke var. aldım elime bezi sildikçe siliyorum.
beş dakika-on dakika.
yok çıkmıyor grilik.
sonra baktım o grilik sallanmaya başladı.
meğer lambanın etrafındaki koruyucunun masaya vuran gölgesiymiş. gölgeyi silmeye çalışıyormuşum.
(#14225235)
beynin 'yeter lan biraz da tatil' dediği anlar sanırım.

Bir yıl falan önceydi.
Telefonumu kaybettim evin içinde, bulamıyorum.
Aldım manitanın telefonunu, çaldırdım. Buraya kadar ortalama zekaya sahibim.
Sonra ses mutfak tarafından gelince, ben de yavaş yavaş ilerledim.
Çöp kutusundan geldiğini duydum. Soyduğum patateslerle birlikte atmışım.
Neyse, salaklık bu değil. Bu o kadar komik değil. Daha güleyim demeyin.

Elimi soktum çöpe, hızla ulaşmaya çalışıyorum telefona.
Niye biliyo musunuz? Çalıyo çünkü. Biri beni arıyo yani.
Aldım üzerinde patates kabuğuyla, hızla kulağıma götürdüm
-- Alo buyrun.. Alo... Efendim.

Bu arada elimdeki manitanın telefonu da kapatım kenara koydum bir yandan.
Devam ediyorum
-- ALo..
Ve kapandı telefon.
Dedim ki; 'gerizekalı suratıma kapattı'.

Attım telefonu kenara. Başımı kaldırdığımda manita eğilmiş, elleri dizinde gülüyo
Evet, doğru anladıysanız;
kendimi aradım
telefonu kendi yüzüme kapadım
ve kendime 'gerizekalı' dedim.
hoşlandığın insanla neler konuştuğunu düşünmek. hele de aranızda komik sohbetler geçmişse gerekli gereksiz her an gülünebilir.
ayak tabanımı kaşıdığımda gülüyorum kendime.

böyle taban mı olur la?
Karda kayıp düşmek ya da çamurlu yoldan atlamaya çalışırken tek ayağı kurtaramamak.
Hani böyle yolda kendi halinde yürürken ayağın takılıyor ve istem dışı koşar gibi yapıyorsun ya geÇen gün bokunu Çıkartıp depar attım. Sonra bir baktım ayvansaray dan bağcılar a kadar gelmişim. Durur muyum? bastım kahkahayı.
yapabilecekken yapamamak çok koyuyor be.
Bir yere çarptığımda veya k.çımın üzerine düştüğümde öyle bir gülerim ki etraftaki insanların gülmesine fırsat vermeden hemde.